El-Müntakim- El-Afüvv- Er-Rauf 81)EL-MÜNTEKİM; Dilediğine ceza vermede şiddetli davranan,suçlulara müstehak oldukları cezaya çarptıran. Acizlerin ve zayıfların alamadıkları intikamı onların yerine zalimlerden, zorbalardan alan. Bu konu üzerine biraz hasbihal edelim. Sonra sorulara geçelim inşallah. Sizlerde duygu ve düşüncelerinizi yazın kardeşlerim Bismillah; Müntakim ismi celili anılınca ilk aklıma gelen El Adl ismi. Rabbimin adaleti gelir. Zalim zorbalığın yapar. Mazlumları ezer. Patron işçinin hakkını, adam karısının ve çocukların hakkını, zengin fakiri , ağa-paşa, lider vs. Beşeri muktedir olan kim varsa her gelen zayıfı ezer. Mazlumlar Rabbimizin El-Mucib ismiyle duaya dururlar. Arş-ı ala titrer mazlumun yetimin, garibanın yaşlı, kadın çocuk kim varsa. Zalimin zulmü yanına kar kalır mı? Işte o an insan iyi ki Cehennem var diyor. Iyi ki bizlerin intikamını alan Müntakim olam Allah var diyor. Allah var gam keder yok diyor. Mazlum derinden bir ah çeker sema da melekler eşlik eder kardeşler. Insanoğlu üç günlük dünya metaı için Rab den gelen dini dahi menfaati için kullanır. Nedir? Hepsi üç günlük dünya değil mi? Kokmuş bir meniden yaratılan insan kendini ne kadar kibirli görür. Âdeta küçük dağları kendi yaratmış gibi Bakara Suresi, 206. ayet: Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o. O ZAMAN NE DİYORUZ YAŞASIN ZALIMLER IÇIN CEHENNEM. Rabbim bizleri muhafaza eylesin kardeşlerim Bunları hak- iman -adalete çağırsan size diyecekler cevap ise sadece günahlarını örtbas etmek değil mi? Kardeslerim iyi tefekkür ermek gerekir. Nisa Suresi, 49. ayet: Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar. Ah be kardeşlerim ah ki Ah!!!!! Mazlumun ahi zalimi boğar dostlar. Zalimi boğar Yeter ki mazlumun bedduasını alma.. Rabbim sen bizleri zulmetlerden ve zulme uğramaktan muhafaza eyle. Evet kardeşlerim sistematik sorulara geçmeden önce sizler de rahatca duygu ve düşüncenizi yazabilirsiniz. |
Afüv, kullarının hataları ve günahları nedeniyle oluşan izleri silen ve onları cezalandırmayandır. Kullar, işledikleri günahları terk edip tövbe ettiklerinde ve Allah'tan bağışlanma dilediklerinde, Allah onların bu günahlarını affeder ve hatta onları iyiliklere çevirir. Allah, bu dünyada tövbe eden günahkar kullarını affeder. Günahlarda ısrar edip tövbe etmeyen mümin kullarını da ahirette affeder. |
Biz kullar ömrü boyunca sürekli hatalar zincirine duçar olabiliriz. Her günümüz bir muhasebe içinde mi? Bazen insan kendi haline şaşar. Külli iradeye teslim olmaya bile imtina eder. Cüz i irademle Külli iradene sığınıyorum Yarabbi ne olur beni ve iman eden dostlarımı şeytana teslim etme |
Alıntı:
Bismillahirrahmanirrahim "Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatılıpta , ardından onlara sırt çeviren kimseden daha zalim biri olabilir mi?Elbette Biz, günahı hayat tarzı haline getirenler yaptıklarının acısını tattıranız" Secde: 22 Günahı hayat tarzı haline getiren her mücrim, karşısında Muntakim olan Allah'i bulur. Allah'ın intikamı dünyada ahirette her ikisinde de geçerlidir. Kimse ne kendisinin ne de başkalarının yaptığının yanına kâr kalacağını sanmamalıdir.Böyle bir kanaat, iyilik yapma duygusunu öldüren manevi bir virüstür. Şüphesiz Allah'ın rahmeti intikamını kuşatmıştır. Bu hakikate rağmen yine de O'nun intikamı vardır. İbrahim 47 |
Sorularımız; 1) Tevvab, Gaffar ve Afüvv" isimleri arasındaki farkı izah eder misiniz? 2)üç isim kuranda kaç ayette geçmektedir? Sizi etkileyen ayeti yazın 3) kullarının hataları ve günahları nedeniyle oluşan izleri silen ve onları cezalandırmayan.... Allah'ın hangi ismidir? A) el tevvâb B) el afuv C) el Gaffar D) hepsi E) hiçbiri |
Alıntı:
|
Allah razı olsun mihrinaz ve nurşen hocalarım. Çok güzel cevaplar verdiniz. Devam inşallah |
رَؤُوفٌ; Eşsiz, benzersiz ve sonsuz şefkat sahibi. Raûf ismi; Mahlûkatın görevlerine, kapasitelerine uygun bir şekilde düzenleme yapan, kendilerine çeşitli ruhsatlar ve kolaylıklar sağlamak suretiyle onlara karşı çok şefkatli ve pek müşfik davranandır. “Rauf” ismi mana yönü ile "Rahim" ismi ile aynı gibi görünüyorsa da, Kuran-ı Kerim'de bu iki ismin aynı ayette beraberce zikredilmeleri, birbirinden farklı manalar taşıdıklarını gösterir. Re’fet herhangi bir kötülüğe düşmeden gerçekleşen rahmet, rahmetse; düştükten sonra gerçekleşen Ra’fettir. İkisinin arasındaki farkın öncelik sonralık, hususîlik umumîlik farkı olduğu ifade edilmiştir. Henüz istenmeyen bir durumla karşılaşmadan önce gerekli tedbirleri alıp, o kötülüğü engellemeye çalışmak Re’fettir. Yani bu anlamıyla Re’fet vikaye=koruma ile ilgilidir. Rahmetse tedavi ile ilgilidir. İsyana düşmeden önce kulunu isyandan, isyan yollarından ve sebeplerinden uzaklaştırmak Allah Teâlâ’nın Re’fetindendir. Her türlü engellemeye rağmen kul isyana düştüğünde ise, hak ettiği cezayı kaldırması O’nun rahmetindendir. Re’fet, sorumluluk ve yükümlülük belirlenirken, gerçekleşen rahmet tecellisinin özel ismidir. Hataya düşmeyi engelleyen, iyilikler yapmayı insan için kolaylaştırmaya re’fet-i ilâhî, düştüğünde, iyilikleri terk ettiğinde cezasına çözüm bulmak da rahmet-i ilâhî gereğidir. Kulunu isyana düşmeden önce tövbeye özendirmek ve yönlendirmek Cenâb-ı Hakk’ın re’fetindendir. İsyana düştüğünde ise ceza gerekli olur. O anda da cezanın ertelenmesi ve ya kaldırılması O’nun rahmetinin bir tecellisi olur. Er-Rauf oluşu Er-Rahman oluşundandır. Rahman özü itibari ile rahmet sahibi olan demektir. Rauf ise; kullarına kolaylık sağlayan demektir. Çünkü Yüce Allah kullarına kaldıramayacakları sorumlulukları yüklememesi, Yaşlılık, hastalık ve zayıflık gibi hallerde birçok ibadetten muaf tutması onun Rauf oluşundandır. Kısaca Allah’ın kullarına özen göstermesi (mecazen onların üzerine titremesi) onun Rauf oluşundandır. İlahi şefkatin iki türlü tezahürü vardır. İradesiz varlıklara tezahürü ve iradeli varlıklara tezahürü. İradesiz varlıklarda ki tezahürü koyduğu kanun ve yasalarla olur. Allah iradesiz varlıklara yasa koyar bu Er-Rauf olan Allah’ın şefkatidir. Eğer yasa koymasaydı hiçbir şeyi öngöremez, tahmin edemez, hazırlık yapamaz ve tedbirde alamazdık. Tecrübe diye bir şey kalmazdı. Zira geçmişte yaşadığımız deneyleri yasalar üzerinden ediniriz, işte o tecrübe olur. Madde ve eşya yasasız, başıboş bir şekilde olsaydı, hayat çok kozmik olur ve felce uğrardı. Felç olmuş bir dünyada da hayat olmazdı. Özetle ilahi yasalar, Er-Raûf olan Allah’ın şefkatinin birer eseridir. Allah'ın yarattığı tüm canlılar kusursuz, üstün bir yaratılış, mükemmel bir nizam ve benzersiz bir denge sayesinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu, O'nun rahmaniyetinin ve şefkatinin bir delilidir. Çünkü hiçbir canlı kendisi için en uygun, en elverişli yaşamı elde etmek için hiçbir güç sarfetmemiş, sadece Allah'ın Rauf oluşuna teslim olmuştur. O, Rauf olan Allah, mahlûkatın ihtiyaç duyabileceği her şeyi zaten mahlûkatına vermiştir. Mesela; Bütün canlıların kendilerini savunmak için farklı yetenekleri vardır. Bu farklılık sayesinde doğada denge oluşur. Kimisi son derece korkutucu bir görünüme sahiptir, kimisi zehirli, kötü kokulu veya yakıcı gazlar püskürtür. |
Soru 4) Rauf ismi kuranı kerimde kaç yerde geçer. Allah (cc) den başka kime izafe edilir hangi surenin kaçıncı ayeti. Soru:5) aşşagıdaki şıklardan hangisi Rauf isminin manası değildir? A) Kullarına acıyan ve şefkat ile muamele edendir. B) Rahmet ve merhametin en üst seviyesinde olandır. C) Merhametinden dolayı kullarının kusurlarını örten ve günahlarını bağışlayandır. D) Allah vaad ettiği zaman sözünü yerine getirir, verdiği zaman son derece bol verir, muktedirken afveder. |
Alıntı:
|
Soru 6) Allah (cc) her günahı af edermi? Bu konu üzerinde biraz müzakere edelim kardeşler Buyrun... |
Alıntı:
Tövbe ettikten sonra affolunmayacak günah yoktur. Ancak günahın affedilip affedilmeyeceğini bilemeyiz. Tövbe ettikten sonra Allah dilerse affeder, dilerse affetmez. Bunun için tövbemizin kabul şartlarına uygun olması gerekir. Şartlarına uygun olarak yapılan tövbeyi Allah affedeceğini bildiriyor. Tövbe edilmemiş olan günahlara gelince; bunlardan şirk asla affedilmeyecektir. Bunun dışında kalan günahlar ise affedilebilecek günahlardır. Büyük günâhların belli başlıları şunlardır: Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, İslâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak. Bir Müslüman hafife almadan, kalbinde iman olduğu halde büyük günâh işlerse, dinden çıkıp kâfir olmaz. Ehl-i sünnet, büyük günâh işleyen kimsenin kâfir olmayacağını, cehennemde ebedî kalmayacağını, tövbe etmeden ölürse dahî, Allah dilerse lütuf ve ihsanıyla onu affedeceğini, dilerse adâletiyle cehennemde ona azap edeceğini kabul eder. Kebâirin (büyük günâhların) en büyüğü Allah'ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O'na ortak koşmaktır. Buna ekberu'l-kebâir denir. "Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez. Bunun dışındaki günâhları dilediği kimseler için affeder. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur." (Nisâ, 4/48) mealindeki ayetten şirk dışında bütün günahların affedilebileceğini görmekteyiz. Eğer bir kimse şirk ve inkarından vazgeçp iman etse, elbette o da affedilecektir. Allah'ın rahmetinden ümidini keserek serkeşlik yapmaya devam etmek veya azabından emin olarak günâha aldırış etmeden tövbe etmemek de asla doğru değildir. Mümin, ne kadar günâh işlerse işlesin korku ve ümid arasında olmalı, Rabbinden yüz çevirmemelidir. Bu iki durumu açıklayan ayetler vardır: "Ey günâhta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; muhakkak ki Allah bütün günâhları bağışlar. Şüphe yok ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir." (Zümer, 39/53) "(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver. Fakat azabımın da pek acıklı bir azap olduğunu kullarıma haber ver." (Hicr, 15/49, 50) |
Diğer hocalarımızın da bu konudaki bilgilerini öğrenmek isteriz. |
Alıntı:
Zümer suresi 53. Ayeti " Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin Allah dilerse bütün günahları bağışlar, doğrusu O çok bağışlıyıcı çok merhametlidir" Allah zâtînı bizlere "Rahman ve Rahim" sıfatlarıyla tanıtır. Bir annenin evladına olan şevkatinden ve sevgisinden daha fazla bir merhamettir bu. Tevvâb olan Allah hiçbir Kulunu gözden çıkarmaz bu yüzden günah işleyen kula tevbe kapısı her daima açıktır. Günahkar kulun kendisine yònelisinin azlığına çokluğuna bakmaz. Kendisine yönelene rahmetiyle yönelir. Günaha karşı kayıtsızlik, aldırmazlik, affı için umutsuzluk olmamalı. Kul kusurlu olduğunun ve bunun farkında olduğunu tevbesiyle ifade etmeli ki; Allah'ın affina layık olsun.. Böyle olduğunda ilahî şevkatten umut kesmemiş oluruz. |
Kur’an-ı Kerim, insanın yaratılışındaki özelliğini dikkate alarak, mümin de olsa kişinin günah işleyebileceğine işarette bulunmakta ve peygamberler dışında hiç kimsenin bütünüyle günahtan korunup uzak kalmasının söz konusu olamayacağını dolaylı şekilde bildirmektedir. Buna karşılık Allah’ın rahmet ve mağfiret kapısının, tevbekâr kullarına bazı istisnalarla her zaman açık tutulduğunu ilham etmektedir. **** Hz Peygamber (SAV)’in: “Siz günah işlemeseydiniz, Allah günah işleyen bir kavim getirirdi de onları bağışlardı.” mealindeki hadisi, tamamıyla insanın hayvanî ve melek’i iki zıt duyguyla donatıldığına, yani insanın manevî yapısında bu iki ayrı sıfatın bulunduğuna; o bakımdan günahlardan tamamıyla kurtulmanın bir bakıma imkânsızlığına; nefsanî duygunun her vesileyle günahlara yönelikliğine işarettir. **** O halde günahla sevap arasında mekik dokuyan müminlerden, imkân nispetinde günahlardan kaçınmaları, hiç değilse asgariye düşürmeleri; ona nispetle iyiliklerini, sevap ve faziletlerini arttırmaları istenmekte ve günahlardan sonra pişmanlık duyup dönüş yapanların bağışlanacağı müjdelenmektedir. |
Rabbim razi olsun sizlerden. |
Nurşen hocam 5. Sorunun cevabı D |
Soru 7) Hangisi Allah (cc) Müntekim isimi şerifinin karşılıgını ifade etmez A) kötülüğün cezasına anında karşılık vermesi B) hakkı zelil kılmaya çalışanları bir mühlet geciktirir hatasından dönmezse perişan eder C) Allah( cc) Kullarına hakkı bildirdikten sonra kul yine zülme devam ediyorsa hikmetlice bir intikam alır Soru 8)Tövbe etmeyerek isyanda ısrar eden kimselere cenabı hak hangi ismi ile tecelli eder A) Latif B) Gaffar C Müntekim D) Mütekebbir soru 9) hangisi Allahu tealanın dünyada müntekim ismi ile tecelli ettigi kavimin peygamberleri arasında degildir A) Lut as B) Yunus as C) salih as D) Hud as Soru 10) cümle içindeki boşlukları uygun kelimelerle dolduralım Davranışlarımızın karşılığına bedeline müeyyidesine.......... Diyoruz cezayı kaldırmak.......... Cezayı hak edene vermek........ Cezayı yapılan davranışın hak etmediği şekilde şiddetlendirmek ve arttırmak............. |
Alıntı:
İlk kısmı anlayamadım. Sevap veya amel dicem devamında anlamlı olmuyor. Cezayı kaldırmak " insaf veya affetmektir." Cezayı hak edene vermek "hakkaniyet" Cezayı haketmediği şekilde şiddetlendirmek ve artırmak " zulümdür yada eziyettir" diyorum |
Evet başka cevaplayan var mı? Yoksa mihrinaz kardesimin yanıtlarını onaylayıp sonlayacağım |
Cevap 10)CEZA, AF VE ZULÜM ARASINDAKİ FARKLAR Davranışlarımızın karşılığına, bedeline, müeyyidesine ceza diyoruz. Cezayı kaldırmak aftır. Cezayı hak ettiği şekilde vermek adalettir. Cezayı yapılan davranışın hak etmediği şekilde şiddetlendirmek ve arttırmak zulümdür. |
SAAT: 03:09 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.