Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.forum.medineweb.net/658-serbest-kursu)
-   -   Hala Ömrünüz ve İmkanınız Varken :)) (https://www.forum.medineweb.net/serbest-kursu/25938-hala-omrunuz-ve-imkaniniz-varken.html)

Nesli_Nur 18 Mayıs 2013 23:57

Hala Ömrünüz ve İmkanınız Varken :))
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] yağmurlu bugün, gökyüzünde griye yakın bir renk, odanın içi hafiften karanlık…

Perdeleri açık olan pencereye doğru gözüm kayıyor… Bir renklilik var, sanki cam her zamanki cam değil… Hımm, bak sen şu şirineye, kağıtlar, duvarlar yetmemiş, şimdi de sıra cama mı geldi, diye gülümsüyorum. Ama yok, camı küçük kızım boyasa, renkler bu kadar da düzgün olmazdı ki… Biraz daha yaklaşıyorum pencereye, acaba nedir grilikler üzerindeki bu renklilik… Yoksa… Olamaz! Canım eşim, tam da en çok baktığım pencerenin önüne rengarenk bir afiş asmış, binaların arasında. Biliyor ya renkleri seviyorum, ne hoş, çok duygulandım… Ama nasıl olur, bu kadar yükseğe böylesi sürpriz pek mümkün bir şey gibi görünmüyor… İyice yaklaşıyorum ve… Aman Allah’ım ne muhteşem. Bu bir gökkuşağı… Her gün orda burda şurda, her anımızı süsleyen renklilik nasıl bir anda gökyüzünde belirebilir…

Ben bu görsel ziyafeti hak edecek ne yaptım? Bir bilet almadım, bir bedel ödemedim, bir yerlere yetişmem, “Aman izleyecek yer kalacak mı?” endişem hiç olmadı, kim bana bu şöleni layık gören? Kim oturduğum yerde gözlerimin önüne bu renkli şöleni sunan?

Dışarıya çıkıyorum, serin [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]ya rağmen yemyeşil bir halı…

Sonbaharın kahverengine rağmen, kırmızı, turuncu, sarı… Kuruluğuna rağmen muntazam şekillerde yapraklar… Bir çınar yaprağı tutuyorum avcumda her bir ayrıntısında incelik, her bir zerresinde ustalık… Kim işlemiş olabilir bunu dünyadaki milyarlardan daha çok olan aynı ağacın tüm yapraklarına?

Islanan toprağın kokusunu burnuma hangi oda parfümü sürebilir? Baharın hasretini, açacak kır menekşeleri, erguvanlar, sümbüller dışında hangi koku dindirebilir?

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]ten randevu almam gerekmiyor. “Müsaitsen yarın gel, biraz da benim evi ısıt.” demiyorum bir gün bile. Her gün doğuyor, “Yoruldum, sıkıldım.” demeden… Bulutların ardında olduğu günlerde bile ışığını eksik etmiyor yeryüzünden. Peki, kimin eseri bütün bu aydınlatma? Akşamları insan yapımı elektrikler kesiliyor kimi gün de, “Bugün [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] kesildi.” dediğimiz oluyor mu hiç?

Hangi kuru dal, “Ben bu bahar açmayacağım.” diye diretiyor, hangileri “Bugün benim izin günüm, beni rahat bırakın.” diyor… Hiçbirisi… Her bir ağaç, kışın dinlenen dalları tomurcuğa dönüyor, ucundan rengarenk çiçekler patlayan, eşsiz tomurcukları sunuyor kainata… Her biri bir hediye adeta, böylesine karşılıksız hediyeyi hangi eller bize uzatıyor?

Sevdiklerimizden bir hediye alıyoruz da [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]lara uçuyoruz, dünyalar bizim oluyor. Bir resim sergisinde tablolar üzerine serpiştirilmiş boyalara pek çok anlam yükleyip sayısız övgüler yağdırıyoruz. Yazılmış bir kitaba şimdiye kadar duyulmamış şeyler yazıyormuş gibi rağbet ediyoruz. Bir tiyatro ya da sinema sahnesinde kurgulanan oyunlara ayakta alkışlar sıralıyoruz… “Ben güzelden anlarım, her şeyin iyisini bilirim.” edasıyla, burnumuz [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]da ortalarda dolaşıyoruz da peki, içinde yaşadığımız güzelliklere neden bu denli suskunuz?

Her gün hiç bitmeyen bir oyun sahne alıyor, dört mevsimde ayrı ayrı renklendirilmiş bir dekorla, nerede gören gözlerimiz? Tabiatın bin bir türlü canlısı kulağımıza en güzel şiirleri fısıldıyor, nerede duyan kulaklarımız?

Her bir yaprağa bir başka sanat nakşoluyor günbegün, nerede sanattan anlayan yanımız? Çiçeklerin içine her mevsim farklı esanslar dolduruluyor, nerede koklama duyularımız?

Her gün yanından geçtiğimiz ağaca hiç bakıyor muyuz, oysa o bizi her gün yeşilliğini sunarak karşılıyor. Bir karış suratla yanından geçip giderken bir hayli kabalık etmiyor muyuz? Yürüdüğümüz yollara serilen çiçekler bizim için döşenmiş, hayatımıza renk katmak pahasına, belki de yarın hayatta olmayacak bugün açan mavi mine. Üzerinden basıp geçerken, biraz yazık etmiyor muyuz?

Daha çok üreteceğiz, daha çok tüketeceğiz derken görmezden gelip, tahrip ettiğimiz tabiatın zararı kime? Neyi kimden çalıyoruz? Hesapsızca kestiğimiz ağaçlar, umursamadan çiğnediğimiz çayırlar, çiçekler bizim bir parçamız değil mi?

Bu sabah evden çıkarken, beton binaları, asfalt yolları izlemekten vazgeçin. Kaldırım taşları arasından başını çıkartmış bir küçük yeşil otu fark edin. Duvarlar üzerine yayılmış yeşil yosunları keşfedin. Her gün önünden geçtiğiniz ağacın kabuklu gövdesine dokunun bu sabah. Tabiattaki bir taş parçası bile her gün yüzlerce defa bastığımız klavye, telefon tuşlarından daha sıcak, yumuşak değil mi?

Kimi zaman etrafımızı kaplayan beyaz karın, en güzel dinlendirici; yağan yağmurun bereketin habercisi olduğunu fark edin.

Varsa yakınlarınızda bir su birikintisi, deniz, göl, dere adı her neyse. Suların kıyıya değerken bıraktığı köpüğü izleyin ve sessizlikte gürleyen sesini.

Bir beş dakika geç başlasın koşuşturmaca bu gün. Ayaklarınız altındaki çakıl taşlarını hissedin. Yüzünüze değen rüzgarı, elinize damlayan yağmuru… Tabiatın her zerresini içinize çekin bu sabah. Çiçek, böcek, çayır, çimen… Hiçbir şey yoksa yol kenarındaki çamur kokusunu içinize çekin; pencereden görebildiğiniz renkleri zihninize yerleştirin…

Bütün tabiat bizler için beklemekte, ne zaman fark edeceğiz her gün her saniye yolumuza serilen güzellikleri, gözlerimizin tanıklık ettiği şöleni ne zaman hissedeceğiz? Bizim için hepsi… Bugün var ve yarın belki de hayatta olmayacak bir kelebek uçuyor yanı başımızdan… Belki de ağaçta salınan bir yaprak karışmış olacak toprağa, biz onu selamlamadan. Tabiat her birimize verilmiş bir armağan… Aynı güneş, aynı gökyüzü, aynı gökkuşağı, aynı yağmur damlası… Her birimize bolca sunulmuş bir ziyafet her an yanı başımızda…

Hala ömrümüz ve imkanımız varken, bize bahşedilenleri fark etme zamanı. Onca gürültü, onca kalabalık, onca telaşın içinde kaybolmadan, biraz durup tabiatta gizlenen sürprizleri hissetmek için, yavaşlamaya ne dersiniz?

(((alntdr)))


SAAT: 17:54

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306