![]() |
Hırsızlık hakkında soru ve cevaplar HIRSIZLIK VE AHLAK SEFERBERLİĞİ Hırsızlık bir ihtiyaçtan mı kaynaklanır? Bir işsizlik ve açlık sonucu mu işlenir? Yoksa fakirliğin sürüklediği bir mecburiyet midir? Bunları haklı görecek olsak, her muhtaç insanın, işsiz kalan, açlık sıkıntısı çeken her yoksulun hırsızlık yapması gerekir? Bunlar söz konusu olmadığına göre, hırsızlık bir ahlaksızlıktır ve bir arsızlıktır Sahtekârlık, dolandırıcılık, kalpazanlık, hilekârlık hepsi birer ahlak düşüklüğüdür, bir terbiyesizliktir Diğer açıdan insanlık dışı bir alışkanlık, bir vicdan yoksunluğudur Hangi inanca mensup olursa olsun, her milletin nefret ettiği ortak bir suçtur Bugün hemen hepimizi tedirgin eden bir illet haline gelen hırsızlık, neredeyse bir “kazanç yolu” haline gelmek üzere Bu kişiler ne kanundan çekiniyor, ne polisten korkuyor, ne de cezaevinden Ceza alsalar bile birkaç ay, bilemediniz birkaç sene yatıyor Çıkar çıkmaz, ilk fırsatta aynı “mesleğe” dönüyor Üstelik cezaevinde “ustalık” eğitimi de alıyor, uzmanlaşıyor, azmanlaşıyor, azgınlaşıyor, iyice azıtıyor Gözüne diktiği üç beş bin liralık bir mal için insan hayatını ve aile mahremiyetini hiçe sayıyor Geçtiğimiz gün bir tanıdığımın evine hırsız giriyor Dört çocuklu bir işadamı Çocuklarının en büyüğü on yaşında Hiç kimsenin malında gözü yok Ticaretin bütün kapılarından girip çıkan bir müteşebbis Gecenin bir yarısında üç soysuz evine giriyor, yatak odasına kadar yaklaşıyor, pantolonunun cebinden arabasının anahtarını alıyor, kredi kartlarını, çeklerini, senetlerini topluyor, arabaya atlayarak uzaklaşıyorlar Üzüntüsü para bul değil İçine sindiremediği, aklına geldikçe yumruğunu sıktığı, hiç kabul edemediği bir şey var: “Yatak odama nasıl girebilirler?” diyor “Hergün aynı saatte uyanan çocuklar uyansaydı, bir anda evin içinde gözü dönmüş üç kişiyi görselerdi, akıllarını oynatmazlar mıydı? Ya ben uyanmış olsaydım, neler yapacağımı hala kestiremiyorum” diye kendi kendini yiyordu Mesele madde ve para değil, asıl mesele bir ömür boyu hayatı cehenneme çevirecek bir geleceğin kararmasıydı Mağduriyetler had safhada, mazlumiyetler ileri düzeyde, psikolojik yıkıntı uç noktada “Kuvvet kanunda olmazsa”, Allah korkusu da hiç yoksa, vatandaş kendini nasıl müdafaa edecek, kendini nasıl güvende hissedecek? Bir de vatandaş çaresiz, güvenlik güçlerinin eli kolu bağlı, herkes müşteki ve isyanları oynarsa, işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor yaşananlar Bunun için, geliniz, el birliğiyle ahlak erozyonunu kökünden çözecek tedbirleri sonuna kadar alalım Ama hepsinin üstünde hep beraber ahlak düşüklüğünü giderecek bir ahlak seferberliğine çıkalım Öyle bir hedef tutturalım ki, öyle bir ıslah eğitimine çıkalım ki, kişi kendi malı olmadığı bir şeye, aç kalma pahasına da olsa elini sürmesin, yüzünü dönüp bakmasın Örnek mi lazım? İşte Asr-ı Saadet, işte Peygamber ahlakının yaşandığı yüzyıl ve Medine toplumu Çok uzağa gitmeye de gerek yok, Osmanlının son yüz sene öncesi yaşadığı hayatı incelesek yeter Zekâtın yaygınlaşmasıyla fakirin azaldığı, faizin adının bile geçmediği, imanın güçlenmesiyle şefkat ve merhametin bütün kalplerde yaşadığı yüzyıllar Mehmet Paksu |
SAAT: 16:10 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.