Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Serbest Kürsü

Konu Kimliği: Konu Sahibi ÂlâLeyl,Açılış Tarihi:  20 Eylül 2018 (12:35), Konuya Son Cevap : 20 Ağustos 2021 (22:09). Konuya 107 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı136Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 01 Temmuz 2020, 18:52   Mesaj No:81
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:38
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

164. En'âm sûresinde "tehtelifûn" kelimesi geçiyor. Bu kelimeyi parçalayıp açıklar mısınız lütfen. Bir de bu kelimenin halife kelimesi ile bağlantısı var mı?
Alıntı ile Cevapla
Alt 06 Temmuz 2020, 12:31   Mesaj No:82
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Öncelikle ayetin metnine bakalım: En'am 164.ayet
قُلْ اَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْغ۪ي رَباًّ وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍۜ وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ اِلَّا عَلَيْهَاۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۚ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ
"De ki: "Allah her şeyin rabbi iken ben O’ndan başka bir rab mi arayacağım?" Herkesin yaptığının sonucu kendisine aittir. Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez. Sonunda dönüşünüz rabbinizedir ve O, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir."
Bu ayette geçen فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ ifadesine meallerde ne anlamlar verilmiş bir bakalım:
1-O, size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir. ( Ahmet Akgül ) (Ali Bulaç)
2-O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verir size.( Abdülbaki Gölpınarlı) (Abdullah Parlıyan)(Diyanet Eski )
3-O , ayrılığa düştüğünüz, kasıtlı ihtilâf çıkardığınız, çarpıttığınız şeyleri birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekecektir.”(Ahmet Tekin)
4-O size hakkında görüş ayrılığına düştüğünüz şeyleri bildirir (Ahmet Varol) (Ali Fikri Yavuz)
5-O, içinde olduğunuz ihtilafın iç yüzünü size haber verecektir.(Bahattin sağlam)
6-O, ihtilâfa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.” (Bayraktar Bayraklı)
7-O,ayrışmış olduğunuz şeyi size bildirecektir (Besim Atalay)
8-O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir (Diyanet Yeni)
9-O, uyuşmazlığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.(Diyanet Vakfı)
10-O, ayrılığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.(Elmalı)
...........
......

Öncelikle TUHTELUFUN kelimesinin kaynağına , sülasi fiiline göz atıp geçirdiği anlam değişimlerine bakalım:
خَلَفَ = Sülasi mazi fiil. Anlamları: Halefi olmak , yerine geçmek veya oturmak , tahta varis olmak , takip etmek , izlemek , birinin yerini almak , yerine gelmek , bir kimsenin halifesi olmak , halife etmek , birinin yerini almak, peşinde gelmek , halef olmak , değişmek "
Masdarı: خِلاَفَةً و خِلِّيْفَي و مَخْلَفاَ


خَلَّفَ = Tef'il babı mazi fiil. Masdarı: تَخْلِيفاً dır. Anlamları:"Halife kılmak , geride bırakmak , arkasında bırakmak"
تَخْلِيفٌ =Biri ardında diğerini vaki kılmak , birinden sonra diğerini vaki kılmak

إِخْتَلَفَ = İf'tial babı mazi fiil. Masdarı: إِخْتِلاَفاً dır. Anlamları:" Farklı olmak , başka türlü olmak , başkalaşmak , ayrı olmak , muhtelif olmak , anlaşmamak , ayrılmak , değişmek , bir yere gelip gitmek, tezata düşmek , İhtilaf etmek"

اختلف في = Bir konuda ihtilaf etmek. (Dikkat edin "Fİ" harfi ceri ile kullanıldığı zaman)
إِخْتَلَفَ إِلَي الجَامِعِ = Camiye gidip geldi (Dikkat edin " İLA " hat-rfi ceri kullanıldığı zaman )
إِخْتَلفَ زَيْدٌ عَمْراً = Zeyid Amrı arkasında halife olarak bıraktı
مُخْتَلِفٌ = Muhtelif , değişik , çeşitli , ayrı , başka , müteferrik , birbirine benzemeyen , birbirinden farklı olan , türlü türlü olan
إِخْتِلاَفٌ= Uymamak , muvafakat etmemek , uyuşmazlık , anlaşmazlık , ihtilaf , muhalefet etmek , biribirine muhalif olmak , bir yere varıp gelmek , fark , başkalık , anlaşmazlık , ihtilaf , başkalık , bozuşukluk

إِسْتَخْلَفَ = İstif'al babı mazi fiil. Masdarı: إِسْتِخْلاَفاً dır. Anlamları: Halife etmek , birinin yerine halife bırakmak , birinin yerine geçmek , halife kılmak , geride bırakmak , arkasında bırakmak , halef olmak , ardıl olmak
إِسْتَخْلَفَهُ =Onu halife bıraktı , onun yerine geçti
مُسْتَخْلَفٌ =Halife kılınmış , halife , vekil
إِسْتِخْلاَفٌ =Kendi yerine halife ve kaymakam bırakmak , edinmek , yerine bir kimse koymak

تَخَلُّف = Tefa'ul babı mazi fiil , masdarı:تَخَلُّفٌ dır. Anlamları: Geri gitmek,sonra gelmek , sonraya kalmak , geri kalmak , evvel ki hal ve nisaptan çıkmak ,yoldan ayrılmak
تَخَلَّفَ عَنْ =...dan , den geri kalmak , gecikmek , yoldan ayrılmak , çıkmak , sapmak , vadeye hilaf etmek

أَخْلَفَ = İf'al babı mazi fiil, masdarı إِخْلاَفاً dir. Anlamları: Vaadinden dönmek , bozmak , çark etmek
أَخْلَفَ اليَمِينَ = Yemini bozdu
اَخْلَفَ وَعْدَهُ = Sözünden döndü

خَالَفَ =Mufaale babı mazi fiil, masdarı; مُخَالَفَةً و خِلاَفاً dir. Anlamları:Karşı olmak , karşı gelmek , muhalefet etmek
خَالَفَ القَوَانِينَ = Kanunlara muhalefet etti , karşı geldi , aykırı davrandı
خَالَفَهُ = Ona karşı geldi

خلف (Halefe) fiilinin zıddı تقدم ve سلف fiilidir.

Ayette geçen تَخْتَلِفُونَ ifadesi İF'TİAL babı muzari cemi gaip müzekker bir fiil olup , "Onlar ihtilaf ediyorlar, anlaşmazlığa düşüyorlar" anlamına gelir.
nurşen35 ve ÂlâLeyl beğendiler.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Temmuz 2020, 01:55   Mesaj No:83
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:38
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Bir soru ile kelimeyi daha iyi açmak istiyorum. Soru şöyle:

Aşağıdakilerden hangisinde ya da hagilerinde ihtilaf söz konusudur?

Çocuk: Bu gece dışarı çıkıp arkadaşlarımla vakit geçireceğim çünkü arkadaşlar ile vakit geçirmek zamanı faydalı kullanmaktır.

Baba:
a)Hayır çıkmayacaksın.
b)Hayır evde ders çalışacaksın.
c)Hayır arkadaşlarla vakit geçirmek zamanı faydasız kullanmaktır.
d)Ders çalışmak, arkadaşlarla vakit geçirmekten daha faydalıdır.
e)Arkadaşlarla vakit geçirmek faydasız; ders çalışmak ise faydalıdır.
Kara Kartal beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Temmuz 2020, 18:56   Mesaj No:84
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Bence şıkların hiç birinde İHTİLAF yoktur. İhtilaf olması için cümle bir yargı bildirmelidir. Çocuk bir eylemde bulunmak (Arkadaşları ile dışarıda vakit geçirmek) istiyor. Baba da oğluyla münakaşa / mücadele ediyor.

Kod:
a)Hayır çıkmayacaksın.
Bu sözde ihtilaf değil, babanın çocuğunu dışarı çıkmama konusunda ikazı vardır.
Kod:
b)Hayır evde ders çalışacaksın.
Bu cümlede yine ihtilaf söz konusu değil, çocuğun evde ders çalışması konusunda emri söz konusudur

PHP- Kodu:
c)Hayır arkadaşlarla vakit geçirmek zamanı faydasız kullanmaktır
Bu cümlede de ihtilaf yok, babanın çocuğuna kendi tecrübesini aktarması var. Ders çalışmak yerine dışarda arkadaşlarıyla oyun oynamak , çocuğun derslerinde başarısız olmasına neden olacaktır.

Kod:
d)Ders çalışmak, arkadaşlarla vakit geçirmekten daha faydalıdır.
Bu cümlede de ihtilaftan ziyade babanın çocuğuna önerisi var

Kod:
e)Arkadaşlarla vakit geçirmek faydasız; ders çalışmak ise faydalıdır.
Bu cümlede de ihtilaftan ziyade yine babanın çocuğunun faydasını düşünerek tavsiyesi var

Kuranda geçen ihtilaf edilen konular arasında ;
Peygamberlik / risalet
Kıyamet
İnanç
Kitap

Yahudiler: "Hıristiyanlar hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiç bir şey üzerinde değil." dediler. Ve bunlar Kitap´ı da okuyup dururlar, ilimden yoksun olanlar da aynen onların söyledikleri gibi söyledi.İhtilaf ettikleri şey hakkında, aralarında hükmü, kıyamet günü Allah verecektir. (Bakara-113)
Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap´ı hak olarak indirmiştir. Kitap´ta ihtilafa girenler, şıkak´a düşmüşlerdir/bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.(Bakara-176)

İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, ihtilaf ettikleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap´ı hak olarak indirdi. O Kitap´ta ihtilafa düşünenler, o Kitap´ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, ihtilafa girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde ihtilafa girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı, Allah, dilediği kişiyi/dileyeni doğru yola iletir.( (Bakara-213)

İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa´ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs´le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak ihtilaf ettiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor. (Bakara-253)
Allah katında din İslam´dır/barış ve esenlik için Allah´a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah´ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir. (Ali İmran- 19)
Allah şunu da demişti: "Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkâr edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım. Ve sana uyanları, inkâr edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım. Sonra bana olacak dönüşünüz;ihtilaf edip durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim." (Ali İmran-55)
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, ihtilaf edip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. (Ali İmran-105)

"Biz, Allah´ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih´i öldürdük" demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında ihtilaf edenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa-157)

Sana da Kitap´ı hak olarak indirdik. Kitap´tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah´ın indirdiğiyle hükmet, Hak´tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah´adır. O size, ihtilaf ettiğiniz şeylerin esasını bildirecektir. (Maide -48)
Şunu da söyle: "Allah herşeyin Rabbi iken O´ndan başka rab mı arayayım? Her benliğin kazandığı kendi üstünde kalır. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Nihayet dönüşünüz Rabbinizedir. İhtilaf ettiğiniz şeyleri O size haber verecektir."
(En'am-164)
O vakit siz, vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ihtilafa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir. (Enfal-42)
İnsanlar bir tek ümmetten başka değilken ihtilafa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz öne geçmemiş olsaydı, tartışıp durdukları konuda aralarında hüküm verilir/iş mutlaka bitirilirdi (Yunus-19)
İnsanlar bir tek ümmetten başka değilken ihtilafa düştüler. Eğer Rabbinden bir söz öne geçmemiş olsaydı,ihtilaf ettikleri konuda aralarında hüküm verilir/iş mutlaka bitirilirdi.(Yunus-19)
Yemin olsun, biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve kendilerine temiz yiyeceklerden rızık verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler. Hiç kuşkusuz, Rabbin, ihtilaf ettikleri şey hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.(Yunus-93)

Daha bir çok ayette buna benzer ayetler vardır
ÂlâLeyl ve Kara Kartal beğendiler.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Temmuz 2020, 16:35   Mesaj No:85
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:38
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sad sûresi 24. ayette Hz. Dâvûd imtihan edildiğini zannediyor hemen ardından da "festegfera" kelimesi geçiyor. Af dileyip secdeye kapanıyor.

Eğer festegfera değil de vestegfera denseydi nasıl bir anlam değişmesi olurdu? Oradaki fe'nin verdiğu mânâ nedir?

Mesela "Birini öldürdü ve istigfarda bulundu" ile "Birini öldürdü fe istigfarda bulundu arasındaki mana değişimi ne?
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Temmuz 2020, 18:44   Mesaj No:86
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
ÂlâLeyl Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Sad sûresi 24. ayette Hz. Dâvûd imtihan edildiğini zannediyor hemen ardından da "festegfera" kelimesi geçiyor. Af dileyip secdeye kapanıyor.

Eğer festegfera değil de vestegfera denseydi nasıl bir anlam değişmesi olurdu? Oradaki fe'nin verdiğu mânâ nedir?

Mesela "Birini öldürdü ve istigfarda bulundu" ile "Birini öldürdü fe istigfarda bulundu arasındaki mana değişimi ne?
Arapçada FE edatı "takibiyye, akabiyye" ifade eder ve "hemen arkasında" anlamı verir.
"Birini öldürdü" dedikten sonra "fe "harfi gelerek "istiğfar etti" denilirse ,istiğfarın öldürme eyleminin hemen arkasından yapıldığını ve pişmanlık
ifade eder. Ve harfi gelseydi o zaman belli bir zaman aralık olduktan sonra istiğfar ettiğini gösterir. Adamı öldürdükten sonra hapse girdikten sonra ya da ömrünün sonlarında istiğfar edebilir.
ÂlâLeyl beğendi.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Temmuz 2020, 15:54   Mesaj No:87
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:38
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Yusuf 91. ayetteki "âśereke" kelimesini açarmısınız?
Alıntı ile Cevapla
Alt 24 Temmuz 2020, 18:50   Mesaj No:88
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
ÂlâLeyl Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Yusuf 91. ayetteki "âśereke" kelimesini açarmısınız?

قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ اٰثَرَكَ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَاِنْ كُنَّا لَخَاطِـ۪ٔينَ

"Allah'a yemin olsun; gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Biz ise kesinlikle hata edenlerdik" dediler."

"Aserekellahu " Allah seni üstün kıldı demektir
Burada geçen fiil "Âsere" İF'AL babıdır. Bu fiilini sülasi kökü ise أَثَرَ ESERE fiilidir.
ESERE fiilinin anlamları şunlardır:
"İz takip etmek , izince gitmek , izlemek , haber nakil etmek , hadis nakil etmek , rivayet etmek , zikir etmek , irad etmek , hürmet ve ikram etmek , devenin tırnağını simtıraş ile oymak , erkek deve dişisine aşmak , nakiletmek , izince gitmek"

اَثَر (ESERUN):Eser , yapıt , iz , nişan , alamet , belirti , damga , geride kalan şey , hadis , etki , tesir bir şeyin yerinde kalan kalıntısı , bakiye , haber , sünnet , bakiyesi , kılıç parlaklığı , yol , abide , bir sebepten neşet eden nesne ve fiili , amel , ve umum bergüzar tutulacak nesne ve nişan , bir nesnenin alamet ve Hz Muhammed'in sünneti ve Ashab-ı Kiram'ın sözü , bir nesnenin resminin bakiyesi , kılıç yarası , akabinde , başkalarında söz nakil etmek , tarih ve vekayi kitabı , siyer kitabı

أَثَّرَ ESSERE : Tef'il babı fiil olup "Esir etmek , etkilemek , içine işlemek , kar etmek , tercih etmek , dokunmak , üstün tutmak , nişan , iz bırakmak , alamet koymak" anlamlarına gelir
خَدَّ الدمعُ في خَدَّه، إذا أثَّر فيه
"Göz yaşı onun yanağında iz yaptı"
أَثَّرَهُ = "Onu etkiledi , ona dokundu , onu tercih etti"

آثَرَ ÂSERE ise İF'AL babı olup ; "Seçmek , üründülemek , tercih etmek , yeğlemek , ihtiyar ve intihap etmek , bir şeyi bir şeye tabi etmek , kesb-i ehemmiyet etmek , üstün tutmak" gibi anlamlara gelir. Mesela:
آثَرَ الحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَي ألآخِرَةِ
"Dünya hayatını ahirete tercih etti"

ESERE kökünden kaynaklanan farklı kullanımlar:
مُسْتَأْثِرٌ MÜTESSİR: Bencil , egoist , kendi çıkarını gözeten
اَثِير ÂSİİR: Favori
مَأْثُورٌ ME'SUR: Geçmiş büyüklerden rivayet olunan , intihap edilmiş , devam edegelen , naklolunan
أَثيرٌ ESİİR: Esir , eter , havadan hafif ve gök cisimleri arasında varlığını uygulayan bir hafif cisim
تأَثُّرَاتٌ =TE'SİRAT: Etkilenmeler
مِئْثَارٌ =Mİ'SAR :Süt ölçer , dedektör
مؤثرات =MÜESSİRAT: Etkinler
أَثْرَي =ESRA. En zengin
أَثَرِيَّةٌ ESERRİYETUN: Arkeolog , arkeolojik , antik
أَثْرَي ESRA = Rutubetli , yağışlı , toprak , yer
تَأْثِير TE'SİİR: Tesir
....
...
nurşen35 ve ÂlâLeyl beğendiler.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Alt 27 Temmuz 2020, 21:29   Mesaj No:89
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ÂlâLeyl isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 58435
Üyelik T.: 07 Kasım 2017
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Yaş:38
Mesaj: 148
Konular: 14
Beğenildi:214
Beğendi:260
Takdirleri:3408
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Hüccet, Burhan ve Sultan

Her üçü icin de meallerde delil, kanıt anlamını görüyorum.

Bu üç kelime ne manaya gelir? Aralarında bir fark var mıdır? Varsa bu fark nedir?

Mesela bu kelimeleri bana hissettirdiği şekilde ayırayım:

Sultan kelimesi bana cismani delil gibi geliyor. Beş duyu organıyla ispatlayabileceğimiz şeyler. Mesela "Ay diye bir şey vardır." Nasıl ispatlarsın? Gece bulutsuz gökyüzündeki Ay'ı göstererek. Gösterir ve ispatlamış oluruz.

Hüccet ise ilmi delil gibi geliyor. Beş duyu organıyla ispatlayamazsın. Soyut kavramların ispatı diyebiliriz buna. Matematik gibi.

Burhan ise ne beş duyu organıyla ne de ilmi olarak ispatlanabilir bir sey. Kalben yakin diyebilecegimiz, kalbi olarak bileceğimiz kanıt. Herkes bu kanıtı kendi nefsinde görür. Kendi kalbinde hisseder. Bunu mantıken bir sebebe dayandıramaz. Kalbini açıp gösteremez de. Beş duyu organıyla algılanabilecek bir şey değildir bu.

Kelimelerin bu ayrıştırmasını bir bilgiye dayanarak yapmadım. Tamamen uydurma bir mana ayrıştırması yaptim sakın bu manalandırmayı kaynak olarak kullanmayın. Belki burhan beş duyu organıyla algılanan sultan kalbî kanıt. Ya da hüccet... belki de hepsi bir digerinin yerine kullanilabilir...

Sorun şu. Böyle bir ayrım da var mı? Varsa nasıl ayrıştırırsın?
Alıntı ile Cevapla
Alt 28 Temmuz 2020, 11:35   Mesaj No:90
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Standart

Ayrıca "Delil" kelimesini eklemeyi unutmuşsunuz

Şimdi elimizde 4 tane kavram var: DELİL-HÜCCET- SULTAN-BURHAN
Bu kavramların hepsi de Kur'an'da geçmekte olup meallerde genellikle "delil" anlamı verilmiştir. Bu kavramlar eş anlamlı olsalar da yine de aralarında ince ayrıntıları vardır. Allah Teala Kuran'da bu kavramları kullanılırken neyi nerede kullanacağını en iyi bilendir. Bu aynı zamanda Arap dilinin zenginliğinden kaynaklanmaktadır.Arapçada kelimelerin detayı girdikçe kavramların deruni anlamı ortaya çıkyor.
Şimdi bu kavramların Kuranda nerelerde ve nasıl kullanıldıklarına bir bakalım:

1-DELİL:
Kuranda DELİL kavram olarak sadece Furkan suresi 45.ayette geçiyor:
اَلَمْ تَرَ اِلٰى رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّۚ وَلَوْ شَٓاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِناًۚ ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَل۪يلاًۙ
"Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık."

Delil kelimesi DELİL olarak tek bir ayette kullanılmasına karşı başka ayetlerde delil kelimesinin türediği fiil olan "DELLE" fiili kullanılmaktadır ve "Doğru yolu göstermek , delalet etmek , naz etmek , kılavuzluk etmek , rehberlik etmek , göstermek , aydınlatmak , kadın nazlanmak , iftihar etmek , övünmek" gibi anlamlarına gelir.
Furkan suresindeki delil kelimesi;Doğru yolu gösteren, meçhulü keşfetmekte ve malumun sıhhatini ispat etmekte vasıta ve âlettir. Güneşin konumu gölgenin halleri için bir somut bir delildir.

2-HÜCCET:
Bu kelime "HACCE" حَجَّ fiilinden türemiştir. Bu fiil ; "Hacc etmek , hac yapmak , kutsal yerleri ziyaret etmek , hacca gitmek , Kabeyi tavaf ve ziyaret etmek , hüccetle yenmek , gelmek , kastetmek , hüccetle galip gelmek , yarayı mil ile açmak , vaz geçmek " gibi anlamlara gelir.حَجَّةٌ HACCETUN kelimesi "Hac etmek" anlamına gelirken "HUCCETUN" kelimesi "ispat, delil, kanıt anlamına gelir.
Bu kelime Kuranda şu ayetlerde geçiyor:
"Her nereden çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. İçlerindeki zalimler dışında, insanların ellerinde sizin aleyhinize kullanacakları bir delillerinin(HÜCCETLERİ olmaması için her nerede bulunursanız bulunun yüzlerinizi onun tarafına çevirin. Onlardan korkmayın, benden korkun ki, size olan nimetimi tamamlayayım. Böylece olur ki, hidayete erersiniz." (Bakara -150)
"Bunları müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik ki, peygamberler geldikten sonra, insanların Allah'a karşı savunacak delilleri/ HÜCCETLERİ / bahaneleri olmasın. Allah üstün ve güçlü olandır ve her yaptığını yerli yerince yapandır." (Nisa-165)
"De ki: "En kesin ve üstün delil/ HÜCCET, Allah'ındır. Allah isteseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi." (En'am-149)
Bu ayetler ışığında HÜCCET; maksadı açıklayan delildir. Yani iki aykırı delilden birisinin daha sağlam olduğunu gösteren tutarlı önermedir. Aynı zamanda hüccet;Bir iddianın doğruluğunu ispat için gösterilen resmi vesika ve senet demektir.Hüccet, nesne ve vasıta makamındadır. Delil ise nesne ile yani hüccet ile elde edilen akli ve zihni çıkarımlardır.Kendisiyle delil getirilen şeyin de hüccet diye adlandırılması uygundur.
"Daveti kabul edilip İslâm'a girildikten sonra, Allah ve dini konusunda tartışanların delilleri/ HÜCCETLERİ, Rableri katında bâtıldır, boştur. Onlar Allah'ın gazabına uğramışlardır. Üstelik onlar için dehşetli bir de azap vardır." (Şura-16)
HÜCCET kelimesinin kaynaklandığı fiilin farklı kullanımları da ayetlerde geçer.Mesela;
"Kavmi, onunla çekişmeye girişince /HACCU de Allah bana doğru yolu buldurduktan sonra da onun hakkında benimle çekişmeye / TUHACCU mi kalkıyorsunuz demişti, ben, sizin Tanrıya eş tanıdıklarınızdan korkmam, Rabbim ne dilerse o olur. Rabbimin bilgisi her şeyi kavramıştır, hala mı düşünmeyecek, öğüt kabul etmeyeceksiniz? " (Enam-80)

3-SULTAN
سُلْطَانٌ kelimesi Arapçada şu anlamlara gelir:"Sultan , padişah , hüsrev , kral , vali , melikşah , devlet başkanı , hükümdar , hünkar , güç , kuvvet , kati delil, yetki"
Kur'anda kullanımı şöyledir:
"Muhakkak, Musa'yı da ayetlerimizle ve apaçık olan bir delille/ SULTANLA gönderdik."(Hud-96)
"Saltanatım, iktidarım, gücüm/ SULTAN de benden alındı, yok olup gitti.” (Hakka-29)
"Peygamberleri dediler ki: "Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak ve size belirli bir süreye kadar mühlet vermek için sizi davet eden Allah hakkında şüphe olur mu?." Dediler ki: "Siz de bizim gibi birer insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi atalarımızın tapmakta olduklarından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil /SULTAN getirin."(İbrahim-10)
"Andolsun ki, Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille/ SULTANLA gönderdik." (Mümin-23)
"Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil / SULTAN mi vermek istiyorsunuz?" (Nisa-144)
Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (SULTAN)' olmaksızın aşamazsınız.(Rahman-33)
Kalplere yapılan saldırılardan dolayı delile de sultan denilir. Fakat bu saldırı daha çok müminlerin ilim ve hikmet sahibi kimselere yapılır.

4-BURHAN
Burhan kavramı delillerin en sağlam olanıdır.Burhan her zaman kaçınılmaz olarak doğruyu gösteren , doğrulanması gereken delildir. Kurandaki kullanışlarına bakalım:
"Dediler ki: 'Yahudi veya hristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez.' Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: 'Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı / BURHANINIZI getirin.'” (Bakara -111)
"Ey insanlar Rabbinizden size 'kesin bir kanıt (burhan)' geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik." (Nisa-174)
"Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: 'Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden öncekilerin de zikri.' Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar."(Enbiya-24)
Bir hadiste de burhan kelimesi şu şekilde geçiyor: الصدقة برهان = Doğruluk / dürüstlük burhandır / delildir. (Müslim)

Deliller içinde de kuvvet makamları vardır ki, burhan deliller içinde kuvvetli bir makamı ifade ediyor. Burhan, inkarı kabil olmayan kuvvetli delil demektir.
nurşen35 ve ÂlâLeyl beğendiler.
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sorum var elfidamı DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler 15 23 Şubat 2014 10:36
bir sorum var Nickübra İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar 1 02 Ağustos 2013 22:32
ÖNEMLİ BİR SORUM VAR.. AŞK'ÜL İSLAM Soru Cevap Arşivi 16 12 Temmuz 2013 14:54
bir sorum var erkan1975 Soru Cevap Arşivi 4 12 Eylül 2010 20:58
BİR SORUM VAR !.. AŞK'ÜL İSLAM Soru Cevap Arşivi 30 19 Temmuz 2009 22:53

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.