Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Şubat 2012, 20:52   Mesaj No:6

mehmet akif2

Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: tefsir tarihi ve usulü 3. ünite özeti

3. ÜNİTE TEFSİRİN TANIMI VE NİTELİĞİ

KAVRAMSAL ÇEVRE

Tefsir

*tefsir kelimesi,fesera veya sefera kökünden gelen tefilün vezninden mastardır

*her iki kök fiilin sözlük anlamı; keşfetmek, ortaya çıkarmak, üzerindeki örtüyü açmak, beyan etmek, açıklamak, anlaşılır hale getirmek gibi manalara gelir

*emin el huliye göre sefera kelimesi maddi bir keşif ve açıklama

*fesera sözcüğü ise manevi keşif ve beyandır

*buna göre emin el huliye göre tefsir lafzı fesera kökünden türemiştir

*tefsir terim olarak; kuran ayetlerini arap dili ve edebiyatı açısından tahlile tabi tutup kastedilen manayı tespit etmektir

* tefsirin, hz. peygamber ve ashaptan intikal eden sahih rivayetlere dayalı açıklamalardan ibaret olduğu söylenebilir


te'vil

*te'vilin sözlük anlamı; aslına dönmek anlamına gelen evele kökünden tefilün vezninden mastar olup, döndürmek ve herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak demektir

*te'vil kelimesi kur'anda farklı anlamlara gelir bunlar;

1-tefsir (ali imran 7)
2-sebep (kehf 70)
3-sonuç (nisa 59)
4-rüya tabiri (yusuf 100)


*terim olarak te'vil, ayetin lafzi tahlilinden sonra ortaya çıkan manasını, makul ve kuvvetli delillerle desteklenmiş olmak şartıyla muhtemel manalarından bağlamına en uygun olan çevirme faaliyetidir


*te'vil mana çerçevesi içinde yapılan faaliyetten ibarettir

*tefsir, tek anlama gelebilen

*te'vil ise birden fazla manayı da içeren kelime ya da cümleler için söz konusudur

*imam maturidiye göre te'vil bir noktanın varacağı nihai noktayı açıklamak demektir

*tefsir kesinliğe delalet eder

*te'viller kesin değil zanni bir bilgi anlamına gelmektedir


te'vilin şartları

*islam bilginlerine çoğunluğuna göre ayetlerden hüküm çıkarmada esas olan te'vile gitmemektir

*mesela birden fazla anlama gelen müteşabih nassların açıklığa kavuşturulması için te'vil kaçınılmaz olur

*bunun için te'vilde şu şartların olması gerekir

1-te'vile esas olan mananın, mecaz yoluyla da olsa lafzın kendisine delalet ettiği manalardan olması lazımdır

2-te'vilin anlam yönüyle açık bir ayete ters düşmemesi gerekir

3-lafzın zahiri anlamının dışında başka bir mananın verilmesine imkan tanıyan dini bir delile dayanması zorunludur


te'vilin çeşitleri

1-beyani te'vil:
*bu yöntem kelamcıların, fakihlerin, müfessir ve dilcileirn kulandığı bir yorum yöntemidir

*beyan te'vil; arap dilinin kuralları dahilinde hareket ederek kurandan anlamlar üretmektir

*beyani te'vil, bir içtihad veya içtihadi etkinlik demektir

*beyani te'vil kısaca kurani nassların anlamlarını subjektif bir tercihle ortaya çıkarmaktır

*beyani te'vil dogmatik bir içeriğe sahip olmayıp herzaman eleştiriye yani kabu ve redde açıktır

*çünkü sübektif tercihe(içtihad) konu olan bilgiler zan ifade etmektedir

*zanla ifade edilmeyeceğine göre beyani te'vil her zaman ve zeminde sorgulanabilir demektir

*bu te'vil kuran ve sahih sünnetler eaykırı değildir

*ama her zaman tenkit, hatta reddetme imkanı vardır


2-burhani te'vil

*en meşhur kuramcısı ibn rüşd'dür

*bu te'vili ibn rüşdün anlayışı istikametinde tanımlamak gerekir

*ibn rüşdün tanımladığı burhani te'vil yöntemi; nassların aklın ve dilin örfi kullanımı çerçevesinde kalarak yorumlamayı esas almaktır

*bu nedenle beyani te'vile benzemektedir

*burhani te'vil hata ve yanılgıya açık olması sebebiyle zanni bilgi içeren içtihadi bir mahiyet arzetmektedir

*filozof ibn rüşd faslu'l makal adlı eserinde burhani te'vili, nassları bütünsellik içinde ele alarak, zahiri manalarına uygun düşecek şekilde yorumlamaktadır

*çünkü ona göre akli bilgiyle vahiy yoluyla elde edilen bilgi birbirine ters değil uyum içindedir


3-irfani te'vil:

*bu te'vil tarzı tasavvuf erbabının kalbine sezgi, keşf ve ilham yoluyla doğan bir bilgi türüdür

*bu da onların tedebbür, teemmül, tefekkürve tezekkür gibi kavramlarla ifade edilen manevi tecrübedir

*yani mutasavvıflar kuran okuyarak onun derin anlamları üzerinde düşünceye dalmak(tedebbür)

*dış dünyanın angajmanlarından(bağlantılar)olabildiğince sıyrılarak

*ilahi ve ezeli hakikatler üzerine yoğun biçimde kafa yormak(teemmül)

*eşyanın yaratılışı hikmeti üzerine düşünmek (tefekkür) surretiyle irfani te'vile varılır

*irfani te'vilin dayanağı olan sezgi, keşf ve ilham tamamen öznel(subjektif)dir

*bu nedenle başkalarına iletilemez ve aktarılamaz


tefsir ile te'vil arasındaki farklar

1-tefsir tevkifi/ilahi beyanlara, te'vil bireysel ictihadlara dayalıdır

2-tefsir lafzın gerçek anlamını ve konusunu beyan ederken, te'vil lafızlarda kastedilen anlamları ortaya koyar

3-tefsirde tek bir anlam, te'vilde ise birden çok anlam söz konusudur

4-tefisr hakikat yoluyla lafızların zahiri manalarını, te'vil ise onların içsel anlamlarını ortaya çıkarmaktadır

5-te'vil ekseriya semavi kitaplarda kullanılır, tefsir ise bu kitpalarda kullanıldığı gibi bunların dışındaki kitaplarda da kullanılmaktadır

*ne kadar te'vil ile tefsir arasında farklılıklar söylenmişsede günümüzde te'vil yerine de tefsir kavramı kullanılmaktadır


tercüme

*kök itibariyle, dört harfli (rubai) terceme veya üç harfli (sülasi) receme fiilinden türemiştir

*tercüme kelimesi sözlükte; bir kelamı bir dilden başka bir dile çevirmek,

*bir sözü diğer bir dilde tefsir ve beyan etmek,

*bir lafzı kendisinin yerini tutacak başka bir lafızla değiştirmek gibi manalara gelir

*tercüme terim olarak; bir sözün manasını diğer bir lisanda dengi bir tabirle aynen ifade etmek demektir

*tercüman; bir sözü şifahen bir dilden başka bir dile çevirendir


*mütercim; herhangi bir dilde yazılmış bir metni yazılı olarak başka dile çeviren kimsedir

*mütercem ise arapçada ismi meful olduğu için tercüme edilmiş, bir dilden diğer dile çevrilmiş şey anlamına gelmektedir


*tercüme ayrıca bir sözü söylendiği ya da tercüme edildiği dilde tefsir etmek anlamına gelir

*abdullah bi abbas için tercümanu'l kuran tabirinin kullanılamsı bu sebebe dayanır

tercüme çeşitleri

1-lafzı tercüme; ile tercüme edilecek metindeki her kelimenin birer birer ele alınıp onun yerine geçebilecek diğer dildeki lafızların gözden geçirilerek yerine konulması şeklinde yapılan bir tercümedir

*bu tercüme asıl metnin anlamını zor aksettirmektedir

*onun için bu tercüme kuranı kerimde kullanımı son derece güç hatta imkansız görülen tercümedir

2-tefsiri tercüme; asıl dildeki kelimelerin tertibine ve nazmına bağlı kalmaksızın herhangi bir sözün anlamını bazı şerh ve izahlarla başka bir dile nakletmekten ibarettir

*bu tercümede önemli olan metindeki gaye ve maksatların güzel bir şekilde ifade edilebilmesidir

*tefsiri tercümede lafzı tercüme gibi nazmında ve tertibinde asla benzeme şartı yoktur

*bu özelliği sebebiyle günümüzde tercümelerde tefsiri tercüme yapılmaktadır

*kuranın hakkıyla tercümesinin yapılamayışının sebepleri şunlardır;

1-kuranın fesahatı,belagatı, üslubu bakımından olan icazı onun nazmı vasıtasıyla tecelli edilir tercüme ile bu nazım ortadan kalkınca kuranın icazından söz etmek mümkün olmayacaktır

2-kuranın nazmı onun çeşitli kıraatlarla okunmasına imkan sağlar kuranın tercümesi ise kıraat vecihlerine dolasıyla ortaya koyduğu nüktelere imkan vermemektir

3-arapçaya mahsus birtakım edatlar vardır halbuki bu edatlar çoğu dillerde bulunmamaktadır

4-kuranı kerimin mevcut nazmı, onun çeşitli şekillerde irab edilmesine (tahlil yapılmasına) imkan vermektedir tercümeyle bu durum ortadan kalkmaktadır

5-kuranda müteşabih ayetlerde bulunmaktadır bunların arpaça şekliyle anlaşılması zordur bu durumda ayetlerin tercümesini yapmanın daha da zor olduğu çok açıktır


tefsir ile tercüme arasındaki farklar

1-tercüme aslın yerine geçer ve artık asla ihtiyaç duyulmaz
tefsir ise aslın aynısı olmayıp açıklamasıdır

2-tercümede istidrat(daha fazla izah ve açıklama) mümkün değildir
tefsirde ise istidrat yapmak caizdir

3-tercüme örf yönünden aslın bütün mana ve maksatlarına uygunluk manası taşır
tefsir ise aslın bütün mana ve maksatlarına uygn olma manasını ihtiva etmez

4-tercüme söz konusu anlamları kastdettiğine dair güven duygusu vermelidir
tefsir de ise müfessirin yanında birçok delil bulunursa karşı tarafta böyle bir güven duygusu oluşur


meal

*bu kelime te'vil kavramı gibi evele kökünden türemiştir

*kavram olarak meal; bir sözün manasını tam olarak değilde biraz noksanıyla ifade etmek demektir

*kuran çevirilerine tercüme denilmeyip mahiyetine uygun olan meal denilmiştir

*kuranın tamamını içeren ilk meal italyan müsteşrik guidi'ye göre hicri 127 senesinde berberice olarak yazılmıştır

*kuranın tamamını içeren ilk meal buzurg b. şehriyar'a göre hicri 270 yılında hind diline çevrilmiştir

*zamanımıza ulaşan en eski meal farsça olarak samanoğulları emiri mansur b. nuh tarafından yaptırılmıştır bu meal iranda birçok defa bastırılmıştır

*ilk türkçe kuran mealleri 9. asırdna itibaren yapılmaya başlanmıştır

*batıda ise en eski kuran meali, latince olarak 1143 tarihinde hazırlanıp 1543 de isviçrede basılmıştır

*bildiğimiz kadarıyla çeşitli dünya dillerine yapılan kuran çevirelerinin sayısı şimdilik 159'dur



müfessir


*bu kelime fesera sülasi kök fiilinden tefilün vezninden türetilmiş ismi faildir

*müfessir; tefsir eden açıklayan anlamını ifade etmektedir

*müfessir; kuranı başından sonuna kadar ayet ayet ele alıp belli bir yöntemle açıklamaya çalışan kişi demektir


müfessirliğin kriterleri

*müfessir olmanın bir takım kriterleri vardır

*süyuti bu konuda bilgi verirken müfessirde aranan ilk kriterin sağlam ve sahih inanç olduğunu söyler

*bu temel kriter dışında süyuti bir müfessirin kriterlerini şöyle sıralar

1-lügat
2-nahiv
3-sarf
4-iştikak
5-meani
6-beyan
7-bedii
8-kıraat
9-kelam
10-fıkıh usulü
11-esbab-ı nüzul
12-nasih-mensuh
13-fıkıh
14-hadis
15-mevhibe(ilham)


*önemli islam bilgini ömer nasuhi bilmen de bu ilimlere
-ahlak
-psikoloji
-sosyoloji
-biyoloji
-astronomi
-coğrafya
-tarih
-siyer ilimlerini eklemiştir


*tefsirci öncelikle arap dili ile ilgili gerekli bilgiye sahip olmalıdır

*tefsirci aynı zamanda yeterli bir tarih bilgisi edinmelidir

*kuranın anlaşılmasında arapça dil bilgisi yanında tarihsel bilgi birikiminde önemli bir yeri vardır


tefsirin konusu, gayesi ve önemi

*tefsirin konusu; kuran

*tefsirin gayesi; kuranın içerdiği yüce manaları ve hakikatleri araştırıp ortaya çıkarmak ve insanın bu hakikatlere göre bir hayat sürmesini sağlamaktır

*yani, yaratılış gayesine uygun hareket tarzları belirlemesi ve bir yol gösterici, bir mürşid, bir rehber olmadan insanın sırf aklı ve duygularıyla hareket etmesi mümkün değildir

*insanlığın ahlaki zaafiyet ve çöküşten kurtulması ve olgunlaşması kuran ile mümkündür

*tefsir ilmi, bir taraftan külli ilahi irşadları konu edinmesi, diğer taraftan da bu irşadların insanlığa takdimine hizmet etmesi sebebiyle büyük bir öneme sahiptir


tefsirin gerekliliği


1-kuranı kerim bütün ayetleri muhkem yani tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve anlaşılır nitelikte değildir

*bu özelliği sebebiyle kuranın tefsir edilmesi gereklidir

2-yüce allah peygambere "ey peygamber sana rabbinden gönderileni tebliğ et eğer bunu yapmazsan onun elçilik görevini yerine getirmemiş olursun"(maide 67)

*sana kuranı gönderdik ki insanlara indireli onlara açıklayasın(nahl 44)

*bu ayetlerde ifade edildiği gibi kuran tefsir etmesini emretmiştir

3-kuran ilk muhataplarının terim olarak anlamını bilmedikleri kavramlara yeni mana ve mefhumlar yüklemiştir

*mesela salat kelimesi dua etmek, yalvarmak ve bağışlanma dilemek demekti

*ancak islamiyetten sonra namaz ibadetine isim oldu

*hicri ikinci asırda el vücuh ve'n-nezair adıyla müstakil bir ilmin ortaya çıkmasına zemin hazırlarken

*diğer taraftan söz konusu lafız ve kavramlarla ilgili olarak yapılması gereken semantik tahliller, kuran tefsirine olan ihtiyaç gündeme getirmiştir

4-kuran müminlerin şahsi ve toplumsal hayatlarını düzenlemek gayesiyle ibadat ve muamelat konularında hükümler koymuştur

*bu hükümleri ortaya çıkarmak yalnızca kuran metnini dilsel açıdan çözümlemekle mümkün değildir

*bu nedenle tefsir etmek gereklidir

5-kuranda mecaz, kinaye, istiare ve teşbih gibi edebi sanatların yer aldığı bir vakıadır

*tabii ki bu tarz ayetler söz konusu sanatları iyi bilenler tarafından tespit edilmelidir

*bu nedenle tefsir gereklidir

6-kuranı kerimde ayrıca bilimsel hakikatler içeren kevni(kozmolojik) ayetler bulunmaktadır

*bu nassları bilimsel keşiflerden istifade ederek tefsir etmek gerekmektedir

7-kuran uluhiyyet, nübüvvet, insan, ibadet ve ahiret gibi temel konuları da ihtiva etmektedir

*bununla birlikte, kuranın yer verdiği ikincil konuların hepsi bir tek külli mananın etrafında dönüp dolaşmaktadır

*o da insanları kendi hür iradeleriyle allaha kulluğa çağırma olgusudur

*kuran muhataplarını hep teyakkuz durumunda tutmak için muhtevasındaki konuları iç içe bir tarzda anlatmıştır

*kuranın beşeri telif mantığına uymayan bu farklı beyan tarzının onun aslı gayesine uygun olarak tefsir etmek gerekir

8-herkes kendi anlayışına göre kurana mana verirse bir çok hatalar meydana gelir ve hakikatler kaybolur bu nedenle onun ehlince tefsiri yapılmalıdır



tefsirde öznellik

*öznellik özneye ait olmak, sübjektif hareket etmek demektir

*buna göre kurna tefsirinde öznellik, değişik sebeplerden dolayı nassların farklı biçimlerde algılanması ve yorumlanması anlamına gelir



kurandan kaynaklanan öznellik

1-muhkem ayetlerin anlaşılması ve yorumunda herhangi bir problem söz konusu değildir

*ancak müteşabih ayetlerde antropomorfik(insan biçimci) ve sembolik dil kullanıldığı için onları anlamada bazı sıkıntılar bulunmaktadır

*bu yüzden müteşabihatin yorumlanmasında mutlaka başka nasslara ihtiyaç vardır

2-kuranı kerim gaybi ****fizik konulara da zaman zaman değinmektedir

*mesela ölüm, berzah(kabir alemi)ve ba's(yeniden dirilme) gibi

*kuranda bunlar anlatılırken kendine özgü üslup kullanılır

*anlatılanların muhataplar tarafından tecrübe edilme imkanı da olmadığı için, söz konusu nassların farklı yorumlanmaları mümkün olabilmektedir

3-kuran indirildiği dönemin arap toplumundaki bireysel ve toplumsal hayatla ilgili cevaplar, tespitler, öğütler, tavsiyeler, emir ve yasaklara yer vermiştir

*bu tür nasslarda yorumcunun farklı bir şekilde onların anlamasına ve te'vil etmesine yol açabilmektedir

4-esasen kuran, bütün insanlığa hitap eder

*bir başka ifadeyle kuran her muhatabı farklı bir açıdan kendisine çekmektedir

*kuranın hem lüzumu halinde sözün sahibine soramamaktan hem de üslubundna kaynaklanan sebeplerle öznel yorumlamalara açık bir metin olduğu söylenebilir

5-müfessirlerin farklı anlayışlara gitmesine yol açan önemli öznellik sebebi de kuranın farklı kıraatlerle okunmasıdır
(71. sayfada 5. maddeyi okursanız bu maddede daha iyi bilgi sahibi olursunuz)


müfessirlerden kaynaklanan öznellik

1-kuranı doğru yorumlamak için kendi kabiliyetine güvenen yorumcunun varlık hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacı vardır

*bu konuda yetersizlik müfessiri öznel tecrübe bakımından etkilemektedir

*doğal olarak bu da kuran yorumunda farklılığa yol açmaktadır

2-insanların farklı medeniyet, kültür, çevre ve ortamlarda sahip oldukları bilinç farklılığı da kuran yorumcusunun öznel anlayışında etkili bir unsur olarak görünmektedir

3-ilk dönemlerden itibaren kuran tefsirinde başlıca iki eğilim vardı

*bunlar nakli ve akli yaklaşımdır

*bu olgu farklı anlayışların ortaya çıkmasına

*çeşitli itikadi ve fıkhi mezheplerin doğmasına

*diğer taraftan da aynı mezhep içerisinde yer alan alimlerin farklı tercihlere yönelmelerine yol açmıştır


4-bilindiği gibi insan, olgular dünyasında yaşamaktadır

*yani insan bulunduğu dünyaya ve yaşadığı çevreye aittir

*bu sebeple içinde var olduğu anlam dünyasından koparak yorumda bulunamaz

*tarihte ortaya çıkan hemen her düşünce ekol ve grubu, kendi fikrini kurana onaylatmak için öncelikle ona başvurmuştur

*işte bu anlayış ve genel kabul kuranın anlaşılması ve yorumlanmasında öznel düşüncenin doğmasına yol açmıştır

5-islam düşünce tarihi boyunca çeşitli ilim dallarına mensup din bilginlerinin, kuran nasslarını yorumlama konusunda farklı bakış açısı benimsedikleri anlaşılmaktadır

*bu gruplar içerisinde kesinlikle kabul edilmeyecek nitelikte olanı, kuran nasslarının zahiri tarafını hiç dikkate almayarak ualnızca batıni yönüne itibar etmeye aşırı yorum denir

*bazı şii müfessirlerinin kendilerine düşman olan insanlardan kinaye olarak algılamaları

*ihvan-ı safa'nın cehennem azabını bilgisiz insanların bu dünyada çekmiş oldukları cehalet kaynaklı elem ve acılardan ibaret görmesi aşırı yoruma örnektir

*metinlerin gerçek anlamlarının zahirde değil batında saklı olduğunu ileri sürerek, tüm kuran nassları bu mantık doğrultusunda yorumlamaya çalışan batıniyye mezhebidir

*mesela batınniyye'nin özgün mezhep formu olan ismailiyye'ye göre namazın içsel anlamı, gerçekte imamla yani devlet başkanı ile bütünleşmektir

*zamanının imamından yana şüphesi olan kimsenin kesinlikle namazı kabul değildir

*aynı zamanda oruç da zahir ehli arasında susmak, sırları onlardan saklı tutmak gibi anlamlar vermiştir



tefsirin diğer islami ilimlerle ilişkisi



*islami ilimler, müslümanların kuran anlamak üzere geliştirmiş oldukları dini ilimlerdir

*bunlar tefsir, hadis, fıkıh, kelam, siyer, tarih ve ahlak ilminden ibarettir

*bütün bu ilimlerin kaynağı kurandır

*en önemli görevi üstlenen tefsir ilmidir

*tefsir kelam ve fıkıh ilminede malzeme sağlamıştır

*tefsir dilsel ve tarihsel incelemesinden çıkardığı sonuçları ele alıp yorumlar

*kelam müslümanlara allah, ahlak, siyaset vb. alanlarda hükümler üretir

*fıkıh kitap, sünnet ve icma gibi kaynaklardan kıyas yoluyla elde ettiği neticeleri müslümanlara sunmaktadır

*tefsir ne kadar sözü edilen bu iki ilim dalı için malzeme temin etmiş olsa da normatif (kural oluşturan) bir yapıya sahip olmadığı için hiçbir zaman kural koymamıştır

*fakat fıkıh ve kelan normatif birer ilim olmaları sebebiyle kendi alanlarıyla ilgili kural koymuşlardır

mehmet akif2

*Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. *
Alıntı ile Cevapla