Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Şubat 2018, 19:21   Mesaj No:2

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:60
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14253
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

ÇİN VE JAPON DİNLERİ (4. ÜNİTE)
GİRİŞ
Çin ve Japonya tarih içinde çeşitli yönlerden etkileşim içinde olmuşlardır. Bu durum dini anlayışlarında kendini gösterir. Ortak noktaları, atalara saygı, yoga ve meditasyon uygulamaları, Yin ve Yang anlayışı.

TAOİZM
Çince’de Tao yol anlamına gelir. Taoizm’in tanrıyı ifade etmek için kullandığı bir kavramdır. Kurucusu Lao Tse’nin yazmış olduğu kitabın adı Tao-Te-King dir ve “Yol ve onun erdeminin kitabı” anlamına gelir. Öğretilerinde yoğun olarak sırlara yer verir. Yin ve Yang anlayışı vardır.

TARİHSEL GELİŞİMİ
M.Ö. 6 yy. da Lao-Tse tarafından kuruldu. Çin’de Çu hanedanlığının yıkılmaya yüz tuttuğu bir dönemde yaşadı. Tayvan, Japonya, Kore ve Amerika, kısmen bazı Asya ve Avrupa ülkelerinde mensupları vardır.

KURUCUSU
Kurucusu Lao-Tse’dir. İhtiyar Bilge veya Yaşlı Üstad anlamına gelen Lao-Tse’nin gerçek adı Li-Tan’dır. Öğretilerinde erdem ve bilgeliğe atıf yaptığı için Lao-Tse ismi lakap olarak verilmiştir. Çu Hanedanlığı döneminde saray arşivinde çalıştı. Hanedanlığın yıkılacağını anlayınca görevini terk etti. Batıya doğru göç etti. Hotan Geçitinde bir talebesinin ricası ile Tao-Te-King’i yazdı. 80 yaşında öldü.

İNANÇ ESASLARI
TAO İNANCI
Tao, yol, yaratıcı ilke, yön, yol gösterme, söyleme anlamlarına gelir. Taoizm ve Konfüçyanizmde merkezi bir kavramdır. Tao, alem yaratılmadan önce de var olan Yaratıcı ilkedir. Bütün varlığı gözeten sebeptir. Yin ve Yang arasındaki tezadı birleştiren ilkedir.

Taoizm’in kaynaklarına göre, dünyayı yöneten sebep, dünyanın değiştirilemez kanunlarına göre işlemesi, ilk sebep, varlığın değişen çokluğunun temelindeki değişmez birlik, her türlü hareketi meydana getiren güç, şekilsiz, mükemmel, kendi kendine yeterli, cisim olmayan, ezeli ve ebedi olandır.

Kendiliğinden var olandır. Her şeyi besleyen ve yaratandır. Bu yüzden bazan Ana diye de isimlendirilir. O her şeyin anasıdır. Her şey ondan doğmaktadır. Tao’dan bir doğar, birden iki; Yin ve Yang; ikiden üç doğar: Yin, Yang ve Nefes doğar, Üçten de yaratılmış evren doğar.

Tao’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve kimseyle rekabet etmez. O, her şeyi yapar fakat bunun karşılığında hiçbir şey istemez. Erdemli insan, davranışlarında Tao’nun bu özelliklerini kendisine örnek alan kimsedir.

YİN VE YANG İNANCI
Herşeyin yaratıcısı Tao, evreni bazı ilkeler çerçevesinde idare etmektedir. Bunların başında iki zıt ilkeyi temsil eden Yin ve Yang vardır. Kainattaki her şey olumlu-olumsuz, iyi-kötü gibi her türlü zıtlığı temsil eden Yin ve Yang ilkesine göre meydana gelir.

AHİRET İNANCI
Dünya geçicidir. Ahiret inancı Budizmin etkisindedir. İnsanlar bu dünyada yaptıklarının karşılığını hem bu dünyada hem de öte dünyada göreceklerdir. Acılar günahların kefaretidir. Yemek rejimi ve aşırılıklardan kaçınmakla ölüm geciktirilebilir. Sonsuz mutluluk başkalarının mutlu olmasına bağlıdır. Bu ise insanın kendi benliğinden sıyrılması, hertürlü maddi isteklerden uzak durması ve başkalarının mutluluğu için gayret göstermesi ile mümkün olur.

KUTSAL KİTAPLARI/TAO-TE_KİNG
En önemli kutsal kitapları Tao-Te-King’dir. Tao, yol, yaratıcı ilke; Te, erdem; King, kitap anlamlarına gelir. Tao’nun ve onun erdeminin kitabı anlamına gelir. 81 bölümden oluşan iki kısımdan meydana gelir.

Tao’nun kelimelerle, kavramlarla açıklanamayacağını, onların ötesinde bir şey olduğunu ifade eder. Mistik düşüncenin en eski eserlerinden sayılır. Üzerinde durulan diğer bir konu Vu-Vey anlayışıdır. “İş yapmadan çok iş yapmak” anlamına gelir.

İBADET
İbadet uygulamaları Çin’de ortaya çıkmış dinlerden karışımlar içerir. Eski Çin dinlerinden samanistik, büyüsel unsurlar, Budist düşünce ve ritüelleri, yoga gibi uygulamalar görülür.

İlk dönem ibadetin amacı mutluluğa ulaşma ve bu dünyada hayatın ebedi sürdürülmesi şeklinde idi. Bu amaç Tao ile birlikte olma, Vu-Vey, şiddet ve kibirden uzak durma şeklinde gerçekleşti. Ölümsüzlüğü elde etmek için perhiz, büyü ve yoga tavsiye edildi.

Han Hanedanlığı (M.Ö. 2) döneminde rakip din Budizm ile etkileşim içinde oldu. Bu vesileyle ilahların adedi arttı. Rahip ve rahibeler için Budistlerde olduğu gibi manastırlar oluştu. Din adamı teşkilatı; büyücüler, rahipler, rahibeler ve dini liderler şeklinde oluştu. Rarihler dini törenleri, cenaze merasimlerini idare ederler. Falcılık yaparlar.

İbadet, Tao ve çeşitli tanrılara yapılır. Evlerinde, kapı önlerinde yer alan dolaplar içinde tanrı tsavir ve putları yer alır. Her taoistin kendine yakın hissettiği tanrılar vardır. En meşhuru savaş tanrısı Kvan-Ti ile zenginlik tanrısı Shin’dir. Mabetlerine Miao, manastırlarına Kung, manastır mabedine Kuan’denir.

İlkbaharda ibadet ve kutlamalarda ateş yakarlar ve yarı çıplak halde ateşe atılmış pirinç ve tuz üzerinde yürürler.

MEZHEPLER
Taoizm’de çeşitli dinlerin etkisiyle farklı mezhepler ortaya çıktı. Tamamının gayesi, Tao’yu yaşamak veya ona ulaşmaktır. Günümüzde mezheplerin genel iki eğiliminden söz edilir:
Birinci tip mezhepler, dünya nimetlerinden uzak durmak, meditasyon, zühd ve dini araştırmalara özen, inziva, manastır hayatına önem verme şeklindedir.
İkinci tip mezhepler, Rahiplik babadan oğula geçer, rahipler evlenebilir.

Simyacı Ekol, Sihir, büyü ve sihirbazlık ön plandadır. En önemli temsilcisi, Chiang Tao Lin’dir. M.S. 34
Mistik Ekol, M.Ö. 44. Varlık, mistik meditasyon ve duygu ile anlaşılabilir. Tao’yu akılla keşfetmek mümkün değildir. İnsan kainatın tabi olduğu kanuna uyarsa daha çok yaşar. Temsilcileri, Chuang-Tzu ve Lieh-Tzu’dur.
Ferdiyetçi Ekol, M.Ö. 4 temsilcileri, Yang-Tzu’dur. Herşey bir kadere göre hareket eder. Kaderin belirlediğinin dışında bir şey olmaz. Cemiyet kurallarının önemi yoktur. Ferdin refahı ve saadeti herşeyden üstündür.
Legalist Ekol, Herşeyin bir kuralı vardır. M.Ö. 230.

Ch’an Ekolü, Mahayana Budizminin Çin’deki koluna verilen isimdir. Çin Budizmi de denir. Ch’an, Budizm ile Taoist tabiat felsefesi karışımıdır. Aydınlanmaya götüren meditasyon anlama gelen meditasyon-sezgi ön plandadır. Çin Budizmi de denir.

Bilgide amaç, bilinen ile bilenin bir olmasıdır. Özne önce kendini bilmelidir. Bunun için öznenin kendisini bilmesine engel olan unsurların temizlenmesi gerekir. Bu da meditasyonla gerçekleşebilir. Lotus oturuşu şeklinde yapılmalıdır.

Bu mezhep hem Konfüçyüsçü hem de Taoist akımları etkilemiştir. Çin Budizmi Japonya’da Zen Budizmi olarak devam etmektedir.

KONFÜÇYANİZM
Milli bir dindir. Çin’de Taoizm’den sonra ikinci önemli dindir. Bireyin erdemli olmasından hareketle, toplumun saadetini devletin saadeti ile birlikte ele alması nedeniyle öğretilerinde daha çok yöneticilere yönelik tavsiyeleriyle ön plana çıkar.

M.Ö. 6.yy da Büyük Mürşit olarak bilinen Konfüçyüs (Kung Fu Tzu)tarafından kuruldu. O, içinde bulunduğu dönemin siyasi ve toplumsal krizlerden çıkışın yolu, erdemli bireyin esas alındığı, Çin’in geleneksel değerlerine geri dönüş ve kadim kültürün yeniden ihyası ile mümkündür.

Eski Çin inançları Konfüçyanizmde de devam eder. Jin (başkalarına saygılı olma), yi (adalet ve görev ahlakı) ve ksiao (atalara ve ebeveyne saygı) inançları bunlardan bazılarıdır.

Eserlerinde geleneksel Çin toplumuna ait ahlakın hem yöneticiler hem de halk tarafından benimsenmesi üzerinde durur. Öğretileri M.Ö. 3.ve M.S. 9.yy arasında yaygınlaştı. 20. yy la kadar devlet dini olarak yaşadı. M.S. 1.yy da Budizmin girişiyle ondan etkilendi. Günümüzde, yoğun olarak Çin, Vietnam, Kore, Japonya ve Tayvan’da mensupları vardır.

KURUCUSU
Kurucusu, Konfüçyüs’tur. M.Ö. Lu eyaletinde doğdu. Doğduğu bölgenin inançlarını annesinden öğrendi. Bu eğitim onun ilerde geliştireceği görüşlerde etkili oldu. Çeşitli memuriyetlerde bulundu. Görüşlerini anlatmak için dersler verdi. Eski Çin’e ait metinlerin derlenmesi için çalıştı. M.Ö. 478’de öldü.

İNANÇ ESASLARI
TANRI İNANCI
Eski Çin’deki tanrı inancı ile aynıdır. Orada en büyük tanrı Tien (Gök Tanrısı) ile kainattaki düzenin koruyucusu Tao, Konfüçyanizm’de de varlığını devam ettirir. Tien, tabiatın düzenini koruyan, onu idare eden yüce varlıktır. Konfüçyüs’a göre yeryüzünde fakir ve garibanları korumak için hükümdarları görevlendiren odur. O iyileri koruyan kötüleri cezalandırandır. İnsanların mutluluğu ve gerekli bilgileri öğrenmeleri için öğretmenleri gönderen de O’ dur. Her türlü şeref, mal, mülk O’na aittir. O dilediğine bunu verir. Ona hürmet edilmeli ve Ona ibadet edilmelidir. Tanrının koymuş olduğu kuralları bilmek ve onlara göre davranmak, insanı mutluluğa götürür.

YİN VE YANG İNANCI
Evrenin yaratılışının ve varlığın kökeninin iki asli doğurucu ilke olan Yin ile Yang’ın karşılıklı etkileşimi olduğunu kabul eder. Her şey sürekli bir değişim içindedir. Bu değişimde Yin ve Yang’ın etkisi vardır. Değişimde, bunlardan birinin etkisi artarken diğerinin etkisi azalır. Yin, yer, edilgenlik, dişiliktir. Siyahla temsil edilir. Yang, Gök, etkinlik, olumlu olan, aydınlık, erilliktir ve beyaz renkle temsil edilir.

AHİRET İNANCI
Ahiret hayatı ve safhaları ile ilgili bilgi verilmez. Öldükten sonra iyi ve huzurlu olma bu dünyadaki hayata bağlıdır. Yapılan kötülüklerin cezalandırılması bu dünyada vuku bulacaktır. Bu nedenle kötülük yapan kişinin ölmeden önce yaptığı kötülüğü düzeltmesi istenir.

Kurtuluşa ermenin yolu doğruluktan ayrılmamak ve herkesin görevini doğru yapmasıdır. Onun taelebelerine ders için derlediği kitapları M.Ö. 2.yy dan itibaren kutsal metinler olarak kabul edildi.

BEŞ KLASİK (VU KİNG)
Onun Çin’e ait eski metinlerden derlediği beş kitaptır: Yi King, Şu King, Şi King, Li King ve Şun Kiyu King.

Değişiklikler Kitabı (Yi King), Çin’in en eski kutsal metnidir. ****fizik olaylar, sembolik anlatımlar, şekiller, yin ve yangdan bahseder.
Tarih Kitabı (Şu King), En eski tarih kitabıdır.
Şiirler Kitabı (Şi King),
Törenler Kitabı (Li King)
İlkbahar ve Sonbahar Yıllıkları (Şun Kiyu King)

DÖRT KİTAP (SE ŞU)
KONFÜÇYÜS’UN KONUŞMALARI (LUN YÜ),
MENSİYÜS’ÜN SÖZLERİ (MONG TSE)
ORTA YOL DOKTRİNİ (ŞUNG YUNG)
BÜYÜK BİLGİ (TA HSİAH)

İBADET
Gök Tanrıya, Yer’e, Atalara ve Konfüçyüs adına düzenlenen törenler şeklindedir. Konfüçyanizm’in gayesi, erdemli ve mükemmel insan olabilmedir (ren). Bu da ibadetle olur. İyi bir devlet başkanı eksiksiz ibadet edendir.

İbadet, tütsü yakılması, hububat, bir fincan şarap, kurban, dini müzikler eşliğinde dans şeklinde yapılır. Toplu dua vardır. Ferdi ibadet ve dua şartı yoktur.

İbadet mabette, evde ve ibadete uygun yerlerde yapılabilir. Rahipler sınıfı yoktur. Ancak imparator Gök Tanrı adına yapılan ibadetleri yönetir. Diğer ibadetleri devlet adına görevli memurlar tarafından yerine getirirlir.

İbadetler, Gök Tanrıya tapınma ve dua ile ölülerin ruhuna dua ve kurban takdimi şeklindedir.

ATALARA SAYGI
Atalara dua ibadettir. Akrabalık bağlarını canlı tutma ibadettir.

KUTSAL VARLIKLARA KURBAN SUNMAK
Mezarlara hediye ve kurban sunma önemli bir ibadettir.

KONFÜÇYÜS’A YAPILAN İBADET
Tütsü yakılır, hububat, bir fincan şarap, kurbanlar ve sunular şeklinde yapılır. İlkbahar ve sonbaharda yapılır.

MEZHEPLER
Konfüçyüsten sonra iki temel yaklaşım ortaya çıkmıştır:
Zu Ksi’nin kurduğu mezhep, Konfüçyüsün mistik yorumu şeklindedir.
Vang Yangming’in kurduğu mezhep, Konfüçyüs düşüncesinin anlaşılması rasyonel açıklamalarla mümkündür.

ŞİNTOİZM
Tanrıların Yolu, Kamilerin Yolu anlamına gelir. Karmaşık bir yapısı vardır. Düzenli bir doktrine sahip değildir. Japon halkına mensubiyet ve ona ait değerlerin sembolik modeller ve ritüellerle ifade edilişidir. İbadet, baştanrı Güneş Tanrıçası Amaterasu ve bir çok tanrısal varlık kamiler, ruhlara ve tabiata saygı ve onlara ibadet şeklindedir. M.Ö. 6.yy da Budizm, Konfüçyanizm ve Taoizm’den kendi dinleri “Kami no miçi” yi ayırmak için kendi eski dinlerine Şinto adı verildi. Şin (Tanrı) to (yol) anlamına gelir. Budizm ve Konfüçyanizm Şintoizmi etkilemiştir. Buna bağlı bazı inanç ve ibadetler ortaya çıkmıştır.

Şintoizm tarihinde önemli bir dönüm noktası 19. Yy da imparator Meyci tarafından Japonya’nın milli dini olarak ilan edildi. Meyci’nin Japon milli birliğini sağlama çalışmalarında yaptığı yeniliklerde Şintoizm’in önemli bir yeri vardır. Bu birlik projesinde din birliğinin önemli bir yeri olduğuna inanan Meyci Şintoizm’i devletin resmi dini haline getirdi. Bu din dışındakilere tolerans tanımadı. Bu düzenlemelerle İmparatora saygı Şintoizmin merkezine oturdu. Şintoizm’in önemli parçası haline gelen imparatora tapınma kültü, bir devlet siyaseti haline geldi. 1945 yenilgisinden sonra imparator kendisinin tanrı olmadığını ve ailesine tanrıların nesli olarak ibadet edilmemesi gerektiğini ilan etti.

İNANÇ ESASLARI
TANRI İNANCI
Kamiler, kabilelere ait tanrılardır. Her kabilenin kendisine ait bir kamisi vardır. Bu kabilelerin başı olarak ülkeyi idare eden Yamato ailesinin kamisi Güneş Tanrıçası Amaterasu aynı zaman da bütün kabilelerin baş kamisidir. Ülkenin birliği bu vesile ile dini bir temele dayandırılır. Bu durum dini metinlerle de kaynaklandırılmıştır. Kojiki ve Nihongi kutsal metinlerdir. Bu metinlere göre çok sayıda tanrı vardır. Bunları başkanı Amaterasu’dur. Tapınağı “İse” şehrindedir. Japonlar güneşin doğuşunu orada izlediklerinde hacı kabul edilirler. Amaterasu’nun sembolü sekiz köşeli aynadır.

Şintoizm’de hemen hemen herşeyin bir tanrısı vardır. Özellikle tabiat olaylarının bir tanrısı vardır. Gıda tanrısının sembolü tilkidir. Tapınakta bereket için tilki besleme geleneği vardır.

Tanrıların putları yoktur. Sembolleri vardır. Örneğin, kılıç, tilki vb.

KAMİ İNANCI
Kami, tanrısal varlığın her yerde mevcut olan belirtilerine denir. Binlerce kami vardır. Ölen herkes kami olur. Ancak her kaminin tanrı olmadığına inanılır. Ölümden sonra ruhlar yaşar ve ataların ruhu sonrakileri korur.

KUTSAL KİTAPLAR
Şintoizm’in kutsal kabul ettiği kültürel, tarihi ve dini inançları ele alan çeşitli eserler mevcuttur. En önmelileri Kojiki ve Nihongi’dir.

KOJİKİ,
712 yılında derlenmiştir. Dünyanın yaratılışından 628 yılına kadar Japonya tarihini anlatır.

NİHONGİ
720’de derlenmesi tamamlandı. Japonyanın günü gününe tarihsel defteri anlamına gelir. Kojiki’nin yorumu olarak kabul edilir.

İBADET
Kamilere saygı esastır. Güneş Tanrıçası Amaterasu’nun ayrı bir yeri vardır. Tapınaklarda kamilerin sembolleri vardır. Bunlar put olarak kabul edilmez. Doğrudan puta tapınma yoktur.

İbadetin rahiple yapılması esastır. Bireysel de olur. Dua elleri yıkama ve ellerin birbirine vurulması ile başlar. Tapınaklar tabiatin bir köşesine kurulur. 20 yılda bir yeniden inşa edilir. Evlerde tanrı rafı, sunak bulunur. Evdeki ibadet öncesi eller yıkanır. Yüz yıkanır ağız çalkalanır. Tapınak öncesi hazırlık ağzın yıkanması ve tören temizliği şeklindedir. Japonya’da 100 binden fazla tapınak vardır. En önemlisi İse’deki Amaterasu’nun tapınağıdır. Rahibelik vardır fakat evlenince sona erer.
BAYRAMLAR
Geleneksel üretim sistemi tarımcılık, ayin ve bayramlarda etkili olmuştur. En önemli bayramları tanrıyı çağırma anlamına gelen, Matsuri bayramıdır.

MEZHEPLER
Budizmin etkisiyle ortaya çıkan mezhepler; Tendai Şinto ve Tantrik Şinto’dur. Konfüçyanizm etkisiyle oluşan; Sugio Şinto’dur. Fokko mezhebi en ilgincidir. 17.yy da Motoari Norinaga tarafından kuruldu. Katoliklikteki teslis inancı, Cizvitlerin teelojik görüşlerini kabul etti. Şinto rönesansı olarak bilinir.

19.yy da Meiji taraftarlarınca oluşturulan Meiji Yasaları ile Şintoizmin hitap ettiği kesime göre dört çeşitli uygulaması ortaya çıktı:
Koshito veya İmparator Şintosu, Japon imparatoru veya onun temsilcileri tarafından Güneş Tanrıçası Amaterasu ve İmparatorluk ailesinin ataları adına yerine getirilen ritüelleri içermektedir.
Jinja veya Tapınaklara ait Şinto, Geleneksel Şintoizm’in temsilciliğini yapmaktadır. Cemaati esas alırlar.
Kyoha veya Mezheplere ait Şinto, 13 Şinto mezhebine dayanan Şintoist anlayıştır. Bireyin dini eğitimine ve inancına önem verirler.
Minkan veya Popüler Şintoizm, Halk arasında yaygın olarak yaşanan Şintoist anlayıştır. Popüler din veya halk dinidir. Şintoizm, Konfüçyanizm ve Budizm’in karışımı bir anlayıştır. Sihir ve büyüye dayalı şamanistik anlayışların yer aldığı bir anlayıştır. Günümüzde, bir Japon’un “Konfüçyüsçü olarak yaşadığı, Şintoist olarak evlendiği ve Budist olarak öldüğü” söylenir. Evlerde hem Şinto hem de Budist sunaklar bulunur. Bu anlayışta saygı duyulan bazı günler vardır: Yeni Yıl, Oyuncak Çocuklar Bayramı, Çocuklar Günü, Su Kamisi Bayramı, Yıldız Bayramı, Ölüler Bayramı, Sonbahar Ekinoksu Bayramı.
Bunlardan başka Çinde gelişen Ch’an Budizmi, Japonya’da Zen Budizmi olarak ortaya çıkmıştır.

ZEN BUDİZMİ
Budizm ile Taoist tabiat felsefesinin karışımından meydana gelen Çin’deki Ch’an mezhebi veya Çin Budizmi 13. Yüzyılda Japonya’da Zen Budizmi olarak varlığını devam ettirdi. Zen, meditasyon veya murakabe anlamlarına gelir.
Meditasyonu ön plana çıkarır. Bedenini ve nefsini terbiyeye tabi tutan kişinin zihni birden bire mantık bağlarından kurtulur ve ani bir aydınlanma gerçekleşerek hakikate dair ilhama kavuşur. İnsan fıtratı Buda tabiatini gerçekleştirebilecek yani aydınlanabilecek bir kapasiteye sahiptir. Bunun için yoga ve meditasyon tavsiye edilir. Bu yaklaşım meditasyon ve murakabe yoluyla kurtuluşu hedefler. Belin dik tutulması ile bağdaş kurulup oturarak meditasyon yapılır buna “Zazen Tekniği” denir. Bu teknikle sükuna kavuşmak hedeflenir. Zazen yapılan salonlara “Zendo” veya “Sodo” denir.
Zen Budizminde ayrıca aydınlanma, gündelik işlerle meşgul olma ile de sağlanabilir. Bu durum Japon sanatı, edebiyatı ve estetiğinin gelişiminde etkili olmuştur. Keşişler, toplumda çalışmayan değil, meditasyon, el sanatları ve zanaatla uğraşan kimseler olmuştur. Zen Budizmi aydınlanma tecrübesi beklentisini, günlük çalışma ve sanata özen göstermeye önem verir.
Zen Budizm’in samurayların terbiyesinde önemli tesiri olmuştur. Askeri dövüş tekniklerinden Judo ve kılıç kullanma sanatı olan kendonun gelişiminde etkili oldu.
Zen meditasyonu yapan kişinin az şeyle çok şey ifade edebilmesi anlayışı Japon lirik şiirinin gelişmesinde etkili olmuştur. Zen anlayışında kaligrafi, resim, boyama, bahçe düzenleme, çay seromonileri ve kılıç sanatına da önem verildi.

Zen Budizmi, Rinzai ve Soto olmak üzere iki kola ayrıldı. 20. Yy da Avrupa’da manevi arayış içindeki insanlar üzerinde etkili oldu.

MECUSİLİK VE SABİİLİK (5. ÜNİTE)
GİRİŞ
İran ve Irak bölgesinde yer alırlar. Maniheizm, Suriye, Anadolu, Orta Asya’da yayılmış. Uygurların bir dönem resmi dini olmuştur. Mitracılık, Yunan, Roma, K.Afrika’da yayıldı. Günümüzde İran be Irak bölgesinde Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler, Mecusiler, Sabiiler ve Yezidiler gibi gruplar yaşamaktadır.

MECUSİLİK
Zoroastrianizm ya da Zerdüştilik (Mecusilik) olarak bilinir. Eski İran kökenlidir. Mecusiliği Gabarlar ve Parsiler devam ettirmektedirler. Mecusi ismi yönetici-rahip sınıfı Mecuş’tan gelir. Yerli halk bu insanlara Mecusi adını verdi.

KURUCU ŞAHSİYET: ZERDÜŞT
Zerdüşt’ün ne zaman yaşadığı ile ilgili çeşitli anlayışlar vardır. M.Ö. 1600-1400, Büyük İskender’in İran seferinden 258 yıl önce ve M.Ö. 7-6.yy’da olduğu söylenmektedir.

Hayatı ile ilgili detay yoktur. Münzevi hayat tercihi ve sonrasında nehir kenarında yıkanırken aydınlandı, çok tanrıcılığa karşı tek tanrı anlayışını yaymaya çalıştı.

Faaliyetlerinde başlarda başarısız oldu. Doğudaki kral Viştaspa’nın ülkesine gitti. Kralın desteğini aldı. Bu dönüm noktası oldu. Kralla akrabalık ilişkisi kurdu. Bir savaşta öldü.

Hayatı ile ilgili çeşitli menkıbeler anlatılır: Annesinin mucizevi hamileliği, Doğumuna bütün alemin sevinmesi, Şeytanlar yer altına kaçtı. Ahura Mazda ile görüştü, Çiftçilik, tabiplik ve sanatta eşsiz, Gülerek doğmuş, Ehrimenden yüz çevirmiş, kutsal ateşi bulmuştur.

TARİHSEL GELİŞİMİ
İlk dönem; Mazdaizm Dönemi; Mazda tapıcılığı, Monoteist bir dönemdir. Çok tanrıcılığa karşı çıkıldı. Ahura Mazda’dan vahiy alma söz konusudur. Din evrensel özellik arz eder. Daryus zamanında Anadolu ve Avrupa’da yayıldı. Bu dönemle ilgili İranlı krallar Kitab-ı Mukaddes’te (Kral Syrus) “Çobanım, Mesaihim” diye anılmaktadır.

Persler döneminde; heretik akımlar oluştu. Magianlar astroloji ile ilgilendi.

Sasaniler dönemi; Düalist yapı oluştu. İyi kötü düalizmi. Sözlü gelenek yazıya geçti. Mecusilik resmi din oldu. Etrafa yayıldı.

Sasaniler yıkıldı İslam bölgeye hakim oldu. Bu dönemde geriledi. Zımmi muamelesi gördüler. Irak bölgesinden Hıdistan’ın Guceart bölgesine geçtiler. Parsi rahip Bahman bu dönem olaylarını anlatır. Kıssa i Sancan adlı kitapta. Yerel kültürden etkilendiler. Gucerat parsileri beş gruba ayrılır: Sancaralar, Bhagaryanlar, Godavralar, Bharuchalar ve Khambattalar’dır.
Literatürün derlenmesi İslam döneminde olan önemli olaylardandır. M.S. 9.yy da Denkard, Bundahişn, Pendname i Zartuşt ve Datistan i Menok i Hrat gibi pehlevice metinler derlendi. Şehristani, Keyumartiyye, Zurvaniyye, Zaradatiyye ve Seneviyye, Bağdadi, Zervaniyye, Messihiyye, Hurremdiniyye ve Bihaferidiyye gibi ekollerden bahseder.

Zerdüşt döneminde düşüncelerini Harzm bölgesinde yaymaya çalıştı. Sonradan İran’ın geneline yayıldı. Daryus dinin dinamizmiyle sınırlarını genişletti. Perslerin Asur ve Babil geleneklerine konulmasıyla buralara da yayıldı. Zerdüştilik zamanla senkretik bir din haline geldi. Mitra/Eski İran inancı yeniden adapte edildi. Işık ve güneş tanrısı Mitra anlayışı Zerdüştiliğe adapte edildi.

AVESTA

Mecusiliğin kutsal metni Avesta’dır. Bölümleri, Yasna, Visperad, Yaşt, Videvdat ve Hurda Avesta’dır. En eskisi Yasna olarak bilinir. Yasna’nın 16 kısmı Zerdüşte atfedildi. Gathalar diye isimlendirilir. Avesta’nın yazılı nüshasının derlenmesi çalışmaları Arsaki Kralı Valkaş (M.S. 51-75) ve Sasani hanedanlığının kurucusu Ardeşir Papakan (M.S. 226-241) tarafından başlatıldı. Kral II. Şapur döneminde derleme tamamlandı. Avesta konu itibariyle M.Ö.7 ile 4-3 yy arası dönemi kapsar. Mecusi rahiplerce yazılan adeta Avesta’nın yorumu olan metinlere Zend adı verilir. Denkard (Zerdüştle ilgili efsaneler) ve Bundahişn (evrenin yaratılışı ile ilgili) oldukça önemli metinlerdir.

İNANÇ ESASLARI
Mecusiler kendilerini tek tanrıcılığın ilk temsilcileri olarak görür. Tanrısı Ahura Mazda peygamberi Zerdüşttür. Vahye, ruhun ölümsüzlüğüne, haşre, hesaba, öte dünyaya inanırlar.

Tanrı inancı monoteizmden politeizm ve düalizme kadar farklı yaklaşımlar şeklinde tezahür etmiştir.

Zerdüşt varlıkların Ahura Mazda’dan zuhurunu ifade eder.Bir tür sudur anlayışı vardır. Ahura Mazda önce kendinin kutsal ruhu Spenta Mainyu’yu ile 6 ilahi varlığı yarattı. Kutsal, ölümsüz 6 ilahi varlık; iyi düşünce, iyi gerçek, iyi sadakat, cazip hükümranlık, Bütünlük ve ölümsüzlüktür. Bunlar aynı zamanda Ahura Mazda’nın soyut veçheleridir. Bunlardan başka da ilahi varlıklar vardır. Kimisi de tapınmaya layıktır. Bunlar yüce tanrıyı çevreleyen melekler konumundadır.

Zerdüştilikte İyilik Kötülük kavramı:
Zerdüşt iyilikle kötülüğün ****fizik boyutta değil ahlaki boyutta var olduğunu düşünmüştür. Ahura Mazdadan tezahür eden varlıklar arasında kötülüğe ve yalana yönelişler nedeniyle kötülüğün ortaya çıktığına inanılır. Kötülüğe rağbet eden ruhlar tanrının düşmanlarıdır. Kötü ruhların en başta geleni Angra Mainyu’dur. Kötü karakterli ruhlara Daevalar (dev) denir. Ahuralar ise iyiliği taşır.

Zerdüşt tek tanrıcı inancı yaygınlaştıramadı. Eski doğa tapıcılığı Mitraik politeist anlayışı tam anlamıyla alt edemedi. Sonrasında Ahura Mazda yanında tanrısal varlıklar, meleksi ilahi varlıklar, geleneksel İran inançlarında varolan Mitra ve Anahita gibi tanrısal varlıklara yer verildi. Ahura’nın hanımlarından bahsedilir oldu. Vohu Manah ve Armaiti’nin babası oldu.

Zerdüşt sonrası Zürvanist Monizm dönemi; Sonraki dönemlerde kötülük problemini açıklama konusunda monist yaklaşımlar görülmeye başlandı. Bu anlayışta Ahura Mazda (Hürmüz, iyilik) ve Angra Mainyu’yu(Ehrimen, kötülük) iki kardeş olarak iyi kötü talihin dağıtıcısı, kaderin efendisi ve zamanın kaynağı olduğuna inanılan Zürvan tarafından yaratıldılar. Bu anlayışa Zürvanist monizm denilir. Zürvanist monizm geleneksel Mecusi düalizmi öncesi heretik bir akım olarak kabul edildi.

Mecusi Dualizmi: Ahura Mazda ve Angra Mainyu düalizmi Sasaniler ve sonrası ortaya çıktı. Dualizm sistemleştirildi. Pehlevice yazılan Bundahişn bu düalizmi anlatır. Buna göre başlangıçtan beri iki asli tanrısal varlık vardır. Ahura Mazda ve Angra Mainyu’dur. Ahura Mazda, kudret ve iyilikle çevrili ışıktır. Zamanı, ilahi varlıkların özünü Ameşa Spenta’yı yarattı, dünya ile ilgili şeyleri, gök, su, insan, bitki yarattı; Ehrimen, karanlıklarla çevrili derin çukurlarda yaşar. 6 kötü varlığı, şeytani varlıkları yarattı. Canavarları ve kötü varlıkları yarattı.

Ahura Mazda yaratmayı iki aşamada tamamladı. Her şeyi ruhsal ve maddi olarak yarattı. Varlıkların maddi olarak var oluşlarıyla birlikte iyi-kötü savaşı başladı.

Yeryüzünün yaratılışı ile ilgili Ahura Mazda’dan 7 asli varlık sudur etti. Bu varlıklar, Vohu Manah sığırın, Aşa Vahişta ateşin, Khsatra Vainya ****llerin, Spenta Armaiti yeryüzü, toprağın, Ameratat bitkilerin, Haurvatat ise suyun efendisi olarak görülür. İnsanın ise Ahura Mazda’nın ruhsal varlığı olan Spenta Mainyu’nun koruması altında olduğuna inanılır.

İnsanın yaratılışı, Ahura Mazda ilk prototip Gayomart’ı yarattı. Gayomart Ahura Mazda ile Spendarmat’ın yani yeryüzünün oğlu olarak tanınır. Gayomart öldürülür. Tohumları/zürriyeti yeryüzüne dökülür. Bundan Adem ve Havvaya tekabül eden Maşye ve Maşyana doğmuştur.

Mecusilikte zaman; 1. Yaratrılış dönemi, 2. Kötü tanrı Angra Mainyu’nun saldırısı. İyi kötü arasında aktif mücadele dönemidir. İnsan iyiliğe ve diğer iyi güçlere yönelerek kurtulur. Dönem sonunda son bir savaş yaşanır. Kötü güçler alt edilir. 3. Yeniden ilk döneme dönüş. Restorasyon dönemi; kötülüğün egemenliğinin tamamen yok edildiği dönemdir.

Var oluştan kıyamete kadar 4 eşit evre vardır. Her devre 12 bin yıldan oluşur. Sonuncu devrede Zerdüşt peygamber olarak gönderilmiştir. 4. Devre ahir zamana tekabül eder. Bu devirde kurtarıcı Şaoşyant gelecektir.

Ölüm sonrası ruh, ilahi aleme yıldızları, ayı ve güneşi aşarak geçer. Ruh dünyada sergilediği inanç ve davranışlar açısından sorgulanır. Bir terazide tartılır. Cinvat (ayrışma)köprüsünden geçer. İyilikler ağır basarsa bu köprü genişler ve ruh buradan kolayca geçer cennete ulaşır, eğer kötülükler ağır basarsa köprü bıçak ağzı gibi daralır ve kişi aşağıdaki cehenneme düşer. Bedeninden ayrılan ruhlar cennete gider oradaki eşiyle buluşup birleşir. Zerdüşt inancına göre yeryüzündeki her canlının ilahi alemde bir sureti ya da eşi vardır. Yeryüzündeki maddi varlık geçicidir. Aslolan ruhun ilahi alemdeki bedeniyle birleşmesidir. (Buna Fravaşi öğretisi denir.)
Cehennem bir arınma yeridir. Angra Mainyu buranın yöneticisidir. Arınanruhlar cennete gider.

Ateş kültü, Yedinci yaratılışla özdeşleştirilen ilahi varlıklardan Aşa Vahişta tarafından korunduğuna inanılan ateş, tanrı tarafından yaratılan saf, temiz ve iyi bir varlık olarak görülür. Bu nedenle mabetlerde çok eski dönemlerden beri vardır. Sasaniler döneminde tapınaklarda tanrı ikonları temizlendi yerine ateş konuldu. Ateş bir tapınma nesnesi ya da tanrı değildir. Tanrısal saflığın, temizliğin sembolüdür. Ateşle ilgili temizlik kurallarına uyulur. Çöp, pislik atılmaz. Yakıtların temiz ve kuru olmasına özel bir itina gösterilir.

TEMEL İBADETLERİ
Ahlaki sistemi; iyi düşünce, iyi söz, iyi davranış üzerine kuruludur.
Günlük, beş vakit dua vardır. Güneş doğarken, güneş tepedeyken, öğleden sonra, güneş batarken ve gece ibadettir.
İbadet öncesi abdeste benzer temizlenme yapılır. Bu sırada kutsal kuşak çözülür abdest bitiminde bağlanır. Doğum, evlilik ve cenaze dini törenlerdir. Her çocuk 15 yaşına geldiğinde bir tür dine giriş töreni yapılır. Bu tören Navcot olarak adlandırılır. Kutsal kuşak takılır.

Yedi büyük bayram, No Ruz (Nevruz); yeniyıl bayramı, tabiatın dirilişi ve bahar bayramı olarak kabul edilir. Diğer 6 bayram Gahambar adıyla anılır. Ahura Mazda ve diğer kutsal varlıklarla ilgilidirler. Mihrican, hasat bayramıdır. Bitki sularından elde edilen ve sütle karıştırılan Haoma içeceği de ibadetlerde önemli bir işleve sahiptir.

Ölü gömme, cesetlerin yüksekçe yerlerde açıkta bırakılması şeklindedir. Bu yerlere Dakhma veya Sessizlik Kulesi adı verilir.

Temizlik önemlidir. Ateş ve su temizleyicidirler. Suyu kirletmek günahtır. Su kirli şeylere dorudan temas ettirilmez. Kirli şeyler üç aşamada temizlenir. Önce sığır sidiğiyle yıkanır. Toprak ve kumla silinir. Sonra su ile durulanır. Kan, nefes, tükürük ve vücuttan çıkan şeyler kirletici özelliği olan şeylerdir. Adet gören kadınlar toplumdan tecrit edilir. Günlük işlerini yapamazlar. Hindistan Mecusileri bir tür beyaz boğa yetiştirirler. Hayvanın kuyruk kıllarından Haoma suyunu süzmek için elek yapımında kullanırlar. Domuz ve sığır eti yemezler. Tek evlilik yaparlar.

MECUSİLİKTE DİN ADAMLARI VE MABET
Çeşitli rahiplik sınıfları vardır. En önemlisi Mecuş ya da Meci denilen rahip grubudur. Erbad, Mobad, Bagnapad rahip gruplarıdır. Hind Parsilerinde sıradan rahip, Mobad, başrahip Dastur adı verilir. En yüksek dereceli rahibe Dasturan Dastur’dur. Kadmiler grubunda Molla ismini alır.
Rahipler külah benzeri bir başlık, elbise, ağzı kapatan peçe ve kuşak giyerler. Bu eşyalar da beyazdır.
Erken dönem Mecusilikte tapınak ve sunaklar fazla görülmez. Mecusilerin yayılması ile artmıştır. Ateşgede adı verilir. Sasanilerin yıkılışıyla hızla yok oldu. Ateşgede iki bölümden oluşur. Ateş yakılan yer ve ibadet edilen yer. Parsi tapınağı Dar ı Mihr veya Agyari olarak isimlendirilir. Tapınaklardaki ateşler kutsiyet yönünden üçe ayrılır; Ataş Bahram, Ataş Adaran, Ataş Dadgah.

SABİİLİK
Kur’an-ı Kerim’de 3 ayette isimleri geçer. Detaylı bilgi verilmez. Hadislerde de geçer. Bu metinlerde cemaat adı olmaktan çok “dönek” anlamında kullanılır. Kur’an’da geçiyor olması Arapların bilgiği anlamına gelir.

Sabiiler kimdir? Sorusu İslam dünyasında tartışılmıştır. Me’mun döneminde zımmi statüsü almak için Harranlı yıldız ve gezegen tapıcıların Harran Sabiisi olduklarını iddiaları çeşitli spekülasyonlara neden olmuştur. İbn Nedim ve Biruni, Sabiileri ikiye ayırır: Vasıt (bataklık) Sabiileri ve Harran Sabiileri. Birinci grubu gerçek Sabiiler olarak kabul ederler. Harran grubunun ilim merkezlerindeki rolleri sebebiyle Harran Sabiileri kavramı yaygınlaştı. Bu duru Müslüman müelliflerin eserlerini de etkiledi.

İsimlendirme. Mandaiyye (mandenler, bilenler, arifler), Nasurayye (Nasuralar, doğru inancı koruyup gözetenler), Sabii (Subba, Subbi, Subiun, Araplarca nehirde yıkananlar anlamında), Mandayuta (bilgi ve hikmet), Mandeizm (Avrupalılar), Nasaruta (Nasara kökünden).

Yerleşim yerleri. Güney Irak’ta Fırat ve Dicle’nin birleştiği yerde, bataklık bölgededirler. Basra-Bağdat, İran Karun nehri boyunca, İsveç, Danimarka, ABD, Kanada vb. yerlerde 80-100 bin civarındadırlar.

TARİHSEL GELİŞİM
Sabiiler kendilerini Hz. Adem’le başlatırlar. Tarihçeleri günümüzden 2000 yıl öncesine dayanır. Heterodoks Yahudi akımları arasında filizlenmiştir. Hz. Yahya (Büyük önder, Işık peygamberi) muhtemelen Nasuralarla ilişki içindeydi. Hz. Yahya’nın katli kutsal metinlerinde anlatılır. Ginza’nın ifadesine göre Yahudiler sapkın gördükleri 365 ileri gelen Nasurayı (Sabiilerin ataları) katliama tabi tuttular. Kurtulanlar önce Kuzey Mezopotamya’ya oradan da Güney’e geçtiler. İran’da Mecusiliğin resmi din olmasına kadar rahat yaşadılar. M.S. 7 yy da Müslümanlara zımmi statüsüyle boyun eğdiler.

Sabiiler çeşitli dini yapılarla komşuluk içinde kaldıklarından onlardan etkilendiler. Kendi asli Yahudi kültürleri yanında İran dinlerinden (ölü ile ilgili konular, ayin yemekleri, yıldızlarla ilgili), Asur-Babil (sihir ve büyü), Hristiyanlıktan (Pazar günü gibi) etkilendiler. Katliam sebebiyle Yahudilikle ilgili polemikler geliştirdiler. Tamamen Yahudilerden uzaklaştılar.

KUTSAL KİTAPLARI

Yazılı metinler. Temel kutsal metinler, Ginza (Adem’in kitabı, dua, teoloji, mitoloji, ölüm ve sonrası…), Draşya d Yahya (Yahya’nın öğretileri), Kolasta (Gusül, ayin yemekleri, ibadetler)’dır. Ayrıca, esoterik (sır, gizli) özellikli metinler, divan, şerh ve tefsirler, astrolojik metinler, büyü sihirle ilgili eserler.
Esoterik (sır, gizli) metinler. Rahip ve adaylarının kullanımına izin verilen kitaplardır. Teolojik ve mitolojik konular ele alınır.
Astrolojik metinler. Kehanet, kötü ruh ve cinleri kovma, ölüm, evlenme ile ilgili konuları ele alırlar.
Kutsal kitapların Adem’e vahyedildiğine inanılır. Literatür M.S. 2-3. Yy da derlenmiştir.
Kutsal metinler Aramca’nın lehçelerinden Mandencedir. Günlük hayatta Arapça kullanılır. İbadette Mandence kullanılır. Okuyup anlama rahiplerin işidir. Günümüzde özellikle İran’daki grup kendi dillerini öğrenme sürecindedirler.

TEMEL İNANÇ ESASLARI
Dualizm anlayışı vardır. Bu düalizm hem ****fizik hem de yaşanılan evren düzlemindedir. Gnostik (sezgici bilgi, bilinebilircilik zıddı Agnostizm, bilinemezcilik) düalizm olarak da nitelenebilir. Bu düalizmde iki alem vardır:

Işık Nur Alemi: Malka d Nhura (Işık Kralı) Yüceliğin Efendisidir. Etrafında sayısız nurani varlıklar vardır. Bunlar zenginler ve krallar diye adlandırılır. Görevleri Işık kralını takdis ve anmadır. Kötülüklerden korunmuşlardır. Işık alemi düzen, varlık ve verimliliği sembolize eden hayat prensibinden oluşur. Kuzeydedir.
Karanlık Alemi: Malka d Hşuka, Karanlık Kralıdır. Karanlık alemdeki sayısız varlığın yaratıcısıdır. Devler ve şeytanları yaratmıştır. Yokluk, eksiklik, düzensizliği sembolize eden kaos ya da Kara Su’dan oluşur. Burada düşmüş ışık varlıklar da vardır. Ruha dişi figürdür. Işık ve Karanlık alemi arasında aracı varlıklar: Yuşamin, Abatur ve Ptahil’dir. Bu alem Kara sudan oluşur ve düzensizdir. Hayat ve verimlilik özellikleri taşımaz. Bu nedenle düzenli bir şey var edemez.
Karanlık Kralı Işık alemi varlıklarını ele geçirmek, tutsak etmeyi planlar. Işık kralı onunla mücadele için Manda d Hayye’yi karanlık aleme gönderir. Bunda başarılı olur. Karanlık Kralı zincire vurur. Ancak bazı ışık varlıkları meraklarından iki alemi ayıran perdeyi aralayıp Karasuya bakarlar. Işık aleminden düşerler. Pişman olurlar fakat bu pişmanlıkları fayda vermez. Ancak maddi alem son bulduktan sonra günahlarından temizlenmek suretiyle Işık alemine kabul edilirler.

Evrenin yaratılışı konusunda Yuşamin, Abatur ve Ptahil’in düşüşleri çok önemlidir. Ptahil, sahip olduğu ışık parçacıklarıyla kara sular içinde kendine ait bir dünya kurmaya çalışır. Başarılı olamaz. Ancak Ruha Karanlık Kralı ile işbirliği yaparak ki önce zincirlerini çözer, ikisinin birleşmesinden kötü varlıklar olan 7 gezegen ile 12 burç doğar, Ptahil’e dost görünür. Amaçları Ptahil’in yaratacağı aleme hakim olmaktır. Ptahil Işık kralına yalvarır. O da ona hayat nurunu verir. Ptahil kara sularda dünyayı yaratır. Dünyanın maddi yönleri kara sudan hayat ve verimlilik yönü hayat nurundan oluşur. Karasuyla birleşen hayat nurunun kaçmaması için dünyanın etrafına 7 gezegen ve 12 burç yerleştirilir. Böylece Ptahil’in dünyası gözetim altına alınmış olur.

Deimurg Ptahil, dünyada kendine vekalet edecek birinin olmasını ister. Kötü güçler onu kandırır. Ptahil insanın maddi yönünü oluştruran cesedi yaratır. Ancak yaratma başarısız olur. Çünkü o cansızdır. Kötü güçler de canlandıramaz. Işık kralına yalvarır. O da insanın ruhunu Işık alemden indirir. Bir ışık elçisiyle Manda d hayye aracılığıyla cansız bedene yerleştirir.

Adem inanan bir insandır. Tanrı onu kötü varlıkların eline bırakmadı. Onu eğitmesi için Manda d hayye ve onu korumaları için üç ilahi muhafız görevlendirdi. (Hibil, Şitil, Anuş). Adem yalnız olmasın diye Havva yaratıldı.

Kurtuluş ruh için geçerlidir. Zira beden bu süfli dünyaya aittir. Ruhun kurtuluşu beden hapishanesinden kurtulmakla olur. Gerekli şeyler; doğru inanç ve ibadetleri yapmaktır. Bu da yeterli değil ilahi kurtarıcı bilgiye ulaşmak gerekir.

Sabiiler ilk insandan kıyamete kadar 480.000 yıldır. 4 dönem vardır. 4. Dönemin son 2000 yılı ahir zamanı temsil eder. Bu dönem kötülüklerin arttığı bir dönemdir. Mehdi Praşay Ziva (son savaşçı ya da son kral) ortaya çıkacaktır.

Ruhlar 7 gezegenden geçerek Abatur’un terazisine ulaşır. Oradan Işık alemine doğru yükselir. İnanan kişi bu gezegenleri şimşek hızıyla geçer. Günahkar ise gözetim evlerinde takılır. İşkence görür. Günahkarlar bir çeşit cehennem olan Suf Denizine atılır. Günahlar sona erince tekrar ışık alemine döner.

TEMEL İBADETLER
İbadetler evlerde, mandi adı verilen önünde havuz bulunan mabetlerde yapılır. Mandi kuzeye doğru yapılmış, güneyde giriş kapısı olan pencersiz, küçük basık bir kulübe şeklindedir. Genellikle nehir kenarında kurulur.

En önemli ibadetleri vaftiz’dir. Üç şekli vardır: Masbuta (rahip gözetiminde Pazar günleri yapılır), Tamaşa (Dini kirlenme sonucu, bireyseldir), Rişama (İslam’daki abdeste benzer).

Temizlenme bir akarsu ya da oradan açılan bir kanalda yapılması gerekir. Akarsular ışık alemiyle ilişkili görülür. Mia d Hayye diye (hayat suyu) isimlendirilir.

Ayin yemek ve törenleri önemlidir. En önmelisi Masigta’dır. Ölünün ruhunun gözetim evlerinden hızlı geçmesi için yapılır. Ata ruhlarını anma, rahipliğe giriş töreni mabedin temizlenmesi, ayin yemeği merasimleri düzenlenir. Kuzeye dönerek yapılan günlük ibadet vardır.

Günün beş vakti ışık kralına dönerek dua edilir.

Güvercin ve koç kurban edilir. Bunlar daha çok ayin yemeği için kesilir. Kurban hayvan ancak bir rahip tarafından kesilir. Kurban keserken kuzeye dönülür.

Yılın çeşitli gün ve saatleri uğursuzdur. O zamanlarda iş yapmamaya, dışarı çıkmamaya çalışırlar. Belirli günlerde de bayram yaparlar. En önemlisi bahar bayramıdır. Panja ya da Parvania bayramıdır.

SABİİ DİN ADAMLARI VE MABET
Bedeni, dinden çıkma, zındıklık gibi kusurları olmayan herkes rahip olabilir. Öte yandan rahiplik babadan oğula geçer. Evli olması idealdir. Rahiplikte en üst makama Riş Ama denir. Bu dini ve siyasi liderliği ifade eder.

Ganzibra yöresel başrahiptir. Normal rahiplere Tarmida, yardımcı rahiplere Aşganda adı verilir.

Dine giriş diye bir tören yoktur. Sabii bir aileden doğan çocuk doğal olarak Sabiidir. Dışardan bir kimsenin Sabii olması mümkün değildir. Her Sabiinin bir dünyalık bir de gizli dini ismi vardır. Bu rahiplerce astrolojik hesaplar sonucu verilir.

YAHUDİLİK-I (6. ÜNİTE)
GİRİŞ
Yahudi ismi öncesinde İbranilerin dini veya İsrailoğullarının dini olarak bilinirdi. Dinin merkezinde Tevrat vardır. Hz. Musa kendisine kitap indirilen en büyük peygamberdir. Dinin temel kuralları ve temel çerçevesi Tevratta belirlenmiştir. Bütün diğer peygamberler bu kuralları öğütlemiş ve uygulamışlardır.
Din ile etnisite birbirine geçmiş bir haldedir. Yahudiler çeşitli sebeplerle dünyaya yayılmış durumdadır. Kutsal kitap aynı zamanda Yahudi tarihidir. Hırıstiyanlarca da kutsal kabul edilir.

TEMEL KAVRAMLAR (İBRANİ, İSRAİL, YAHUDİ VE YAHUDİLİK TERİMLERİ)
İbrani Terimi;
Terimin kökeni ile ilgili teoriler şunlardır:

Hz. Nuh insanlığın ikinci atası sayılır. Üç oğlundan Sam’ın soyundan gelenler Sami olarak adlandırılır. Sam’ın soyundan gelen Eber Hz. İbrahim’in büyük atasıdır. Hz. İbrahim’e Eber’in soyundan gelen anlamında İbrani (İvri) denir. Eberin bütün çocuklarına da İbrani denir.
Eber “öte yaka” anlamındadır. Hz. İbrahim ve beraberindekiler Fırat’ın öte yakasından geldikleri için “öte yakanın insanları” anlamında bu ad verilmiştir.
Akadça Habiru veya Hapiru’dan gelmektedir.
Tanah’ta İsrailoğulları için İbrani kelimesi kullanılır ve bundan Hz. İbrahim, İshak, Yakup ve onların çocukları kastedilir. Aslında İbrani teriminin içine; İbraniler, Araplar ve Aramiler girer.
İsrail Terimi;
İsra ve el kelimelerinden oluşur. İsra, üstün gelmek, şifa vermek, güreşmek anlamlarına gelir. El, Tanrıyı ifade eder. Tevrat’a göre bu isim Yakup’la güreşen biri tarafından ona lakap olarak verilmiştir ve “Tanrıyla uğraşan, güreşen, Tanrıya karşı güçlü olan anlamındadır. Yine Tevrata göre bu kişi Tanrı’nın meleğidir. Dilcilere göre bu anlayış daha çok halk inancında kabul edilir. Onlara göre kelimenin güçlü olmak anlamında olduğu ve “Tanrı güçlüdür” anlamına geldiği ifade edilir.
İsrail kelimesi Sina sözleşmesinden itibaren Yahve’nin kendi kavmi olarak seçtiği ve kendilerine Yahve’yi Tanrı olarak seçen 12 kabileyi ifade etmekte İsrail denince bu karşılıklı seçim ve yapılan dini anlaşma anlaşılır. Yakup’tan Süleyman’a kadar Yahudiler İsrail ve İsrailoğulları olarak anıldı. Süleyman’dan sonra devlet Kuzeyde İsrail ve güney’de Yahuda şeklinde ikiye ayrıldı. Babil sürgünü dönüşü Yahudi ismi ön plana çıktı. İsrail ismi de kullanıldı.
Bugün Yahudiler, Yahudi ismi yanında İsrail ismini de kullanırlar. Yahudi geleneğine göre İsrail bir halka verilen isimdir. Bu insanların yaşadığı toprağa İsrail toprağı, devlete de İsrail devleti denir derler.
İsrail kelimesi, Tanrının kendisiyle ahitleştiği topluluk ve Tanrı tarafından verilen Filistin bölgesini ifade eder. Kavramın kutsallığı Tanrının onlarla anlaşma yapmış olmasından gelir. Tarih içinde iki ahit yapılmıştır: 1. Hz. İbrahim’le yapılan İshak ve Yakupla yinelenen ahit. Ahdin içeriği, İbrahim ve neslinin kutsanmasıdır. 2. Hz. Musa ile yapılan ahit. Ahdin içeriği, Tanrı ve İsrailoğullarının uyması gereken hususları belirtir. Yakup’un Tanrı veya meleği ile güreşmesi yani gücü ve dayanıklığı, Tanrının onlarla ahit yapmış olması, seçilmişlik fikri İsrailoğullarının ırki üstünlük iddiasında bulunmalarına diğer insanları hakir görmelerine neden olmuştur.
İsrail isminde hem etnik hem de dini manevi bir vurgu vardır. Tanah ve Talmud’da yaygın olarak kullanılır.
Kuranda İsrail kelimesi, 1. Hz. Yakup’un lakabı olarak geçer. Beni İsrail tabiri de kullanılır. Bu şekliyle Mekki surelerde yer alır. 2. Yehud kelimesi Medeni surelerde geçer. İslami kaynaklarda Beni İsrail, Yakup’un soyundan gelen ve ırken Yahudi olanları ifade eder. Yehud ise hem bunları hem de başka ırktan olup bu dine girenleri kapsar.
Yahudi Terimi,
Yehuda tanrıya teşekkür anlamına gelir. 1. Hz. Yakup’un dördüncü oğlu. 2. Yahudanın kabilesi. 3. Kabilenin yerleştiği yer. 4. Bölgede kurulan krallık 5. Krallık içinde yaşayan Yahuda, Bünyamin ve Levililerden oluşan topluluk. 6. Babil sürgünü dönüşü hangi soydan olursa olsun bütün İsrailoğullarının adı oldu.
Kitab-ı Mukaddeste; 1. Yahuda devleti üyelerini, 2. Esaret sonrası İsrail halkı, 3. Babil sürgünü dönüşü Kudüste Yahve ibadetine tabi olanlar kastedilir.
Kuran’da Yehudi, Yehud ve Hud gibi terimlerle ifade edilir.
Yahudi kelimesi bir milleti ve o milletin inanç, kültür ve geleneğini ifade eder. Batı’da İsa’yı çarmıha gerdirmekle itham edilmeleri, ayrı gruplar halinde yaşamaları sebebiyle ve karanlık cemaatlerle ilişkileri sebebiyle Yahudi kelimesi küçük düşürücü ve hakaret anlamı kazanmıştır. Bu nedenle daha çok Musevi ismini kullanmayı tercih ederler.
Yahudi Kimdir?
Yahudi anne-babadan doğan veya sadece annesi Yahudi olan kişiler Yahudi olarak kabul edilir. Ayrıca sonradan Yahudi olmak da fiilen mümkün ancak zordur.
Dine giriş prosüdürü, erkek için sünnet, erkek ve kadın için Mikve havuzunda suya dalma (tevilah) ve Şeriati kabulden ibarettir.
Reformistlere göre Yahudi olmayan anneden doğan çocuk da Yahudidir. Laiklere göre kendini Yahudi sayan herkes Yahudi’dir. Bu yaklaşımlar Ortodoks ve muhafazakar Yahudilerce tepki ile karşılanmıştır. Sartre’ye göre, Yahudi olmayanların Yahudi saydıkları herkes Yahudi’dir.
1950’de çıkarılan “Dönüş Yasası” ile Yahudi olduğunu söyleyen herkes İsrail vatandaşlığına alınıyordu. Baskılar üzerine din adamlarının kararı sonucu, Yahudi anneden doğma ve Yahudi dinine girme şekli (ihtida) Yahudilik için şart koşuldu.
Günümüzde Yahudi kelimesi dini bağlılığın yanı sıra belki daha fazla etnik veya sosyo-kültürel kimlik biçiminde tanımlanmaktadır.
Yahudilik nedir?
Yahudilik: Yahudilerin bağlı olduğu dini gelenektir. Yahudilik, Hıristiyanlıkla kutsal kitap, seçilmişlik ve kurtuluş kavramlarını paylaşır. Yahudilik, İslamla tek tanrı inancı ve dini hukuka vurgu konularını paylaşır. Yahudilik hem dini hem de milli boyutu olan bir kavramdır. İnançtan çok aidiyet ön plandadır. Monoteisttir. Tanrı-İsrail ilişkisine vurgu yapılır. Seçilmişlik, Ahitleşme, Kutsal toprak ülküsü ve Kurtuluş öğretisi hemen akla gelen özellikleridir. Tanrı-Tevrat-İsrail üçlemesi ön plandadır. Dogmalar kolleksiyonu yoktur. Ancak sonradan dogmalaştırılmıştır. Şeriate önem verir. Eylem ve gelenek dinidir. Ne düşündüğün ve neye inandığından çok ne olduğun ve ne yaptığın önemlidir.
TARİHSEL GELİŞİM
Yahudilerin tarihi Hz. İbrahim’le başlar. M.Ö. 22-19.yylarda (2000’li yıllar)yaşar. Hz. İbrahim Kaldelilerin Ur şehrinde doğar. Harran’a göç eder. Oradan ailesini ve yeğeni Lut’u da yanına alarak Kenan (Filistin)’a göçer. Oradan Mısır’a geçer. Sara ve Hacer’le evlenir. 12 oğlu olur. İshak’ı kurban etmek ister. 175 yaşında vefat eder.
İslami kaynaklarda Hz. İbrahim Urfa’da doğar. Babası Azer. Putperest bir toplum içindedir. Ateşe atılır. Hanımı Sare ve Hacer’le evlenir. Hacer’den İsmail adında bir oğlu olur. Çocuğu ve annesini Mekke’nin bulunduğu yere getirir. Oğlu ismail’le beraber Kabe’nin temellerini yükseltir. İnsanları hacca davet eder. Hz. İbrahim ne Yahudi ne de Hristiyandır. Halilurrahman’da defnedilir.
Hz. Adem-(On nesil)-Hz. Nuh-Sam-Hz. İbrahim-Hz. İshak-Hz. Yakup-(12 oğul)-Hz. Yusuf-(Göçebe Hiksoslar dönemi-Mısır 430 Yıl)-Hz. Musa
HZ. MUSA / M.Ö. 13. yy
Hz. Musa, Tanrı tarafından peygamber olarak seçilen, İsriloğullarını Firavun’un zulmünden kurtaran, kendisine Tevrat verilen ve Yahudilerin en büyük peygamberidir.
Dünyaya gelişi, Hz. Yakup’un oğlu Levi soyundan gelmektedir. İsrailoğullarının nüfusunun aşırı artışından etkilenen dönemin firavunun bir politikası olarak İsrailoğullarına dönük baskının arttığı bir dönemde doğar…
Peygamberliği, Ömrünün kırk yılı Mısırda geçer. İstemeden bir Mısırlının ölümüne sebep olur. Mısırdan çıkar Medyen’e gider. Hz. Şuayb’a damat olur. Peygamberlik görevi verilir. Mısırdan kavmini çıkarmakla görevlendirilir.
İsrailoğullarını Mısır’dan Çıkarışı, Kardeşi Harun’la birlikte Firavun’a gider, niyetini söyler. İzin ister. İzin verilmez. Mısır’ın başı felaketlerden kurtulmaz; sis, at sineği, tatarcık, suların kana dönüşmesi, kurbağa yağması gibi gariplikler yaşanır. M.Ö. 13.yy da Firavun çıkışa izin verir. Firavun fikrinden vazgeçer ama denizde boğulmaktan kurtulamaz…
Vadedilmiş Topraklar, Yahudi inancına göre dünyanın merkezi İsrail topraklarıdır. Buranın merkezinde Kudüs, onun merkezinde Siyon Dağı ve Mabet bölgesi yer alır. Bir yoruma göre fiziki Kudüs, semavi Kudüs’ün yeryüzündeki izdüşümüdür.
Çöldeki Hayat, Hz. Musa Sina Dağına çıkar. Burada fazla kaldı diye kavmi ziynetlerinden eriterek altın buzağı yapar tapmaya başlar. Çölde çeşitli nimetlerle rızıklandırılırken isyanları sebebiyle 40’yıl çölde başı boş dolaşırlar. Çıkışı gören nesilden sadece iki kişi Yefunne oğlu Kaleb ve Nun oğlu Yeşu hayatta kalır. Hz. Musa’da bu arada ölür.
Musa döneminde din büyük ölçüde tamamlanır, inanç, ibadet, ahlak ve dini hukuk teşekkül etmiştir. Tevrat tamamlanmıştır. Musa Tevrat’ın bir nüshası ve diğer kutsal eşyaları Ahit Sandığında teslim etmiştir.
Yeşu Dönemi, Kenan büyük ölçüde fethedildi, Topraklar İsrailoğullarının 12 kabilesi arasında pay edildi. Yeşu hem liderlik hem peygamberlik yaptı. Kuran’da Hz. Musa’nın yanındaki genç olarak bahsedilir.
Hakimler dönemi, Kabileler yerleşik düzene geçti. 10 kabile kuzeyde, Yehuda ve Bünyamin kabileleri güneyde konuşlandı. Savaşlarda israiloğullarını sevk ve idare ettiler. Hakim Deborah Yahudilik’teki kadın peygamberdir. Hakimlerin sayısı 12 dir.
Krallık Dönemi, Saul (Talut) M.Ö. 1000’ler, İsrail’in ilk kralı oldu. Filistililerle savaşıldı. Ahit sandığı geri alındı. Davut Filistililerin komutanı Calut (Golyat)’u öldürdü. Hz. Davut Tanrının emriyle kral oldu. Yahudilere göre o bir peygamber değil kraldır. Döneminde İsrailoğulları bir devlet oldu. Hz. Davut ve Süleyman dönemi en ihtişamlı dönemdir. M.Ö. 1010-970. Mesih Davut’un soyundan gelecektir. Hz. Süleyman,Kudüs’teki Moriah tepesine mabedi inşa etti. Bet-ha-Mikdaş. Beytü’l-Makdis, Mescid-i Aksa. Krallığın altınçağı ancak bu dönemde bile Fırat’a ulaşamadılar. Ölümünden sonra devlet kuzeyde İsrail güneyde Yahuda olmak üzere ikiye ayrıldı. İsrail putperestliğe yöneldi. Tevrat yasaklandı. Putlara kurbanlar sunulmaya başladı. M.Ö. 722 de Asurlularca yıkıldı. Kuzeydeki yerleşik 10 kabile, “Kayıp 10 kabile” efsanesine dönüştü. Güney’de Yahuda, Bünyamin ve Levililer kaldı.
Samiriler denilen grub da bu dönemde oluştu. Samiriler, Asurdan gelen bir grubun İsrail topraklarına yerleştirilmesiyle başladı. Zamanla Yahudileştiler. Ancak kendi inançlarını da tamamen bırakmadılar. Yahudiler onları heretik olarak kabul edip dışladılar. Samiriler, Şomron, Şomronim, talmud’da Kutim, veya heretik manasına minim gibi isimlerle anıldılar.

Samiriler ise kendilerinin İsrail dinin koruyucuları olarak görürler. Yusuf’un iki oğlu Efraim ve Menase ile din adamları sınıfı Levi soyundan geldiklerini iddia ederler. Yeşu zamanında Gerizim Dağı kutsal mekan olarak belirlenir. Samiriler bu anlayışı devam ettirirler. Kendilerine ait Tevrat nüshaları vardır.

Bir müddet sonra güneydeki Yahuda krallığı da Babil kralı Nabukatnetsar (Buhtunnasr) tarafından işgal edilir. M.Ö. 587. Kudüs tahrip edilir Mabet yıkılır. Çoğunluk Babil’e sürülür. I. Mabed dönemi sona erer. Sürgün 70 yıl sürer. Bu ilk büyük sürgün ve en önemli hadisedir. Bu olay Yehuda, Bünyamin ve Levi soyunun politeizmden monoteist bir anlayışa dönüşte dönüm noktası sayılır.

Perslerin (Cyrus) 538’de Babil’i işgaliyle Yahudiler hürriyetlerine kavuşurlar. Mabed pers kralı Daryus’un desteğiyle Zerubavel önderliğinde yeniden inşa edildi. M.Ö. 515. Ezra ve Nehemya önderliğinde Tevrat son şeklini aldı. Samiriler dışlandı. Yabancılarla evliliğe son verildi. Ezra peygamber değildir. Ancak peygamberden öte biridir. Hz. Musa önce gelmeseydi Ezra’ya verilecekti Tevrat. O, Tevrat’ın usta yazıcısıdır. Mabedin yapımına öncülük etti. Tevratın yeniden yazılması ve Yahudi hayatında yerini alması onun sayesinde oldu. Tevrat’ı haftalık okuma bölümlerine ayırdı. Tevrat’ın yazı karakterini değişitirdi. Bazı yerlere noktalar koydu. Sene başını Mısırdan çıkış anısına kabul edilen Nisan ayından Babil’den çıkış olan Tişri ayına taşıdı.

Pers hakimiyeti (M.Ö. 538-332), Büyük İskender dönemi (M.Ö. 332-323), Mısır-Helen Devleti (M.Ö. 320-200), Grek Slevkitler (M.Ö. 200-142), -Bu dönemde Antiakos Yunan tanrı heykellerini mabede yerleştirdi. Maccabiler isyan başlattı bir dönem bağımsız devlet kuruldu-, Romalılar (M.Ö. 63-M.S. 637)

Mısır ve Suriye merkezli Grek yönetiminde Hellenistik öğretiler etkisinde bir Yahudi diasporası oluştu. Tevrat Grekçeye çevrildi. Yetmişler Çevrisi. (Septuagint, M.Ö. 3.yy)

II. Mabed dönemi önemli olaylarından biri de, Ferisilik, Sadukilik ve Essenilik gibi mezheplerin oluşmasıdır. Ayrıca o dönemde devrimci Zelot adı veren fanatik bir grup da vardı. Ferisiler Rabbani Yahudiliğin oluşmasında rolleri oldu.

M.S. 66 da Romalılara karşı ayaklandılar. 70 yılında kanlı bir şekilde bastırıldı. Mabet yıkıldı. Bu olay İsrail tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bir devrin sonudur. Esaret, kovulma ve diasporanın başlangıcıdır. Filistindeki Yahudilerin büyük bir kısmı ya öldürüldüler ya da sürüldüler. Medinedeki Yahudi kabilelerinin bu sürgünle birlikte Medineye geldikleri kabul edilir. Bu olaydan sonra kutsal kitap üzerine yoğunlaştılar. Yavne kentinde Sanhedrin kuruldu.

M.S. 132 yılında Hadrianus sünneti yasakladığı için Mesihlik iddiasında bulunan Şimon Bar Kohba liderliğinde isyan ettiler. Bu isyan da bastırıldı.

M.S. 3.yy da Yahuda Ha Nasi tarafından Şifahi Tora Mişna adı altında derlendi. Sonra Talmud oluştu. Bu çalışmalar sırasında iki önemli merkez oluştu: Filistin ve Babil Yahudiliği. II. Mabed döneminde, Mabed-Kurban İbadeti-Kohen Sınıfı bu dönemde ise Tevrat-Sinagog İbadeti-Rabbiler yerini aldı. Mişna üzerine Filistinde Filistin/Kudüs Talmud’u -4.yy da Hristiyanlar Filistin akademiyesini kapattıkları için tamamlanamadan derlendi-, Babil’de Babil Talmudu oluştu.

Hıristiyan Roma döneminde baskı arttı. Bu dönemde Kudüs’e sadece Ab ayının 9. Günü girmelerine izin veriliyordu. M.S. 637 yılında Hz. Ömer Kudüs’ü fethetti. Yahudiler serbestçe kutsal mekanlara gelmeye başladı.

Talmud literatürü ve Rabbani Yahudiliğe alternatif Tevrat’a dönüş hareketi olan Karailerin oluşumunda İslam’ın etkisinin olduğu söylenir.

Emeviler, Abbasiler, Fatımiler –Haçlı Seferleri, Kudüs Haçlıların eline geçer- Eyyubiler –Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü yeniden ele geçirir ve Yahudilerin Kudüs’e dönmelerine müsaade eder-, Memluk hakimiyetleri.

Yine bu dönemde Rabbani Yahudilik bir farklılaşma yaşar, bu farklılaşma temel dini konulardan çok sosyal yapılanma, adet ve uygulamalarla dua geleneği ve İbranicenin teleffuzuna dönük farklılıklarla ortaya çıkar: Sefarad ve Aşkenaz.
Sefarad, Babil geleneğine dayanır. İspanya-Portekiz ve Kuzey Afrika Yahudilerini içerir. Aralarından İbn Meymun gibi önemli kişiler yetişmiştir. Aşkenazlar, Filistin geleneğine dayanır. Roma yoluyla Orta Avrupaya yerleşmişlerdir.

Hıristiyan dünyada aynı dönemde (1290-1497) Yahudiler, tanrı katili olarak kabul edildiler. Dışlandılar. Baskı, işkence, sürgün, din değiştirmeye zorlandılar ve katliam yaşadılar. Çeşitli Avrupa ülkelerinden kovuldular. Kovulan bir çok Yahudi Osmanlı topraklarına sığındı.

1516’da Filistin Osmanlı hakimiyetine girdi. Yahudiler bu dönemde altın dönemlerini yaşadılar. Serbest bir ortamda yaşadılar. Bu dönemde; Sabatay Sevi ve Rabbani Yahudiliğe alternatif Hasidilik hareketi ortaya çıktı.

1897’de I. Siyonist Kongresi toplandı. Theodor Herzl başkan seçildi. 1882-1903 Filistine ilk Yahudi göçü, 2. Göç, 1905-1914, 1917’de Filistin İngiliz hakimiyetine girdi. 1948’de Filistinde İsrail devleti kuruldu. 1967’de Doğu Kudüs de israil’in eline geçti.

İsrail’de seküler Siyonist hükümetle Ortodoks gruplar arasında oluşturulan statüko gereği İsrail devleti, resmi Yahudilik anlayışı olarak Ortodoks öğretiyi kabul eder.

Bugünki İsrail Aşkenaz, Sefardim, Mizrahim ve Etyopya Yahudilerinden oluşur. Aşkenazlar, siyonizmin öncülüğünü yapan ilk göçmenler, doğu ve orta Avrupa ile diğer ülkelerden gelen Yahudilerdir. Sosyal, ekonomik ve siyasi statüko olarak en tepedeki gruptur. Sefaradlar, İspanya kökenli, Akdeniz ve Kuzey Afrika Yahudilerinden oluşur. Ayrıca Müslüman Arap ülkelerden gelen Asya ve Afrika kökenli Yahudilerden oluşan Mizrahim olarak isimlendirilen Yahudilerdir. Bu son ikisi birincilerden daha aşağı bir statüye sahiptir.

KUTSAL KİTAPLARI
Yahudi kutsal kitabı Türkçe’de Eski Ahit diye bilinen Yahudilerin TANAH diye isimlendirdikleri kutsal metinlerdir. TANAH kelimesi Yahudi Kutsal Kitabını oluşturan kitapların ilk harflerini esas alarak oluşturulmuş uydurma bir isimdir. T (Tora /Tevrat), N(Nevim/Peygamberler), H (Ketuvim/Kitaplar).

Tevrat, en dar anlamda Kutsal Kitap külliyatı TANAH’ın ilk bölümüdür. Tevrat, hüküm, öğreti, yasa/şeriat anlamlarına gelir. Tanrı sözüdür. Vahyin en mükemmel biçimidir. Ahdin belgesi ve teminatıdır. Yaratılmadan öncede var olandır. Yaratılışa rehberlik eden, herşeyin kendisine dayandığı kutsal metindir.

Tevrat, yazılı ve sözlü öğreti olmak üzere iki şekildedir. Her ikisi de Sina’da Hz. Musa’ya verilmiştir. Yazılı Tevrat tüm Tanah’ı içerir. Sözlü Tevrat, Talmud literatürüdür. Tanah ismi tüm Yahudi hukukunu ifade için kullanılır. Tanah, 3 kitap ve 24 bölümden oluşur. 1. Tevrat (Tekvin-Çıkış-Levililer-Sayılar-Tesniye/Dünyanın başlangıcından Hz.Musa’yakadar ki olayları anlatır.) 2. Nevim (Kutsal topraklara girişten II. Mabedin inşasına kadar geçen zamanı, Musa’dan sonra gelen peygamberleri anlatır), 3. Ketuvim (Farklı dönemlere ait tarihi, felsefi, edebi karakterde 11 kitaptan meydana gelir)

Tevrat Babil dönüşü son şeklini aldı. Nevim’in kanona dahil olması Pers hakimiyetinin sonuna denk gelir. Diğerleri M.S. I.yy da Yavne Sinodunda tamamlanmıştır.

Ortodoks Yahudi inancına göre Tevrat Tanrı tarafından Musaya yazdırıldı. Orijinal şekliyle günümüze ulaştı. Nevim, rüya ve müşahede yoluyla tanrı tarafından vahyedildi. Musa tevratı on üç nüsha olarak yazdırdı. Birer tane kabilelere verdi. Birini de Ahit Sandığı içinde kohenlere verdi.

Otantiklik Meselesi; Ortodokslar dışındakiler farklı görüşler sunarlar. Ortodokslar arasında da tenkit edenler vardır. 17.yy da metin tenkidi sarsıcı teoriler ileri sürdü. Spinoza, bazı ifadelerin Hz. Musa’ya ait olmadığını iddia etti. Richard Simon, Tevrat’ın beş kitabının da farklı üslupta olduğunu ileri sürdü. Farklılık ve çelişkilere vurgu yaptı. Jean Astruc, Tevratın değişik dokümanlardan derlendiğini ileri sürdü. Wellhausen, Dört kaynak teorisini dile getirdi. Buna göre Tevrat, dört farklı zamanda dört ayrı kişi ya da grup tarafından yazıldı. M.Ö. IV.yy da bir araya getirildi. Bunlar: Yahvist, Elohist, Deuteronomist ve Ruhban metinleri.

Tanah’ın en eski ve tam yazma nüshası olan Masoretik metin, 9.yy da Ben Aşer ve Ben Naftali ailelerince mevcut nüshalar incelenerek hazırlandı iki ayrı kodeks (Leningrad ve Halep Kodeksleri) haline getirildi.

M.Ö.II.-ve M.S.I.yy ait oldukları tahmin edilen Ölüdeniz Yazmaları da Tanah’ın tam veya eksik bölümlerini içerir.
Ayrıca Samirilerin de bir metinleri vardır.

Tercümeleri,
M.Ö. 3.yy Grekçe tercüme, Septuagint, Hristiyanlar bu tercümeyi esas alır. Ayrıca Aramice Targum, Süryanice Peşitta.

Sözlü Tevrat, Mişna (M.S. 200) Yahuda Ha Nasi tarafından derlendi. Mişna’nın açıklaması ve yorumu konumunda Babil ve Kudüs Talmudları. Mişna bir tür şeriat kitabıdır. Mişna ve Mişna dışındaki bir takım hukuki metinlerden oluşan Gemera adlı metinler de vardır. Mişna ve Gemera’yı da içine alan metinlerden Talmudlar oluştu.

Kur’an’da Tevrat…
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla