Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Şubat 2017, 23:23   Mesaj No:4

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14253
Takdir Et:
Standart

Hadis Tarihi Ve Usulü



Sünnet Hz. Peygamber’in söz, fiil ve onaylarıdır. Hadis, sünnetin söz veya yazılı metin şeklinde dile getirilmiş, ifade edilmiş halidir.
Hz. Peygamber bütün diğer peygamberler gibi ismet özelliğine sahiptir. İsmet, peygamberlerin, dînî konularda ve peygamberlik görevleri ile ilgili olarak hata yapmaktan, günah işlemekten Allah tarafından korundukları anlamına gelir. Ayrıca Allah onları sürekli kontrol altında tutar ve gönderdiği vahiylerle yanlışlarını düzeltir, onlara yol gösterir.
Peygamberimizin üç temel görevi vardır:


Tebliğ: Allah’tan vahiy yoluyla bildirip insanlara iletmesini emrettiği buyruklarını eksiksiz olarak insanlara iletmek, duyurmak.
Beyân: Allah’ın buyruklarını içeren Kur’an’ı açıklamak ve hayata geçirmek.
Tezkiye: İnsanları kötülüklerden, günahlardan arındırmak.


Hz. Peygamber’i konu edinen ilimler: Meğâzî, Siyer, Şemâil ve Delâil’dir.
İsnad/Sened: Hadisin baş tarafındaki, Hz. Peygamberle hadis kitabı yazarı arasındaki hadisi nakleden râvîler silsilesinin yani zincirinin adıdır.
Metin: İsnâddan sonra gelen ve hadîsin Hz. Peygamber’in söz, davranış ve onaylarını dile getiren kısmıdır.
Hadis ilmi Şer’î ilimler denen İslâmî ilimlerin bir koludur. Hz. Peygamber’in Sünnet’i bütün İslâmî ilimlerin temel konuları arasındadır. Hadis İlmi de Hz. Peygamber’in Sünnet’ini konu edinir. Diğer İslâmî ilimler Sünnet’i kendi açılarından ele alırlarken, Hadis İlmi, Sünnet’in sözlü ve yazılı ifadeleri olan hadislerin sahih olup olmadıklarını, başka bir ifade ile gerçekten Pey-gamber’e ait olup olmadıklarını belirlemeyi amaçlar.
Hadis İlminin önemli alt dalları: HadisTarihi, Hadis Usûlü, Ricâl, Ğarîbü’l-Hadîs, İlelü’l-Hadîs, İhtilâfü’l-Hadîs, Esbâbü Vürûdi’l-Hadîs’tir.
Hadis ilminin temel görevi olan hadis tenkidi iki temel ilkeye dayanır:


1- Hadisin tek tek bütün râvîlerinin yani hadisi bize aktaran kişilerin güvenilir olmaları, hadîsi sağlam ve geçerli yöntemlerle almış ve nakletmiş olmaları.
2- Râvîleri ne kadar güvenilir olursa olsun, hadîsin tek bir rivayet kanalına güvenilmeyip, farklı rivayet zincirleriyle gelen başka kanallarla desteklenmesinin şart koşulması.


Hadisler önce yazılı ve sözlü olarak koruma ve kayıt altına alınmaya çalışılmış (tesbît), sonra bunlar belli kitaplar içinde bir ayaya toplanmış (tedvîn), ardından da bu kitaplardaki hadislerin sınıflandırılması (tasnîf) yoluna gidilmiştir. Tesbît Döneminde hadislerin sözlü ve yazılı olarak öğretilmesi, öğrenilmesi, halk arasında yayılması, böylece hafızalarda ve değişik yazı malzemeleri üzerinde tespit edilip koruma altına alınması söz konusudur. Bu dönem aşağı yukarı hicri 1. yüzyılın sonlarına kadar devam eder. Yani sahâbe ile büyük tâbiûnun yaşadığı dönemdir.
Tesbît Dönemi’nde hadis öğretim ve öğrenimi için başta Hz. Peygamber olmak üzere ilk Müslümanların yoğun faaliyetleri vardır. Bunun için zamanın tüm iletişim imkânları kullanılmıştır denebilir.
Başta sahâbîler olmak üzere ilk Müslümanlar, hadislerin aslına uygun bir şekilde öğrenim ve öğretimi için gereken titizliği göstermiş ve bunun için başlıca şu çarelere başvurmuşlardır:

1. Hadis rivayetini azaltma;

2. Hadis rivayet edenden şahit isteme;

3. Hadis rivayet edene yemin ettirme;

4.Hadisi Kur’ân-ı Kerîm’le ve önceden bildikleri hadislerle karşılaştırma;

5. Hadisi ilk duyan kimseden almaya çalışma;

6. Hadisin râvilerini inceleme.


Hadisler bu dönemde daha ziyade semâ (yani hocadan işitme) yoluyla alınmışlardır. Bununla beraber, ilerde meşhur olacak olan diğer usûller de zaman zaman kullanılmıştır. Zaten sonraki asırlarda hadis âlimleri de, muteber hadis öğrenme usûllerini tartışırlarken esas olarak onların bu dönemde, özellikle de Hz. Peygamber döneminde uygulamasının olup olmadığına bakacaklardır.


Bu dönemde hadisleri, mümkün olduğu sürece Hz. Peygamber’den -sallellahu aleyhi ve sellem- duyuldukları gibi aynen alıp nakletme üzerinde özenle durulmuş, ancak aynen rivayet etme imkânı olmadığında, mânâ bozulmamak şartıyla, Hz. Peygamber’in kullandığı lafızların yerine benzerlerini kullanarak rivayet etme yoluna da gidilmiştir.
İlgili haberlerin incelenmesinden anlaşılıyor ki, bazı sebeplerden dolayı hadislerin yazılması önceleri yasaklanmış, daha sonra bu sebeplerin ortadan kalkmasıyla söz konusu yasak kaldırılmıştı.

Bu sebepler arasında yazının gelişmemişliği, az sahâbînin yazı bilmesi, hadislerin Kur’ân-ı Kerîm’le karışma endişesi gibi hususlar zikredilmektedir. Bunlar arasında en mühim ve gerçeğe en yakın olan sebep, son husus olmalıdır. Bununla beraber Hz. Peygamber’den sonra uzun yıllar hadislerin yazılamayacağı kanaati devam etmiştir.

Bu konudaki haberler incelendiğinde bu kanaatin bazı kültürel ve zihinsel sebeplerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim hadislerin Hz. Peygamber’in sağlığından itibaren yazılmaya başlandığını gösteren birçok haberler de bunu desteklemektedir.
Tarihi veriler ve belgeler bizzat Hz. Peygamber’in emriyle yazılan bazı hadis belgelerinin yanında ilk Müslümanlardan birçok kimsenin bazı hadisleri kayda geçirdiklerini göstermektedir.

Bunlardan bir kısmı asıl ş ekilleriyle sonraki hadis kitaplarına alınmış bulunmaktadır.
Tedvîn Dönemi, daha önce değişik yazı malzemelerine kaydedilerek veya ezberlenerek koruma altına alınmış olan hadislerin kitaplar (dîvânlar) içinde toplandığı dönemdir ve hicrî 1. asrın sonlarından 2. asrın 1. veya 2. çeyreğine kadar süren bir zaman dilimini içine alır.
Bu dönemde yazılan eserlerden hiçbiri günümüze ulaşmamıştır.

Muhammed Hamîdullah, ilk dönemlerin yazma eserlerinin hemen hemen hepsinin Bağdad’ ın Moğollar tarafından istilası esnasında tahrip edildiğini kaydeder. Bunun için bu dönemde yazılmış olan eserlerin iç düzenleri hakkında bir bilgiye sahip değiliz. Bununla beraber, gerek ilk çalışmalar olmaları, gerekse müteakip dönemin tasnîf dönemi olması gözönüne alındığında bu dönemde hadislerin kitaplarda, konu, râvî ve sıhhat bakımlarından karışık olarak toplandıkları söylenebilir. Belki belli bir zamandan sonra, namaz, oruç, hac gibi ana konulardaki hadisler ayrı ayrı müstakil kitaplarda ama yine de kendi içlerinde bir sıraya konulmadan toplanılmış olabilirler.






Alıntı
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla