Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.forum.medineweb.net/658-serbest-kursu)
-   -   Mimar Sinan ve......Günümüz... (https://www.forum.medineweb.net/serbest-kursu/1932-mimar-sinan-vegunumuz.html)

martin 26 Ocak 2008 23:57

Mimar Sinan ve......Günümüz...
 
Mimar Sinan, yaptığı 400’den fazla eseriyle ülkeyi bir baştan öbür başa donatmıştır.Çıraklığında şehzade başı, kalfalığında Süleymaniye, ustalığında da Selimiye’yi yapmıştır.

Evliya Çelebi, Süleymaniye Külliyesi’nin 1000 kubbeyle örtülü olduğunu ve burada 3000 kişinin görevli bulunduğunu belirttikten sonra, İran Şahı’nın mücevherat ve çok kıymetli taşlar gönderdiğini, ancak Kanunî’nin:

“Bunlar benim camimin taşları yanında kıymetsiz.” Diyerek minarenin harcına koydurduğunu, bundan dolayı o minareye mücevher minaresi dendiğini ifade eder.

Mimar Sinan, “Tezkiret’ül-Bünyan” adlı hatıratında, Süleymaniye Camii ile ilgili hatırasını şöyle anlatır:

“Erbab-ı nifak ittifak idüp benim için, mimar, ayıbı ortaya çıkmasın diye, binayı kara çamurdan kurtarmak istememekte, kubbesini tutturmakta şüphesi var.Gün geçirmeye çalışır, derlermiş.Benim bunlardan haberim yoktur.Bir gün mihrabın hesabıyla meşguldüm.Padişah inşaat mahalline geldi.Suratı asık, yüzü gülmezdi.Bana:

“Niçin benim camimle meşgul olmaz, önemsiz işlerle zaman harcarsın.Bana, cami ne zaman tamam olur tiz haber ver.Yoksa kendin bilirsin.”Dedi.

Öfkeli ve gazaplıydı.Dedim ki:

“Şevketlü hünkârım, sayenizde iki ayda inşALLAH tamam olur.”

Ağalar hayretle yüzüme baktılar ve :

“Mimar aklını kaçırdı.Hiç iki ayda nice yıllık cami tamam olur mu? Şahit tutun.” Dediler.

Onlara da:

“İki ayda tamam olur.” Dedim.

Ve camiyi iki ayda tamamladım.Padişah camiye geldi. Anahtarını padişaha verdim ve durdum.Padişah:

“Caminin kapısını ibadete açmaya kim daha lâyıktır?” dedi.

“Hünkârım, Mimar Sinan bir pir-i azizdir.Bu kapıyı açmaya cümleden lâyık kendisidir.” Dediler.

Bende kapıyı açtım.(Aslında Kanunî’nin nezaketi de bilinmektedir.Çünkü ayı caminin temelini Kanunî, Şeyhülislâm Ebussuud Efendiye, sen daha lâyıksın diyerek açtırmıştı.)

Mimar Sinan, asırlar boyunca şekillendirilen, ahenkleştirilen ve olgunlaştırılan Türk ve İslâm mimarî tarzını belirli bir noktadan alıp onu taçlandırarak zirveye ulaştırdı.Zekiliğine bütün dünyayı hayretler içinde bırakacak olan eserleri Sinan’ı, ne Mikelanj ve nede başkasıyla kıyaslayamayacak kadar büyütmüştür.

Tarihte hiçbir mimar henüz Sinan’ı aşabilmiş değildir.

O, yaptığı kubbelere küpler yerleştirmek suretiyle ve bu küplere delikler açarak seslerin akustik karakteristiğini ayarlayıp, mikrofonik özellik kazandıracak kadar ince hesapları gerçekleştiriyordu.

Vücuda getirdiği devasa yapılarda akustik, öylesine ruhu okşayıcı bir özellik oluşturuyordu ki her köşesinde ses bütün sadeliğiyle net olarak algılanır.

Mum isleri dahi bir yerde toplanarak âlimlerin kalemlerine mürekkep olur.Süleymaniye’nin minarelerindeki on şerefe Kanunî’nin 10. padişah olduğunu simgeler.

Öte yandan, bu muhteşem camide hiçbir örümcek ağına rastlanmaz.Çünkü bu mabedin avizelerine bakıldığı zaman, kandil çanaklarının aralarında, kahve rengine dönüşmüş renklerde yumrular görülecektir.

İşte bu yumrular devekuşu yumurtasıdır.Atalarımız yüzyıllarca önce örümceğin devekuşu yumurtalarının yaydığı kokudan rahatsız olduğunu keşfetmiş ve camilerimizi böylece koruma altın almıştır…

Bu yumurtalardan bir kısmının kırılıp bir kısmının da çalınması sonucunda, bu gün ancak 30 kadarı kalmıştır.

Mimar Sinan, sanat ufkuyla o kadar zirveleşmişti ki, sadece kendi yörelerini bilen Rönesans mimarlarından da fersah fersah ilerdeydi.

O’nun: “ Ustalığımda yaptım.” Dediği Edirne Selimiye Camii’nin de pek çok özellikleri ve güzellikleri bulunmaktadır.Bu caminin özellikleri şöyle anlatılırı:

Caminin tek bir büyük kubbesi(43.28m. yüksekliğinde ve 31.28 m. Çapında) oluşu, ALLAH’ın birliğini…

Pencerelerinin beş kademeli oluşu, İslâm’ın esası olan beş şartını…

Bütün pencerelerinin 99 tane oluşu, Cenab-ı Hakk’ın 99 ismini…

Vaaz kürsülerinin 4 tane oluşu, 4 hak mezhebi…

Caminin bütün külliyesinde 32 kapının oluşu, İslâm’ın 32 farzını…

Arka minarelerde 6 yolun olması, imanın 6 şartını…

Caminin minarelerinde 12 şerefenin olması da camiyi yaptıran padişahın Osmanlı Devleti’nin 12. padişahı olduğunu sembolize etmektedir.


Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri:
“Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı her şeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin Sinan Kur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir.


üsteki yazı alıntıdır ama benm aklıma bi şey geldi şimdi...

1980-1990 yıllarda Rus mütahitler TÜRKİYE ' ye gelmişler(İş ve ğelence amaçlı).Gezerken Türkiye 'yi özellikle Sinanın eserlerini incelemişler ve hayran kalmışlar...İçlerinden bit ötekine demiş ki;
-Bak o adamın torunlarına ellerinde şimdi teknolojide var ama bütün bunların bakımını bile yapamıyolar.
Biliyosunuz biz buraya yeni yapıtlar yapmaya geldik ama hangimiz onun gibi yaparız ki...O adamın torunları yapıyo bizden medet umuyolar ne korkunç bi durum onlar için değil mi???
Karşısından gelen seler sadece kahhakaydı sadece...

düşünün ne haldeyiz... herşeyi biz yapıyoruz ama geliştiremiyoruz...Genelde ürtetmedik ütkettik... ilimsiz çağ yakalanmaz...ilimsiz kaldık...VE şu an her konuda ciğeri beş para etmeyenlere el açtık ve KAHRETSİN yaşıyoruz onlara muhtaç...

]

Emekdar Üye 27 Ocak 2008 17:14

Cvp: Mimar Sinan ve......Günümüz...
 
Osmanlı Devleti'nin en parlak devrinin en büyük mimarı, Kocasinan adı ile anılan Mimar Sinan, 1490 senesinde Kayseri'nin Ağınas Köyü'nde doğdu. Abdulmennan oğlu Sinan, Yavuz Sultan Selim Han zamanında, 1512 yılında devşirme olarak İstanbul'a geldi. 1514'de Çaldıran, 1517 'de.Mısır seferlerine katıldı. Kanuni Sultan Süleyman Han zamanında yeniçeri oldu. 1521'de Belgrad, 1522'de Rodos seferlerinde bulunarak atlı sekban oldu. 1526'da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesi'nden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaş.ılığa yükseldi. 1532'de Alman 1534'de katıldığı Tebriz ve Bağdat seferlerinden dönüşte Hakesi rütbesini aldı. Bağdat seferinde Van Kalesi muhasarasında, göz üzerinden geçecek kalyonları inşa edip üzerine top yerleştirdi. 1537'de orfu ile Pulya ve 1538 de Karasbuğdan seferlerine katılan mimar Sinan Karabuğdan seferinde seferdeki mimarlarının Prut Nehri üzerine köprü inşa edememeleri orduyu güç durumda bıraktı. Bu işe o sırada Sinan talip oldu ve 13 gün gibi kısa bir zamanda ordunun bütün ağırlığıyla geçebileceği büyük bir köprü inşa etti. Bu başrasıyla Kanuni Sultan Süleyman'ın dikkatini çekti. Aynı yıl ''Reis-i Mimaran-ı Dergah-ı '' Ali'' rütbesi ile başmimarlığa getirildi. Hayret uyandırıcı güzellikte ve sayıda eserler verdi.
Mimar Sinan, katıldığı seferlerde Suriye, Mısır, Irak, İran, Balkanlar ve Avrupa'nın bir kısmını görüp mimari eserleri inceledi ve kendisi de gördüklerinden daha güzellerini inşa etti.
Mimar Sinan'ın İstanbul'da Mimarbaşı olmadan önce inşa ettiği ilk eseri Haseki Külliyesidir. Bu külliyede devrinin bütün .mimari unsurlarını birleştirmeyi başararak cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret, daruşıfadan meydana gelen bu site onun san'at kabiliyetinin ilk hareket noktası oldu. Mimarbaşılığa getirildikten sonra da kendi gelişme grafiğinin üç ayrı merhalesini teşkil eden Şehzade Camii, Sultan Ahmet Camii ve seliye Camii büyük ilgi topladı. Kendisi ''Bu eserlerin., ilkinin çıraklık, ikincisinin kalfalık, üçüncüsünün de ustalık eseri olduğunu söyleyerek bu .gelişme çizgisini ortaya koydu. Mimar Sinan, özellikle Batılı Mimarların islam aleminde Ayasofya'nın kubbesinden daha büyük bir kubbenin ınşa edilemeyeceği iddiasını, kendisine ciddi bir problem saydı. Ustalık eseri Selimiyeyi inşa ederken bu iddiya cevap verme arzusunu ifade etti. Bunu da Ayasofya'nın kubbesini geçerek ortaya koydu. Sinan, kendi hatıratında bu konuda şöyle der :
Kefere-i Fecere'nin mimar geçinen takımının Ayasofya'nın kubbesinden daha büyük kubbenin Müslüman mimarlarca yapılamayacağı yolundaki iddiası, benim yüreğime dert oldu. Bunun için Selimiye'nin kubbesini 4 arşın daha geniş ve 6 arşın daha yüksek İnşa ederek onlara cevap verdim.
Sinan'ın Edirne'de İnşa ettiği Selimiye Camii nin kubbesi, hakikaten Ayasofya'nın kubbesine üstten bir miğfer gibi oturacak şekilde varlığını devam etttirmektedir. Bu camiye yaptığı 4 minare üçer şerefelidirler. Her şerefesine ayrı ayrı merdivenlerden çıkılmaktadır.
Mimar Sinan, İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman adına İnşa ettiği Süleymaniye Camiinde ve Selimiye'de ortaya koyduğu mimari üslupla 5 asırdan bu yana Türk mimarisinin İlk milli sentezini meydana getirdi. Bugün bile mimarlık eğitimi ve inşa İmkanları en üst seviyeye çıktığı halde Sinan'ın eserlerindeki üslup, estetik ve proje derinliği aşılamadı. Mimar Sinan, 50 yılı bulan Mimarbaşılığı döneminde 84 cami, 52 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen ve 47 hamam olmak üzere toplam 265 eser vücuda getirmiştir.
Mimar Sinan çalışkan, dürüst, İnançlı kişiliğİ ile Türk San'atının yüz akı olma özelliğini daha asırlarca koruyacaktır. 1581de bir. asra yakın bir ömür sürdükten sonra, İstanbul'da vefat etti. Süleymaniye Camii'nin bir köşesine kendisi tarafından inşa edilen küçük türbesine defnedildi.

KuM TaNeSi 11 Mayıs 2009 12:57

RE: Mimar Sinan ve......Günümüz...
 
Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri:
“Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı her şeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin Sinan Kur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir.

paylaşım için teşekkürler..evet000


SAAT: 08:25

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306