Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tasavvuf-Tarikat (https://www.forum.medineweb.net/647-tasavvuf-tarikat)
-   -   Âh Teslîmiyyet! (https://www.forum.medineweb.net/tasavvuf-tarikat/671-ah-tesl%EEmiyyet.html)

TufeyL 30 Ağustos 2007 18:24

Âh Teslîmiyyet!
 
Teslîmiyet; teslîm olmak, boyun eğmek ve başa gelen hâdiseleri îtirâzsız kabûl etmek mânâlarına gelir. Teslîmiyet, bir mevhîbe-i ilâhî olup üstün seviyede bir îmân ve sevgi işidir. Teslîmiyetteki kemâl, muhabbetteki kemâle bağlıdır. Gerçek muhabbet olmadan teslîmiyet, teslîmiyet olmadan da kalbi terakkî olmaz. Kulun mâneviyâttaki derecesi, teslîmiyeti ölçüsündedir.

İslâmı hakkıyla yaşayabilmek ve hakîkî kullukta bulunabilmek ancak teslîmiyetle mümkündür. Kulluk, aslında teslîmiyet demektir. Kalb, ancak teslîmiyetin tam olmasıyla huzûra kavuşur. Teslîmiyet, gönüldeki kederi ve sıkıntıyı izâle eder. Rûh, sevdiği ile beraber olur. Teslîmiyet ehli, dâima Hakk Teâlâ Hazretleri ile beraberdir.

Hakîkî teslîmiyet, kader tecellîsini rızâ ile karşılamak, başa geleni, içinde ve dışında bir değişiklik meydana gelmeden kabûllenmek ve tahakkuk edecek neticeye gönül hoşluğu içinde boyun eğmektir. Bunun en güzel örneğini Kur’ân-ı Kerîm’de Hazret-i İbrâhîm ve Hazret-i İsmâîl kıssasında görüyoruz. İbrâhîm -aleyhisselâm- ateşe atılacağı zaman, melekler O’na yardıma gelmişlerdi. Bir isteği olup olmadığını sorduklarında, İbrâhîm -aleyhisselâm- onlara:

“-Dostla dostun arasına girmeyin!” buyurdu.

Daha sonra Cebrâîl -aleyhisselâm- geldi:

“-Bana bir ihtiyâcın var mı?” diye sordu. İbrâhîm -aleyhisselâm-:

“-Sana ihtiyâcım yok. O, bana yetişir; O ne güzel Vekîl’dir!” buyurdu.

Nitekim Halîlullâh’ın bu yüce teslîmiyeti ve yalnız Hakk’a tevekkülü üzerine; O, daha ateşin içine düşmeden önce, Allah Teâlâ ateşe emretti:

“Ey ateş! İbrâhîm’e serin ve selâmet ol!..” (Enbiyâ, 69)

Bu emîr ile birlikte İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın düştüğü yer bir anda gülistâna döndü. Orada tatlı bir pınar kaynayıp akmağa başladı.

Yine İbrâhîm -aleyhisselâm-; kurbân etme işini, Allah Teâlâ’nın emri olarak oğlu İsmâîl’e haber verdiğinde O, bunu îtirâzsız kabûl etmiş ve her ikisi de Hakk’ın emrine teslîm olmuşlardı. (Sâffât, 103) Bu olay, çok yüksek seviyede bir teslîmiyet hâlidir. Çünkü İsmâîl -aleyhisselâm- canını, İbrâhîm -aleyhisselâm- da ciğerpâresini Hak yolunda vermeyi kabûl etmişti. Böylece onlar, teslîmiyet deryâsında yüzerlerken, Cebrâîl -aleyhisselâm- yetişti, bıçağı köreltti. Cennetten kurban edilecek koçu indirdi.

Rızâ ve teslîmiyet mânevî makamların en yüce derecesi olup, bir yönü de ilâhî muhabbettir. Gönlü aşk ile dolu olan kul, Rabbından gelen her şeyi, muhabbeti nisbetinde kucaklar. Râbiatü’l-Adeviyye: “Seven, sevdiğine itâat eder.” buyurur. Ashâb-ı kirâm da, Peygamber Efendimiz’e olan sonsuz sevgi, bağlılık ve itâatleri nisbetinde tekâmül etmişlerdir. Sevgi ve teslîmiyetle îtirâzsız boyun eğmeleri sâyesinde bütün ümmete nümûne yıldız şahsiyetler olmuşlardır.

Teslîmiyet, muhabbete bağlı olduğundan, bazı tasavvuf ehli, tasavvufun tarifini bu noktadan yapmışlardır.

Ebû Ali Rûzbârî Hazretleri tasavvufu: “Kovulsa bile, kişinin sevgilisinin kapısında diz çöküp sadâkat ve teslîmiyetle beklemesidir.” diye târif etmiştir.

Ruveym bin Ahmed Hazretleri de:“Tasavvuf, nefsi Allah Teâlâ’nın irâdesine teslîm etmektir.” der.

Teslîmiyetin bu önemine dikkatleri çekmek için hat sanatında yazılan “Âh telsîmiyet!” levhası, bütün sâdeliğiyle gönüllerdeki yerini alır.

Kulun Allah’a teslîmiyeti, Allah hakkındaki bilgisi ve O’na olan îmânı nisbetindedir. Teslîmiyet, kulluğun özünü oluşturması bakımından, kalbin Allah’a olan en mühim yönelişidir. Bu yöneliş îmânla başlar, mârifetullâh arttıkça o da artarak devâm eder. Mevlânâ -kuddise sirruh-, fenâ fillâh mertebesine kavuşabilmenin sırrının, mutlak teslîmiyette olduğunu şu şekilde ifâde eder:

“Deniz suyu, kendisine bütünüyle teslîm olan ölüyü başı üstünde taşır. Diri olan ve en ufak tereddüdü bulunan ise, denizin elinden nasıl sağ kurtulur? Aynı şekilde “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrı ile beşerî sıfatlardan soyunarak ölürsen, esrâr denizi seni başı üzerinde gezdirir.”

Allah dostları, hep teslîmiyetin zirvesinde yaşamışlardır. Ebû Hamza el-Horasânî anlatıyor:

Teslîmiyet, tevekkülün zirve noktası olup bu dereceye ancak tasavvufî eğitim ile ulaşılabilir. Tasavvuf kulun, ilâhî istikamet üzere yaşayabilmesi ve her nefeste Rabbine daha ziyâde yaklaşabilmesi için, Hakk’a rızâ ve teslîmiyet duygusunu gönüllere yerleştirir. Ancak bu sâyede, şu fânî âlemi kuşatan binbir elem, keder ve çilelerin tesiri ve nefsânî aldanışların kesâfeti azalmaya başlar. Rızâ ve teslîmiyetin berekâtı ile ızdırâplar âdetâ hissedilmez hâle gelir. Hattâ iptilâlar bile Rabbin bir iltifâtı şeklinde telakkî olunarak sürûra döner. (Osman Nûri Topbaş, Tasavvuf, s.41)

İlâhî takdîre, meşakkat ve imtihânlara; sabır, tevekkül ve teslîmiyet ile rızâ göstermek gerekir. Zîrâ kemâlin anahtarı iptilâlardır.

Bu nükteye âgâh olan Hakk dostları, gam ve sürûra aynı gözle bakmışlar; aşırı sürûr ile aşırı ızdırâb gibi nefse tuzak olan uç noktalara sürüklenmeyip rızâ ve teslîmiyet makamında terakkî etmişlerdir.

Dünyada gönül huzûruna erebilmek ve âhirette de ebedî saâdete kavuşabilmek, ancak ilâhî taksîmâta rızâ, tevekkül ve teslîmiyetle mümkündür. Allah’ın emrine itâat, teslîmiyet ve rızâ hâlinde olan kalbler; birer hikmet, hayır ve feyz membâı olurlar. Hakk’a kâmil mânâda teslîmiyet, tevekkül ve itâat ise, îmân lezzetiyle dolu bir gönül sâhibi olmaya bağlıdır. Ancak bu muhabbetle gönlün seviye kazanabilmesi netîcesinde insan, bütün varlığıyla Rabbine yönelir, dünya ve dünyadakilerden kalben müstağnî kalır.


Emekdar Üye 30 Ağustos 2007 19:46

Cvp: Âh Teslîmiyyet!
 
Allah'a tam bir teslimiyet içinde olan mümin sabırlıdır. Allah'a ve O'nun yazdığı kadere teslim olan bir kişi yarın nerede, nasıl olacağının kaygısını taşımaz. Rızkı verenin de alanın da Allah olduğunu bilir; fakirlik, yokluk veya açlık korkusu duymaz.

"Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi'nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir." (Bakara Suresi, 268) ayetinde bildirildiği gibi, şeytanın fakirlikle korkutması ona etki etmez, çünkü o Allah'a güvenir. .

Kara Kartal 04 Mart 2022 10:18

Allaha teslim olmayan biz kullar teslim olduklarımızla imtihandayız.acinası halimiz


SAAT: 07:24

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320