Durumu: Medine No : 25 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:42 Mesaj:
549 Konular:
49 Beğenildi:8 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: GAVS-ül A'ZÂM ABDÜLKÂDİR GEYLÂNÎ (Kaddesallahu Sırrahulaziz) HAKKINDA
BİR MÜRŞİD OLARAK PORTRESİ :
Abdülkâdir Geylânî heybetli bir zat idi. Az konuşur, çok sükût eder, konuştuğunda gâyet câzib, açık ve net konuşurdu. Şahsı için kızmaz ancak "din" husûsunda aslâ tâviz vermezdi. Misafirsiz gece geçirmezdi. Zayıflara yardım eder, fakirleri doyururdu. İsteyeni geri çevirmez, iki elbisesi varsa, mutlaka birini isteyene verirdi. Yanında oturanlarda; "Ondan daha kerîm ve lütufkâr kimse olamaz." kanâati hâkim olurdu. Sevdiklerinden biri gurbete çıksa, ondan haber sorar, sevgi ve alâkasını muhâfaza ederdi. Kendisine kötü davrananları affederdi. Kötülüklere dalmış çok kimse, hırsız ve eşkıyâ onun vâsıtasıyla tövbe etti. Köleleri satın alıp, âzâd ederdi. Verdiği sözü tutar,kimseye karşı kötülük düşünmezdi. Anbarında helâlden kazandığı buğday bulunurdu. Kendisine hediye gelse, yanındakilere dağıtır, bir kısmını da, kendisine ayırırdı. Hediyeye, mutlaka karşılık verirdi.
Dervişlerin nafakasını satın almak için, vazîfelinin, bir başka işi olsa, yâhut hastalansa, kendisi çarşıya çıkar, ceddi Resûlullah efendimize sallallahü aleyhi ve sellem uyarak, ev için lüzûmlu şeyleri satın alırdı. Bir toplulukla yolculukta olsa ve bir yerde konaklasalar, kendi eliyle, el değirmeninde buğday öğütür, hamur yapar, ekmek pişirir, hepsine taksim ederdi. Kendini ziyârete gelenlere saygı gösterir, tevâzu ederdi. Çok günler, et ve yağ yemezdi.
Sıkıntısı ve dileği olanlar onu vesîle ederek, araya koyarak Allah’a duâ ettiklerinde dileklerine kavuşurlardı. Buyururdu ki: "Sıkıntıda olan bir kimse beni vesîle edip Allah’a yalvarsa derhâl sıkıntısı gider. Şiddet ânında her kim benim ismimi ansa derhâl rahata kavuşur. Abdülkâdir Geylâni'nin yüzü suyu hürmetine diyerek, her kim Allah’dan dilekte bulunursa, derhâl işi görülür."
Bir kere de; "Her kim her rekatında Fâtiha'dan sonra on bir İhlâs okuyarak, iki rekat namaz kılarsa, selâmdan sonra da on bir defâ Allah'ın Resûlüne salât ve selâm getirip benim ismimi anarak yalvarırsa, Allah'ın izni ve yardımıyla derhâl işi görülür." buyurdu.
Müridlerinin, tövbesiz vefât etmemeleri için duâ etti:"Allah'ım! Ceddim, Habîbin Muhammed aleyhisselâm ve kullarından takvâya erenlerin hâtırı için, hiç bir mürîdimin rûhunu tövbesiz alma." diye yalvardı.
Bir defâsında; "İyi müridlerin hâli mâlum, ya kötülerinki ne olacak?" diye sorduklarında; "İyi olanlar kendilerini bize adamışlardır. Kötülere gelince biz de kendimizi onları kurtarmak için adadık." buyurdular.
Bir kere de; "Bana gözün alabileceği kadar bir kitap verildi. Onda kıyâmete kadar müridlerimin isimlerini gördüm." buyurmuştur.
Cinler de kendisinden çekinir, itâat edip sözünü dinlerlerdi.Ebû Saîd Abdullah bin Ahmed isminde birinin kızına cinler musallat olmuştu. Hâlini, Seyyid Abdülkâdir Geylânî 'ye arz etti. O da; "Falanca yere git. Oraya cinlerin reisi uğrayacak. Ona benim gönderdiğimi söylersin, hâlini anlatırsın. O sana yardımcı olur." buyurdu. Halk sıkıntıları olunca ona gelirdi.
Duâsı makbûl idi. Bağdad halkından biri ona gelerek; "Babamı rüyâda azâb içerisinde gördüm. Bana Şeyh Abdülkâdir'e git, bana duâ etsin. Belki Allah beni azapdan kurtarır." dedi. Bunun için sana geldim. Babama duâ ediverin de azaptan kurtulsun." dedi. Abdülkâdir Geylânî sükût buyurdu. Bir şey söylemedi. O şahıs ikinci gece babasını rüyâsında yeşil bir cübbe içerisinde neşeli neşeli görünce hayret edip; "Baba, dün azâb içindeydin, bugün ise neşelisin. Sebebi nedir?" diye sordu. Babası; "Şeyh Abdülkâdir bana duâ etti. Allah onun duâsı hürmetine beni azaptan kurtardı." dedi.
|