Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Mayıs 2012, 13:51   Mesaj No:9

Yitiksevda

Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart Cevap: Allah Rızasının Üç Baş Düşmanı :” Ganime-Kabile-Taassup”

Quda Razıbe hafızetebe Seydam...

İnsanların başlıca özelliklerinden biri olan,bir şeyi yapmada ya çok aşırıya giderek –İfrat- Yada anormal, bir düzeyde alçaltarak –Tefrit- gibi iki tür aşırılığa düşebilmektedir.Vasat bir düzeyde kalmak isteyerek dengeli bir yaklaşım ve yaşam izlemek isteyen İnsanlar,Vukuu bulan her tür değişim ve gelişimi bir birinden ölçülü bir şekilde analiz ederek ne ifrat ne de tefrite düşmeyecek şekilde orta yolu bulabilmelidirler…

Bu olgunluğu yakalayabilen,İnsanlar yaşanan zaman süreci içinde bilgi ve gelişim ile ,gayret ve çaba sonucu ilerlemeye doğru adım atmaya başlarlar.Zamanın şartlarına ve imkanlarına göre,ileri bir bakış açısı ile dosdoğru yolda devam ederler,bunu yaparken zamanın içinde barındırmış olduğu yanlışlık ve sapkınlıklara düşmeden özen göstererek doğru olana ulaşmaya çalışırlar..

Yalnız bu hakikat her daim istendiği şekilde olamayabilir,bu süreçte iki tür yanlışlık, ile karşı karşıya kalınabilir.Tutuculuk ve cehalet ile karşı karşıya kalındığında tutuculuğun sonucu, durağan ,yerinde sayma ve ileri bir bakıştan geri kalma,cehalet’in sonucu ise sapkınlık, yanlışlık ve körü körüne bir bağlığın esas alındığı bir yaşam tarızna dönüşür.

Tutucu bir yapıya sahip olan İnsanlar,yeniliğe her daim karşı çıkarak,nefret edercesine eski yapıyı kutsayarak, doğru bildiğinin dışındakiler ile her daim savaş halinde olurlar.Cahil olan ise akletmeden düşünmeden,yeni görmüş olduğu her şeyi zamanın gereksimi olarak bilir ve her yeni şeyi ilerleme zanneder.Bu iki zümrenin işleyişine baktığımızda Tutucu olan İnsanlar her yeniliği fesat ve yanlış olarak görürken,Cahil olanlar ise yapılan her tür yeniliği bilimin ilerleyişi ve kendi zanlarınca iyi görerek medeniyet bu olmalı anlayışı ile hareket ederler.

Tutucu İnsanlar araç ile amaç arasındaki farkı görmeyerek,kendi bakış açılarına göre asırlardan bu yana gelen hurafe ve bidatlerin hakim olduğu inançlarını koruma adına gayret göstererek,zamanın ilerleyişini görmemezlikten gelircesine inandıkları değerleri sabitleştirmek adına koruyucu oldukları yanlışları benimseyerek her şeyin ilk geldiği andaki anlayışla olmasını isterler.

Asrın getirmiş olduğu yenilikleri kullanmaktan ziyade,halen asırlar öncesinin uygulamalarını günümüz hayat şartlarında uygulama sureti ile yaşamaya çalışır,Örneğin elle yemek yemek, taş ile temizlenmek, su mikabını belirleyerek yıkanmak, mikrofon var iken kendi sesi ile yetinmek, teknolijik nimetlerden doğru bir tarzda yararlanmak varken dışlamak, cahil ve bilgisiz bir yaşam ile sözde inanmış olduğu inacın değerlerini sloganik bir yaşam ile korumaya çalışmaktadır.

Cahil olan insanlar ise tutucu kesimin aksine, gözünü yaşamını medeniyet olarak gördüğü batı taklitciliğine çevirerek sözüm ona medeniyet olarak addetikleri moda ve adetleri görsel şekilleri,taklit ederek hemen hayatına aksettirmeye çalışır,bu yaptığı taklitciliğide yenilik ve çağdaşlık olarak görerek sözde yenilikçi ve medeni bir insan olduğu kanısına varır.

Tutucu ve Cahil kesimler, her daim eskiden varolan ve geçmişte hangi durumda olursa olsun, akletmeden sorgulamadan, kendisine ulaşan her şeyin inanç ile alakalı olduğunu zanneder.Her iki kesimin bu konudaki ortak paydasıdır, Yalnız tutucu kesim cahil kesimden farklı olarak, geçmişe ait olan herşeyi koruma ve yaşatama adına içinde bulunmuş olduğu zamanın şartlarına bakmaksızın sürdürmeye çalışır.Cahil ise bu noktada İnancın eski ve durağan olduğuna kanaat getirerek geçmişe ait bir yaşam tarzı olduğunu savunmaya başlar.

Tutuculuk ve Cehalet ,bazen atacılık, bazen partizanlık, bazen gelenekçilik, bazen cemaat taassubu olarak ortaya çıktığı gibi bazen de şoven bir milliyetçilik olarak tezahür edebilir. Bazen külli bir fikir ve düşüncedir,bazen kendi partisinin,cemaatinin ya da aşiretinin doğrularını adet gelenek ve göreneklerini ön yargılarını batıl inançlarını kesin doğru olarak kabul edip her şeyi ona göre sınıflandırmadır,dinsel tutuculuklar dan ziyade daha tehlikeli bir tutuculuğun hüküm sürdüğü bir yaşam ile karşı karşıyayız: Ulusçuluk, Irkçılık, Siyasi Tutuculuk,Cemaatçilik, (Cemaat ehli olmak farklıdır,Cemaatçilik yapmak farklıdır) gibi İnsanlara karşı hoşgörü gösterilmeyen tutuculuklar ile toplumu parçalara ayıranlar,her hakkın sahibi olduklarını ve onlardan başkasının bu haklara sahip olmadığını ve savunmuş oldukları görüşün üstünde bir görüş olmayacağını savunmaktadırlar.

Tutucuların tutuculukları cahillerin çoğalmasına sebep olduğu gibi,cahillerin cehaletleride tutucuların tassubuplarını devam ettirmelerinden başka bir işe yaramamaktadır.İnsan öyle bir varlıktır ki,ilim ahlak ve dini eğilimlerden etkilenerek,her daim insanlığın faydasına olabilecek bir şeyler arayabildiği gibi,makam,şan,şöhret,nefsine düşkünlük,para,kibir,riya vb eğilimlerden de etkilenebilmektedir.İyiliği emredebildiği gibi kötülüğüde yayabilmektedir.


Bu özelliğe sahip olanlar,akıllarını kullanmadıklarından öğrendiklerinin doğru veyahut yanlışlığını görmeden tabii oldukları insanlardan bir şeyler bekledikleri ve istedikleri için tutuculuk ve cehalet içinde kalırlar.Tutuculuk ve Cehalet bozgunculuk, fesat ve kibir gibi yanlışlıkları olgunlaştırdığı için.Bizler Hakk ve Adalet ölçüleri içinde Sömürgecilere karşı durarak tüm insanlığın faydasına olabilecek hususlarda,Mazlum sınfın hakkını yiyenlere,Dini kendilerine uydurmaya çalışanlara karşı doğruluk ve sağduyunun egemen olduğu dinin belirlemiş olduğu özgürlük ve insanlığın onuru için,Tutuculuk ve Cehaletten ziyade En Mükemmel olanı Yine en Mükemmel kaynaktan Kur’an’dan aklederek bulan ve yaşayanlardan oluruz inşaallah.

MEVLÜT HÖNÜL
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla