Konu Başlıkları: Bir Sorum Var
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Nisan 2020, 16:09   Mesaj No:65

FECR

Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.107
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
ÂlâLeyl Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Sad 86. Ayette mütekellifin kelimesi geçiyor. Bu kelimeyi bana anlatır mısınız? Mümkün olduğunca detaylı bilmek istediğim bir kelime. Eş anlamlılarından ayıran nedir bu kelimeyi?

Teşekkürler şimdiden.

Öncelikle ayetin metnine bir bakalım:
قُلْ مَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُتَكَلِّف۪ينَ

"Ben sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Ben "mütekellif" olanlardan değilim "

Bu ayette geçen "mütekellif" kavramı gerçekten ilginç bir kavramdır. Bu kavram üzerinde tefekkür etmeniz , ayetin içinden bunu seçmeniz güzel olmuş. Bu kavram üzerinde önceden genişçe düşünmemiş ve araştırmamıştım. Sayenizde bu kavramı araştırman icap etti.Allah razı olsun.

Detaylı bir anlatım istediğiniz için bu kavramın kökeninden başlamak icap edecek. Kavramların kökeni %99 üç harfi / sülasi fiillerdir. Kavramın anlamı sülasi kökünden bağımsız değildir. Şu da var ki bir fiilin anlamı çok farklı anlamlara da gelebiliyor ve fiilden sonra gelen harfi cer ile anlamda değişebiliyor. Hatta harfi cer değişikliği zıt / karşıt anlam vermemizi de sağlıyabiliyor. Mesela :
DEA دعا fiili "ila" harfi ceri ile anlamı : Bir kişiye hayır dua etmek anlamına gelirken "ala" harfi ceri ile "bir kişiye beddua etmek" anlamına gelebiliyor.

Mütekellif kavramının kökenine gelecek olursak:

Sülasi / üç harfi kökü: كَلَفَ dir. Bu fiilin anlamı: Haris , düşkün olmak

Sülasi fiilden türetilen mezit fiil olan TEF'İL babı ise كَلَّفَ KELLEFE'dir. Anlamı da: Görevlendirdi,yordu, zahmete soktu, tapuladı , sorumluluk yükledi, mal oldu gibi anlamlara gelir. TEKLİF kelimesi de bu fiilin masdarı olur.
Bakara 286.ayette (Amener rasulu ayetinde) bu fiilin muzarisi geçer.

لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَاۜ
"Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği şeyle sorumlu tutmaz"
Başka cümle içinde kullanışlarına da göz atalım:

كَلَّفَ حِيَاتِي
"Hayatıma mal oldu"
كَلَّفَ خَاطِرَهُ
"Kendini yordu , zahmete katlandı"
كَلَّفَ عَلَي إِسْمِهِ أَرْضاً
"Bir araziyi , yeri üzerine tapuladı"
كَلَّفَ فُلاَناً
"Filana mal oldu "
Fıkıhta ve İslami literatürde çok kullanılan MÜKELLEF işte bu fiilden gelmektedir.

MUTEKELLİF isminin esas türediği fiil ise TEFA'UL babından olan تَكَلَّفَ TEKELLEFE fiildir. Mütekellif ismi tekellefe fiilinin İSMİ FAİLİDİR
TEKELLEFE şu anlamlara gelir:
"Kendisini ilgilendirmiyen bir işi yapmakla karşılaşmak , adeti olmıyan bir işi yapmaya koyulmak , güç bir işe girişmek , zoraki ve külfetle bir şeyi yapmak , görevlenmek , külfetlenmek , kendi üzerine meşakkatli iş almak , adetten hariç masraf yahut gösteriş etmek , görevlenmek , külfetlenmek"
Cümle içinde kullanılışlarına örnek verelim:

تَكَلَّفَ البَخِيلَ الجُودَ و الكَرَمَ
"Cimri cömert olmaya çalıştı "
تَكَلَّفَ الرَّجُلُ
"Adam üzerine meşakkatli , zor bir iş aldı"
تَكَلَّفَ الشَّيْئَ
"Adeti olmayan şeyi yaptı "
Bu bir insanın işi yaparken çektiği zorluğu dışa yansıtmasıdır. KÜLFET kavramı , literatürde zorluğun adı olarak kullanılır. TEKELLÜF ise zorlukla veya yapaylıkla / yapmacıkla ya da tokluk göstererek yapılan şeyin ismidir. Bu yüzden TEKELLÜF iki çeşittir.
BİRİNCİSİ iyi ve güzel görülmüştür. Bu da insanın yaptığı işin kolaylaşmasını sağlamak , onun insanın hoşuna giden ,sevilen bir şey olması için ulaşmaya çalıştığı şeydir. Bu açıdan teklif kavramı , ibadetlerin yüklenmesinde de kullanılır.
İKİNCİSİ ise kötü / çirkin görülmüştür.Bu da insanın sırf gösteriş olsun yaptığı şeydir. İşte Sad suresi 86.ayette geçen "mütekellifin" den kast edilen mana budur. Hz.Peygamber a.s'ın bir hadisinde geçen "Ben ve Ümmetimin muttakileri TEKELLÜFTEN uzağız" sözünde geçen "tekellüf" kavramı da "esassız, yapay şeyler " anlamında kullanılmıştır.

مُتَكَلِّفٌ ismi için sözlüklere müracaat ettiğimiz zaman karşımıza şu anlamlar da çıkıyor:Yapma , suni , gösterişten ibaret, yapmacık, zorlama, zoraki davranan, bürokratik davranan kişi

Meallere bakmak istediğimizde meal verenlerin وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُتَكَلِّف۪ينَ ayetine şu anlamlar verdiğini görüyoruz:

"Ben kendiliğimden bir şey de istememekteyim." ( Abdülbaki Gölpınarlı)
"Ben kendiliğimden bir yükümlülük getirenlerden de değilim" (Abdullah Parlıyan)
"Ben olduğundan başka türlü görünenlerden, görevinin dışına çıkanlardan değilim" (Ahmet Tekin)
"Ben kendiliğimden bir yükümlülük getirenlerden (öylesine kuruntuya girenlerden) değilim" (Ahmet Varol)
"Ben (kendiliğinden) bir yükümlülük getirenlerden de değilim" (Ali Bulaç ) (Kadri Çelik )
"Ben düzenbazlardan değilim" (Ali Fikri Yavuz)
"Ben, yapmacık işler yapanlardan değilim." (Bahatttin Sağlam)
"Ben, zorluk çıkaranlardan da değilim.” (Bayraktar Bayraklı)
"Ben kendiliğinden bir teklif getirenlerden de değilim" ( Cemal Külünkoğlu)
"Ben Kendiliğimden bir şey iddia eden kimselerden de değilim." (Diyanet İşleri Meali -Eski) (Mehmet Türk )
"Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.”(Diyanet İşleri Meali -Yeni)
"Ben bir sahtekar değilim." (Edip Yüksel)
"Ben kendiliğimden bir şey de teklif etmiyorum"(Elmalı Hamdi Yazır Meali )
"Ben o tekellüfcilerden değilim ( Elmalı Hamdi Yazır Meali Orijinal) (Ömer Nasuhi Bilmen)
"Ben (size) kendiliğimden (bir şey) teklif edenlerden de değilim».(Hasan Basri Çantay )
"Ben (size kendiliğimden Kur'ân'ı uydurup) külfet çıkaranlardan değilim ( Hayrat Neşriyat)
"Ben bu hususta size bir teklifte de bulunmadım"(İlyas Yorulmaz)
"Ben,liderlik hırsıyla sahte iddialar peşinde koşan, sahip olmadığı özelliklerle dikkat çekmeye çalışan o sahtekârlardan biri değilim!(Mahmut Kısa)
"Ben sahip olmadığı şeyleri iddia edenlerden değilim" (Muhammed Esed )
"Ben kendi kendini zorla yükümlülük altına sokanlardan da değilim (Mustafa İslamoğlu)
"Ben size kendiliğinden bir iddia içinde bulunan biri de değilim! (Suat Yıldırım)
"Ben yapmacık yapanlardan, (uydurma şeylerle peygamberlik taslayanlardan) değilim (Süleyman Ateş)
"Ağır yükler yükleyen biri de değilim"(Süleymaniye Vakfı)
"Kendiliğimden bir şey de uydurmuyorum" (Şaban Piriş)
"Ben kendiliğimden peygamberlik de taslamıyorum."(Ümit Şimşek)
"Ben size kendiliğimden/zorlamayla yükümlülük getirenlerden de değilim" (Yaşar Nuri Öztürk)

Türkçe sözlüklerde TEKELLÜF kelimesine şu anlamlar verilmiş:

1-)Külfetli Iş Yapma, Birisine Yük Yükleme, Sıkıntı Verme. Yapmacıktan iş Yapma.

2-)Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma.

3-)Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme, gösteriş.

Arapça sözlüklerde TEKELLEF ismin muradif / eş anlamlısına baktığımızda şunlar çıkıyor:
تَصَنُّع =Yapmacık, yapma
تَحَمُّل =Zahmet çekmek, yüklenmek, üzerine almak, tahammül etmek
تَمَلُّق = Yaltaklanmak, oksşamak , sürünmek

TEKELLÜF kelimesinin ZIT anlamlarına baktığımızda ise şunlar çıkıyor:
البَسَاطَة = Basit , sadelik
السَّجِيَّة =Seciye , karakter , tabiat , ahlak , mizaç , huy , yaratılış
لطَّبْع =Tabii,insanın üzerinde yaratıldığı huy , tabiat , ahlak

Bu açıklamalardan sonra bu ayetten ne anlamalıyız?
Her şeyden önce bu ayeti anlamak için indiği ortamı yani Mekke ortamını iyi tahlil etmemiz lazım. Hz. Peygamber a.s , peygamberlik gelmeden önce de Mekkelilerin içinde doğmuş, çocukluğunu ve gençliğini yaşamış ve 40 yaşında peygamberlik gelmiştir. Peygamberimiz hiç bir zaman peygamber olacağı düşüncesine kapılmamış ve çocukluğu ve gençliğinde ileriye dönük peygamberlik hayalleri kurmamıştır. Eğer kurmuş olsaydı ilk vahiy nazil olduğu, risalet görevi verildikten sonra büyük bir sevinçle Safa tepesine çıkıp insanlara " Ey Mekkeliler! yıllardır beklediğim peygamberlik görevi bana geldi, sizi Allaha davet ediyorum, bana uyun" derdi . Ama Allah Rasulunun bu şekilde bir düşüncesi olmadığı için vahiy kendine gelince korktu, ne yapacağını bilemedi , delirdim mi diye düşünmeye başladı. Bu durumu aklımızda tutarak ve vahy indikten sonraki 13 yıllık süreci göz önüne alarak bu ayeti anlamaya çalışmamız gerekir.
Hz.Peygamber a.s bugünkü din anlatan kişilerin yaptığı gibi dinden çıkar , maddi menfaat elde etmedi ve insanlara yaptığı tebliğden dolayı hiç bir ücret de talep etmedi. Hiç bir peygamberin insanlara yapmış olduğu tebliğden dolayı ücret talep etmemiş ve onları bundan dolayı minnet altına almamıştır.
Hz.Peygamber insanlara tebliğini yapmacık yapmamıştır, inandığı davayı temsil ederek örnek bir lider olmuştur.
Hz.Peygamber tebliğinden çıkar elde etmemiştir
Hz.Peygamber istemeye istemeye tebliğ değil, severek / gönülden tebliğini yapmıştır,
Hz.Peygamber insanların Cehenneme gitmesine mani olup ,Cennete gitmesini isteyerek tebliğini yapmıştır
Hz.Peygamber peygamberlik makamını insanlara tahakküm etmek / onları töhmet atında bırakmak için kullanmamıştır
Hz.Peygamber tebliğ görevini MÜTEKELLİF değil, MÜKELLEF olduğu için yapmıştır.
Hz.Peygamber peygamberlik fiyakası satmamış ve insanlara gösteriş yapmamıştır.

Bu kavram üzerinde belki daha da çok şeyler söylenebilir ama lafı fazla uzatmaya gerek yok. İnş. sorduğunuz soruya cevap vermişimdir. Ya da cevaptan mutmain olursunuz.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla