Ecrin
Allaha karşı sorumluluk bilinciyle yaşamaktır takva.
takvadan uzak insanlar kendini aklını malını ipotek etmiştir.
i.eliaçığın zamanın ruhu değişti.
tam konuya uygun bi makaledir.okunması tavsiye edilir.
kalemine sağlık mevlüt abi. Abdulmelik
1-zenginlik hiç bir dinde yerilmemiştir bilakis teşvik edilmiştir.yerilen zenginlik değil zenginin ahlakıdır,tamahıdır,cimriliğidir..islamın savunduğu zenginlik Ebu Bekir zenginliğidir,savaştığı Karun zenginliğidir.ebu zerin savaşıda bu anlamdadır.
2-islam kapitalizm veya komunizm zihniyetinden uzaktır.ne hepsi senin der ne hepsi benim der.islamın "zekat" dediğini ,beşeri sistemler vergi olarak uygulamışlardır.islami düzende toplanan zekatlar planlı projeli bi şekilde sahiplerini bulurken,beşeri sistemlerde amaç devlet bütçesinin havuzudur.birinde ibadet diğerinde zorunlu vatandaşlık borcu.
3-islamın önerdiği zenginlik,malın sahibine merkep olmasıdır.sahibinin merkep olduğu bir malın sağlığı, ve sahibinin geleceği pek parlak değildir. Koçaklar Islamla her şey anlam kazanir...islam güzel,islam en cok hak ve hukuka önem veriyor...bunu göremeyenlere şaşiyorum...bir hukukcu olarak konuyu ele alirsam mülkiyet hakkinda şunu söyliyebilirim...Mülkiyet günümüz modern insan yaşamının en önemli öğelerinden biri. Bu sebeple hukukun hemen her dalı öyle ya da böyle mülkiyet konusuna ilişkin çeşitli düzenlemeler içeriyor. Önemin bir yansıması olarak mülkiyet, hukukta ayni bir hak olarak kurumsallaştırılmıştır. Mülkiyet hakkı aynı zamanda bir insan hakkıdır. Bütün muhalefete ve çok sayıdaki karşı görüşe rağmen mülkiyet, aydınlanma evresinden bugüne insan hakkı olarak çeşitli hukuk belgelerinde kendine yer bulabilmiştir.
jean jacques rousseau'nun 'insanlar arasindaki esitsizligin kaynaklari' isimli eserinde ifade ettigi gibi bir tarlanin etrafini çitleyip 'burasi bana aittir' diyen ve bu soze inanacak kadar saf kisiler bulan ilk insanin uygar toplumu kurmasiyla baslamistir. bu kisi ayni zamanda mulkiyet kurumunu yaratarak insanlik tarihini kana bulayan, hirsizliklara, cinayetlere ve savaslara yol acan gelismelerin de baslaticisi olmustur...
bakin bi kissa:adamın çitle çevrili bahçesine bir yabancı adam girer. ev sahibi elinde tüfeğiyle kapıda belirir...
- sen kimsin bahçemden çık!
- bu bahçe senin mi?
- evet benim derhal bahçemden çık
- kim verdi sana bu evi?
- bu bahçe bana babamdan kaldı
- peki ona kim verdi?
- onun babası
- ya ona?
- büyük büyük dedem onu savaşarak kazandı
yabancı adam arkasında sakladığı tüfeği ev sahibine doğrultur
- o zaman şimdi de ben savaşacağım!
hmmm simdi belki sorarsiniz bu kavram bir arazinin etrafını çitle çeviren adamın "burası benim" demesiylemi doğmuş? bu son derece epistemolojik bir meseledir,, kurumlar (mülkiyet de bir kurumdur), insanlar arası ilişkiler neticesinde öyle birden bire ortaya çıkmazlar.biraz karisik bi konu aslinda,detaya girmeye gerek yok...yukardada demistim ya islamla her sey anlam kazaniyorr...yasadigimiz topraklarda ve dunyanin her tarafinda allahim kanunlari gecerli olsaydi,ne guzel olurdu,simdi sade bir hukuk mezunu degil,ISLAM HUKUKU mezunu olmus olacaktim..ki bu belki ahiretimi bilem garanti edebilecekti...simdiki aldigim egitim ve diger egitiminin arasinda daglar kadar fark var...konuyu biraz saptirdim herhalde kusuruma bakmayin...
Kur'an-ı Kerim'de mal ve mülkün, bazı âyetlerde Allah'a, bazı ayetlerde topluma, bazı ayetlerde de kişilere ait olduğu bildirilmiştir. Bu durum bazılarını, İslâm'da malın mülkün kime ait olduğunun açık olmadığı gibi yanlış bir kanaate sevk etmiştir. . Çünkü kainattaki her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah, mülkün de tek ve gerçek sahibidir. Cenab-ı Hak yerde ve gökte olan her şeyi, hayatlarını sürdürebilmeleri için ve imtihanlarına esas olmak üzere insanlar için yaratmış ve gerçek sahibinin koyduğu kurallar çerçevesinde bu nimetlerden istedikleri kadar edinip, tasarrufta bulunabileceklerini beyan etmiştir. İnsana bahşedilen bu mülkiyet hakkı, istihlaf esasına dayanmaktadır. Yani, Allah insanı kendi malı-mülkü üzerinde halife ve vekil tayin etmiştir. Buna göre Allah'ın kullarına bağışladığı mülk, bir emanetten ibarettir.İslâm'da insan için vazgeçilmez bir hak olarak kabul edilen mülkiyete zekat, nafaka, sadaka, vergi gibi bir takım malî yükümlülükler ve sosyal görevler yüklenmiştir. Kişiye mülkiyet hakkı tanınmış, ancak bu hususta dilediği şekilde davranabilme hakkı verilmemiş; bir takım kayıtlar getirilmiştir....
Cok şukurki Yuce Rabbimiz,insanlarin dogru yaşamasi icin Kurani Kerimde ve sünnette bizlere bildiriyor neler yapmamiz gerektigini...Elh diyiyorum....ve birde gayri müslimlerin durumunu düşünun..onlar bizim bildiklerimizden yoksun...
Allah razi olsun yazar kardesim cok guzel bir konu ele almissiniz...allah kaleminize guc kuvvet versin... Bilirsiniz...Allah önce("Öz" noktasında) "Kalem"i halk etti ve ona "Yaz!" dedi..."Kalem sordu: Ya Rabbi ne yazayım?"... Kaderi (Olmuş ve ebeden olacak herşeyi) yaz! ...sizde kardesim hak yolunda neler soylenmesi gerekiyorsa onlari yazsin kaleminiz her daim...selam ve dua ile...
Kalem feryâd eder, ağlar mürekkeb:
Beni nâdân eline verme Yârab!” KARAKÖSE
Gayrimenkul değerlendirme seminerine katılmıştım. seminere başlarken Koçaklar'ın yukarıda değindiği jean jacques rousseau'nun sözünü tepegözle ekrana yansıtmışlardı.
garip bir durum, arsa nasıl daha iyi değerlendirilir dersini verirken mülkiyetin asıl sorunların kaynağı olduğunuda hatırlatmışlardı
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .
-İmam Ali- (a.s) |