Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.forum.medineweb.net/658-serbest-kursu)
-   -   Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale (https://www.forum.medineweb.net/serbest-kursu/16511-kurt-sorunu-gurur-ve-onur-ihsan-eliaciktan-guzel-bir-makale.html)

sevginin_bedeli 07 Ekim 2009 17:12

Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale
 
Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK

(1. bölüm)
Önce yazının temel öncülü mahiyetinde iki soru;

1- 1921 anayasasında “Türk” kelimesi geçmiyor. Meclise bile “Büyük Millet Meclisi” deniyor, devletin ismi olarak da “Türkiye Devleti” tabiri kullanılıyor, neden?

2- On kıtalık İstiklal Marşı’nın hiçbir yerinde “Türk” kelimesi yok, niçin?

Bu soruların cevabı önemlidir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 1 Ekim’deki Meclis açılış konuşmasında, konu tamamen bu olduğu halde “Türk” veya “Kürt” sözcüklerini hiç kullanmadı, bu yüzden de eleştirildi. Fakat ben bu tutumu girişteki iki sorunun mana ve ruhuna dönüş olarak okudum ve gayet yerinde buldum.

Çünkü Türkiye’nin bugün adına “Kürt sorunu” veya bu sorunu çözmek için “demokratik açılım” adını verdiği sorun, bu iki soru da saklı “kurucu akıl” ile çözülebilir.

1921 anayasasında bu kurucu akıl vardı. M. Akif tarafından yazılan İstiklal Marşı sanıldığının aksine tamamen bu aklı yansıtmaktadır. En son Cumhurbaşkanı’nın meclis açılış konuşmasında da bu aklın ipuçlarını gördüm. Konuşmayı kim hazırladı veya hazırlanmasına katkıda bulundu ise tebrik ederim. “Vizontele” filminden replik haline gelen cümle ile söyleyeyim; “Şerefsizim benim de aklıma gelmişti…”

Şunu da söyleyeyim, “Ergenekon” ve “Açılım” mevzularından asıl meseleye bir türlü sıra gelmiyor. Ergenekon ve Açılımdan daha önemli mesele mi var diyeceksiniz. Evet, var. Asıl mesele “iktidar zenginleri” meselesidir. “Harun gibi gelip Karunlaşanlar” meselesidir. Ben işin bu tarafına bakarım. Bazen, iş buraya gelip dayanmasın diye iktidar çevrelerinin bu mevzuları uzatıp durduğunu ve üzerine yattığını da düşünmüyor değilim. Onun için Ergenekon ve Açılım mevzularının bir an önce sonuçlanması gerekiyor.

Neyse…

Yazının konusuna dönelim.

***

Nedir bu kurucu akıl?

1921 anayasasını hazırlayanların zihninde, o dönemde henüz daha silinmemiş olan “imparatorluk aklı” vardı.

İmparatorluk aklı bir dinler, mezhepler, kabileler, ırklar birliği üzerinden çalıştığı veya çalışması gerektiği için “tekçi” dayatmaları kaldıramaz. Aksi halde içeriyi tutamaz.

Kendilerini hala imparatorluk varisi olarak gördükleri için Osmanlı Kanun-i Esasi’nde “Ahalinin kaffesine Osmanlılar ıtlak olunur” yerine “Türkiye Devleti”ni düşünmüşler. Elde kalan Osmanlı coğrafyasına da “Türkiye coğrafyası” demişler. Fakat zihinlerinin gerisinde hala “Ahalinin kaffesine ne diyeceğiz?” sorusu var. Bunu bilinçli bir susuşla, sadece “Büyük Millet” olarak anıp bırakmışlar. Bu 1921 anayasası için böyle…

Fakat sonraki yıllarda malum “Türk” vurgusu öne çıkmış. Sadece öne çıkmakla kalmamış dayatılmış. Öyle ki bırakın anayasaya girmeyi her yana yayılmış; Türk Naranciyesi… Türk Kalp Vakfı…Türk böbrek tedavisi…Türk plastik sanayi…

Bölünmüş, dağılmış, yenilmiş zihin “Türk” kelimesine sarılmış, dört elle tutunmuş…

Bölünmüşlük ve dağılmışlığın derin psikolojisini bu sözcüğe tutunmada apaçık görebilirsiniz.

İyi de imparatorluk sadece Anadolu dışında değildi ki. Anadolu içlerinde de imparatorluk ahalisinin kaffesinin bir bölümü ve de dağılan yerlerden kaçanlar/gelenler vardı. Altan Tan’ın kitabında verdiği rakamlara göre şu an dünyadaki 30 milyon Kürt’ün, 15 milyonu Türkiye’de yaşıyor.

“Olsun, zamanla Türkleşirler” diyenlerin yanıldığı apaçık ortada.

İmparatorluk kalıntısı bir zihin tarafından kurucu ilkeleri belirlenen fakat gitgide tek tipçi bir uluslaşma süreci yaşatılan Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı serencam kanımca budur.

Bugün gelinen noktada bir çok Türk 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i izlerken “Vay be, demek bu Kürtçe 24 saat hiç durmadan konuşulabilen bir dil ha!” diye şok yaşıyor. “Memlekette Türkçe’den başka 24 saat konuşulabilen bir dil varmış ya!” diyerek yaşanan sessiz ve derinden bir şok bu.

“Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı” dedirten bir hatırlatma aynı zamanda.

Kanımca tarih boyunca imparatorluk harcıyla yoğrulmuş olan bu toprakların ruhu, tekçi dayatmalara itiraz etmekte, harcına etnikçi hamur katılmak istenmesinden rahatsız olmaktadır.

Bu nedenle “Türk” veya “Kürt” etnikçiliğini bu hamur kaldırmaz, kaldırmıyor.




devamı gelecek...

sevginin_bedeli 07 Ekim 2009 17:14

RE: Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale
 
Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK
(2. bölüm)

***

Bazen insanların dilinde sözcükler fetişleşerek normal ve asli anlamlarını kaybederler. Sosyolojinin veya siyaset bilimin konusu olmaktan çıkar, “psikolojik” birer fenomene dönüşürler.

“Türk” veya “Kürt” sözcüklerinin başına gelen de bundan başkası değil.

Bu kelimeler binlerce yıldır evlerde, kahvelerde, çarşılarda, pazarlarda kullanılır ve kimse bundan rahatsız olmazdı.

Ama şimdi öyle değil.

Özellikle egemen figür “Türk” sözcüğünde temerküz ettiği için, bu kelime kullanılarak çok canlar yakıldı. Egemenler, imparatorluk bakiyesi bir ülkeye bu kelimeyi dayatmanın ters tepeceğini göremediler. Hala da göremeyenler var.

***

Bunlar birer psikolojik kavrama dönüştü demiştim.

O halde psikolojinin kavramlarıyla ifade edelim; “Türk” yerine “gurur”, Kürt yerine “onur” diyebiliriz rahatlıkla çünkü altlarında yatan psikoloji bu.

Gurur, Arapça “aldanmak” kökünden gelir. Bu nedenle ucu kaçmış, abartılı bir gurur daima aldatıcıdır. “Türklük gururu” sizi etrafınızı göremez hale getirerek köreltebilir. Hatta çevrenize zarar verir hale gelirsiniz haberiniz bile olmaz. Kendi gurur fanusunuza hapsolur, dışarıda neler olup bittiğini anlayamaz hale gelirsiniz. Böylece bir çok şey elden gider de ruhunuz bile duymaz. Bütün gururlar hatta din gururu bile böyledir. Adı üzerinde gurur adamı aldatan şeydir.

Onur ise Arapça haysiyet sözcüğünün Türkçesidir. “Nerede” demek olan “haysu” kökünden gelir. Demek ki onur yani haysiyet “nerede duracağını bilmek” ile ilgilidir. Bu nedenle nerede duracağını bilmeyen adama onursuz yani haysiyetsiz deriz. “Kürt”ün onur yani haysiyet arayışı nerede duracağını bilemezse birilerinin oyuncağı haline gelir ve haysiyetini tümden kaybeder… “Diyarbakır cehenneminden” (hapishanesinden) sonra… “Türkçe konuşacaksın, sen Türksün Türk, haydi bağır lan en büyük Türk Atatürk!” diye yediğiniz tonla dayaktan sonra… Yıkılan köyünüz, yakılan tarlanızdan sonra… Lice’de paramparça olan 14 yaşındaki kızınız Ceylan’dan sonra kulağınıza eğilen bir terör fısıltısı sizi dağa çıkarabilir. Siz onurunuz için savaştığınızı sanadurun, üç bin metredeki tepelere inip kalkan uçaklardan atılan lojistikle çoktan çakalların ağına düşmüşsünüzdür… Tarih bunun onlarca örneği ile doludur. Bütün onur arayışlarının başına bu gelmiştir. Onun için adı üzerinde onur (haysiyet) nerede duracağını bilmektir.

“Mamak Cehennemi’nden” çıktığım 1981 sonbaharında aklımdan ilk geçen onurum yani haysiyetim için dağa çıkmaktı. Çünkü yaşadığım şartlar bana başka çare bırakmamıştı. Onur (haysiyet) ne demek iyi bilirim. “Nerede duracağımı bilmek” beni bundan vazgeçirdi. Böylesi durumlarda insan “Ez bütün çiçekleri, kendine zalim dedirt” dercesine ensenizde poza pişiren mağrurlar aleyhine yabancı güçlerle işbirliği yapabilecek hale bile gelebilir. Kişiyi bundan nerede duracağını bilmek kurtarır.

Fakat böyledir diye “böyle gelmiş bu devran, böyle gider” de diyemeyiz. Şurası bir gerçek ki döner dolaşır daima onur arayışı kazanır. Gerçekten onuru çiğnenmiş birisi dünyanın en haklı ve en karşı durulmaz gücüdür. Yeter ki nerede duracağını bilsin, onurunu çiğnendiği yerde arasın. Onuru, gururun intikamı olarak kullanmakla kalmayıp, yeni bir karşı-gurur haline getirmesin.

***

Bu nedenle diyorum ki bu topraklara gurur da onur da lazımdır.

Çünkü bastığımız topraklar gurursuz ve onursuz yaşayamaz.

Mesele ne ile gurur duyacağımız ve onuru nerede arayacağımızdır.

Kimsenin gurur incinmemeli, onuru çiğnenmemelidir.

Gurur devlete, onur millete aittir.

Çünkü devlet milletin örgütlenmiş ortak gücüdür. Bu nedenle Türk’ün veya Kürt’ün devleti olamaz. “Adalet devleti; ortak iyinin iktidarı” olur. Bu her ikisini de massedip içine alır. Devleti ortak devlet, milleti ortak millet, ülkeyi ortak ülke haline getirir. “Türkiye Devleti”nin 1921’deki kurucu aklında bu vardı. O akla dönmekten başka çare kalmamıştır.


devamı gelecek...

sevginin_bedeli 07 Ekim 2009 17:16

RE: Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale
 
Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK

(3. ve son bölüm)

***

Bu ‘konsept’ten (temel bakış açısından) bakılınca, anayasaya Kürt sözcüğü sokulmak bir yana, Türk sözcüğü de çıkarılmalıdır. 1921 anayasasında olduğu gibi “Türkiye Devleti” ifadesinden başka “Türk” dahil herhangi bir etnik köken, “İslam” dahil herhangi bir din, “Sünni” dahil herhangi bir mezhep ve “Atatürk” dahil herhangi bir kişi ismine yer verilmemelidir.

20 Kânun-ı Sani 1337 (20 Ocak 1921) tarih ve 85 no’lu kanunla kabul edilen ve iki yıl kadar yürürlükte kalan 1921 anayasasına hakim olan anlayış aynen böyleydi. Bu anlayış ile güncellenerek yeniden hazırlanmalı, “kurucu anayasa” sıfatı ile referanduma sunulup milletçe onaylandıktan sonra yürürlüğe girmelidir. Kanımca Türkiye’nin dönüp dolaşıp geleceği yer bundan başkası değildir.

Etnik köken, din, mezhep veya şahıslar devletin değil; milletin veya millet içindeki kişi ve toplulukların vasfıdır. Bunlar milletin gönlünde yaşar ve atardamarlarından akar. Yok edici bir dış tehlike veya asimile edici bir iç tehdit anında, bir kedinin üzerine gelene canhıraş atılması gibi meydana atılır, tehlike geçince normal seyrine dönerler. Bunu gayet tabiî görmek gerekir. Bu, millet morfolojisinin tabiî refleksidir.

Devlet ise hepsinin “ortak kamu gücü” olup adaletten başka varlık gerekçesi yoktur.

Bu haliyle “Türkiye Devleti” bir ve bütündür. Türkiye Devleti ile vatandaşlık bağı olan herkese “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” denir. Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Zazalar, Rumlar, Ermeniler, Arnavutlar, Araplar vs. kendi dil, kültür ve geleneklerini özgürce yaşarlar. Kendi anadillerini özgürce öğrenirler ve öğretirler. Kendi çocuklarına kendi isimlerini, kendi yörelerine kendi adlarını özgürce verirler. Bütün diller, çocuklar, yöreler, beldeler, şehirler, dağlar, taşlar, ovalar, dereler vs. “milletimizin” ortak gücü, zenginliği, gururu ve onurudur.

Ben bu gururu ve onuru TRT Şeş’i seyrederken Kürtçe tek bir kelime bilmememe rağmen hissediyorum. Türkiye’nin batısı 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i izlerken “Vay be, demek bu Kürtçe 24 saat hiç durmadan konuşulabilen bir dil ha!” diye şok yaşıyor. Ben bizzat şahit oldum. “Evet” dedim, “Daha bir de Arapça, Farsça, Ermenice, Rumca, Arnavutça vs. olduğunu düşün. İşte senin gururun burada; Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Fars’ın, Ermeni’nin, Rum’un yan yana olduğu yerde…”

Bir çok Kürt de, “küresel çakallar” olmadan bu sorunun çözülebileceğine inanamıyor. Ona da diyorum ki; “Bal gibi olur, olmak zorunda… Onuru başka yerde arama, burada ara; ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin yerde…”


SAAT: 19:32

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306