Durumu: Medine No : 21933 Üyelik T.:
23 Kasım 2012 Arkadaşları:16 Cinsiyet: Memleket:sivas Yaş:32 Mesaj:
363 Konular:
33 Beğenildi:13 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| zamirler ZAMİRLER
Zamirler ismin yerini tutan mebnî kelimelerdir. Mebnî; hiçbir halde son harfinin harekesi değişmeyen, hep aynı kalan kelime demektir. Yani zamirler fâil olduklarında son harekeleri zamme (ötre) olmaz. Aynı şekilde mef’ûl durumunda olması halinde sonu fetha (üstün) veya harf-i cerden sonra geldiklerinde sonları esre olmaz, oldukları halde kalırlar[1].
Zamirler, muttasıl (birleşik), munfasıl (ayrı) ve müstetir (gizli) olmak üzere üçe ayrılır:
I) MUTTASIL (BİRLEŞİK) ZAMİRLER
Kelimeye bitişik zamire muttasıl zamir denir. Muttasıl zamir fiile birleştiği gibi isimlerin ve (harf-i cer gibi) harflerin de sonuna birleşir.
Fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri o cümlenin fâili olur. Şimdiye kadar gördüğümüz mâzî fiillere birleşen zamirler hep fâil muttasıl şahıs zamirleridir. Örneğin;
كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir. Halbuki fâilin harekesi merfû (zamme) hükmündedir. Ancak zamirler mebnî olduklarından mahallen merfûdurlar (son harflerinin harekesi mahalleri itibariyle ötre konumundadır).
كَتَبْناَ الدَّرْسَ
Dersi yazdık.
Mef’ûl Fiil+Fâil
Fiillere birleşen fâil muttasıl zamirler hatırlanacağı gibi toplu olarak şöyledir:
Cem
Tesniye
Müfred
Müzekker
وُا
اَ
Gâib
(Onlar)
(O ikisi)
(O)
Müennes
ْنَ
تاَ
Gâibe
Müzekker
تُمْ
تُماَ
تَ
Muhâtab
(Sizler)
(Siz ikiniz)
(Sen)
Müennes
تُنَّ
تُماَ
تِ
Muhâtaba
Müz + Müe
ناَ
ناَ
تُ
Mütekellim
(Bizler)
(İkimiz)
(Ben)
Fiillere birleşen bu fâil zamirler isimlere birleşmez. Aşağıda söz konusu edeceğimiz zamirler ise hem isimlerin sonuna hem de mef’ûl zamirler olarak fiillerin sonuna birleşirler:
a) İsimlerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:
İsimlerin sonuna birleşen zamirler, isim tamlaması [muzâf (tamlanan)-muzâfun ileyh (tamlayan)] şeklinde o ismin kime ait olduğunu bildirir[2]. Sonuna zamir alan kelime ise artık harf-i tarif almaz. Çünkü zaten belirli hale gelmiştir. Örnek:
(Senin kalemin) قَلَمُكَ
M. ileyh Muzâf
İsimlerin sonuna eklenen birleşik zamirlerin tablo halinde gösterimi şu şekildedir:
Çekim Tablosu
Cem
Tesniye
Müfred
Müzekker
قَلَمُهُمْ
قَلَمُهُماَ
قَلَمُهُ
Gâib
Onların kalemi
O ikisinin kalemi
Onun kalemi
Müennes
قَلَمُهُنَّ
قَلَمُهُمَا
قَلَمُهَا
Gâibe
Müzekker
قَلَمُكُمْ
قَلَمُكُمَا
قَلَمُكَ
Muhâtab
Sizin kaleminiz
İkinizin kalemi
Seninkalemin
Müennes
قَلَمُكُنَّ
قَلَمُكُمَا
قَلَمُكِ
Muhâtaba
Müz+ Müe
قَلَمُناَ
قَلَمُناَ
قَلَمِي
Mütekellim
Bizim kalemimiz
İkimizin kalemi
Benim kalemim
Not: Zamirlerin harekesi değişmez fakat zamirden önceki ismin harekesi fâil mef’ûl vs. oluşuna yani cümledeki yerine göre hareke alır. Ancak mütekellim yâ’sı (ي) birleşen ismin son harfinin harekesi her durumda esre olarak harekelenir. (مَدْرَسَتِي) okulum, (صَدِيقِي) arkadaşım gibi.
Cümle Örnekleri:
حَضَرَ وَلَدُكَ مِنَ الْمَدْرَسَةِ.
Çocuğun okuldan geldi (fâil).
وَجَدَ أحْمَدُ قَلَمَهُ.
Ahmed kalemini buldu (meful).
كَتَبَ أَحْمَدُ دَرْسَهُ بِقَلَمِكَ.
Ahmed dersini senin kaleminle yazdı (mefulün bih gayr-i sarih).
وَضَعَ كِتاَبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ.
(O) kitabını masaya koydu.
فَتَحْناَ باَبَهُ.
(Onun) kapısını açtık.
وَهَبَ خاَلِدٌ حَياَتَهُ لِلدِّينِ.
Halit hayatını din için bağışladı.
أَخَذْنَ كُتُبَهُنَّ.
Kitaplarını aldılar.
شَرِبْتُ الشاَّىَ مَعَ صَديِقيِ.
Arkadaşımla çay içtim.
فَتَحْناَ أَبْواَبَهُمْ.
Kapılarını açtık.
قَرَأْتُ كُتُبِي فِي الْبَيْتِ.
Evde kitaplarımı okudum.
رَكِبْتُ سَياَّرَتِي.
Arabama bindim.
F Zamirle birleşen isimlerin harf-i cerden sonra geldikleri takdirde, isimler esre olsa da zamirlerin harekesinin değişmeyeceği unutulmamalıdır. Sadece gâiblerdeki (he ه ) li zamirlerin (ه) harflerinin harekesi ses uyumundan dolayı esre olur. Diğeriyle karıştırılmaması için gâibe müennes olduğu gibi kalır:
Çekim Tablosu
Cem
Tesniye
Müfred
Müzekker
إِلَى بَيْتِهِمْ
إِلَى بَيْتِهِماَ
إِلَى بَيْتِهِ
Gâib
Onların evine
İkisinin evine
Onun evine
Müennes
إِلَى بَيْتِهِنَّ
إِلَى بَيْتِهِماَ
إِلَى بَيْتِهاَ
Gâibe
Müzekker
إِلَى بَيْتِكُمْ
إِلَى بَيْتِكُماَ
إِلَى بَيْتِكَ
Muhâtab
Sizin evinize
İkinizin evine
Senin evine
Müennes
إِلَىبَيْتِكُنَّ
إِلَى بَيْتِكُمَا
إِلَى بَيْتِكِ
Muhâtaba
Müz + Müe
إِلَى بَيْتِنَا
إِلَى بَيْتِنَا
إِلَى بَيْتىِ
Mütekellim
Bizim evimize
İkimizin evine
Benim evime
Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:
ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِكَ.
Komşu senin evine gitti.
ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِهِ.
Komşu (kendi) evine gitti.
مَتَى ذَهَبَ عَمُّكَ إِلَى بَيْتِهِ؟
Amcan ne zaman evine gitti?
ذَهَبَ عَمِّي إِلَى بَيْتِهِ صَبَاحاً.
Amcam evine sabahleyin gitti.
مِنْ أَيْنَ حَضَرْتَ إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتَ ؟
Nereden geldin nereye gittin?
حَضَرْتُ مِنَ الْمَدْرَسَةِ وَذَهَبْتُ إِلَى خَالَتِي.
Okuldan geldim ve teyzeme gittim.
طَلَبَ أَحْمَدُ مِنْ واَلِدِهِ الدَّراَّجَةَ.
Ahmet babasından bisiklet istedi.
طَلَبَ الْأَوْلاَدُ مِنْ واَلِدِهِمُ الْفُلُوسَ.
Çocuklar babalarından para istediler.
كَتَبوُا دُرُوسَهُمْ فِي صَفِّهِمْ.
(Onlar) derslerini sınıflarında yazdılar.
جَلَساَ فِي سَياَّرَتِهِماَ.
(O ikisi) arabalarında oturdular.
وَضَعَ كُتُبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ.
Kitaplarını masanın üzerine koydu.
وَضَعَ كُتُبَهُ فِي حَقِيبَتِهِ.
Kitaplarını çantasına koydu.
نَزَلْنَ مِنْ سَياَّرَتِهاَ.
(O bayanlar) o (bayan)ın arabasından indiler.
فَكَّرْناَ فِي حاَلِكُمْ.
Haliniz hakkında düşündük[3].
ماَ هِواَيَتُكَ ؟ هِواَيَتيِ الرَّسْمُ وَ الصِّحاَفَةُ.
Hobin nedir? Hobim resim ve gazeteciliktir.
اَلتَّلاَمِيذُ ذَهَبُوا إِلَى مَداَرِسِهِمْ فِي سَعاَدَةٍ.
Öğrenciler okullarına saadet (mutluluk) içinde gittiler.
طَلَبَ أَحْمَدُ وَ عاَدِلٌ مِنْ واَلِدِهِماَ الدَّراَّجَةَ.
Ahmet ve Adil babalarından bisiklet istediler.
b) Fiillerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:
Söz konusu bu birleşik zamirler fiillerin sonuna birleştiği takdirde o cümlenin mef’ûlü olurlar. Mâzî fiilin her sigasının sonuna gelebilecek mef’ûl zamirlerin çekim tablosunu كَتَبَ fiilinde şöyle gösterebiliriz:
Cemi
Tesniye
Müfred
Müzekker
كَتَبَهُمْ
كَتَبَهُمَا
كَتَبَهُ
Gâib
Onları/onlara yazdı
O ikisini/o ikisine yazdı
Onu/ona yazdı
Müennes
كَتَبَهُنَّ
كَتَبَهُماَ
كَتَبَهاَ
Gâibe
Müzekker
كَتَبَكُمْ
كَتَبَكُماَ
كَتَبَكَ
Muhâtab
Sizi/size yazdı
İkinizi/ikinize yazdı
Seni/sana yazdı
Müennes
كَتَبَكُنَّ
كَتَبَكُماَ
كَتَبَكِ
Muhâtaba
Müz + Müe
كَتَبَنَا
كَتَبَنَا
كَتَبَنِى
Mütekellim
Bizi/bize yazdı
İkimizi/ikimize yazdı
Beni/bana yazdı
Burada çekilen tablo كَتَبَ fiiline aittir. Fiilin diğer tüm siygalarına bu zamirler eklenebilir. Ancak fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri (fâil zamirler) ile mef’ûl zamirler karıştırılmamalıdır. Örneğin; كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir.
كَتَبْناَ الدَّرْسَ.
Dersi yazdık.
Mef’ûl Fiil+Fâil
كَتَبْناَهُ.
Onu (dersi) yazdık.
Fiil+Fâil+Mef’ûl
(كَتَبْناَهُ) kelimesindeki (هُ) zamiri ise mef’ûldür. Diğer örnekler:
كَتَبْتُكَ
Seni yazdım.
كَتَبْتَهُ
Onu yazdın.
شَرِبْتَهُ
Onu içtin.
وَجَدْتُنَّهُمْ
Onları buldunuz.
ise muttasıl meful zamirdir. هُمْ muttasıl fâil zamir, تُنَّ ibaresinde وَجَدْتُنَّهُمْMesela;
Kâide: a) Fâil durumunda olan gâib cemi müzekker zamirini (وا), mef’ûl zamire bağlarken cemi alâmeti olan vav ve elifin elifi düşer:
وَجَدوُهُ
Onu buldular.
وَجَدوُهُمْ
Onları buldular.
شَرِبوُهُ
Onu içtiler.
كَتَبوُكُمْ
Sizi yazdılar.
b) Muhâtab cemi müzekkerin son harfi olan cezimli mimin (تُمْ ) cezmini kaldırıp ötre ve vav koymak suretiyle meful zamire bağlarız. Yani تُمْ fâil zamirine bir başka mef’ûl zamirin bitişmesi halinde geçiş, mime eklenen bir vâv ile yapılır:
وَجَدْتُمُوهُ
Onu buldunuz.
وَجَدْتُمُوهُمْ
Onları buldunuz.
شَرِبْتُمُوهُ
Onu içtiniz.
سَمِعْتُمُوهُ
Onu duydunuz.
c) كَتَبَنِِى (beni yazdı) de yeralan ن harfine Arapça’da nûn-u vikâye (koruyucu nun) denir. Fiil, muttasıl mütekellim zamiri olan ي ile birleştiğinde araya bir ن gelir. كَتَبَنِي örneğindeki ن harfi üstünle biten fiilin sonunu esreden korumuştur:
وَجَدْتَنيِ
Beni buldun.
كَتَبْتُنَّنيِ
Beni yazdınız.
وَجَدوُنيِ
Beni buldular.
سَمِعْتُمُونيِ
Beni duydunuz.
d) Muttasıl...هُمْ ve...كُمْ zamirlerinden sonra hemze-i vasıl’dan olan harfi tarif gelirse geçiş, sonlarındaki sakin mimlerin ötre ile harekelenmesi ile olur.
شَكَرَكُمُ الرَّجُلُ.
Adam size teşekkür etti.
شَكَرَهُمُ الرَّجُلُ.
Adam onlara teşekkür etti.
مَنَحَكُمُ اللَّهُ هَذِهِ السَّعاَدَةَ.
Allah size bu saadeti bağışladı.
مَنَحَهُمُ اللَّهُ هَذِهِ النِّعْمَةَ.
Allah onlara bu nimeti bağışladı.
Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:
مَنَحَناَ اللَّهُ هَذِهِ الْفُرْصَةَ.
Allah bize bu fırsatı bağışladı.
شَكَرَناَ الرَّجُلُ فِي سَعاَدَةٍ.
Adam bize saadet içinde teşekkür etti.
شَكَرْتُمُوناَ فِي سَعاَدَةٍ.
Bize saadet içinde teşekkür ettiniz.
شَكَرْتُمُونِي فِي سَعاَدَةٍ.
Bana saadet içinde teşekkür ettiniz.
شَكَرْتُمُوهُ فِي سَعاَدَةٍ.
Ona saadet içinde teşekkür ettiniz.
شَكَرْتُمُوهاَ فِي سَعاَدَةٍ.
Ona saadet içinde teşekkür ettiniz.
شَكَرْتُمُوهُنَّ فِي سَعاَدَةٍ.
O (baya)nlara saadet içinde teşekkür ettiniz.
هَلْ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟
Öğrenci bisiklete bindi mi?
نَعَمْ ، رَكِبَهاَ.
Evet, ona bindi.
كَيْفَ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟
Öğrenci bisiklete nasıl bindi?
رَكِبَهاَ التِّلْمِيذُ كَثِيراً.
Öğrenci ona çok bindi.
ماَذاَ لَعِبَ الْفَرِيقُ ؟
Takım ne oynadı?
لَعِبَ الْفَرِيقُ الْمُباَراَةَ.
Takım maç oynadı.
هَلْ قَرَأُوا الْقِصَّةَ ؟
Hikayeyi okudular mı?
نَعَمْ ، قَرَأُوهاَ.
Evet onu okudular.
هَلْ فَتَحُوا الْكُتُبَ ؟
Kitapları açtılar mı?
نَعَمْ ، فَتَحُوهاَ.
Evet onları açtılar[4]
سَأَلْناَهُ عَنْ حاَلِهِ.
Ona durumu (hali) hakkında sorduk.
نَصَرَكَ صَدِيقُكَ.
Arkadaşın sana yardım etti.
نَفَعَنِي الدَّواَءُ.
İlaç bana fayda verdi.
نَفَعَنِي إِجْتَهاَدِي.
Çalışmam bana fayda verdi.
شاَهَدْتُهُ[5] وَ أَصْدِقاَءَهُ فِي السُّوقِ.
Onu ve arkadaşlarını çarşıda gördüm.
ماَذاَ شاَهَدْتَ فِي الْحَدِيقَةِ ؟
Bahçede ne gördün?
شاَهَدْتُكَ فِي الْحَدِيقَةِ.
Bahçede seni gördüm.
شاَهَدْتَنِي فِي الْحَدِيقَةِ.
Bahçede beni gördün.
مَتَى زاَرَ واَلِدُكَ الطَّبِيبَ ؟
Baban doktoru ne zaman ziyaret etti? [6]
مَتَى زاَرَتْ واَلِدَتُكَ الطَّبِيبَ ؟
Annen doktoru ne zaman ziyaret etti?
زاَرَتْ واَلِدَتِي الطَّبِيبَ أَمْسِ.
Annem doktoru dün ziyaret etti.
زاَرَتْ واَلِدَتُهُ الطَّبِيبَ أَمْسِ ياَ أُسْتاَذِي!
Annesi doktoru dün ziyaret etti ey hocam!
هَلِ الْأَوْلاَدُ زاَروُا الْمَرِيضَ ؟
Çocuklar hastayı ziyaret ettiler mi?
نَعَمْ ، اَلْأَوْلاَدُ زاَرُوهُ.
Evet, çocuklar onu ziyaret ettiler.
c) Harflerin (örneğin harf-i cerlerin) sonuna birleşen zamirler:
Harf-i cerler ismin önüne geldikleri gibi ismin yerini tutan zamirle de birleşir.
Harf-i cerle birleşen zamirlerin çekimi şöyledir:
إلَيْهِمْ
إلَيْهِماَ
إلَيْهِ
مِنْهُمْ
مِنْهُمَا
مِنْهُ
onlara
o ikisine
ona
*
onlardan
o ikisinden
ondan
إلَيْهِنَّ
إلَيْهِمَا
إلَيْهَا
مِنْهُنَّ
مِنْهُمَا
مِنْهَا
إلَيْكُمْ
إلَيْكُمَا
إلَيْكَ
مِنْكُمْ
مِنْكُمَا
مِنْكَ
size
ikinize
sana
*
sizden
ikinizden
senden
إلَيْكُنَّ
إلَيْكُمَا
إلَيْكِ
مِنْكُنَّ
مِنْكُمَا
مِنْكِ
إلَيْنَا
إلَيْنَا
إِلَيَّ
مِنَّا
مِنَّا
مِنِّي
bize
ikimize
bana
*
bizden
ikimizden
benden
Kaide: لـِ harf-i ceri isme birleşirse لـِ olarak esre ile, mütekellim ya’sı hariç zamire birleşirse لَـ olarak üstün hareke ile bağlanır. Cümlenin başında gelirse mülkiyet (var manası) ifade eder[7].
لِخَالِدٍ Halid için, Halid'in veya Halid'in var (Halid’e ait) (isme birleşmiş),
لَهُ Onun için, onun, onun var (zamire birleşmiş),
لِي Benim için, benim, benim var (mütekellim ya’sına birleşmiş).
Bu harf-i cer'in burada verilen üç manası da cümledeki yerine göre geçerli olur:
اَلْكِتاَبُ لِخاَلِدٍ وَالْحَقِيبَةُ ليِ.
Kitap Halit’in çanta benimdir.
اَلْكِتاَبُ لِي وَالْحَقِيبَةُ لَهُ.
Kitap benim çanta onundur.
لىِ كِتاَبٌ.
Benim bir kitabım var.
لِ harf-i cerinin zamirle birleşen çekim tablosu şöyledir:
لَهُمْ
لَهُمَا
لَهُ
onların
o ikisinin
onun
لَهُنَّ
لَهُمَا
لَهَا
لَكُمْ
لَكُمَا
لَكَ
sizin
ikinizin
senin
لَكُنَّ
لَكُمَا
لَكِ
لَنَا
لَنَا
ليِ
Bizim
ikimizin
benim
¯¯¯
مَعَهُمْ
مَعَهُمَا
مَعَهُ[8]
بِهِمْ
بِهِمَا
بِهِ
onlarla
o ikisiyle
onunla
*
onlarla
o ikisiyle
onunla
مَعَهُنَّ
مَعَهُمَا
مَعَهاَ
بِهِنَّ
بِهِمَا
بِهاَ
مَعَكُمْ
مَعَكُمَا
مَعَكَ
بِكُمْ
بِكُمَا
بِكَ
sizlerle
ikinizle
seninle
*
sizlerle
ikinizle
seninle
مَعَكُنَّ
مَعَكُمَا
مَعَكِ
بِكُنَّ
بِكُمَا
بِكِ
مَعَنَا
مَعَنَا
مَعِي
بِنَا
بِنَا
بِي
bizimle
ikimizle
benimle
*
bizimle
ikimizle
benimle
¯¯¯
فِيهِمْ
فِيهِمَا
فِيهِ
عَلَيْهِمْ
عَلَيْهِمَا
عَلَيْهِ
onlarda
o ikisinde
onda
*
onlara
ikisine
ona
فِيهِنَّ
فِيهِمَا
فِيهاَ
عَلَيْهِنَّ
عَلَيْهِمَا
عَلَيْهاَ
فِيكُمْ
فِيكُمَا
فِيكَ
عَلَيْكُمْ
عَلَيْكُماَ
عَلَيْكَ
sizde
ikinizde
sende
*
size
ikinize
sana
فِيكُنَّ
فِيكُمَا
فِيكِ
عَلَيْكُنَّ
عَلَيْكُماَ
عَلَيْكِ
فِيناَ
فِيناَ
فِيَّ
عَلَيْنَا
عَلَيْنَا
عَلَىَّ
bizde
ikimizde
bende
*
bize
ikimize
bana
Kâide: كُمْ ve هُمْ zamirleri gibi kendinden önceki harfi ötreli olup cezimle biten kelimelerden sonra harf-i tarife geçiş ötre ile olur:
عَلَيْكُمُ السَّلاَمُ. Sizin üzerinize selâm olsun.
هُمُ الْفُقَراَءُ. Onlar fakirdirler.
Cümle Örnekleri
طَلَبَ الْمُدَرِّسُ الْواَجِبَ مِنْكُمْ.
Öğretmen sizden ödevi istedi.
ذَهَبوُا إِلَيْهِمْ.
Onlara gittiler.
كَتَبَ اسْمَكَ عَلَيْهاَ
(Senin) ismini onun üzerine yazdı.
أَخَذَ أَحْمَدُ مَعَهُ حَقيِبَةً.
Ahmet beraberine bir çanta aldı.
حَضَرْتُ لَكُنَّ إِلَى الْبَيْتِ.
Sizin için eve geldim.
وَجَدوُا الْقَلَمَ فيِهِ.
Kalemi orda buldular.
قَلَمُكَ صَغِيرٌ.
Senin kalemin küçüktür.
شَعْرُهُ طَوِيلٌ.
Onun saçı uzundur.
ضَرَبَتْنَا أُخْتُهُمْ.
Kızkardeşleri bizi dövdü.
قَتَلَهُمَا أَحْمَدُ.
O ikisini Ahmet öldürdü.
كَتَبَكُمْ أَحْمَدُ فِي الْمَدْرَسَةِ.
Ahmet sizi okulda yazdı.
II) MUNFASIL (AYRI) ZAMİRLER
Herhangi bir kelimeye bitişmeksizin ayrı yazılan zamirlerdir. İki ayrı munfasıl zamir türü vardır. Birisi fâil olarak diğeri de meful olarak kullanılır:
a) Fâil yerine geçen munfasıl zamirler:
Aşağıdaki munfasıl zamirler cümlede ismin yerini tutup fâil yerine geçerler:
Çekim Tablosu
Cemi
Müsennâ
Müfred
Müzekker
هُمْ
هُمَا
هُوَ
Gâib
Onlar
O ikisi
O
Müennes
هُنَّ
هُمَا
هِيَ
Gâibe
Müzekker
أَنْتُمْ
أَنْتُمَا
أَنْتَ
Muhâtab
Siz(ler)
İkiniz
Sen
Müennes
أَنْتُنَّ
أَنْتُمَا
أَنْتِ
Muhâtaba
Müz + Müe
نَحْنُ
نَحْنُ
أَنَا
Mütekellim
Biz
İkimiz
Ben
Cümle Örnekleri:
هَلْ أَنْتَ مُدَرِّسٌ ؟
Sen öğretmen misin?
لاَ ، أَناَ طاَلِبٌ.
Hayır, ben öğrenciyim.
مَنْ ذَهَبَ إلَى الْمَدْرَسَةِ ؟
Okula kim gitti?
هُوَ ذَهَبَ.
O gitti.
أَنْتُمَا ذَهَبْتُمَا.
Siz ikiniz gittiniz.
هُوَ مَريِضٌ فيِ الْمَنْزِلِ.
O evde hastadır.
ماَذاَ فَعَلَتْ فاَطِمَةُ ؟
Fatıma ne yaptı?
هِيَ كَتَبَتْ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِهاَ.
O, teyzesine bir mektup yazdı.
أَناَ كَتَبْتُ رِساَلَةً إِلَى جَديِّ.
Ben dedeme bir mektup yazdım.
هُنَّ حَفِظْنَ الْقُرْآنَ.
Onlar Kur’ân’ı ezberlediler.
هُمْ دَرَسُوا الْعَرَبِيَّةَ.
Onlar Arapça okudular (tahsil ettiler).
هُوَ رَكِبَ الْحاَفِلَةَ.
O otobüse bindi.
هُنَّ شَرِبْنَ الْعَصيِرَ.
Onlar meyve suyu içtiler.
* Görüldüğü gibi bu fâil zamirler fiille birlikte kullanıldıklarında fiilin önüne geçerler. Normal kullanımın dışında fiilden sonra geldikleri takdirde fâiline vurgu kazandırırlar:
كَتَبْتَ أَنْتَ لِواَلِدِكَ.
Babana (baban için) sen yazdın.
غَسَلْتِ أَنْتِ الْمَلاَبِسَ.
Sen elbiseleri yıkadın (sen).
شَرِبْتِ أَنْتِ الشاَّيَ.
Sen çay içtin (sen) ya da “Çayı sen içtin sen”.
* Zamirlerin pekiştirilmesi tekrar edilmek suretiyle olur.
هُوَ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ.
O, O gafurdur, rahimdir.
Aynı şekilde muttasıl zamir birleşmiş bir isimden sonra o muttasıl zamirin mukabili olan munfasıl zamir getirilirse manayı pekiştirmiş olur:
هَذِهِ حَقيِبَتِي أَناَ.
Bu benim çamtamdır benim.
هَذاَ كِتاَبُكَ أَنْتَ.
Bu senin kitabındır senin.
Görüldüğü gibi, (حَقيِبَتِي) kelimesindeki mütekellim ya’sına uygun munfasıl zamir (أَناَ), (كِتاَبُكَ) kelimesinin sonundaki muttasıl zamirin mukabil munfasıl zamiri de (أَنْتَ) dir.
Not: هُمْ ve أَنْتُمْ munfasıl zamirlerinden sonra hemze-i vasıl (elif-lâmlı kelime) gelirse sonlarındaki cezimli mimler zamme ile harekelenir:
هُمُ الْفُقَراَءُ.
Onlar fakirdir.
أَنْتُمُ الْأَغْنِياَءَُ.
Sizler zenginsiniz.
b) Mef’ûl yerine geçen munfasıl zamirler:
Aşağıdaki munfasıl (ayrı) zamirler cümlede mef’ûl yerine geçerler.
Cemi
Tesniye
Müfred
Müzekker
إيَّاهُمْ
إيَّاهُمَا
إِياَّهُ
Gâib
onları, onlara
o ikisini, o ikisine
onu, ona
Müennes
إيَّاهُنَّ
إيَّاهُمَا
إيَّاهَا
Gâibe
Müzekker
إيَّاكُمْ
إيَّاكُمَا
إيَّاكَ
Muhâtab
sizi, size
siz ikinizi, ikinize
seni, sana
Müennes
ِإيَّاكُنَّ
إيَّاكُمَا
إيَّاكِ
Muhâtaba
Müz-Müe
إيَّانَا
إيَّانَا
إيَّايَ
Mütekellim
bizi, bize
ikimizi, ikimize
beni, bana
Cümle Örnekleri:
أنَا رَأَيْتُكَ وَ إيَّاهُ فِي السُّوقِ.
Ben seni ve onu çarşıda gördüm[9].
ظَنَّ الرَّجُلُ خاَلِداً إِياَّكَ.
Adam Halit’i sen zannetti.
ظَنَّتِ الْمَرْأَةُ عاَئِشَةَ إِياَّهاَ.
Kadın Aişe’yi o sandı.
عَلَّمَهُ الْمُعَلِّمُ إِياَّهُ.
Öğretmen onu ona öğretti.
هَلْ عَلَّمَكَ الْمُعَلِّمُ إياَّهُ ؟
Öğretmen onu sana öğretti mi?
رَأَيْتُ خاَلِداً وَ إِياَّكُنَّ فِي السُوقِ.
Halit’i ve sizi çarşıda gördüm.
زاَرَناَ وَ إِياَّهُمْ.
(O) bizi ve onları ziyaret etti.
وَجَدْنَا اِخْواَنَكُمْ وَإيَّاكُمْ أَغْنِيَاءَ.
Kardeşlerinizi ve sizi zengin bulduk.
*Mef’ûl munfasıl zamirler başa geldikleri takdirde vurguyu kuvvetlendirmek amacıyla “yalnız, ancak sana, ancak ona..” manası verirler:
إِياَّكَ عَبَدْتُ ياَ رَبِّي!
Yalnızca sana ibadet ettim ey Rabbim!
إِياَّهُ قَصَدْتُ.
Ben ancak onu kastettim.
إِياَّكِ مَدَحَ الْمُدِيرُ وَ الْمُعَلِّمُ.
Müdür ve öğretmen yalnız seni methetti.
إِياَّىَ مَدَحَ الْأُسْتاَذُ.
Hoca yalnız beni methetti.
إِياَّهُمْ مَدَحَ الْمُدَرِّسُ.
Öğretmen yalnız onları methetti.
III) MÜSTETİR (GİZLİ ZAMİR)
Telaffuzda ya da yazıda görülmeyip fiilde var olduğu düşünülen zamirdir. Mâzî fiilde müstetir yani örtülü (ya da gizli olan) zamir هُوَve هِيَ dir. Zira diğer siygalarda geçen fiillerin fâil zamirleri bizzat fiilde görülür:
Örneğin; (Biz) yazdık كَتَبْناَ ve (Ben) yazdım كَتَبْتُ fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir. Ancak كَتَبَ dendiğinde fiile birleşen herhangi bir zamir görülmemektedir. Telaffuzda yer almasa da burada fiilde var olduğu düşünülen zamir هُوَ (o) dir. Aynı şekilde كَتَبَتْ fiilinin sonundaki تْ fâil değil, fâilin müennes olduğunu gösteren alâmettir. Bu fiilde var olduğu düşünülen zamir هِيَ dir. Özet olarak; bütün mâzî fiillerin müfred müzekker gâib ve müfred müennes gâibelerinin fâilleri müstetir (gizli) olan هُوَ ve هِيَ zamirleridir.
وَجَدَ أُمَّهُ (Annesini buldu) cümlesinde fâil; kim buldu sorusunun cevabı olan ve fiilin altında gizli olduğu düşünülen هُوَ zamiridir.وَجَدَتْ أُمَّهاَ (Annesini buldu) cümlesinde fâil; kim buldu sorusunun cevabı olan ve fiilin altında gizli olduğu düşünülen هِيَzamiridir.
Karşılaştırmalı Genel Cümle Örnekleri:
إِياَّكُنَّ سَاَلَ الرَّجُلُ.
Adam yalnız sizi sordu.
أَخَذْتُ الْفُلوُسَ مِنْ واَلِديِ.
Paraları babamdan aldım.
هُنَّ عَرَفْنَ الْبَيْتَ.
Onlar evi tanıdı.
نَحْنُ عَرَفْناَ الْمُديِرَ.
Bizler müdürü tanıdık.
أَنْتُماَ حَمَلْتُماَ الْبُرْتُقاَلَ.
İkiniz portakalı taşıdınız.
هُمْ أَكَلوُا الْحَلْوَى.
Onlar tatlıyı yediler.
هُمْ فَهِموُا الْقِصَّةَ.
Onlar hikayeyi anladılar.
ذَهَبَتْ عاَئِشَةُ إِلَى غُرْفَتِهاَ.
Aişe odasına gitti.
نَحْنُ لَعِبْناَ مَعَهُمْ كُرَةَ السَّلَّةِ[10].
Biz onlarla basketbol oynadık.
أَنْتَ شَرِبْتَ الشاَّيَ مَعَ صَديِقيِ.
Sen arkadaşımla çay içtin.
أَنْتِ كَتَبْتِ رِساَلَةً إِلَى عَمَّتِكِ.
Sen halana bir mektup yazdın.
نَحْنُ كَتَبْناَ رِساَلَةً إِلَى مُدَرِّسَتِناَ.
Biz öğretmenimize bir mektup yazdık.
رَجَعَ أَحْمَدُ مَعَ أُخْتِهِ إِلَى الْبَيْتِ.
Ahmet eve kız kardeşiyle döndü.
هِيَ ذَهَبَتْ إِلَى السوُّقِ مَعَ صَدِيقَتِهاَ.
O çarşıya kız arkadaşıyla gitti.
أَنْتَ حَمَلْتَ دَفْتَراً.
Sen bir defter taşıdın.
نَزَلَ أَحْمَدُ مِنَ الطاَّئِرَةِ وَحَمَلَ حَقيِبَتَهُ.
Ahmet uçaktan indi ve çantasını yüklendi (taşıdı).
أَيْنَ حَقيِبَتُهاَ ؟حَقيِبَتُهاَ فيِ الْغُرْفَةِ.
Onun çantası nerede ? Onun çantası odadadır.
أَناَ كَتَبْتُ لِأَخي. لِمَنْ كَتَبْتَ أَنْتَ ؟
Ben kardeşim için (kardeşime) yazdım. Sen kime yazdın?
هَلْ كَتَبَ الدَّرْسَ بالْقَلَمِ ؟ نَعَمْ ، كَتَبَ بِهِ.
Dersi kalemle mi yazdı? Evet onunla yazdı.
هُوَ كَتَبَ لَهُمُ الرَّساَئِلَ وَ هُمْ كَتَبوُا لَهُ أَيْضاً[11].
O, onlara mektuplar yazdı, onlar da ona yazdılar.
إِياَّىَ أَمَرَ واَلِدِي.
Babam yalnız bana emretti.
إِياَّهُ مَدَحَ الرَّئِيسُ.
Başkan yalnız onu methetti.
ماَ اسْمُكَ ؟ اِسْميِ عاَدِلٌ.
İsmin nedir? İsmim Adil’dir.
ماَ اسْمُكِ ؟ اِسْميِ زَيْنَبُ.
İsmin nedir? İsmim Zeynep’tir.
مِنْ أيْنَ أَنْتَ ؟
Sen neredensin? (Nerelisin)
أَناَ مِنْ إِزْميِر وَ أَنْتِ؟
Ben İzmir’denim (İzmir’liyim. Ya) sen?
أَناَ مِنْ إِسْتَانْبُول.
Ben İstanbul’danım.
ماَ جِنْسِيَّتُكَ ؟
Milliyetin nedir?
جِنْسِيَّتيِ تُرْكِيَّة.
Milliyetim Türk’tür.
لِماَذاَ أَخَذَ أَحْمَدُ كِتاَبيِ ؟
Niçin Ahmet kitabımı aldı ?
رَأَيْتُكَ أَنْتَ.
Seni seni gördüm.
ذَهَبْتُ أَناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Okula ben gittim (ben).
كَيْفَ حاَلُكَ ؟
Nasılsın?
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ أَناَ بِخَيْرٍ. وَ أَنْتَ ؟
Elhamdülillah iyiyim. (Ya) sen?
شُكْراً جَزِيلاً. كَيْفَ أَوْلاَدُكَ ؟
Çok teşekkür ederim. Çocukların nasıl?
هُمْ ذَهَبُوا إِلَى السُّوقِ مَعَ أُمِّهِمْ.
Onlar anneleriyle çarşıya gittiler.
أَناَ شَرِبْتُ الشاَّىَ مَعَ صَديِقيِ.
Ben arkadaşımla çay içtim.
كَيْفَ أَنْتِ الْآنَ ياَ أُمِّي؟
Şimdi nasılsın ey anneciğim?
بِخَيْرٍ ياَ بِنْتيِ.
İyiyim ey kızım.
أَناَ وَ أَنْتَ ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Ben ve sen okula gittik.
هُمْ وَ جِيراَنُهُمْ جَلَسُوا فِي الْحَدِيقَةِ.
Onlar ve komşuları bahçede oturdular.
هُمْ حَفِظُوا الْقُرْآنَ.
Onlar Kur’ân’ı ezberlediler.
أَناَ وَ صَدِيقَتِي رَجَعْناَ مِنَ الْمَدْرَسَةِ.
Ben ve arkadaşım okuldan döndük.
أَنْتُنَّ كَتَبْتُنَّ الدَّرْسَ.
Siz dersi yazdınız.
هُمْ شاَهَدوُا الْمُباَراَةَ.
Onlar maç seyrettiler.
هُنَّ أَكَلْنَ الْحَلْوَى.
Onlar tatlıyı yediler.
أَنْتُمْ شَرِبْتُمُ الْعَصيِرَ.
Sizler meyve suyu içtiniz.
أَنْتُماَ نَجَحْتُماَ فِي الْإمْتِحاَنِ.
İkiniz imtihanda başardınız.
كَتَبَ خاَلِدٌ هَذِهِ الرِّساَلَةَ إِلَى صَديِقِهِ.
Halit bu mektubu arkadaşına yazdı.
ذَهَبَ صاَدِقٌ مَعَ واَلِدِهِ إِلَى الْمَطْعَمِ.
Sadık babasıyla lokantaya gitti.
أَكَلَ واَلِدُهُ طَعاَماً مِنَ الْمَطْعَمِ.
Babası lokantadan yemek yedi.
أَكَلَ خاَلِدٌ الْفَطوُرَ مَعَ واَلِدِهِ وَ أَكَلَ الْغَداَءَ مَعَ واَلِدَتِهِ.
Halit kahvaltıyı babasıyla yedi ve öğle yemeğini annesiyle yedi.
Not:فَ harfi basit cümlelerin birbirine bağlanışında kullanılan harflerdendir: Ve, ardından, akabinde, bu sebeple, hemen manalarında tercüme edilir. Netice sebebe genellikle bu harfle bağlanır.
سَقَطَ الرَّجُلُ فَذَهَبَ إِلَى الطَّبِيبِ.
Adam düştü ve (bu sebeple) doktora gitti
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
KONULARLA İLGİLİ AYETLER
1- خَلَقَ الْإِنْساَنَ مِنْ عَلَقٍ.
Mecrûr Câr Mef’ûl Fiil
(96/ALAK 2) (Allah) insanı bir alakdan yarattı.
اَلْعَلَقُ
asılı duran şey, alaka, embriyo, kan pıhtısı
خَلَقَ
yarattı
2- مِنْ نُطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ.
Mef’ûl Fiil Mef’ûl Fiil Mecrûr Câr
(80/ABESE 19) Bir nutfeden yarattı onu (insanı) ve akabinde takdir etti (şekil verdi)[12].
نُطْفَةٌ
nutfe, sperma
قَدَّرَ
takdir etti, ölçtü
فَ...
akabinde, bunun üzerine, bu sebeple, bunun için (harekeye tesiri yoktur).
3- وَ ضَرَبَ لَناَ مَثَلاً وَ نَسِيَ خَلْقَهُ.
Mef’ûl (isim tamlaması) Fiil Mef’ûl Mec.Câr Fiil
(36/YÂSÎN 78) Bize bir misal verdi ve yaratılışını unuttu.
ضَرَبَ مَثَلاً
misal verdi. ضَرَبَ fiili yalnız kullanıldığında vurmak, dövmek vs. manasındadır. Aynı cümlede مَثَلاً kelimesi de yer alırsa misal vermek anlamına gelir. Bu şekilde Arapça’da pek çok örnek vardır.
نَسِيَ
unuttu. (Sonu illet harfleriyle gelen fiillerin çekimi daha sonra işlenecektir.)
خَلْقٌ
yaratma, yaratılış, halk etme. (خَلَقَ) fiilinin masdarıdır. Arapça’da masdarlar isimdir, yani başlarına harf-i tarif veya sonlarına tenvin alırlar. Cümledeki fiillerin fâilleri müstetir (gizli) olup gâib fiilin mukâbili olan (هُوَ) zamiridir.
4- ماَ وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَ ماَ قَلَى.
Fiil Harfu nefy Fâil Mef’ûl-Fiil Harfu nefy
(93/DUHÂ 3) Rabbin seni terketmedi ve darılmadı.
وَدَّعَ
terketti, ayrıldı, yüzüstü bıraktı
قَلَى
darıldı, buğzetti
5- وَ وَجَدَكَ ضاَلاًّ فَهَدَى.
(93/DUHÂ 7) Ve seni şaşırmış buldu bunun üzerine hidayet etti.
ضاَلٌّ
hayrette kalan, şaşıran, şaşırmış
هَدَى
hidayet etti, yol gösterdi
6- وَ وَجَدَكَ عاَئِلاً فَأَغْنَى.
(93/DUHÂ, 8) Seni yoksul buldu, bu sebeple zenginleştirdi.
عاَئِلٌ
yoksul
أَغْنَى
zenginleştirdi
7- وَوَضَعْناَ عَنْكَ وِزْرَكَ.
(94/İNŞİRAH, 2) Yükünü senden (hafifletip) kaldırdık.
وَضَعَ
koydu, kaldırdı
وِزْرٌ ج[13] أَوْزاَرٌ
ağır yük, vebal
8- وَ رَفَعْناَ لَكَ ذِكْرَكَ.
(94/İNŞİRAH, 4) Ve senin için şanını (zikrini, anılmanı) yükselttik.
رَفَعَ
kaldırdı, yükseltti
ذِكْرٌ
zikir, anma, anılma
9- قاَلَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ.
(26/ŞUARÂ, 117) (Nuh Rabbim dedi, gerçekten kavmim beni yalanladı.
قاَلَ
dedi, söyledi
إِنَّ
gerçekten, muhakkak (te’kid edatı)
رَبِّ
Rabbim (Sondaki esre (رَبِّي) kelimesindeki mütekellim ya (ي) sını temsil eden sembol kısaltmadır.
كَذَّبَ
yalanladı, yalan isnad etti, inanmadı
نِ (كَذَّبُونِ)
(ن) nûnu vikâye, (ن) harfinin altındaki esre mütekellim yâ (ي) sının kısaltılmış halidir. (كَذَّبُوا) yalanladılar fiiline nûnu’l-vikâye ve mütekkelim yâ’sı birleşince cemî vavının elifi düşmüş ve (كَذَّبُونِ) olmuştur.
10- لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَى أَكْثَرِهِمْ ...
(36/YÂSÎN, 7).Onların çoğunun (ekseriyetinin) üzerine (azabla ilgili) söz hak oldu.
لَقَدْ
gerçekten, hakikaten, and olsun (te’kid edatı)
الْقَوْلُ
söz (azab sözü)
أَكْثَرُ
ekseriyet, çok, en çok, daha çok
حَقَّ
hak oldu, gerçek oldu, hak etti
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
? ALIŞTIRMALAR ?
1. Aşağıdaki zaman zarflarını[14] üçer kere yazınız.
صَباَحاً= فيِ الصَّباحِ
sabahleyin, sabah
ظُهْراً = فيِ الظُّهْرِ
öğlenleyin, öğle
عَصْراً = فيِ الْعَصْرِ
ikindileyin, ikindi vaktinde
مَساَءً = فيِ الْمَساَءِ
akşamleyin, akşam
لَيْلاً = فيِ اللَّيْلِ
geceleyin, gece
اَلْيَوْمُ
gün
اَلْيَوْمَ =هَذاَ الْيَوْمَ
bugün
اَلْمساَءُ
akşam
هَذاَ الْمَساَءَ
bu akşam
الْآنَ
şimdi
هَذاَ الْأُسْبوُعَ
bu hafta
كُلَّ يَوْمٍ
her gün
كُلَّ[15] لَيْلَةٍ
her gece
2. Aşağıdaki kelimeleri üçer kere yazınız.
اَلزُّقَاقُ
sokak
اَلْكُرْسِيُّ
sandalye
غَسَلَ
yıkadı
اَلْأُخْتُ
kızkardeş
اَلْكَرَاسِيُّ
sandalyeler
فَعَلَ
yaptı
اَلْأَخُ
erkek kardeş
اَلْمَنْزِلُ
ev
عَرَفَ
tanıdı
واَلِدٌ
baba
واَلِدَةٌ
anne
حَمَلَ
taşıdı, yüklendi
اَلْخاَلَةُ
teyze
اَلرِّساَلَةُ
mektup
نَزَلَ
indi
اَلطاَّئِرَةُ
uçak
اَلْماَءُ
su
رَجَعَ
döndü
جَدٌّ
dede
هَذاَ
bu (müz)
هَذِهِ
bu (müe)
جَدَّةٌ
nine
ذَلِكَ
şu, o (müz)[16]
تِلْكَ
şu, o (müe)
عَمَّةٌ
hala
خاَلَةٌ
teyze
اَلهِْرَّةُ
kedi
عَمٌّ
amca
خاَلٌ
dayı
صَديِقٌ
arkadaş
اَلشاَّيُ
çay
صَديِقاَتٌ
kız arkadaşlar
صَديِقَةٌ
kız arkadaş
اَلْغُرْفَةُ
oda
اَلتِّلِفِزْيُونَ
televizyon
شاَهَدَ
gördü, seyretti
جِدّاً
çok
مَشْغوُلٌ
meşgul
مَسْبَحٌ
havuz
جَيِّدٌ
iyi
خَيْرٌ
iyi, daha iyi
سَبَحَ
yüzdü
ناَرٌ
ateş
رُسُلٌ
elçiler, peygamberler
أَمْرٌ
emir, iş
لَعَنَ
lanetledi
مَنَعَ
menetti, yasakladı
ذَكَرَ
zikretti
اَلْإِخْوَةُ
erkekkardeşler
اَلْأَخَواَتُ
kızkardeşler
الْأَخْباَرُ
haberler
3. Aşağıdaki Arapça cümleleri ikişer kere yazınız.
هَلْ كَتَبْتَ رِساَلَةً إِلَى صَديِقِكَ ؟
Arkadaşına bir mektup yazdın mı?
ماَذاَ فَعَلَ أَحْمَدُ الْيَوْمَ ؟
Ahmet bugün ne yaptı?
هُوَ كَتَبَ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِهِ.
O, teyzesine bir mektup yazdı.
ماَذاَ فَعَلَتْ زَيْنَبُ ؟
Zeynep ne yaptı?
هِيَ عَمِلَتِ الشاَّيَ لِصَديِقاَتِهاَ.
O, arkadaşları için bir çay yaptı.
لِماَذاَ نَجَحَ أَحْمَدُ فِي تِجاَرَتِهِ ؟
Ahmet ticaretinde niçin başardı?
أَبيِ شاَهَدَ التِّلِفِزْيُونَ.
Babam televizyon seyretti.
كَتَبَ التِّلْميِذُ دَرْسَهُ.
Öğrenci dersini yazdı.
كَتَبَتِ التِّلْميِذَةُ دَرْسَهاَ.
(Kız) öğrenci dersini yazdı.
كَتَبَتِ التِّلْميِذَةُ دُرُوسَهاَ.
(Kız) öğrenci derslerini yazdı.
كَتَبَ التَّلاَميِذُ دُروُسَهُمْ.
(Erkek) öğrenciler derslerini yazdı.
كَتَبَتِ التِّلْميِذاَتُ دُروُسَهُنَّ.
(Kız) öğrenciler derslerini yazdılar.
جَدُّهُ جَلَسَ فيِ الْغُرْفَةِ.
Dedesi odada oturdu.
جَدَّتُهُ غَسَلَتِ الْمَلاَبِسَ.
Ninesi elbiseleri yıkadı.
هَلْ عَرَفْتِ هَذاَ الْوَلَدَ ؟
Bu çocuğu tanıdın mı?
نَعَمْ عَرَفْتُهُ. هَذاَ أَحْمَدُ.
Evet, onu tanıdım. Bu Ahmet’tir.
هَلْ عَرَفْتِ هَذِهِ الْبِنْتَ ؟
Bu kızı tanıdın mı?
لاَ ، ماَ عَرَفْتُهاَ. ماَ اسْمُهاَ ؟
Hayır, onu tanımadım? İsmi nedir?
اِسْمُهاَ مَرْيَمُ.
Onun ismi Meryem’dir.
نَزَلَ أَحْمَدُ مِنَ الطاَّئِرَةِ وَحَمَلَ حَقيِبَتَهُ.
Ahmet uçaktan indi ve çantasını yüklendi.
ذَهَبَ أَحْمَدُ مَعَ واَلِدِهِ إِلَى السُّوقِ.
Ahmet çarşıya babası ile beraber gitti.
أُخْتيِ ذَهَبَتْ إِلَى مَدْرَسَتِهاَ.
Kızkardeşim okuluna gitti.
نَحْنُ سَبَحْناَ فيِ الْمَسْبَحِ.
Biz havuzda yüzdük.
أَنْتِ ماَ فَهِمْتِ الْقُرْآنَ جَيِّداً.
Sen Kur’ân’ı iyi anlamadın.
أَنْتِ رَسَمْتِ جَيِّداً.
Sen iyi resim çizdin.
أَناَ مَشْغوُلٌ جِداًّ.
Ben çok meşgulüm.
رَجَعَ أَحْمَدُ مَعَ أُخْتِهِ إِلَى الْبَيْتِ.
Ahmet eve kızkardeşiyle beraber döndü.
هُماَ رَجَعاَ فيِ الْعَصْرِ.
Onlar ikindide döndüler.
حَضَرَ الْأَوْلاَدُ مِنَ الْمَدْرَسَةِ.
Çocuklar okuldan geldi.
أَيْنَ هُمُ الْآنَ؟ هُمُ الْآنَ فيِ الْحَديِقَةِ.
Şimdi onlar nerde? Şimdi onlar bahçede.
إِلَى أَيْنَ ذَهَبَتْ هِيَ الْآنَ ؟
Şu anda o nereye gitti?
ذَهَبَتْ إِلَى عَمِّهاَ.
Amcasına gitti.
كَتَبَ أَحْمَدُ هَذِهِ الرِّساَلَةَ إِلَى صَديِقِهِ عُمَرَ.
Ahmed bu mektubu arkadaşı Ömer’e yazdı.
كَتَبَتْ خَديِجَةُ هَذِهِ الرِّساَلَةَ إِلَى صَديِقَتِهاَ زَيْنَبَ.
Hatice bu mektubu arkadaşı Zeyneb’e yazdı.
ذَهَبَ يوُسُفُ مَعَ واَلِدِهِ كُلَّ لَيْلَةٍ إِلَى الْمَسْجِدِ.
Yusuf babasıyla her gece mescide gitti.
4. Aşağıdaki Arapça cümle parçalarını ve cümleleri tercüme ediniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
فِي ناَرِهِ - مِنْ أَمْريِ – رُسُلُناَ – ذَكَرَتْهُ – سَأَلاَهاَ – سَمِعْتُهُماَ – سَمِعْتُمُونِي - أَنْتَ لَعِبْتَ مَعيِ الْكُرَةَ - أَنْتِ لَعِبْتِ مَعَهُ الْكُرَةَ - هِيَ لَعِبَتْ مَعَكَ الْكُرَةَ - نَحْنُ لَعِبْناَ مَعَهُمُ الْكُرَةَ - أَخَذَ الْأَوْلاَدُ مَعَهُمُ المَلاَبِسَ.
5. Aşağıdaki Arapça cümleleri harekelendiriniz ve tercüme ediniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
النساء أكلن اللحم مساءً.
متى أَكلت النساء اللحم ؟
ذهبت إلى مدرستي هذا اليوم.
أَ ما ذهبت إلى مدرستك هذا اليوم ؟
عمي قتل الهرة في السوق.
من قتل الهرة في السوق؟
كتبني المعلّم في المدرسة.
من كتبكم في المدرسة ؟
انا رأيتك واياه في السوق.
من رأيت في السوق؟
هل ذهبت إلى المدرسة صباحاً؟
من فتح الباب في بَيْتِكَ ؟
أ ذهب خالد إلى مدرسته مع خَالَتِك؟
الرجال كتبوا دروسهم.
من قتل الهرة في السوق؟
6. Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapça’ya çeviriniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
1. Kapıdan kim çıktı?
2. Öğrenciler çıktı.
3. Sokakta kim kalem buldu?
4. Evde suyu kim içti?
5. Suyu kızkardeşim içti.
6. Halan dün nereye gitti?
7. Öğrenciler okulda sandalyeler üzerine oturdu.
8. Okulumdan çıktım evinize geldim.
9. Bugün evinize ne zaman gittiniz?
7. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
..... فاطمة قلمك من الكرسي.
مَنْ أخذ .... من الكرسي؟
..... النساء الباب في المدرسة.
الرجال ..... إلى الحديقة
متى ..... عمّك من بيتكم؟
..... الدرس في المدرسة.
..... من مدرستي ..... إلى بيتكم.
من أين ..... إلى أين ذهبت؟
8. Aşağıdaki fiilleri tablo halinde mef’ûl muttasıl zamirlerle çekiniz.
خَلَقَ – شَكَرْتُمْ - سَأَلْتُنَّ - ضَرَبْتَ - عَلِمْناَ - نَفَعَ
9. Yukarıda verilen kelimeler yardımıyla aşağıdaki cümleleri tercüme ediniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
ماَ اسْمُكَ ؟ اِسْميِ صاَلِحٌ – هَلْ واَلِدُكَ فيِ الْمَنْزِلِ ؟ ماَذاَ فَعَلَتْ فاَطِمَةُ ؟ هِيَ كَتَبَتْ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِهاَ – أَناَ كَتَبْتُ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِي – أَنْتَ كَتَبْتَ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِكَ - نَحْنُ كَتَبْناَ رِساَلَةً إِلَى خاَلَتِناَ – زَيْنَبُ كَتَبَتْ رِساَلَةً إِلَى مَدْرَسَتِهاَ – هُوَ كَتَبَ رِساَلَةً إِلَى جَدِّهِ – هِيَ ذَهَبَتْ إِلَى السوُّقِ مَعَ صَديِقَتِهاَ – نَحْنُ ذَهَبْناَ إِلَى السوُّقِ مَعَ جَدِّناَ – خاَلِدٌ ذَهَبَ إِلَى السوُّقِ مَعَ واَلِدِهِ – وَصَلَ الْمُدَرِّسُ إِلَى السوُّقِ بِسَياَّرَتِهِ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَكَ إِخْوَتُكَ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَتْكَ أَخَواَتُكَ- فيِ الْعَصْرِ زاَرَتْنيِ عاَئِلَتيِ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَهُ واَلِدُهُ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَهاَ واَلِدُهاَ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَهُمْ أُسْتاَذُهُمْ - فيِ الْعَصْرِ زاَرَهُ أَصْدِقاَئُهُ – سَمِعَ مِنْهُ الْأَخْباَرَ - سَمِعَ مِنِّي الْأَخْباَرَ - مِنْ أَيْنَ سَمِعْتُمُ الْلأَخْباَرَ ؟ - سَمِعْناَ الْأَخْباَرَ مِنْكُمْ - خَلَقَهُمُ اللَّهُ – شَكَرْتُمُوهُنَّ - أَخَذُوكَ - مَنَعْتُمُونِي - سَأَلاَهاَ - لَعَنَتْهُمْ - ذَكَرْتَهُ- عَبَدْناَهُ – دَخَلْتَهُ – فَعَلْناَهاَ - خَلَقَكُمْ .
10. Aşağıdaki fiilleri kullanarak birer cümle kurunuz.
ذَهَبَتْ - ضَرَبَ – ذَهَبَا-شَرِبْتَ - فَتَحْتِ - كَتَبْنَ - دَخَلْتُمْ - حَضَرْتُ - أَكَلَ - كَتَبْتُمْ - ضَرَبُوا - شَرِبْنَ - رَكِبَتْ - خَرَجَتْ
11. Aşağıdaki fiillerin manalarını ve tesniyelerini yazınız.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
أكَلَ - كَتَبْتُمْ - ضَرَبُوا - فَتَحْتُ - شَرِبْنَ - رَكِبَتْ - خَرَجَتْ - ذَهَبْتُنَّ
12. Yukarıda verilen ayetleri ikişer defa manası ve kelimeleri ile birlikte defterinize yazıp ezberleyiniz.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
[1] Daha önce hatırlanacağı gibi harf-i tarif alan isimlerin son harekesi cümledeki durumuna göre üstün esre ötre olarak harekeleniyordu.
[2] İsim tamlaması ile geniş açıklama daha sonra gelecektir.
[3] (فَكَّرَ düşündü) fiili şimdiye kadar gördüğümüz sülâsî mücerred (üç harfli) fiillerden değildir. Orta harfine şedde ilave edilmiş sülasî mezîd (üç harfli fiile harf ilave edilmiş) fiillerdendir. Ancak çekimi aynen sülâsi mücerred gibidir. İlerde işlenecek bu konuya şimdiden alışılması için ara ara bu tip sülasiye harf ilave edilmiş fiiller gelecektir.
[4] Arapça gramerinde cansız (gayr-i âkil) çoğullar tek bir müennes hükmündedir. Dolayısıyla kitap müzekker bir kelime olmasına rağmen çoğulu tek bir gâibe müennes zamiri ile karşılanmıştır.
[5] (شاَهَدَ) gördü
[6] (زاَرَ) (ziyaret etti) fiili illet harfleri dediğimiz و ي ا (vâv, yâ, elif) harflerinden birini bulundurduğu için illetli fiiller grubundandır. Yine ileride işlenecek konuya alışılması bakımından ara ara illetli fiillerden seçilmiş örneklere de yer verilecektir. Ancak son harfinden bir önceki harfi illetli olan bu tip fiillerin gâibe cemi müennesten sonraki çekimi farklı olduğundan sonrasının çekimini şu anda yapmayınız.
[7] “Var” manasıyla ilgili geniş bilgi ilerde gelecektir.
[8] Bilindiği gibi مَعَ zarftır. Çok kullanıldığı için zamirlerle birlikte çekime onu da aldık.
[9] رَأَى (gördü) fiili de son harfi illet harfleri dediğimiz (و-ي-ا) harflerden biriyle bitmiştir. Son harfi illetli biten fiiller gâibe cemi müennes nûnu’na kadar daha sonra işleyeceğimiz gibi belli kuralları olan farklı bir çekime sahiptir. Ancak gâibe cemi müennes nûnundan sonra sonu ي ile biten fiiler de diğer üçlü fiilerde olduğu gibi son harf olan ي ye cezim verilerek devam edilir. (رَأَيْتُ) (gördüm) gibi. Öğrencilere düşen bu illetli fiilleri şu anda kendilerinin çekmeleri değil verilen örnekleri tercüme etmeleridir.
[10] (كُرَةُ السَّلَّةِ) basketbol
[11] (أَيْضاً) de, da
[12] Başa getirilen kelimeyi vurgulamak için devrik cümle kurulmuş ve harf-i cerli kelime fiilden önceye alınmış.
[13] Sözlüklerde de görüleceği gibi (ج) işareti çoğulu verilecek kelimenin önüne gelir, kısaca cemi kelimesinin sembolüdür.
[14] Zaman ve mekanla ilgili isimlere zarf denir. Başlarına harf-i cer gelmediği takdirde zarfların son harfi üstün olur. Cümleleri rahat kurmamız açısından kelimeler içinde ara ara zarf isimleri verilecektir. Zarflarla ilgili geniş açıklama daha sonra gelecektir.
[15] (كُلَّ) (her) kelimesi tenvinli olmadığı takdirde önüne geldiği ismi esreler.
[16] Şu, o anlamında işâret ismidir. Müzekker için ذَلِكَ müennes için تِلْكَ gelir. Aynı şekilde tüm işaret isimlerinin kelimenin harekesine tesirleri yoktur.
__________________ “Biz bu cihandan göçelim ol dost iline uçalım
Arzu hevâdan geçelim gel dosta gidelim gönül.” — Yunus Emre k.s. |