Kamil diye biri var mı,varsa küfür işlermi,işlerse bu küfür yeni din olur mu_?
 

Semih bey kardeşimiz bana hitaben demişti ki;

__________________________________________________ _____
Rumi yeni küfür dini ve şeriatı ne tam açsana iftiranı bilelim
__________________________________________________ _____


Düşmanım dahi olsa her hangibirine iftira atmaktan ALLAH subhanehuya sığınırım. Aşağıda kesitini aldığım bölüm melanet mesneviden bir bölüm. Kendi kaynaklarından orjinal alıntı yaptığım melanet beyitler benim iftiracı olmadığımı ortaya koyuyor. Bu melanet beyitlere göre kamil diye iddia edilen birinin işleyeceği küfür, yeni bir din ve şeriat oluyormuş. Sayısız kamil diye iddia edilen bu zatlardan sayısız küfürler sadır olduğuna göre, sayısız küfür dini ve şeriatı oluyormuş demektir. Küfür dini üretim merkezi olduklarını kendi melanet beyitleriyle açıkça ifade ederlerken, bunları hala müslüman görmeye çalışanlara ne demeli, hatta bir de evliya edinenleri. İşte melanet mesnevide küfür dinini ilan beyitleri;

__________________________________________________ _____

Kâmil, toprağı tutsa altın olur; nâkıs, altını ele alsa toz toprak kesilir.
1610. O gerçek er, Tanrı’ya makbul olmuştur, bütün işlerde onun eli Tanrı elidir.
Nâkıs kimsenin eli ise Şeytan’nın, ifritin elidir. Çünkü Şeytan’nın teklif ve hile tuzağına tutulmuştur.
Kâmile göre bilgisizlik bile bilgi olur, nâkısın bildiği bilgi ise bilgisizlik kesilir.
İlletli kimse, ne tutarsa illet olur. Kâmil kâfir bile olsa o küfür, din ve şeriat haline gelir.

Mesnevi cilt 1

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________________________________________ ______


Bu sözler kendi içinde bile o kadar saçma sapan ki, zırva tevil götürmez amma ben yinede açayım biraz.
Herşeyden önemlisi başkalarını sürekli müşebbihe ilan eden tasavvuf tarikat taifesi, herne hikmetse kendi içlerinde çıkan ve müşebbiheliğide geçerek resmen adi beşerlerin ellerini haşa ALLAH subhanehunun eli yaparak, adi beşerleri yarı ilahsal sıfatlarla (antropomorfist) donatarak ap-açık ilahlaştırdıklarını evliya bile yaparlar. Peki durum böyle midir?

Birincisi şu ki; kamil diye bir insan olamaz, peygamberler bile kamil vasfıyla (kusursuz,eksiksiz,hatasız,noksansız, en mükemmel demektir, ötesinde başka mükemmeliyet yok demektir) evet peygamberler bile bu vasıfla vasıflanmamışken, zelle dediğimiz küçükte olsa hatalarla vasıflanırken, şu adi beşerlere bakın ki yine bir takım adi beşerlere ALLAH subhanehunun Kemal vasfını takmışlar ortak edinmişler. Sonrada çıkıp şirk koşmuyoruz demeleri yok mu beni deli ediyor. 25.gif

İkincisi, varsayalım ki böyle bir beşer olsun, o zaman bu nasıl kafir, hakkı örten biri olabilir. Kamil bilgiyle donanan biri nasıl olurda küfür işler ve kafir olur. _? Hani kamil yani kusursuz mükemmeldi bu zevat, küfür en büyük eksiklikse nasıl olurda bu en büyük eksiklik en kusursuzda meydana çıkabilir. İddianın ve sözün saçmalığı zaten burda ap-açık meydana çıkmakta.

Üçüncüsü, yine varsayalım ki, bu kamil zat kafir oldu, peki bu nasıl hak din olabilir. Yani sapıklık işleyecek, bu sapıklıkta yeni hak din olacak, tıpkı livatayı, homoseksüelliği kutsallaştıran altınçağcılar gibi. Ee öncüleri Rumi olunca soncuları bu olacak tabi.
Öte yandan bu sözlerle asıl dinlerinin küfür dini olduğunu da, böylece kendi dilleriyle ifade ediyorlar, savunuyorlar açık açık.
Bu ifadeler aslında çevrelerindeki insanların Rumi nin ve avanesinin küfürlerine şahit olduklarını, bu şahitleri uyutabilmek içinse Ruminin, kamilde görülen küfür yeni din ve şeriat olur diyerek zavallı müritleri uyutmaya çabaladığını görebilmekteyiz.

Kamil insan (antropomorfist, yarı ilahsal sıfatlarla donatılmış beşer) teoremini ortaya atan Arabi zındığı, giderek bu sapkınlığı dahada ileriye taşımış, kendisini hatemul evliya ki bunuda kendisine maleder, bu iddaya göre sonra çıkan her evliya sahtekar olmalı, hatemül evliyayı ise hatemul resulden, yani son resulden bile üstün görmektedir. Yani kendi adi benliğini Muhammed a.s. dan bile üstün görmekte, peygamberler melekler aracılığıyla vahiy alır derken, hatemul evliyanın aracısız ilham aldığını bile iddia edebilmektedir. Son raddede ise Stoacı panteist birçok felsefeyi özümseyerek, dehriliği, kainat perestliği savunur ve herşeyin vacibul vucut, yani ilahın parçaları olduğunu iddia eder.

Tasavvufta ilk öncülle bazı kişileri masumlaştırmak, kusursuzlaştırmak, kamil addetmenin sonunda o kişilere tapınmaya veya o kişilerin kendisini ilah ilan etmeye varacak boyutlara ulaştıklarını acı gerçeklerle görmüş oluyoruz. İşin en trajikomik yanı ise yahudi hristiyan küfrünü bile geçen bu sarih küfürlerin yeni bir din ve şeriat olarak ilan edecek kadar pervasızlaşabilmeleri saçmaladıkça, saçmalyabilmeleri,sapıttıkça sapıtabilmeleridir.
Böyle bir psikoloji ve tipolojiye hala müslüman gözüyle bakılması, hele-hele evliya, şey-h, arif, kamil gibi farazi zanlarla kutsallaştırılması, İslam ümmetinin bunları bir türlü bünyesinden atamaması, ancak trajedi kelimesiyle özetlenebilir malesef.
Ne acı, ne acı, ne acı...