Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Şiirler ve Şairler (https://www.forum.medineweb.net/517-siirler-ve-sairler)
-   -   Ay yüzlü Resul'e (https://www.forum.medineweb.net/siirler-ve-sairler/8277-ay-yuzlu-resule.html)

_bülbül_ 26 Kasım 2008 21:36

Ay yüzlü Resul'e
 
Bedbahtım; zamanın köhnesinde yaşamaya mecbur olduğum için
Bedbahtım; senin saadet asrından ve nur ikliminden uzak kaldığım için
Bedbahtım; hakikat güneşinin altında nefsimin buzlarını eritemediğim için
Bedbahtım; nurunla cilalanamadığım ve varlığında yok olamadığım için
Bedbahtım; senin iman göğünde sönük de olsa bir yıldız olamadığım için
Bedbahtım; ayaklarının değdiği kızgın kum tanelerine yüzümü süremediğim için
Bedbahtım; arkanda el bağlayıp Hakk’a yönelen cemaatine dâhil olamadığım için
Bedbahtım; fezayı kuşatan mübarek dualarına yürekten ‘âmin’ diyemediğim için
Bedbahtım; gönül pervazlarına konup adını terennüm eden bir ak güvercin olamadığım için
Bedbahtım; yüreğim hicret duygularının sancısıyla kıvranıyor, doğranıyor şimdi…

Sen gidince; güneşin ziyası değmez oldu üstümüze, yıldızlar iyice kıstı o berrak ışığını
Sen gidince; yeşilin büyüsü siyahın mateminde eriyip buz kesildi ebemkuşağı
Sen gidince; dindi rahmet yağmurları, kirlendi gönül evimiz, tarumar oldu hanemiz
Sen gidince; kanadı kırıldı yetimlerin, yüreği burkuldu gariplerin ve mazlumların
Sen gidince; çağların üstüne kâbus misali kalın bir paçavra örtüldü, yırtıldı perdeler…
Sen gidince; riya, inkâr ve hıyanet altın devrini yaşamaya başladı toz duman içinde
Sen gidince; ümmetinle birlikte Hira Dağı da gözyaşı döktü buz tutan eteklerine
Sen gidince; zamanın bağrına düştü ateş, sessizliğin çığlığı tuttu yedi kat göğü
Sen gidince; çıkmaz oldu Bilâl-i Habeşilerin yanık sesi, yas tuttu arşın direği minareler
Sen gidince; düşmez oldu cemreler toprağa, hayat hayatını kaybetti her dem nefes alsak da…

Ey Sevgili; şimdi bir yağmur damlacığında berraklaşıp düş, kavrulan gönül çölümüze
Ey Sevgili; yoluna revan olanların safında yer almak bahtiyarlığın tarifsiz şahikasıdır
Ey Sevgili; senin rayihana muhtacız, suretine ve siretine hasrettir gönül gözlerimiz
Ey Sevgili; hasretin dayanılmaz oldu gayri, doğ ne olur güneş olup kararan göğümüze
Ey Sevgili; yaratılan cümle mevcudat senin bitimsiz aşkına Kerem olmuştur
Ey Sevgili; cismine hayran, yoluna kurban olduğum, gül yaprağına sinmiş teninin kokusu
Ey Sevgili; sensizliğin gurbetinde mahkûm duygularım; Muhammed’im, can Ahmed’im…
Ey Sevgili; sensin mevsimlerin ilkbaharı, rüzgârların kıbleden eseni, cennetin müjdecisi
Ey Sevgili; Miraç gecesi sana açılmıştı yedi kat gökler, sidretül müntehaya değmişti başın
Ey Sevgili; sürmeli gözlerinden süzülen şehla bakışlar, ateşe duvar olur ruz-i mahşerde

En Sevgili; senin nurun güneşin aydınlığını bile gölgede bıraktı, bulutlar sana ağladı
En Sevgili; aşkınla, hasretinle, eleminle yanmayan yürekler yüktür tarumar sinelerde
En Sevgili; güllerin nebisi, nebilerin gülü, hakikat güneşinin süveydaya düşen gölgesi
En Sevgili; hissiz, sevgisiz, muhabbetsiz, aşksız gönülleri aydınlatan ışıksın sen…
En Sevgili; acizdir kalemler, seni anlatmaya muktedir değil şair, kâğıtlar yetmez methine
En Sevgili; bir gece, tek bir gece rüyalarıma misafir ol, doyasıya seyredeyim o gül cemalini
En Sevgili; içimizi yakar müşfik bakışların, kalp göğünden doğar gül yüzlü hayalin
En Sevgili; gül kokusunu senden alır, herkes sana hayran kalır, sana dönen yolu bulur
En Sevgili; göklere adın yazılıdır, senden alır yıldızlar ışığını, bulutlar rahmetini…
En Sevgili; nurun dolar gönül hanemize, ağarır tan vakti karanlığın koynundaki düşlerimiz

Hasretim; payıma düşmeyen o doyumsuz sevdanın her dirhemine nefes kadar…
Hasretim; kıpkızıl güneşin kavurucu sıcağında şefkatli gölgenin altında serinlemeye
Hasretim; ashabın seni yücelten ve gök kubbeye sığmayan sınırsız sevgisine
Hasretim; nefreti silip süpüren aşk iklimine, engin hoşgörüne ve şiddetin panzehiri sevgine…
Hasretim; hasat mevsiminde ağırlaşan başağını yere eğen buğday misali ağır başlılığına
Hasretim; hıçkırıklardan tebessümler çıkaran, umarsızlığı umuda dönüştüren duruşuna
Hasretim; seherlerde gül dalı işlemeli seccadelerde Allah’a dönüp yakaran titrek sesine
Hasretim; yağmalanan duygularımızı, cam kırıkları arasından toplayıp kalbimize serpişine
Hasretim; bir kılını koca dünyayla değişmediğim saçının her bir teline, ahirine, evveline…
Hasretim; nurdan cemaline, erişilmez kemaline, anlatılmaz ahvaline, ikbaline, her şeyine…

Dön artık; serpildi nifak ağacı, günahlar boyumuzu aştı, hakikat yuvadan uçtu
Dön artık; kurudu pınar başları, akmaz oldu nurlu oluklardan hayat suyu
Dön artık; gayya çukurlarından temenna dileyenler uyansın gaflet uykularından
Dön artık; Kisra saraylarındaki sütunları yeniden imar ediyor asrın Ebu Cehilleri
Dön artık; ayağa kaldır zulmün önünde diz çökmüş ümmetini, bir kez ruhundan üfle
Dön artık; bitsin gönül gurbetleri, dinsin hüzün sağanağı, kanatlansın yetim hissiyatımız
Dön artık; merhem ol yaralanmış bilinçlerimize; sula, kuruyan gönül pınarlarımızı
Dön artık; şafaklarımız hüzne boğulmasın, dağıt ruhumuzda çöreklenen karanlığı
Dön artık; gecelerin efkârı bitirdi bizi, dinmiyor kalbimizi saran o yetim sızı
Dön artık; haybeye kürek çeken ellerimiz, hakikat mumunun fitilini tutuştursun

Gel ki; dinsin yüreklerin sızısı, kırılsın hakikati tersyüz eden kiralık kalemler
Gel ki; yeşersin dualar, can bulsun ahların gökleri kuşattığı raddede uhrevi arzular
Gel ki; hüznün alevleri sönsün rahmet damlalarının çepeçevre kuşattığı yerde
Gel ki; esrik düşünceler can suyuyla çelikleşsin, diri kalsın biteviye
Gel ki; hayra tebdil olsun serencamımız, yol alsın bulutlara, buharlaşsın gamımız
Gel ki; durulsun hercai duygularımız, hedefini bulsun taş yerine attığımız gonca güller
Gel ki; tek bedende toplansın cümle canlar, yetim kalmasın minarelerde ezanlar
Gel ki; ihtiraslar dinsin, sabrın ve şükrün bayrağı dalgalansın ruhun maviliklerinde
Gel ki; açılsın üzeri is bağlamış, duvarlara çivilenmiş, ölülere adanmış nurlu sahifeler
Gel ki; hafiflesin serçelerin kanatlarına yüklenen kurşundan ağır yükler…

Sen ki; gönül bahçelerimizin solmayan gülüydün, dikenlerin ensesinde açan
Sen ki; putların taşlardan çok olduğu bir Mekke gecesinin alacakaranlığına doğmuştun
Sen ki; çaresizlerin çaresi, umarsızların gözyaşlarını silen şefkat ve umut eliydin
Sen ki; karakışlarımıza baharın gülen yüzünü nakşettin, diriliş muştusuydu getirdiklerin
Sen ki; paçavralar altında kıvranan ve ruhuna prangalar vurulan kimsesizlerin kimsesiydin.
Sen ki; bir damla gözyaşında okyanuslar saklardın, kirlenen hislerimizi paklardın
Sen ki; kâinat kitabının içine sığdıramadığı, bulutların kıyıp da yağdıramadığı nursun
Sen ki; korunaktın, limandın imanımızı sakladığımız, küfrün kalelerini yokladığımız…
Sen ki; yüreklere altın yaldızla işlenen suretinle, adınla kalp tahtının güçlü padişahıydın
Sen ki; naatlarımızı anlamlandıran, sözü kıymetli kılan, mana eriydin berzahımızda

Sensiz daralıyor yürek denizlerimizin kararan ufukları, fırtınalar dinmiyor ateş deryalarında
Sensiz daralıyor asumanın nefesleri, büküyor boynunu kutlu bahçedeki peygamber çiçekleri
Sensiz daralıyor vakit, yanıyor muhayyel saraylarım, intizara gömülüyor alevden âhlarım
Sensiz daralıyor görüş alanım, fırtınalarda inciniyor, kırılıyor ipekten kanatlarım…
Sensiz daralıyor kalbimizin saçakları, uhrevi bakışın yakıyor kirpiklerimi, soluyor gamzelerim
Sensiz daralıyor yürek dağlarım, leyli düşünceler kurşuna diziliyor, eşkıyalar çalıyor hislerimi
Sensiz daralıyor mevsimlerin soluğu, çatlıyor tohum, çürüyor olgunlaşan meyveler dallarında
Sensiz daralıyor göğüs kafeslerimiz, şehrayinler karanlığa el pençe divan duruyor sabahlarda
Sensiz daralıyor gönül kıyılarım, sadağında paslanıyor oklar, kumlar şimdi kırgındır denize
Sensiz daralıyor sesimizin değdiği coğrafyanın nazenin ervahı, kül oluyor coşkumuz tende

Ey gölgesi fecre kadar uzayan, melali aynalara yansıyan güzel, karanlığımıza hükmet!..
Ey gökleri gezen seyyah, uğra bizim de iklimimize, damıt ve dağıt içimizdeki hüzünleri
Ey gönüllere köprü olan, kin köprülerini yıkan dost, dökülmesin umut ağacımızın yaprakları
Ey ilham pınarlarının eşsiz kaynağı, esirgeme can suyunu, serp çatlayan yüreğimize
Ey korkularımızı silip süpüren, sol yanımda taşıyorum alev parçasına dönüşen yokluğunu
Ey bereketli yağmurlarla gelen nur damlası, çölleşen gönül atlasımıza ruhundan can ver
Ey gönüllerin mümbit topraklarında açan yetim gül, çağlasın nehirlerin her kum tanesinde
Ey göklerdeki yıldızları devşiren nurlu elçi, ışığını gönder kapkaranlık atmosferimize
Ey varlığı yoklukta bulan sevgili, gözlerin çağırsın beni dar vakitlerde gönül hapsine
Ey tarihin gülen talihi, götür hülyalarımızı teslim eyle sözün çoğalan keremine…

Esselatü Vesselamü Aleyke ya Resûlullah!...Esselatü Vesselamü Aleyke ya Habiballah
M.NİHAT MALKOÇ

Emekdar Üye 26 Kasım 2008 21:44

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Harika bir yazı..
Sağol bülbülüm:)

akgün 26 Kasım 2008 21:49

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Allah(c.c) razı olsun yine güzel bir yazı sevgili kardeşim.....

_bülbül_ 26 Kasım 2008 22:05

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Bir gün gelrisem nur beldene önce sıddıkı bulup ondan soracağım seni nasıl sevdiğini ömerden soracağım sana nasıl dua ettiğini osmandan soracağım nasıl senin yanondaki edepli halini aliye sorarım sonra senin yanından sofrandan neler kazandı
Fatımana sorardım nasıl babalık ettiğini
Aişeden sorardım kuran ahlakı olan ahlakını
Ve kimi bulursam sormak isterdim senin her halini her halini halim edinmek sünnetine sarılmak isterdim
Seni ashabını yolundan gidenleri seviyoruz efendim şefaatinizi ümid ediyor özlemle buluşacağımız günü bekliyoruz....

_bülbül_ 27 Kasım 2008 09:12

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Milyonlarca insan ravzana akıyor
İçimde bir yare durmadan kanıyor
Gözüm binbir türlü hayale dalıyor
Nur yağan ravzana berate geldim

Sen habibsin hakka göreyim bir defa
Dünyanın içinde kim sürdü ki sefa
Kainata rahmet Muhammed Mustafa
Nur yağan ravzana berate geldim

Sen desen gel beri Alemin serveri
Kül oldu bedenim aşkına düşeli
Kendi canımdan çok sevdim ben seni
Nur yağan ravzana berate geldim

Nice kullar çağlar Resul desen ağlar
Sevdan tane tane yüreklere damlar
Senin için feda kılındı bu canlar
Nur yağan ravzana berate geldim
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

havra 27 Kasım 2008 11:11

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Sen gidince; güneşin ziyası değmez oldu üstümüze, yıldızlar iyice kıstı o berrak ışığını
En Sevgili; senin nurun güneşin aydınlığını bile gölgede bıraktı, bulutlar sana ağladı
Ey Sevgili; şimdi bir yağmur damlacığında berraklaşıp düş, kavrulan gönül çölümüze
Dön artık; haybeye kürek çeken ellerimiz, hakikat mumunun fitilini tutuştursun

Esselatü Vesselamü Aleyke ya Resûlullah!...Esselatü Vesselamü Aleyke ya Habiballah


_bülbül_ 27 Kasım 2008 11:42

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Sağolasın havra kardeş yaktın içimizi

_bülbül_ 30 Kasım 2008 06:57

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Çağlağan suların sesi
Öten bülbüllerin dili
Esen rüzgarların yeli
Seni çağırır ya Nebi..


Yağmura hasret topraklar
Sararıp döken yapraklar
Aşkın ile yanan canlar
Seni çağırır ya nebi

Gönüller sahibi
Rahmanın habibi
Dertliler tabibi
Ya nebi....


Hem canların canı
Hem şefaatkanı
Gönüller sultanı
Ya nebi.....


Mevlaya açılan eller
Allah Allah diyen nurlu yüzler
Aşkıyla söyleyen bu diller
Seni çağırır ya Nebi....

_bülbül_ 30 Kasım 2008 07:04

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 
Nur Ahmedim gül yüzlü peygamberim

Eyanadan öksüz babadan yetim
Ben doğuştan sana öyle hasretim
Seni görmeye el vermez gafletim
Nur yüzlü gülyüzlü peygamberim

Nur ahmedim Can Ahmed Muhammedim
Şafkatli merhametli peygamberim
Mahşer günü şefaatini beklerim
Nur ahmedim Gül yüzlü

Has bahçesinin nadide çiçeği
Karanlık güneşi rahmet meleği
Müflisler umudu Abid emeği
Nur Ahmedim nur yüzlü peygamberim

Sen uhud dağından daha heybetli
Ümmetine tevazu merhametli
Ben biçare hem günahkar hem dertli
Nur Ahmedim gülyüzlü peygamberim.....

Bu kara yüzümle nasıl geleyim
Mahşer günü bilmem kime gideyim
Hangi dille bilmem sana cevap vereyim
Nur Ahmedim gülyüzlü peygamberim...

_bülbül_ 16 Ocak 2009 20:18

Cvp: Ay yüzlü Resul'e
 


Bir olalım

Gel kardeşim bir olalım
Bu peygamber buyruğudur
Tek vücut Çınar olalım
Bu peygamber buyruğudur

Gaflet ikilikte kalan
Vatanda olur talan
Bu gidişin sonu viran
Bu peygamber buyruğudur

Ben bildiğim dava haktır
Türk’ün korkusu yoktur
Fesatlıkta kalan çoktur
Bu peygamber buyruğudur

Birdir Allah canların canı
Birdir ahır ve evveli
Pirimiz Horasan erenleri
Bu peygamber buyruğudur

Horasan erenidir sözüm
Bu yola adadım canım
Kurtuluşa tekbir çözüm
Bu peygamber buyruğudur


SAAT: 14:54

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306