Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tasavvuf-Tarikat (https://www.forum.medineweb.net/647-tasavvuf-tarikat)
-   -   nefs ve nefsin dereceleri (https://www.forum.medineweb.net/tasavvuf-tarikat/1458-nefs-ve-nefsin-dereceleri.html)

NUR 26 Kasım 2007 22:35

nefs ve nefsin dereceleri
 
NEFS: Lugatlarda ruh,can,hayat, insanın kendi yeme ve içme gibi biyolojik ihtiyaçlara meyli, kendi, şahıs, asıl, maya, cevher gibi manalar taşır. Tasavvuf lisanında ise insanın iç varlığı ile ilgili derecelerini bildirir. Bunlar yedi duraktan ibarettir:

1- Emmare

2- Levvame

3- Mülhime

4- Mutmaine

5- Radiye

6- Mardiye

7- Safiye

Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmaine birer durak olup, buraya kadar insan "zan" yani seziş, sanı çemberinden çıkamaz. Bu duraklar zandır, ilim (Kalbe gelen manevi feyz) değildir. İlme yakın olan zan, Mutmaine'dedir. O halde zannın katları üç olup bunlar:

1- Emmare,

2- İkna,

3- İtminan (emniyet, gönlü kanmak, güvenmek)

dır. İtminan ilerledikçe Radiye olur, daha ilerlerse Mardiye olur. Safiye derecesi ise kemalatın sonudur.

Nefsin derecelerine daha geniş açıdan bakılacak olursa:


Emmare: İnsanı kötülüğe sürükler. Bu derecede akıl, nefsin emri altındadır. Haset, kin, fesat, hiddet, şehvet, kibir, düşmanlık, dargınlık, birbirinin arkasından konuşmak Nefs-i Emmare'nin görünürdeki sıfatlarıdır. Bunlardan "Arzu" kanalıyla Levvame'ye geçilir.


Levvame: Yapılan kötü bir işten sonra içe huzursuzluk, rahatsızlık veren histir ki, buna vicdan azabı da diyebiliriz. Emmare'de kötü bir iş yapan kimse: "Zaten o da bunu hak etmişti." diyerek kendisini haklı, karşısındakini haksız bularak suçlar. Levvame'de ise aynı olaydan sonra: "Ne olurdu böyle söyleyerek onun kalbini kırmasaydım!" diyerek kendini levm eder, yani suçlar. Burada akıl, nefsin tahakkümünden pişmanlık duymuştur.
Nefs-i Levvame'de; İki yüzlülük, kendini beğenmişlik, öğünme, bencillik, nifak, arzu ve istek, kesret-i ibadet, sahte iyiliklerdir ki, bu duraktan sonra pişmanlık duygusu gelir ve oradan da "İnsaf" kanalıyla Mülhime'ye geçilir.


Mülhime: İlham eden, iyiliği düşündüren anlamına gelir. Bu derecede insan, kötü olan bir hareketi yapmadan düşünür ve öyle hareket eder. Artık akıl, nefsin tahakkümünden kurtulmuştur.
Nefs-i Mülhime'de; Memnunluk, kanaat, kayıtsızlık, ilham-ı iptidai (kabalık), gizli kendini beğenmişlik ve gizli kibir vardır. Mülhime'den "Zulmet" kanalıyla Mutmaine'ye geçilir.


Mutmaine: İyilikle kötülüğü ayırdeden, temizlenerek kişiyi Allah'a yaklaştıran düşünce kuvvetidir. Gerçek ilim bu durakta kemale yönelmiştir. İnsanların ulaşabilecekleri derecelerin sonu denebilir.


Radiye: Rıza gösteren, kabul eden ve boyun eğen anlamına gelir. Bu derecede tam teslimiyet başlamıştır. Tasavvuf lisanıyla nefs-i insaf, cemi' bila fark, ta'zim-i Hakkani'den ibarettir. Nefs-i Radiye'den "Terk-i Cemi" kanalıyla Mardiye'ye geçilir.


Mardiye: Lugat manası rıza gösterilmiş, beğenilmiş demektir. Teslimiyetin son halidir. Bu derecelerde nefs tamamen muzmahil olmuş, benlik erimiş, yok olmuştur. Buna "Nüfus-u Kudsiye" denir ki buradan bir nur aksederse bu ilimdir. Mardiye; Fark-ı bila cemi', Hicab-ı Hakkani ve Terk-i Hafi'den ibaret olup "Terk-i Terk" kanalıyla Safiye derecesine geçilir.


Safiye: Nefsin bu derecesi kemalatın, yani bilgi ve ahlak güzelliği bakımından beşerin ulaşabileceği olgunluğun sonudur.

İnsanın Nefsi ilahi gazabtan bir noktadır. Nefsin iyi bir hale getirilmesi imkan dahilindedir. İyileşirse açık olarak Allah' ı görmüş gibi olur.

Çok kısa olan bu hayatta çalışarak kazanmak, yiyip içmek ve insana yakışır hallerde bulunmak ilahi bağışlardandır. Nefisle ilgili arzu ve isteklerin üzerine düşmemek lazımdır. Zira, ilahi emirlere uymayarak nefsinin ayartmalarına uyup kapılanlar daima mahrumiyet ve zarardadırlar. Bu kimseler uygun olmayan davranışlarıyla Cehennemi Cennete tercih etmiş olurlar.



__________________
İMAN VE AHLAK, MUHAMMEDİYET NURUNDAN VE KUR'AN'DAN MÜ'MİNLERİN KALBİNE YANSIYAN NURDUR Kİ, İŞTE GERÇEK İMAN VE GERÇEK AHLAK BU NURDADIR...

Emekdar Üye 26 Kasım 2007 22:46

Cvp: nefs ve nefsin dereceleri
 
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم
ِ
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا
زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيراً وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ
بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبا

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisden/candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücuda getiren ve ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbiniz (e karşı gelmek)den ittika edin/çekinin. Kendisi (nin adını öne sürmek sûreti) ile birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kesmek)ten sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir.” (4/Nisâ, 1)

Allah razı olsun nefs konusu önemli bir konudur.

Emekdar Üye 27 Kasım 2007 15:16

Cvp: nefs ve nefsin dereceleri
 
"Nefse, ihlastan daha ağır gelen bir şey yoktur, zira nefsin ihlastan hiç nasibi yoktur!"


bizleri bilmediğimiz bir konuda bilgilendirdin..Allah razı olsun...


Rabbim bizleri bulunduğumuz mertebeden terfi etmemizi ve SAFİYE mertebesine ulaşmayı nasip etsin.... amin...

CaferTayar 14 Aralık 2007 15:53

nefsi emmare
 
nefsin dereceleri

Nefs-i emmare ayet-i kerimede mübalağa sigası ile "emmaretün" şeklindedir.


Kötülüğü şiddetli emreden manası vardır. Nefs-i emmarenin seyri ilallah Allah celle celaluhu'na dır.

Alemi, şehadet alemidir. Mahalli, sadırdır. Hali meyildir.
Dayanağı şeriattır. Nefsin sıfatları gayri meşru isteklerini yerine getirmek için
Hakk'ın emirle¬rine uymayan, men ettiklerini fütursuzca yapan, şeytana uyan,
keyfine, zevkine, günaha düşkün olan cühela, süfeha ve erbab-ı measınin nefsinin sıfatlarıdır.

Nefs-i emmare, echel-i eşya, aduvv-i ekber olup sinn-i kemale ermemiş etfal-i tarıkdir.
Himmet ve gayreti kendi nefsini hel ak etmek içindir.
Onun arzusu veliyünniam olan Hz. Allah celle celaluhu'na karşı masiyet ve kendisine düşman olan şeytana itaattir.
Nefis haddi zatında ahkam-ı şer'iyyeyi münkir ve bittabi Hakk'ın emr-i hilafına hakimdir.
Çünkü tekalif-i ilahiyyenin icrası nefse pek ağır gelir.
Bu sebepten tezkiye-i nefs, tasfiye-i kalp zaruri olup tezkiye olmadıkça
insanda yakln halinin zuhuru güç olur.
Huzur, saadet ve felaha ancak nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesinden sonra erişilir.
Suri olan imanın durumu safra hastalığına duçar olan kimse gibidir. Onun vicdanı nebatın lezzetinin hilafma şahit olur.
Balın halavetini tadan insanın ancak o zaman safra hastalığından kurtulması mümkün olur.
İnsan günahlardan kurtulmak için ancak nefis tezkiyesi ile mutmain olduktan sonra haklkat-i iman suret ve kuvvet bulur.
Ve vicdani olur ki bu kısım iman z*******den mahfuzdur.
Elbette bu marazın idrakine akl-ı mead olmak gerekir.
Yoksa akl-ı maaşın endişesi kısa ve fikri nakıs olduğundan zahiri noksan, batından bihaberdir.
Çünkü akl-ı maaş mergub (rağbet edilmiş) ağniya ve erbab-ı dünyadır.
Zamir-i kasirü'l nazardır (kısa görüşlü). Akl-ı maad ise hadidü'l basardır (keskin bakışlı, akıllı).
Onların nasibi ise, enbiya ve evliyadır.

Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

"(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyarum. Çünkü nefis aşırı şe- kilde kötülüğü emreder;
Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir. " 382
Nefsin efsununa ve mekrine aldanma ki nefis iki başlı ejderhaya benzer, seni helak eder.
Aklını başına al ve bunu ganimet bil ki Rahmet kapısı açıkhr.
Tevbe, bineyi acaip bir binektir ki bir lalızada insanı zeminden feleklere yükseltir.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Senin düşmanlarının en düşmanı, en şiddetlisi iki tarafın arasında bulunan nefistir." 383

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

"Ancak tevbe ve iman edip iyi davranış ta bulunanlar başkadır;
Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıeıdır, engin merhamet sahibidir. " 384

Sıdk ve ihlas ile ve bir daha işlemernek şarh ile tevbe edenlerin tevbesi kabul
edileceği gibi seyyieleri hasenata tebdil olunacaktır.

Peygamber Efendimiz sallallalıu aleyhi vesellem ashab-ı kiram ile bir gazveden gelmişlerdi.
Buyurdular ki: "Hayırlı bir geliş geldiniz. Küçük cihaddan büyük Cihada geldiniz."
Dediler ki: "Büyük cihad nedir ya Rasullallah?" Peygamberimiz cevaben şöyle buyurdular: "
Kulun nefsi ve hevası ile cihad etmeesidir.385

Nefis tezkiyesi için yapılan riyazatın dört esası vardır.
Az yemek (kıllet-i taam) az uyumak (kıllet-i nevm) az konuşmak (kıllet-i kelam ve halvet.

1- Az yemek (kıllet-i taam): İnsan nefsini azdıran şeylerin başında yeme içmede sınır tanımamak gelir.
Yemek ve içmekten başka nimet bilmeyenin ilmi az, sıkıntısı çok olur.
İrfan ehli kişiler az yemek ve az içmekle vücuttaki faydasız şeyleri atarlar.
İnsanın ama sufli duyguları harekete geçiren yeme ve içme peşinde koşmak değil ulvi duygulara yardımcı olacak kadar yemektir.
Nitekim Kur' an' da:

"Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez" 386 buyurulur.

Hazret-i Peygamber ve ashabının çoğu zaman oruçlu bulunmaları, tasavvuf ve tarikat ehli için dayanak olmuştur. Peygamber sallallhu aleyhi vesellem "İnsanoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. İnsana belini doğrultacak birkaç lokma yeter" 387 buyurmaktadır.

2- Az uyumak (kıllet-i nevrn): Az uyumak Allah' a dönüşün ifadesidir. Çünkü uyku organları tembelleştirir. Az uyumak ise, kalbi cilalandırır nurlandırır. Az uyumak açlık ve az yeme sonucu elde edilir.

Cenab-ı Hak Tealla peygamberimiz hakkında şöyle buyuruyor:

"Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar.
Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. ,,388

Hazret-i Peygamberin gelmiş geçmiş bütün günahlarının bağışlandığı halde
gece az uyuyup kalan zamanını ibadetle geçirmiş ve bunu şükredici bir kulolarak yaptığını ifade buyurmuştur.

Kur' an' da geceleyin yatağından kalkıp Rablerine korku ve ümitle dua edenler övüıür. RasUlullah Efendimize teheccüd namazı emredilmiştir. Peygamberimiz ise, teheccüd namazını ümmetine tavsiye etmiştir. Az uyumak hem bedene hem de ruha rahatlık verir. Uykuda ölçü vücudun dinlenmesine yetecek kadar olanıdır; vücuda eziyet olacak bir uykusuzluk değil.

3- Az konuşmak (kıllet-i kelam): Konuşmak insanın faziletidir. Fazlası ziyan, azı vakar ifadesidir. Az konuşan kınanmadığı gibi itibarı da çok olur. Çok konuşmak kişinin ayıplarını ortaya koyar ve küçültür, dilini tutanın günahları az, kalbi rahat olur.

Ukbe bin Amir, Rasul-i Ekrem' e ahrette felilim çaresini sorduğunda şu cevabı almıştı: "Dilini tut, evin geniş olsun ve günah ve hatalarına ağla." 389

Allah insana iki kulak bir ağız verdiğine göre insanın iki dinleyip bir söylemesi esastır. Kur'anın ilk emri "oku" olduğuna göre konuşmak değil ilme sarılmak gerekir.

4- Halvet (Uzlet) ve Çile: Halvet tasavvuf ıstılahında tarikata giren bir müridin muayyen bir zaman sonra şeyhinin emriyle insanlardan uzaklaşarak tekkelerin çilehane veya halvethane denilen özel bir bölümlerindede inziva hayatı yaşaması, kendini Hakka vermesidir. Halvetingayesi kalpten masivayı çıkarmaktır. Gönlü ağyardan temizlemek Hakk'ın sayısız nimetlerini düşünüp şükretmektir. Halvet ve çilenin kırk gün olmasının Kur' an ve Sünnet'ten mesnedleri vardır.

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

(Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilave ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. 390

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Rasulullah aleyissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim kırk sabah Allah'a ihlaslı olurs kalbinden lisanına hikmet çeşmeleri akmaya başlar." 391

"Kulum bana bir karış yaklaşırsa ben de ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşırsa ben de ona bir kulaç yaklaşınm; o bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak varırım." 393

Nefs-i emmare, günah-ı kebaire irtikabiyle me'luf olur. Feraiz-i İlahıyye'yi terk eden kalp nur-ı ilarnden mahrum olup zulmette kalır.
Kalbine havf-i ilahi gelmez. O kimse kötülüğü arzu edip günah işlemekle muhakkak zarar görüp haib ve hasir kalıp mahrum ve hüsran olmuştur.

Bu saliklerin seyr-i sulukunda vasıl-ı Hallah olmak için yedi makam vardır.
Bu makamlar da şunlardır:

Ağyarın zulmet makamı olup nefs-i natıka, EMMARE adını almıştır.

Nurlar makamı olup bu nefis orada LEVVAME adını almıştır.

Esrar makamı olup bu nefis o makarnda MÜLHİME adını almıştır.

Kemal makamı olup bu nefis de o makamda MUTMAİNNE adını almıştır.

Kavuşmak makamı olup bu nefis orada RADİYE adını almıştır.

Fiillerin tecellileri makamı olup bu nefis de MARDİYYE adını almıştır.

Sıfat ve isimlerin tecelli makamı olup bu nefis SAFİYE adını almıştır.

382 Yusuf Suresi, Ayet 53

383 Kenzul Hakaik, Beyhaki

384 Furkan Suresi, Ayet 70

385 El Hatib, tarihinde, Cabir radıyallahu anh'dan rivayet etti.

386 Araf Süresi, Ayet 31

387 Hadis-i Tirmızi

388 Fetih Suresi, Ayet 2

389 Hadis Buhari

390 Araf Suresi Ayet 142

391 Cami'us Sagır, Feyzu'l kadir 6

393 Müslim, İbni Mace, Edep: 58

Kaynak: Marifet-i İlahiyye Tarikat-ı Aliyye; Sayfa (259-260-261-263-264-267)

NUR 14 Aralık 2007 21:06

Cvp: nefsi emmare
 
o nefiski çirkin olanı hoş,güzel bir davranışı da gereksiz gösterir bize.durmadan kötülüğü emreder.Allah nefs i emaareye uymaktan cümlemizi korusun...nefsi kamile derecesine ulaştırsın inş.

Rayiha 14 Aralık 2007 21:14

Cvp: nefsi emmare
 
AMİNN KARDEŞİM.

rahman-50 14 Aralık 2007 21:22

Cvp: nefsi emmare
 
amin kardeşlerim.insanın en büyük düşmanı nefistir.nefsine hakim olamayan hiç bir şeye hakim olamaz.Rabbim bizleri nefislerine sahip olan kullarından eylesin.

cennetgülü 14 Aralık 2007 21:38

Cvp: nefsi emmare
 
[JUSTIFY]Nefis öyle bir perdedir ki, kulu Mevlasından perdeler. Nefis kalpleri istila edip kapladı mı onları esir eder, emri altına alır, hükümran olur. Nefis bir kalbin hakimi olduğu müddet, dünya ve baş olma sevgisi katiyyen kulun kalbinden çıkmaz. O nefsin öyle bir teşkilatı vardır ki, ancak Allah’ın yardımı ile ondan kurtulmak mümkün olur. Kötü hevai istekler, şirk hali, halkla çekişmek,kötü zan, kibir ve varlık davası, saygısızlık, meşhur olmak,ün yapmak gibi daha neler neler... Hep bunlar onun için hayattır. Her kim ki, nefsine şefkat gözüyle bakar ebedi felah bulmaz. İnsan öldürücü bir zehirden nasıl korunursa nefisten de öyle korunmalıdır. Mutlaka nefisle uğraşmak icap eder. Nefsi teraziye vurmak, o övüldükten sonra hemen kötülüğünü tasvir etmek, bir izzet içinde midir, hemen zillete döndürmek, bir ikram içinde mi yaşıyor elinden alıp küçük düşürmek bütün bu sayılanlar nefis için bir ölçü aletidir. Nefsine karşı açtığı mücahede ve mücadeleyi bırakanın vay haline.(18)<?XML:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>
[JUSTIFY]Hz Şeyh Beka Batur (ks) şöyle der: "Bir kimse nefsini altetmek için Allah’tan yardım talebinde bulunmazsa nefsi onu yener”.(19)<O:P> </O:P>[/JUSTIFY]

Seleme 14 Aralık 2007 21:54

Cvp: nefsi emmare
 

"Allahü teâlâ için en sevimli sey, kulun dünyâdan yüz çevirmesi, O'na ulasilacak en iyi vesile ise, kulun nefsinden vazgeçmesidir."

maşuk 14 Aralık 2007 23:05

Cvp: nefsi emmare
 
allahumme inni euzubike min nefsil lewwæmmeh
&
belliğni ila nefsil mudmeinneh,
radiyyetem merdiyyeh......
Amin.....


SAAT: 17:24

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306