Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26Haziran 2014, 20:27   Mesaj No:4

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Kur’an’ın anlamıyla ilgili ilimler

D. MÜŞKİLU’L-KUR’ÂN
Müşkil Kavramı
Müşkil’in manası, karışık ve biririne zıt olan şey demektir. Terim olarak ise Kur’an’ın bazı âyetleri arasında ihtilâf ve tezat gibi görünen husular diye tanımlanabilir. Ancak Kur’an’da anlam yönüyle birbirleriyle çelişen âyetlerin bulunması kesinlikle söz konusu değildir. ‘Hâla Kur’ân üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından olsaydı, elbette içinde birbirini tutmayan birçok şey bulurlardı.’ (Nisâ;82) âyeti bunu apaçık bir şekilde dile getirmiştir. Bazen ilk başta âyetler arasında bir çelişki olduğu zannedilebilir ancak üzerinde biraz düşünüldüğü vakit gerçekte herhangi bir çelişkinin bulunmadığı hemen anlaşılır. Örnek için bkn. s.203



İşkâle Yol Açan Sebepler
Kur’ân’da bulunduğu zannedilen müşkilâtın sebepleri vardır.
  1. Mevzû ihtilâfı: Bazen herhangi bir konu Kur’ân bütünlüğü içerisinde ele alındığı zaman, o mevzu ile ilgili âyetler arasında bir tezat olduğu, yani bir ya da birkaç âyetteki mananın bir başka âyetle çelişki teşkil ettiği zannedilebilir. Örnek için bkn. S.205
  1. Hakikat ve mecâz imkânı: Kur’an’daki âyetler bazen hakiki bazen de mecâzî anlamda kullanılmışlardır. Bazı âyetlerde hem mecâz hem de hakiki mana aynı anda görülebilmektedir. Meselâ: “..insanları sarhoş bir halde görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir..” (Hâcc;2) âyetinde ilk anda çelişki varmış gibi gözükse de kıyâmetin dehşetine izâfetle mecâzen insanların sarhoş olacakları ifade edilirken, sarhoşluğun şaraptan geleceği düşünülerek hakikate izâfetle de sarhoş olmadıkları dile getirilmiştir.
  1. Fiilin isnadıyla meydana gelen müşkilât: Bazı Kur’ân âyetlerinde de yapılan bir işin isnâdı konusunda ihtilâf olduğu zannedilmektedir. Meselâ “Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı...” (Enfâl;17) Bu âyet Bedir savaşındaki Müslümanlar hakkında inmiştir. Ancak âyette zâhiren fâil müminler ise de, hakîkatte Allah’tır. Yani âyetteki öldürme ve atma olayını yapmak kullara, dileme ve yaratma Allah’a aittir. O halde fâil-i hakiki Allah’tır ve bu yüzden de fiil O’na isnad edilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkn. s.207
  1. Zıt anlamlılığın sebep olduğu ihtilaf: Meselâ “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d;28) âyetiyle, “Müminler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yörekleri titrer..” (Enfâl;2) âyetinde zikredilen kalplerin sükûnetiyle kalplerin titreyişi çelişkili gözükmekte. Ancak demek istenilen müminin kalbi Allah’ın zikriyle huzurludur, ancak haktan ve hidâyetten sapma korkusuyla da her an titremekte ve ürpermektedir. Dolayısıyla söz konusu anlamlar bir bütünü tamamlayan iki unsur konumundadır.
  1. Bir hakikatın farklı biçimlerde anlatımı: Kur’an, Hz. Âdem’in yaratılışından söz ederken farklı ifadeler kullanmıştır. Meselâ, onun topraktan (Âl-i İmran;59), kokuşmuş kara çamurdan, balçıktan (Hicr;26), cıvık çamurdan (Sâffât;11), kupkuru balçıktan (Rahmân;14), yaratıldığını belirtmiştir. Bu âyetler arasında ilk etapta bir tezat olduğu düşünülebilir. Esasen söz konusu âyetlerde geçen şeyler aynı şey olmamakla birlikte cevher itibariyle hepsinin menşei kaynağı) topraktır ve bütün bu ifadeler toprağın farklı biçimlerini ortaya koymaktadır. Yani bu ifadeler ilk insanın yaratılış aşamalarını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla aralarında anlam itibariyle herhangi bir çelişki yoktur.

İşkâli Giderme Yolları
Kur’ân müşkillerini gidermek için ortaya iki yol çıkmıştır:
  1. Te’vil ve te’lif yolu: Yukardaki işkâle yol açan sebepler altında verilen bütün örnekler bu konu için de örnek teşkil etmektedir.
  2. Nesih yolu: Allah Teâlâ’nin eski bir hükmü yenisiyle yürülükten kaldırmasını ifade eder ve özellikle müfessirler ve fakihlerin çelişkili görünen bazı âyetleri uzlaştıramadıkları zaman başvurmuşmus oldukları bir yol olarak görünmektedir. Aşşağıda bu konu genişce açıklanacaktır.
Alıntı ile Cevapla