Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   Allah ibadeti terk edenleri niçin cehennemle tehdit eder? (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/13285-allah-ibadeti-terk-edenleri-nicin-cehennemle-tehdit-eder.html)

Belgin 13 Nisan 2009 16:17

Allah ibadeti terk edenleri niçin cehennemle tehdit eder?
 
İbadet; kulun, Allah-ü Teâlâ'ya karşı tekbir, hamd, şükür gibi vazifelerini O'nun emrettiği tarzda yerine getirmesidir İnsan; Cenâb-ı Hakk'ın sonsuz ihsan, ikram ve nimetleriyle beslendiğini düşünerek O'na karşı hamd ve şükür görevini, nihayet tevazu ve mahviyet içerisinde yerine getirmekle sorumludur Bu ise, ancak ibadetle olur İbadet eden insan, bu dünya misafirhanesinde, Allah'ı emri dâiresinde oturup kalkar, yiyip içer, her türlü fiil ve hareketlerini O'nun emirlerine göre tanzim eder Başkasının değil, ancak Allah'ın kulu olarak yaşar Bu kulluk onu, hakiki insaniyete, gerçek şerefe, haysiyet ve ismete kavuşturur Zaten insanların yaratılış gayesi ibadet ile bu şerefe nâil olmaktır Nitekim, Cenâb-ı Hak Zâriyât suresinde: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etmeleri için yarattım” (Zâriyat sûresi, 56) buyurmaktadır Diğer bir ayet-i kerimede de şöyle buyuruyor:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki takvâ mertebesine nail olasınız Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki, Arz'ı size döşek, semâyı binanıza dam yapmış; ve semâdan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve diğer gıdaları çıkartsın Öyle ise Allah'a misil ve ortak yapmayınız (Bilirsiniz ki, Allah'tan başka Ma'bûd ve Hâlikınız yoktur)” (Bakara suresi, 21-22)

Evet, Cenâb-ı Hak, semavatı güneş ve yıldızlarıyla, zemini deniz ve karalarıyla en mükemmel bir sûrette yarattı Ve insanı o muhteşem kâinat ağacından, ilminin hassas ölçüleriyle nice eleklerden geçirerek, en mükemmel bir meyve olarak süzdü O küçük insanı, bu muhteşem kâinatın bir hulâsası haline getirdi

İnsanın ruhuna, her biri kâinattan daha kıymetli lâtifeler yerleştirdi Ona her nev'i güzellikleri seyredebilecek bir göz, yiyeceklerin ayrı ayrı tatlarını zevk edebilecek bir dil verdiği gibi, bu duygularla elde ettiği algıları, zevkleri, ilim ve irfana çevirecek bir akıl ihsan etti Ve insana, gerek kâinattan süzülerek onun imdadına gönderilen nimetleri ve gerekse kendi vücuduna yerleştirilen maddî ve manevî ihsanları takdir edebilecek bir vicdan lütfetti

Hem o insanın sinesine, bu sonsuz ihsan ve ikramlara karşı, nihayetsiz bir muhabbetle mukabele edebilecek bir kalp yerleştirdi

İnsan, kendisine hediye edilen o akıl ile, sadece bu dünya için yaratılmadığını, kendisinin, vazifesiz ve gayesiz olamayacağını idrâk eder

Vicdanıyla, ona yapılan bu sonsuz ihsanlara karşı Rabbini yüce görmesi ve O'na hamd ve şükretmesi gerektiğini bilir

Ubudiyetini yalnız Allah'a hasreder O'na ortak koşmaz İnsanın kalbindeki Allah sevgisi ancak ibadet ile ortaya çıkar gelişir ve kuvvet bulur

Ve kalbiyle ancak Allah'a muhabbet eder; sevilmeye lâyık bütün yaratılmışları da yine O'nun için sever Faraza, insan dinen ibadetle sorumlu olmasa bile ondaki akıl, kalp ve vicdan Allah'a ibadeti ve itaati emreder Zira, bunları ancak ibadet tatmin eder
Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan O Ganiyy-i Mutlak'ın bizim ibadetimize ihtiyacı olmadığı açıktır Bilâkis, biz ibadete muhtacız

İster istemez varacağımız o mahşer meydanında, o dehşetli hesap gününde, Cenâb-ı Hak biz insanlara: “Ey kullarım! Ben sizleri yoktan var ettim Sizin sonsuz ihtiyaçlarınızı yerine getirmek için bütün kâinatta olan nimetlerimle size yöneldim Vakti vaktine ihtiyaçlarınızı yerine getirdim Ben dünyada rahmet ve inâyetimle sizinle beraber idim 0 zaman siz kiminle beraberdiniz? Şükür ve kulluk bana lâyık iken siz beni unutup şükür ve ubûdiyetinizi kimlere takdim ettiniz?” dediğinde ne cevap vereceğiz? O mukaddes huzurda ar, utanma ve hayâdan ortaya çıkan manevî azap, Cehennem azabından daha dehşetli olmayacak mıdır? İşte, kâfirlere; “Keşke toprak olsaydık” dedirten de bu hâlden gelen şiddetli utanç duygusu olsa gerektir

Evet, insan ibadetsiz olmayacağı gibi, İslâmîyet de ibadetsiz düşünülemez Bu hakikati şöyle bir örnekle açıklayalım: Bir Müslüman köyü düşününüz Bu köyde ezan okunmasın Hiç kimse - ne bayram, ne cuma, ne de vakit - namazlarını kılmasın Hiçbir fert oruç tutmasın, zekât vermesin, hacca gitmesin O köyde yaşayanlar Kur'an okumasın, haram-helâl tanımasın, farz-vacip nedir bilmesinler Kalplerinde Allah sevgisi ve korkusu bulunmasın O'nun nimet ve ihsanlarına karşı, hiç kimsenin hatırına hamd ve şükür etmek gelmesin

Böyle bir köyün ahalisi, Kur’an-ı Kerim'in açtığı en geniş yola, Peygamber Efendimizin (sav) hayat tarzına, başta sahabeler olmak üzere bütün evliya ve asfiyaya, bütün müçtehit ve mücedditlere, müfessir ve muhaddislere ve nihayet bütün âbid, salih ve müttaki insanlara zıt bir konuma düşmezler mi?

Evet, İslâm sadece teorik ve vicdani bir sistem değildir Kur'ân-ı Kerim'de birçok ayet-i kerimede imandan sonra hemen amel-i salih kavramı kullanılmakta ve salih amelin, imanın bir sonucu olduğu ders verilmektedir

İbadetle ilgili açıklamalarımıza Bediüzzaman Hazretlerinin, İşarâtü’l-İ'caz tefsirindeki şu güzel ifadelerle son verelim:
“ İnsanın (O) yüksek ruhunu inbisat ettiren ibadettir; istidatlarını inkişaf ettiren ibadettir; meyillerini temyiz ve tenzih ettiren ibadettir, emellerini tahakkuk ettiren ibadettir, fikirlerini tevsi ve intizam altına alan ibadettir Zâhirî ve bâtıni uzuvlarını ve duygularını kirleten, tabiat paslarını izale eden ibadettir, insanı muhakkak olan kemalâtına yetiştiren ibadettir, abd ile Ma'bûd arasında en yüksek ve en lâtif olan nispet, ancak ibadettir kemâlat-ı beşeriyenin en yükseği şu nispet ve münasebettir”
Evet, peygamberlerin gönderiliş hikmeti, imanın esaslarıyla İslâm'ın şartlarını insanlara öğretmektir Yani, onların kalplerine, başta Allah'a iman olmak üzere, bütün iman hakikatlerini yerleştirmek ve bu imanlarını kemâle erdirecek ibadet vazifelerini onlara hakkıyla öğretmektir İnsanın imanı, ancak bu ibadetlerle olgunlaşır Bir kulun Allah katındaki değeri, O'na karşı kulluk vazifesinde göstereceği hassasiyet ve özenti oranındadır

İbadetsiz iman bir meyve çekirdeğine benzetilirse, ibadetler onu geliştiren ve meyvedar bir ağaç haline getiren sebeplerdir Biri güneş ise, diğeri hava, biri toprak ise diğeri su hükmündedir

Peygamberler ve evliyalar dahil hiçbir mümin, bu ibadet sorumluluğundan hariç tutulmamıştır Hiçbir kişisel erdem ve olgunluk, farz olan ibadetler yerine konulamaz

Elbette ki böyle ulvi bir vazifeyi yapmayan insanın cezası cehennem olacaktır
Selam ve dua ile


SAAT: 21:48

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306