[Uyarıcı]

Şimdi bilinmez adlı üyenin alıntı yaptığı ve bizi buralara kadar getiren yazının yorumunu yapıp konuyu kendim açısından kapatıyorum.
Yazar Tevhid kelimesini zikr ederek yazısına başlamıştır.

ilâhe İllallah:

Bu kelime aslud-dini ifade eder.Bunun açılımını yazar şu şekilde yapmıştır.

Bütün sahte ilahları reddediyor ve ibadeti yalnız Allah-u Teâlâ'ya has kılıyorum demektir.

Bir önceki yazımızda aslud-dini açıkladığımız gibi dini Allah has kılıp tüm tağutları red etmek.Aslud-dinin tanımı budur.Bu icma ile sabittir.

Yoksa: "Allah’tan başka ilah yoktur" demek değildir. Bu kelime varolan bütün sahte ilahları reddediyor ve sadece gerçek ve hakiki ilahı kabul ediyorum demektir. O halde sahte ilahlar nelerdir?

Burada yazar Tevhid kelimesinin şuan toplumlar nezdindeki manasının yanlış anlaşılıdğını ifade etmeye çalışıyor.

Sonra diyorki;

Bunlar bilinsin ki reddedilebilsin. İlah kelimesinin neleri ifade ettiğini bilmeyen kişi sahte ilahları nasıl reddedebilir ki?

Yazar aslud-dinin iki rüknünden birinin tağutu red etmek olduğuna göre o halde tağutun ne olduğu mutlak manada bilinemesi gerekir ki tağut red edilebilsin.Bu tamamen çok doğru bir tespit.İnsan bilmediği şeyi nasıl red edebilirdki?


İlah; arapça bir kelime olup "ibadet edilen varlık" demektir.

Yazar İlah kelimesinin arapça lisanında İbadet edilen varlık olduğunu söylemektedir.


İbadetin yalnız Allah’ın hakkı olduğunu daha önce de açıklamıştık. O halde yalnız Allah’ın hakkı olan ibadet edilme hakkını Allah’tan başkalarından alıp veya Allah’tan başkalarına vermeyip yalnız Allah-u Teâlâ'ya verirsek sahte ilahları reddetmiş oluruz.

Demekki bu yazının daha önceside vardır.Yazar orada bizimde açıkladığımız gibi aslud-dine göre ibadet olan tüm amelleri Allah’a has kılmaktır.Ancak bu şekilde sahte İlahlar red edilmiş olur diyor.Ve söylediği şeyleri örnekeldnirmeye başlıyor.

Örneğin;

Allah içkiyi haram kılmıştır. Bir kişi çıkar da içkinin satışını serbest bırakır, buna izin verir ve içki içilmesi, satılması serbesttir diye bir kanun çıkarırsa, bu kişi "içki helaldir" demese bile kendisini ilah olarak ilan etmiş ve tağut olmuş olur. Velev ki müslüman olduğunu iddia etmiş olsun sonuç değişmez.


Evet bazı arkadaşların yanlış anladığı bölümler burası.Bu arkadaş bu cümlelerden yazarın haram hükmünde olan bir ameli işlemeyi aslud-dinden gördüğünü ve tekfir ettiğini ortaya attı.

Daha sonraysa Allah bu arkadaşımızı yani abdulmelik beyi öylesine şaşırttıki kendisi haram olan şeyleri işleyenleri tekfir etmeye başladı.

Halubki yazar böyle birşey demiyor.Yazar diyor ki kim bir haramı meşrulaştırıp sonrada bu haramı kanun haline getirirse bu kişi kendisine İlahlık vasfını vermiş olur dolayısyla bu kişi bir sahte ilahtır dolasıyla red edilmesi gerekir.Aksi halde aslud-dinin iki rüknünden birini red etmediği için Tevhid iddası batıl olmuş olur.

Bunun neresi yanlış hangi delile göre yanlış hangi ehli sünnet alimi bunun aksini söylemiştir? İşte hodri meydan buyrun delil getirin.


Kim de bu gibi kanunları kabul eder, uygulanması için yardım ederse bu kanunları koyan kişi veya kişilere ibadet etmiş olur.

Yazar haramı meşrulaştırp kanun haline getirenleri zikr ettikten sonra başka bir perspektifden bakarak başka bir yöne dikkat çekmektedir.Evet dikkat çekmek istediği taraf avam olan insanlara bu fiile destek vermeleri onların devlet başkanlıklarını benimseyip onlara bu yetkleri tanımaları onları ilah olarak görmeleri anlamına geldiğini söylemektedir.

Buda haktır ve şüphesiz doğru bir tespittir.Bunun delilineTevbe/31.ayet ve Ali-Imran 64 e bakılabilinir.

Sonra diyor ki;

Bu kişi "Lâ ilâhe İllallah" dese, namaz kılsa, oruç tutsa, hacca gitse, müslüman olduğunu iddia etse de Allah’ tan başka ilah edinmiş ve kafir olmuş olur.


Böylesi bir mesele aslud-dinden olduğundan dolayı kim böylesi bir amelin içerisine düşerse diliyle kelimeyi Tevhidi zikr etmesi birşey ifade etmez.Veyahut bir takım ibadetler yapması onun iman iddiasını doğrulamaz.

Buda haktır.Tevhidi bozan kişilerin ibadetlerinin boş olduğunu amellerinin batıl olduğunu Kuranın birçok ayetinde görmek mümkündür.Misalen Maun suresine bakılabilinir.

Sonuç itibarıyla yazar kabul ve redden oluşan aslud-din kavramı üzerinde durmuş bu kavramdan günümüzdeki insanların haberdar olmadıklarını dolaysıyla tevhidi gerçekleştiremediklerini çok güzel bir şekilde açıklamış Allah bu yazardan razı olsun ve bu gibi yazarların sayısını arttırsın,arttırsın ki bizleri kamçılasınlar ölüm kıyametimiz gelmeden evvel aklımızı başımıza getirmemizi sağlasınlar.

Gerçek üzere hidayet bulmamıza vesile olsunlar.Çünkü bizim aklımız başımızda değil Allah’a Rasulune kafa tutar olmuşuz.Şeyhlerimizi devlet büyüklerimizi nefsimizi Allahın İlah edinmişizde hala bunu görmekten aciz kalmışız.

İslam olarak vasf ettiğiniz devletiniz dediğiniz devlet yapısına bakıyorsunuz ki İslam adına birtek kanun birtek nizam ortaya koymuş değildir.

Hayrettin Karamanın dediği gibi -Devletin bütün organları, kurum ve kuruluşları ile (İslam)hukûkuna bağlı ve tâbî olduğunu ifade edecek- Bu kavram, en kâmil mânâsıyla İslâm amme hukukunda söz konusu edilmiş, (olacak)-

Bu şekilde uygulamaya konulmayan bir devlet yapısı tağuttur bunu red etmek aslud-dindendir.Bunun red edilmesi ancak tevhid inancının gerçekleşmesini sağlar.

Sizin devletiniz bu özelliklerdemi onu “Melekler sırtlarınıza vurup canlarınızı alırken”Nisa/97 hesabını nasıl vereceğinizi başınızı yastığa koyarken iyi düşünün?

-Sayın UYARICI,bu devletler hakkında müçtehid olan ehli sünnet alimlerinin görüşü benimde görüşümdür,aksi olsaydı zaten ,aksini yazardım..

işte bakın siz halen kendiniz anlmak istediğiniz gibi anlamaya çalışıyorsunuz...Bilinmezden

Siz ne demek istiyorsunuz inanın sizi anlamıyorum.bunu biraz açarmısınız.Biz neyi kendimiz anlamak istediğimiz gibi anlıyoruz?

Siz bir yazı aktarmışsınız belikde bu yazı anlamadan aktarmışsınız.Şimdi neye itiraz ediyorsunuz bunu açık yazarsanız ona göre size cevap vermeye çalışırım.Şimdiye kadar senin ve arkadaşlarının boş iddialarınızı çürütmeye çalıştım.Yoksa bu son birkaç yazım hariç fikir beyan etmedimki siz bu cümleleri kurmuşsunuz.