Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tevhid Ve Şirk Konuları (https://www.forum.medineweb.net/652-tevhid-ve-sirk-konulari)
-   -   HÜKÜMDE ALLAH a ŞİRK KOŞMAK... (https://www.forum.medineweb.net/tevhid-ve-sirk-konulari/22450-hukumde-allah-sirk-kosmak.html)

bilinmez 11 Temmuz 2012 10:16

HÜKÜMDE ALLAH a ŞİRK KOŞMAK...
 
Bu, tagutu hükümde Allah-u Teâlâ'ya ortak yapmaktır. Başlıca şu iki şekilde olur:


a - Teşride -Helal ve Haram Konusunda- İtaat Etmek:

Allah-u Teâlâ'dan başkasının helal ve haram konusunda koymuş olduğu teşriyi kabul etmek, ona rıza göstermek veya Allah-u Teâlâ'nın şeriatine muhalif teşrileri kabul etmek veya onlara rıza göstermek. Kafir anayasa veya kanunlara rıza göstermek, onları kabul etmek gibi...

Bununla ilgili bazı deliller şu ayetlerdir:

1 - Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"De ki: "Ey kitap ehli! Yalnız Allah’a ibadet etmemiz, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamamız, Allah’tan başka birbirimizi rabler edinmemek üzere bizimle sizin aranızdaki müşterek bir kelimeye gelin!" Eğer yüz çevirirlerse: "Bizim müslüman olduğumuza şahid olun" deyin!" (Al-i İmran: 64)

"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler. Oysa sadece tek olan ilahe ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Ondan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koşmalarından münezzehtir." (Tevbe: 31)

Bu ayetin tefsiri konusunda Tirmizi’nin rivayet ettiği ve hasen sahih dediği ve başkasının da rivayet ettiği Adiyy b. Hatem radiyAllahu anh’in hadisi vardır:

Adiyy b. Hatem radiyAllahu anh boynunda gümüşten bir hac takılı olduğu halde Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in yanına girdi. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem o esnada Tevbe: 31 ayetini okuyordu.

Adiyy radiyAllahu anh bu ayeti duyunca Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’a şöyle dedi:

"Onlar haham ve papazlarına tapmıyorlardı."

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:

"Bu doğru değil, onlar onlara tapıyorlardı. Zira onlar haramı helal, helalı haram yaptıklarında onlara tabi oldular. İşte onlara ibadet etmek böyledir."

(Bu hadisi Ahmed müsnedinde, İbni Cerir de rivayet etmiştir. İbni Teymiye bu rivayete hasen dedi.)

Rasulullah, bu hadiste ibadeti, teşride (helal ve haram yapma konusunda) itaat ve tabi olarak açıklamıştır.

İbni Kesir şöyle dedi:

"Suddi bu ayet hakkında şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ'nın kitabını arkalarına atarak adamların görüşlerini aldılar. Onun için Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

"Oysa Allah, onları bir ilaha tapmaya davet etmiştir."

Yani; sadece Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığı haram, helal kıldığı helal olan hükmüne tabi olunur ve bu konudaki hükmü uygulanır. Ondan başka ibadete layık ilah yoktur. O ortak koştuklarından münezzehtir." (İbni Kesir Tefsiri)

Kurtubi Ali İmran: 64 ayetinin tefsirinde şöyle demiştir:

"Allah’tan başka birbirimizi rabler edinmemek üzere"

Bu ayet;

"Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapma konusunda birbirimize tabi olmayalım" demektir.

Bu ayetin manası:

"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler" ayetinin manası gibidir.

Bu ayet ise;

"Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapan kimselere tabi olanlar, o kimseleri Rab seviyesine çıkardılar" manasındadır." (Kurtubi Tefsiri)



Bu ayete göre; her kim Allah-u Teâlâ'nın kendisine izin vermediği bir meselede insanlar için bir hüküm verirse kendisini Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş olur.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?" (Şura: 21)

İşte böyle yapmak kendisini insanlara Allah-u Teâlâ'dan başka bir rab ilan etmektir. Bunu yapan kimse ise "hüküm tagutu" olur.

Kim bu konuda ona itaat eder veya yaptığı teşriyi kabul eder veya bu konuda onu inkar eder veya rıza gösterirse, Allah-u Teâlâ'nın rububiyyet veya uluhiyyetinde Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş ve bu tagutu Allah-u Teâlâ ile beraber rab ve ilah edinmiş olur.



Şeyh Abdurrahman b. Hasen şöyle dedi:

"Bu ayet apaçık gösteriyor ki; her kim Allah-u Teâlâ ve rasulünden başkasına itaat eder, Kur’an ve sünnetten yüz çevririr, Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını haram, helal kıldığını helal kılmaz, Allah-u Teâlâ'ya karşı gelmede o kimseye itaat eder ve Allah-u Teâlâ'nın izin vermediği bir konuda ona itaat edip tabi olursa, onu rab ve mabud edinmiş ve Allah-u Teâlâ'ya ortak koşmuştur. Bu ise Allah-u Teâlâ'nın dini tevhide zıddır. Bu, ihlas kelimesi olan "lâ ilâhe illAllah"ın delalet ettiği manaya da zıddır. Çünkü tapılmaya hakkı olan sadece Allah-u Teâlâ’tır.

Allah-u Teâlâ haham ve rahiplere, helal ve haram konusunda itaat edilmesini ibadet olarak isimlendirdi ve onlara rab ismini verdi.

Allah-u Teâlâ'nın şu ayette buyurduğu gibi:

"O, melekleri ve nebileri rabler edinmenizi asla emretmez." (Al-i İmran: 80)

Yani; "Allah-u Teâlâ, nebi ve melekleri ibadet konusunda kendisine ortak etmenizi asla emretmez."

"Siz müslüman olduktan sonra size küfrü mü emredecek?" (Al-i İmran: 80)

İşte şirk budur. Allah-u Teâlâ ve rasulünün şeriati dışında itaat edilen, tabi olunan kimse rabdir. Her kim ona itaat eder ve tabi olursa onu rab edinmiş ve ona ibadet etmiş olur.

Allah-u Teâlâ'nın şu ayette buyurduğu gibi:

"Eğer onlara itaat ederseniz muhakkak müşrik olursunuz." (En’am: 121) (Fethul Mecid s: 85-86)

2 - Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Üzerine Allah’ın ismi zikredilmeyenleri (hayvanları) yemeyin! Çünkü o bir fısktır. Muhakkak ki şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmeleri için vahyeder. Eğer onlara itaat ederseniz muhakkak müşrik olursunuz." (En’am: 121)

Şeyh Şankitiy En’am: 121 ayetinin tefsirinde şöyle dedi:

"İster kevni kaderi olsun, ister şer’i hükümler olsun bütün hükümler yani teşri, rububiyetin özelliklerinden olduğu için, zikrettiğimiz ayetin delalet ettiği gibi, kim Allah-u Teâlâ'nın teşrisinden başka bir teşriye tabi olursa, bu teşriyi yapanı rab edinmiş ve Allah-u Teâlâ'ya ortak koşmuş olur.

Bu hükme delalet eden bir çok ayet vardır. Onların üzerinde defalarca durduk. Ve onları yeterince zikredip üzerinde yine duracağız. Bu ayetlerden birisi ve en açık olanı da bu ayettir.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında Rahman’ın hizbi ile şeytanın hizbi arasında, bir meselenin tahlil ve tahrimi hakkında tartışma olmuştu.

Şeytanın hizbi bu konuda şeytanın kendilerine vahyettiğine tabi oldu. Şeytanın vahyi; hakkında tartışılan meselenin helalliği yönünde idi.

Rahman’ın hizbi ise bu konuda Rahman’ın teşri ve vahyine tabi oldu. Bu teşri ve vahiy; o meselenin haram olduğuna dair hüküm vermişti.

Allah-u Teâlâ, aralarında ihtilaf ettikleri mesele hakkında En’am 121 ayetini indirerek Kur’an’da hükmünü verdi. İhtilaf konusu olan mesele şöyleydi:

"Şeytan, dostlarına vahyederek onları müslümanlarla şöyle bir tartışmaya soktu:

"Muhammed’e sorun:

"Koyun ölürse onu kim öldürdü?"

Muhammed aleyhisselam’in sahabeleri:

"Allah-u Teâlâ, öldürdü" diye cevab verdiler.

Bunun üzerine müşrikler şöyle dediler:

"Ölü de Allah-u Teâlâ'nın kestiğidir. Öyleyse siz Allah-u Teâlâ'nın kestiğine nasıl haram dersiniz. Oysa kendi elinizle kestiğinizin yenmesine helal diyorsunuz. Yoksa siz Allah-u Teâlâ'dan daha mı üstünsünüz?"

Bu olay üzerine Allah-u Teâlâ:

"Üzerine Allah’ın ismi zikredilmeyenleri (ölüyü) yemeyin" ayetini indirdi.

Allah-u Teâlâ bu ayette şöyle buyuruyor:

"Kafirler, ölünün Allah-u Teâlâ'nın eliyle kesildiğini, bu sebeple altın bıçakla kesilmiş olduğunu söyleseler bile ölü hayvan etini yemeyin! Zira o fısktır, Allah-u Teâlâ'nın taatinden çıkmak, şeytanın teşrisine tabi olmaktır.

"Muhakkak ki şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmeleri için vahyeder."

Onlar, şeytana bağlandıkları için sizinle tartışırlar ve size şöyle derler:

"Sizin kestiğiniz helaldir. Allah-u Teâlâ'nın kestiği ise haramdır. Öyleyse siz, Allah-u Teâlâ'dan daha üstünsünüz ve kestiğiniz de Allah-u Teâlâ'nın kestiğinden daha temiz, demektir. Allah-u Teâlâ, bunların arasındaki ihtilafta kesin bir hüküm vermek için semavi bir fetva indirdi ve şöyle buyurdu:

"Eğer onlara itaat ederseniz muhakkak müşrik olursunuz."

İşte bu, yaratıcı olan yüce Allah-u Teâlâ'nın semavi bir hükmüdür. Bu fetvada apaçık şöyle bir hüküm vardır:

"Rahmanın teşrisine muhalif şeytanın teşrisine tabi olan kimse, Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuştur." (Edvaul Beyan Tefsiri: c: 7 s: 169)

İmam Şankitiy bir başka yerde şöyle dedi:

"Zikrettiğimiz semavi naslar apaçık olarak gösteriyor ki; Allah-u Teâlâ'nın Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’e indirdiği şeriate muhalif ve şeytanın dostlarının dili üzere olan teşriye (beşeri kanunlara) uyan kimselerin küfür ve şirke girdikleri konusunda şüphe eden kimse; Allah-u Teâlâ'nın, kendisinin basiretini kör ettiği, vahyin nurunu göremeyen ve onlar gibi kafir ve müşrik olandan başkası değildir." (Edvaul Beyan Tefsiri c: 4 s: 83-84)

3 - Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?" (Şura: 21)

Bu ayet; insanlar, Allah-u Teâlâ'nın izin vermediği bir konuda bir kanun koyduklarında, kendilerini rububiyyette Allah-u Teâlâ'ya eş koştuklarını göstermektedir. Her kim bu konuda o kimselere itaat eder ve Allah-u Teâlâ'nın şeriatine muhalif kanunlara tabi olursa onları ilah edinmiş ve Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş olur.

İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:

"Onlar, Allah’ın dininde sana tabi olmamakta, cin ve insanlardan şeytanların verdiği şeriate tabi olmaktadırlar. Bu insan ve cinlerden olan şeytanlar cahiliyede; bahiyra, saibe, vasile ve ham’ı haram kılarak; ölü eti, kan, kumar gibi şeyleri helal kılarak ve bunlara benzer batıl ibadetleri ve fasit kazançları kafalarına göre uydurarak onları saptırdılar." (İbni Kesir Tefsiri c: 4 s: 120)

4 - Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"O, kendi hükmünde kimseyi ortak etmez." (Kehf: 26)

"Hüküm vermek sadece Allah'a aittir. Kendisinden başkasına değil, yalnızca O'na kulluk etmenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." (Yusuf: 40)

Halk için teşri koyma hakkı sadece Allah-u Teâlâ'ya hastır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Yaratma da emir (hüküm) de O’nun’dur." (A’raf: 54)

Her kim teşri hakkını Allah-u Teâlâ'dan başkasına verirse, o kimse ibadette Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş olur. Allah-u Teâlâ'nın izni dışında Allah-u Teâlâ'dan başka teşri koyan ve bu hakkı kendisine veren kimse de kendisini Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş ve hüküm tagutu olmuş olur. Bu konuda Kur’an’da bir çok ayet vardır.


b - Kur’an ve Sünnet Dışındaki Kanunlara Muhakeme Olmak:

Beşeri kanunlara, halka, örfe, kabile reislerine ve parti benzeri şeylere muhakeme olmak gibi....

İşte bu, hüküm şirkinin ikinci şeklidir. "Ona muhakeme olma" nın manası:

"Anlaşmazlık ve husumetlerden doğan ihtilafları çözmek için ihtilafa düşenler arasında rızasıyla hüküm verecek birisini hakem tayin etmektir." (Fıkhi Terimler Sözlüğü s: 96)

Hüküm vermek ve muhakeme olmak dinin temeline ait ibadetin ikinci rükünlerindendir.

Kim bunu ortaksız olarak sadece Allah-u Teâlâ'ya verirse, hüküm konusunda Allah-u Teâlâ'yı birlemiş olur.

Kim de bunu Allah-u Teâlâ'dan başkasına verirse Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş ve taguta iman etmiş olur. Zira hüküme itaat etmek ve muhakeme olmak bir ibadettir, ibadetler de sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılır. Bu sebeble hüküm verme yetkisi sadece Allah-u Teâlâ'nın hakkıdır ve bu konuda hiç bir ortak kabul etmez.

Davetçi......


SAAT: 12:33

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320