Konu Başlıkları: Osmanlı ve tasavvuf
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Mart 2012, 06:25   Mesaj No:9

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Osmanlı ve tasavvuf

Cihan tarihinin gördüğü en büyük ve doğru devlet olan (Kuruluş ve yükseliş devrini kasd ediyorum) Osmanlı'ya bakalım. Sultan Osman Gazi Han'dan, Son Padişah Vahidüddin Han'a kadar bütün Selâtin-i Osmaniye (nevverallahu merakidehum) tasavvuf ve tarikat mensubu idiler, bir veya birkaç şeyhe intisabları vardı. Tasavvuf ve tarikat olmasaydı Devlet-i Aliyye 600 sene değil, 60 sene pâyidar olamazdı.
Alıntı
Ey Mehmet Şefket boynu eğri “Sen yalancı üçkağıtıçı düzenbazcu beş kuruş etmez bir adamsın..Sen ve sana tabi olup seni alim zan edenler..Sizi bu satırları ispat etmeye davet ediyorum...Ben Osmanlıcı falan değilim bilakis Osmanlının saltanat olduğunu düşünüyorum...Fakat siz yalancı kafirler kendi şirk dininize dayanak bulmak için 600 yıl hanefi fıkhıyla yönetilen bir idare biçimine ve idareceilerine iftira atıyorsunu...


Osmanlının son Şeyhül islamı Mustafa sabri beyde seni ve senin gibilerini tekfir ediyor...Buyur ispatı...

Bir yönetimin dini İslâm'dır demekle dini İslâm olmaz.

Geçmiş ve hazır tüm işaretler, bu yönetimin İslâm'la hiçbir ilgisi olmadığını göstermekte.

Bir hükümetin dininin İslâm olması demek; İslâm'ın o hükümet katında fonksiyon icra etmesi demektir.

Daha önce defalarca isbat ettiğimiz gibi bu yönetim, hilafeti işlevinden uzaklaştırarak, dinden çıkmıştır.

Ümmetin dinine iki açıdan bakmak gerekir:

1 - Ümmete mensup fertlerin kendi özgür iradeleriyle İslâm'ı seçip, Müslüman olmaları.

Yani ümmeti oluşturan bireylerin Müslümanlığı.

2 - Müslüman bireylerin oluşturdukları ve yönetimin Müslüman olması.

Zira, İslâm, birey ve toplum arasını ayırmamıştır; bilakis sosyal olgularla çok yakından ilgilidir.

Dolayısıyla bir ümmetin Müslüman sayılabilmesi için; fertlerinin yanısıra, cemiyetlerinin de Müslüman olması, İslâm şeriatı hükümlerine bağlı kalması lazımdır.

Ümmet bireyleri, İslâm şeriatına boyun eğdiği halde, bu bireylerin oluşturduğu cemiyet ve devlet boyun eğmiyorsa o ümmetin İslâm'ı sahih olmaz.

İttihatçıların imamı, Kemalist Cumhuriyetin mimarı Ziya Gökalp ve Halk Partisi'nin programında açıkça ifade ettikleri gibi, yeni Türk yönetimi şer'î hükümlerle bağlı değil, tamamen özgürdür. Herhangi bir dinî kontrol tanımamaktadır.

Eğer ümmet, böyle bir hükümeti seçip hoşnutlukla kabullenirse, bana göre kesinlikle dinden çıkar. Bundan şüphe eden de dinden çıkar. Mürted olmuş olur. Tevbe edip, dinî hüküm ve dinî yönetime dönmedikleri sürece Müslüman sayılmazlar. )
(Mustafa Sabri son osmanlı şeyhül islamı yıl 1928 (yarın gazetesi)



Şefket eyri bey sizler Mustafa Sabrinin tekfir ettiği tağuti düzene oy vererek bu hükme dail oldunuzmu olmadınızmı...?

Şmdi bu sözlerin sahibimi tasavvufcudur diyorsun,bunumu iddia ediyorsun o halde bu iddianı ispat et yada senin kokuşmuş yazılarını bu forumda kes kopyala yapıştır yapanlar ispat etsin benim için fark etmez...
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla