Fetih Senesi, Rabîulevvel Ayı, Pazartesi Günü?
 

Senelerden, "Senetü'l-Feth ve'l-İbtihac": Fetih ve Sevinç Senesi… Şehirlerden en mukaddes şehir, şehirlerin anası: Ümmü'l-Kurâ Mekke-i Mükerreme Cihet, cihetlerin en doğrusu: Doğu! Mekke'nin doğusu, Safâ Tepesi arkası Sokak, sokakların en talihlisi: Mevlid Sokağı Günlerden haftanın ilk günü, Kutlu Pazartesi Vakit, vakitlerin efendisi: Seher vakti Ev, evlerin en şereflisi: Baba Abdullah'ın mirası Hâne-i Saadet Anne, Muhammedü'l-Emîn'in annesi, ismiyle müsemmâ (güvenilir kadın) Âmine Hatun Mevlid-i saadette doğan çocuk: Zaman ve Mekanın Sultanı Hazreti Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa aleyhi ekmelelü't-tehâyâ Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem

Meşhur Veda Hutbesinde "Zaman döndü dolaştı ilk heyetine kavuştu" buyuran Peygamber Efendimiz'in dünyayı teşrifi ile nasıl ki tevhidî dinler, tahrifattan ve bid'atlardan tasaffi olmuş halleri olan İslamiyetle buluştu, buluşma fırsatını yakaladı; Cennet'e uzanan yolun taşları bir bir yerini aldı, yeniden döşendi ise; peygamber eliyle gerçekleşen bu ıslahat, ta'mirat, ta'dilat, tashihat ve tekmilat çalışmalarından payını "zaman" da aldı ve zaman, ilk yaratıldığı yörüngesine oturdu, mekan da ilk yaratıldığı o nur ile yeniden mayalanmaya durdu Çünkü Efendimiz, bütün varlığın kendisinden yaratıldığı o İlk Nur'du

Türkçe'mizde bir mevsimin adı olan ilkbahar, Arapça'da bir ayın ismidir: Rabîulevvel Zamanın son üçte birisinin bahar müjdecisi o İkindi Peygamberi Efendimiz, 12 ay içerisinden, İlkbahar manasına gelen Rabiülevvel ayının 12'si (miladî 20 Nisan 571) Pazartesi günü fecir vakti dünyayı şereflendirdiği gibi, yine Rabiülevvel'in 12'si (Miladî 8 Haziran 632) Pazartesi gününde irtihal-i dâr-ı bekâ buyurarak Yüce Dost'a doğru kanatlandı, huzuruyla şereflendi Âlemlere Rahmet'in gelişiyle Nisan yağmurları yağdı, çiçeklerler açtı Gidiş ayı olan Haziran'da ise yazın ilk meyveleri tadılmaya başlanmıştı

Efendimiz, Kâbe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin ordusunun helak edildiği "fetih ve sevinç senesi"nde doğmuştu "Allah'ın yardım ve fethi"nin gelip Mekke'nin fethinden sonra, dünyanın en büyük devleti Bizans'a karşı Üsâme komutasında büyük bir ordu hazırladığı o dış fetih senesinde, vefat etmişti Şöyle ki: Hastalanmasından bir gün öncesiydi Hicretin 11 senesi, Sefer ayının yirmi altısı, Pazartesi günü Peygamberimiz Ashab-ı Kirama sefer için hazırlanmalarını emretti Hedef: Bizans'tı Son Peygamber emri, cihanın fethi olmuştu! Ertesi gün de hummâya yakalandı ve En Sevgili'ye kavuşacağı vuslat döşeğinde geriye sayım başladı…
Doğumunda da, vefatında da Rabiülevvel'in 12'sinin Pazartesiye tevafuk etmesi, ay, sayı ve gün üçlüsünün buluşması, 63 yıllık zaman farkından sonra daha ziyade dikkate şayandır O günde hem zamanın, hem de bir ömrün iki ucu bir araya geldi, yeniden birleşti ve dairevî dönüş tamamlandı Eğer ebedî ahiret hayatı ve orada buluşmak olmasaydı, insanlık tarihinde bütün insanların yas tutacağı tek ortak gün Hz Muhammed'in vefat günü olurdu İnsanlığın sırf şu dünya mutluluğuna olan hizmeti bile Ona bu liyakati ve hakkı fazlasıyla vermektedir

Binaenaleyh doğum günü aynı zamanda vefat günü olan Allah Rasulü'nün mevlidi, bizler için getirdiği mesajın rahmet ve rehberlik cihetinin berdevam olması itibariyle bir bayramdır; fakat mübarek bedenleriyle insanlığın arasından ayrılıp elveda ettiğin gün olması itibariyle de içten içe bir hüzün ocağının yüreklerin derinliklerinde yanıp durduğu bir gündür Bütünüyle sâfi coşku içinde değil, ondan hem fiziken, hem de manen uzak oluşumuz sebebiyle hüznünü de derinden derine duyarak iki buudlu ve şuurlu bir mevlid günü geçirme ve tes'îd etme konumunda bulunuyoruz

İbnü'l-Hâcc" olarak bilinen İmam Ebu Abdillah Muhammed b Muhammed el-Abderî el-Fâsî el-Kayrevânî el-Mâlikî (737/1336), mevlid-i nebinin tarihinin hikmetine değindiği yerde der ki: "Eğer kutlu doğumun Rabiüevvel ayında ve Pazartesi gününde vuku bulmuş olmasının hikmeti nedir? Niçin içinde Kur'an'ın indirildiği Kadir gecesi bulunan Ramazan ayında veya haram aylarda, yahut Şaban ayının ortanca gecesinde ya da Cuma günü ve gecesinde dünyaya teşrif etmemiştir?" diye sorulursa, bu soruya dört şekilde cevap verilebilir:

Birincisi: Hadis-i şerifte geldiği üzere, Allah Teala ağaçları Pazartesi günü yaratmıştır (Buhari-Müslim) Bu yaratışta büyük bir tembih vardır ki o da, insanoğlunun gıdalar, rızıklar, meyveler ve hayırların yaratılması ile hayatlarını sürdürdükleri ve nefislerinin lezzetlendiği hususudur (Beri taraftan Peygamberimiz'in "yeryüzünde ağaçların yaratıldığı gün olan pazartesi günü"nde, yine ağaçların yapraklanıp çiçek açtığı İlkbahar ayında dünyaya teşrif buyurmuş olması arasında da manidar bir tevafuk vardır "Niye Pazartesi" günü doğduğunun hikmet, ibret ve tevafuk dolu cevabın detaylarını müstakil bir makale halinde bir sonraki yazımızda paylaşacağız MH)

İkincisi: Rabî' (ilkbahar) lafzında, kelimenin köküne nisbetle güzel bir işaret, hoş bir tefe'ül manası da vardır Ebu Abdurrrahman es-Saklî'nin dediği gibi: "Her insanın, isminden bir nasibi vardır"

Üçüncüsü: Rabî' (ilkbahar) mevsimi mevsimlerin en mutedil olanı, en güzel olanıdır; Efendimiz'in şeriatı da şeraitlerin en mu'tedili ve en müsâmahalı olanıdır

Dördüncüsü: Cenâb-ı Hakîm sübhânehû, doğduğu günü Efendimiz'le şereflendirmeyi murad buyurmuştur Eğer mezkur mübarek zamanlardan birisinde doğmuş olsaydı, o takdirde kendisinin o vakitlerin mübarekiyeti ile şereflenmiş olması vehmedilebilirdi (Yani doğduğu zamana kutsiyet kazandıran, Efendimizdir Yoksa Efendimiz, doğduğu zaman diliminden kutsiyet devşirmemiştir)" [Suyûtî, el-Hâvî li'l-Fetâvâ, 1/198, Beyrut, 1983]