Hâdimul İslam Üyemizden Alıntı
(Mesaj 448867)
Aleyküm selam.
Çok güzel bir soru sormuşsun kardeşim. İnsani duygular taşıyan halis arkadaşlığı, "karşı cinsle sınırlarını bilen salih dostluk" noktasında şöyle cevap vereyim bu soruya:
Halis ve salih bir dostluk, bir arada olmalıdır. Yada karşı cinsle oluşan halis arkadaşlıkla birlikte mutlaka salih dostluk olmalı. "Halis arkadaştaki; "art niyetsiz, temiz, saf, samimi, içten" duygu ve niyet temizliği"salih arkadaştaki;" dindar, takvalı, hayırlı, dini ölçülere uyan, seni Allah'a yaklaştıran özellikle dost olmalı...
❗️Yoksa halis arkadaşlık teorik olarak olabilir, ama pratikte çok dikkat isteyen, riskli bir durumdur. Neden dersen?
Halis arkadaş, samimi, çıkarsız, içten, güvenilir kişi demektir.
Ama karşı cins söz konusu olduğunda, bu içtenlik ve samimiyet zamanla duygusal yakınlığa veya fitneye yol açabilir. Çünkü kadın ve erkek arasında fıtrî bir çekim vardır; bu da kalpte bulanıklığa neden olabilir.
İslam’da niyet kadar, ortam ve sonuç da önemlidir.
Örneğin: içten bir dostluk başta iyi niyetli olabilir.
Ama zamanla kalpte meyil oluşabilir, gönül karışabilir.
Bu da zina kapısına yaklaşmak anlamına gelir (İsra 17/32).
Ayrıca :“Bir erkek, bir kadınla baş başa kaldığında, üçüncüleri şeytandır.”
(Tirmizî, Rada’, 16)
Bu hadis, karşı cinsle gizli veya özel arkadaşlığın ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterir.
Samimiyet zamanla duygusal bağı tetiklerse,
Kalpte gizli bir ilgi veya beklenti varsa,
“Dostuz” adı altında mahremiyet sınırları zorlanıyorsa.
❌Asla olmaz.
Halislik, çok değerli bir vasıftır.
Ama karşı cinsle yaşanacak bir halislik, eğer Allah rızası gözetilmezse, nefsin en kolay saptığı alanlardan biri olabilir.
İdeal olan:
Samimiyetin de, arkadaşlığın da Allah için olması… Ve gerektiğinde sınır çekebilmek...
Salih arkadaşlık, kişiyi Allah’a yaklaştıran, kalbini arındıran, nefsini değil takvasını besleyen bir ilişkidir. Karşı cinsten de olsa, bu dostluğun temelini niyet ve edep oluşturur. Aşırı samimiyet zamanla duygusal bağa dönüşebilir. Bu da kalpleri karıştırabilir, fitneye neden olabilir. O yüzden araya mesafe koymak, ciddi ve ölçülü olmak gerekir.
İlmi çalışmalar, yardım faaliyetleri, internet ortamları, okul veya iş gibi ortamlarda sınırlar korunarak salih/saliha kişiler birlikte çalışabilir. Ama bu da "zaruret" veya "ihtiyaç" çerçevesinde olmalı.
Kur’an, mümin erkek ve kadınlara gözlerini haramdan sakınmalarını ve iffetlerini korumalarını emreder (Nur, 24/30-31). Bu emir, sadece gözle değil, sözle, duruşla ve davranışla da sınırları gözetmeyi kapsar. Peygamber eşlerine bile, "edalı konuşmayın" denilirken (Ahzab, 33/32), bizler de sesimizin ve tavrımızın tonunu Allah’ın rızasına göre ayarlamalıyız.
Karşı cinsle kurulan her ilişki, zinaya götüren bir yol olmamalı; aksine, Allah’a götüren bir bağ olmalıdır. Zina değil, zinaya yaklaşmak bile yasaklanmıştır (İsra, 17/32). O hâlde duygusal yakınlık kurmadan, içli içli bakmadan, mahremiyet sınırlarını zorlamadan bir dostluk mümkündür; ama dikkat ister, ölçü ister, takva ister.
“Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'ndan en çok sakınanınızdır...”
(Hucurat, 49/13)
Tanışma ve sosyallik İslam’da vardır, ama asıl değer ölçüsü takvadır. Her ilişki, Allah rızasını gözeterek kurulmalı.
Her söz, her hâl, her buluşma, kalpte “fitne mi bıraktı, yoksa ferahlık mı?” sorusuyla tartılmalıdır. Kalpte en ufak bir bulanıklık hissedildiğinde, geri çekilmek salihliğin bir gereğidir. Çünkü gerçek salihlik, sadece Allah için sevmekle kalmaz, Allah’ın hoşnut olmayacağı şeyden de geri durur.
Karşı cinsle dostluk, zor bir yoldur. Eğer bu yolda yürüyen kişi, gözünü, dilini, kalbini ve niyetini koruyabiliyorsa, bu ilişki bir imtihan değil, bir ibadete bile dönüşebilir. Ama en küçük bir kayma, salih niyeti heba edebilir.
O yüzden en selametli dostluklar, sınırlarını bilen ve bu sınırları Allah için koruyanlardır.
Selametle.. |