17 Kasım 2008, 19:23
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1109 Üyelik T.:
29 Mart 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
285 Konular:
144 Beğenildi:2 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma! Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma! Milli Hastalığımız TV! Birazdüşünelim: Türkiye acaba dünyada hangi konularda önde gidiyor? Çokkonuda değil elbette. Bazı şeylerde önde olduğu doğru. Ama çoğu olumsuznoktalarda: Enflasyon oranı, paramızın değersizliği, geliradaletsizliği, eğitime ayrılan bütçe, vs.. Ama artık göğsümüzü kabartacak bir dünya ikinciliğimiz var, biliyormuydunuz? Hayır hayır, halterde veya güreşte değil. Yüzyılın son milligururunu yaşamak için şu tabloya bir bakıverin: Ortalama günlük TV seyretme süresi (1996 itibariyle) ABD 4 saat TÜRKİYE 3,5 saat İngiltere 3 saat 20 dakika Japonya 3 saat 15 dakika Avustralya 3 saat Almanya 2 saat 55 dakika Fransa 2 saat 50 dakika Peru 2 saat 40 dakika İsveç 2,5 saat Evet, yanlış okumadınız! Türkiye nihayet uygar ülkeler düzeyineulaşarak, televizyon karşısında çakılıp kalmada ikinciliği yakaladı.Almanya’ya bakın siz. Nasıl da nal topluyor. Fransa ve İngiltere deöyle. Yani, yedi düvele fark atmışız çoktan. ABD hâlâ önde ama gayretedersek onları da geçeceğimize şüphe yok. Aynen trafik kazalarındaolduğu gibi, uygarlığın bu alanında da dünya efendisi olmamız şart. Neredeyse bir Türk vatandaşı gününün üçbuçuk saatini bizim o muhteşemyayınlarla dolu TV kanallarımızı seyrederek geçiriyor. Yani belki 7-8saat uyuyor, 8 saat çalışıyor ama, televizyonu da ihmal etmiyor.Üçbuçuk saat, neredeyse yarım gün eğitim yapan bir okulda bir gündealacağımız eğitimin süresine eşit. Üçbuçuk saatte neler yapılmaz ki? Ama biz yine de ne yapacağımızı biliyoruz: Uykudan uyanma ve uyumasaatlerimizi TV’ye göre ayarlıyoruz. Elimizde uzaktan kumanda, dünyayahükmediyoruz. O sihirli alet ile haber haber geziyoruz, rezaletzaplaması yapıyoruz, bir kanala küfredip, diğerinin kucağına düşüyoruz.Olup biteni öğrenmek için açtığımız haber programı denilen şeyin içindebile her şey var: Kedi, köpek, maymun, uzun adam, cüce adam, deha adam,ahmak adam, komplo, cinayet, adam kaçırma, adam dövme, adliyearbedeleri, ahlâksızlıkla şarkıcı olanlar, şarkıcılıkla ahlâksızolanlar... Ama hepimiz üçbuçuk saat kendimizi teslim ettiğimiz televizyondan yinede memnun değiliz. Bazı gazetelerin TV konusundaki köşelerine sık sıkşunları yazıyoruz: “Mehmet Ali Erbil gittikçe saçmalamaya başladı. Kimbu adama dur diyecek?” Veya “Huysuz’un şovunda yine rezalet vardı.Lütfen seyirciye biraz saygı.” Durmadan bunları seyrediyoruz kirahatsız oluyoruz. O zaman neyi, kime, neden şikayet ediyoruz ki? Kemal Reisoğlu |
| |