Konu Başlıkları: HİZMETTE EDEBİN ÖLÇÜSÜ....
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Ağustos 2007, 12:12   Mesaj No:6

AŞK'ÜL İSLAM

Medineweb Sadık Üyesi
AŞK'ÜL İSLAM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AŞK'ÜL İSLAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38
Üyelik T.: 30Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 984
Konular: 245
Beğenildi:29
Beğendi:0
Takdirleri:146
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: HİZMETTE EDEBİN ÖLÇÜSÜ....

5. İstişâre ile Hareket Etmek

Hizmette istişâre ile hareket etmek, ilâhî bir emir ve mühim bir sünnettir. Cenâb-ı Hak Rasûlü’ne hitâben:

“(Yapacağın) işlerde onlarla (müminlerle) istişâre et. (Bir işe) azmettiğin zaman da, artık Allâh’a tevekkül et. Muhakkak ki Allâh, kendine tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân, 159) buyurmak sûretiyle Rasûlullâh’ın şahsında istişârenin ehemmiyetine dikkat çekmiştir.

Müminlerin önemli hususlarda birbirleriyle istişâre hâlinde bulunmaları gerektiğini de “Onların işleri, kendi aralarında istişâre iledir.” (eş-Şûrâ, 38) âyetiyle beyân buyurmuştur.

Fahr-i Kâinât Efendimiz, önemli gördüğü hemen hemen bütün işlerinde ashâb-ı kirâm ile istişâre ederlerdi. O, her mevzû ve hâdisede vahiyle teyid edildiği hâlde ümmete misâl olsun diye istişâreyi tercîh ederlerdi. Nitekim Bedir ve Hendek Gazveleri’nde düşmanla nerede ve nasıl mücâdele edileceğini istişâre ile tâyin etmiştir. Hattâ Uhud Gazvesi hakkında da kendi arzusu “savunma harbi” olmasına rağmen, istişârenin netîcesi, düşmanı Medîne dışında karşılama şeklinde tezâhür ettiği için, bu görüşe uymuş ve onunla amel etmiştir.

İnsan dâimâ hissiyâtının tesiri altındadır. Onunla düşünür ve karar verir. Bu bakımdan hizmet ehlinin istişâreyle hareket etmesi, hizmetlerin doğru ve bereketli olmasını temin eder.

Lâkin istişâre edilecek şahısların, akıllı, bilgili ve takvâ sâhibi olmalarının yanısıra, geçim ehli ve ekip çalışmasına kâbiliyetli olmaları da mühim bir esastır. Umûmiyetle birçok aklın, tek bir akıldan daha doğru karar vereceği âşikârdır. Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu gerçeği:

“İstihâre yapan hüsrâna uğramaz, istişâre eden pişmân olmaz, iktisadlı olan fakir düşmez.” (Heysemî, Mecmau’z-zevâid, II, 280) sözleriyle beyân buyurmuşlardır.

İstişârenin netîcesi mutlakâ tatbîk edilmelidir. Samimiyetsiz, âdet yerini bulsun diye baş sallayarak yapılan istişâreler, fayda yerine zarar getirir. İstişâre, o işe ehil kimselerle yapılmalı, ayrıca herkes çekinmeden fikrini açıkça söylemelidir ki hakîkat ve rahmet tahakkuk edebilsin. Ancak istişâre edilecek şahıs, danışılacak mevzuda ehil bir kimse olmazsa, bu durumda netice, isabetsiz ve yanlışlarla dolu olur. Bu itibarla tıbbî bir meselenin bir hukukçuya danışılarak halledilmeye çalışılmasındaki garâbet cinsinden vebâli mûcib hatâlara meydan vermemelidir.


Bir hizmet insanı, hizmetteki kardeşlerinin hazzını, kendi hazzına tercih etmesini de bilmelidirler. Israrla bütün hizmetleri yalnız ben yapayım düşüncesinde olanlar çabuk yorulurlar, sadırları daralır, görüşleri değişir. Herkesi küçük ye başlarlar. Hubb-i riyâset (baş olma sevdâsı)nın esiri olurlar. Gerçek ve olgun bir hizmet insanı, fânî varlığından sıyrılmış bir hâlde kendisini hizmet kervanının en gerisinde kabul eden bir gönül neferidir.
Alıntı ile Cevapla