Müslümanlarda Gelenek-Modernizm Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL
Tüm öğretiler gibi, Peygamberlerin tebliğ ettikleri değerlerde zamanla deforme oldular. Özden uzaklaşma sıradan halktan ziyade yöneticiler, din adamları ve zenginler üzerinden mevcudiyet kazanır.
İslam yöneten ile yönetilen arasında fark gözetmediğinden, yöneticilerin yönettikleri halkı sömürmelerini kolaylaştıracak şekilde islami değerleri deforme etmeye başvurduklarını görürüz. Aynı şekilde zenginlerin fakirleri, din adamlarının inançlı halkı daha kolay sömürmeleri için birçok İslami değer deforme edilmiştir. Bozulmayı hızlandırma etkinliği tarihte;
—Saltanat sahibi
—Din adamı
—Mal sahibi şeklinde bir hiyerarşiye sahipken,
Günümüzde;
- Mal sahibi
- Saltanat sahibi
- Din adamı şeklindeki hiyerarşiye dönüşmüştür.
Öğreti üzerinde yapılan değişiklikler halk tarafından benimsendiğinde inancın yerini almıştır, benimsenmediğinde gelenek olarak kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Uzun vadede bu iki seçenekten birinde başarıya ulaşılabildiğini görüyoruz.
Gerçek din kaybolduktan sonra, onun yerini alan bozuk dine bilgisizliklerinden dolayı sığınanları mazur görebiliriz, çünkü bilgisizlik özrü ile yanlışı savunanların özürleri yok edildiğinde, aynı hataya düşmeyeceklerini dikkate almak zorundayız. Ancak önemsemeyişinden yada dünyevi bir fayda ummak amacıyla bozuk dini savunan ve dini değerlerin yerini alamadığı için gelenekleştirilerek var olması sağlanan değerlere tabi olan müslümanları hoş göremeyiz. Çünkü birincisinde çıkar durumu söz konusu değilken, ikincisinde yeterli özeni gösteremeyişten geleneği Allaha tercih etme durumu söz konusudur. Birinci şahsın tavrı bilgi yüklenmesi ile çözülebilir, fakat ikinci şahıs kendine fetva arama yolculuklarına meyledecektir.
Bozulmuş din ya da geleneği savunan günümüz çelişkili Müslüman toplumunda da iki eğilim vardır. Bir kesim tarihin topluma yüklediği gelenekleri terk etmeyi ayıp sayarken, başka bir kesim modern çağın belirlediği ve modern gelenekler olarak tanımlayabileceğimiz değerlere sırt dönmeyi ayıp sayar. Tarihi geleneklere yada modern çağın değerlerine duyulan sevgi pratikte İslami yapıyı rafa kaldırırken, teoride mekan hala islamın olmaya devam eder. Yani günümüz Müslümanlarının çoğunda islama tabi oluş teoriktir ve teoride övülen değerler eylemde ayıplanır.
Gelenekler, modern çağ ve İslam konusu yakından analiz edildiğinde, özellikle davetlerde, düğünlerde, bayramlarda, törenlerde, merasimlerde vs. izlenen prosedür, takınılan tavır, talep edilen yada sunulan şeyler İslam ilkelerine pratik hayatta saygı duyulmadığını bize ispatlıyor. Bozuk din müslümanı Allah ne der yerine el alem ne der düşüncesini eylemde uygular.
İslam bir bütün olarak ne gelenekleri nede moderniteyi reddeder. Ancak içinde bulunduğumuz dünyanın tabi olduğu ilkelerin büyük bir kısmı islamın ruhu ile çelişmektedir. Bu sebeple İslam günümüzde yaşatılmaya çalışılan geleneklerin ve modern çağ ilkelerinin çoğuna düşmandır.
Müslümanım diyen bir insanın, teoride islamı kutsaması ama eylemde tarihi gelenek ve modernizmin isteklerini yerine getirme aşkı ile yanıp tutuşması bir çelişki değilmidir? Evet, bir çelişkidir.
Günümüz müslümanı büyük yüzdelikle teorik müslümandır, yani çelişik bir inanca sahiptir. Kuran düşüncesinde vardır ama somut hayatında yoktur. Çünkü el alemin gözündeki itibarı onun benliğini sarmıştır. O kendisi değildir, inancına yabancılaşmış bir ötekidir.
KARAKÖSE