Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tevhid Ve Şirk Konuları (https://www.forum.medineweb.net/652-tevhid-ve-sirk-konulari)
-   -   İKTİDAR ALiMLERİ... (https://www.forum.medineweb.net/tevhid-ve-sirk-konulari/23548-iktidar-alimleri.html)

bilinmez 21 Kasım 2012 18:54

İKTİDAR ALiMLERİ...
 
Her devletin ve her sistemin kendi bekası ve bu bekanın devamı için bir takım maddi ve manevi değerler savunurlar ve değişik mekanizmalar geliştirirler. Devlet bu hayati değerleri korur, bu değerlerin çiğnenmesine ve başka değerlerin girmesine asla izin vermez. Bu bir var olmak veya var olmamak meselesidir. Misal olarak istihbarat birimleri, casuslar, dinleme ve takip cihazları, ordular ve orduları güçlü tutan bütün teknik imkanlar v.s.; köpük üzere kurulu bir devleti veya bir sistemi ayakta tutan maddi güç bunlar. Hatta bazen bu maddi güç halka karşı olup devletin ve sistemin ta kendisi olabilmekte. Bu güç toplumu ve toplumun değerlerini koruması, bu değerlerin yaşatması ve yayması gereken maddi güçten çıkıyor, halkın düşmanı, onu tehlikeli fikirlerden korumaz aksine o fikirlerle zehirleyen, saldırgan ve halktan tamamen üzaklaşan bir güce dönüşür. Bu maddi güç ancak maddi güçle çürütülür. Maddi güç; manevi gücü/değeri ve toplumsal değerleri yaşatmanın, korumanın ve yaymanın teminatıdır. Ancak ne var ki yapay ve kuş beyinli sistem ve devletlerde durum tamamen terstir. Başta bulunan dikte devlet/maddi güc; toplumun inandığı ve kabul ettiği değerlerden soyutlayıp kendi değerlerine ayak uyduran, o değerleri koruyan, savunan ve yayan bir toplum olarak görmek ister.
Maddi gücün giremediği ve toplumun değerlerini yıkamadığı yerlere manevi güç devreye girer. Yani orduların, istihbaratların ve emniyet teşkilatlarının giremediği yerlerde, toplumun fikri yapısını ve ahlaki değerlerini yıkamadığı durumlarda devletinin kilisesi olan diyanet gibi dini (!) bir teşkilat, ilahiyat gibi bir kurum, maaşlı imamlar, paralı hocalar, kiralık entellektüeller, kopya düşünürler, satılmış kalemler ve saray alimler devreye girerler.[Kİ BU TEŞKİLATIN İÇİNDE KENDİNİ KORUMAYA ÇALIŞANLARDA OLMAK LA BERABER,GENEL ANLAMIYLA DURUM BU VAHİM ŞEKİLDE SEYİR EDER] Siyasi bir varlık olarak devletin belki yıllardır yapamadığını bu zehirli teşkilatlar ve şahsiyetsiz kişiler yapmaktadırlar. Ümmetin kanserine sebep olan bunlardır. Bunun sebebi ise bu teşkilatların ve şahısların İslam, din, Allah, Peygamber, Kitap, iman gibi kavramların arkasında saklanmış olmalarıdır. Halk ise bunların gerçek yüzünü göremediği için kandırılmakta ve durumun ciddiyetinin farkında olamamaktadır. Tarih bu açıdan incelendiğinde bu tür devletler bu ilkeye bağlı kalarak bekasını koruyarak varlığını böyle sürdürmüştür. Yanlış bir akideye dayanarak kurulu olup kendi halkından kopuk devletler yukarıda ifade edildiği gibi kendi bekasını sürdürmesi uğruna, devletin korumakla ve doğru şekilde bilinçlendirmekle sorumlu olduğu tebalarını bile aldatma ve gerçekleri saklayıp tahrif etme ihtiyacını hiss eder. Devlet bu korkuya dayalı duygu hedefine ulaşıncaya kadar her türlü metod, araç-gereç ve yöntem meşru olup bütün imkanları seferber eder adeta. Bu durum böyle devletler için son derece önemli ve hayatidir. 1453'de yıkılan, asırlardır hüküm sürdüren, Ortaçağlarda karanlıklarda yüzen ve Doğu Bizans veya Roma imperatorluğu bilinen devletin en önemli dayanağı ve en güçlü sutünü bilgin adamlar/papazlardı. Bu papazlar ne gibi hizmetler sunuyorlardı?! Bir yandan krallarla işbirliği yapmalarından dolayı para endeksli cami imamı ve hocası gibi oluyorlar, öte yandan da dini satmak, onu tahrif etmek, halka sahte bilgi sunarak kandırıyorlardı. Ancak geçmişte ve gelecekte bu tür devletler yıkılıp tarihe karışmasına rağmen, ne gariptir ki her defasında bu bilgin adamlar hiç ama hiç ibret almamışlardır.
Bahs ettiğimiz tahrif mesleği, sözlerle ve hükümlerle oynama hüneriliğinin cüretkarlığını tarihte ilk kez yahudilerin hahamları göstermiştir. (وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ), (Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.) Ali-İmran/78. (مِنَ الَّذِينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ), (Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler...) Nisa/46. ‘Sözleri asıl manasından çıkartarak tevil ederler. Allah da onları bunu kasıtlı olarak yaptıklarından dolayı zem etmiştir'. Kurtubi tefsiri, (فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ), (Sözlerini bozmalarından ötürü onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler) Maide/13. Kur'an-ı Kerim'deki (يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ), (kelimeleri yerlerinden değiştirirler) ifadesi şu manaya gelir: ‘Sözlere; taşıyamıyacağı bir mana yükleyerek tevil etmek ve avam halka bu manayı Allah'tandır diyerek aktarırlar'. Kurtubi tefsiri. (يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ), (kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler.) Maide/41. Allah; evli olup da zina yapan erkek ve kadının hükmünü Tevrat'ta indirdi. Yalana kulak veren yahudilerden bir kısmı bu hükmü bildikleri halde tahrif ettiler. (Tabari ve Kurtubi tefsiri.)
Dinsizlik inancına kurulu ve bu akidenin gereği olan her türlü kültür, bilgi, bakış açı ve yaşam tarzı kendi halkına enjekte eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi İslam coğrafyasında bağımlı devletler beka içgüdüsünün gereği ve sistematik olarak yapmaktadırlar. Bu gibi devletler yahudilerin ve hahamların laikleştirilmiş halidir. Ne de olsa bu laik devletin kurucusu; sözleri tahrif etme geleneğini özlerinde taşıyan yahudilerin torunudur. Dinsiz kemalistler dini hayattan, siyasetten ve devletten ayırırken, dini ve dini mutiveleri açıkça istismar ederek kendi çıkarlarına uygun olarak alet etmektedirler. Faizin meşru olması ve başörtünün-şeri kıyafetin yasaklanması için hemen hazır fetva çıkartılır. İslam'ın ön gördüğü yönetim tarzı Hilafet'i sulandırmak ve halkı bundan din adına uzaklaştırarak soğutmak için fetva çıkartmak üzere kemalist/dinsiz devletin papazları hemen devreye girerler.
Bir toplumun değerli bilgi kaynakları ve kültürü, bireylerin benliğini oluşturur. Zira bu kültür, toplumun eşyalar ve olaylar hakkında hüküm verme prensibini belirlediği gibi kişinin eğilimlerini de şekillendirir. Kısacası, kültürün kaynağı olan bilgiler toplumu da bireyleri de doğrudan etki eder. Bunun için toplumun hayat ve yaşam tarzı ile ilgili bilgi kaynağını korumak ve toplum içerisinde yaymak kendi halkını düşünen bir devletin başta gelen sorumluluklarındandır.


İslam'ın alimler ile ilgili tanımı:1. Her şeyden önce Allah'tan sakınarak korkan/takvalı olanlar,
2. Bildiğiyle amel eden,
3. İslam'ın bütün hükümlerini hiç çekinmeden halka açıklıyan, hak sözü söyleyen, hak sözü söylemede cüretkar olan ve bu uğurda ölüm ve rızık kaygısı olmıyan,
4. Kendi Ahiretini başkasının dünyasıyla satmıyan,
5. Zalim ve cani yöneticilerin saraylarına girmek şöyle dursun yöneticileri en şiddetli ve en sert sözlerle muhasebe eden,
6. Bildiklerini hiçbir sürette gizlemiyen,
7. Ahireti hatırlayan ve hatırlatan, ahiretin bedeli olarak dünya için değil, dünyanın bedeli olan ahiret için Allah'tan sakınarak çalışan kimsedir.


İslam'ın alimlere bakışı:Selef-i salihin konumuzla alakalı bazı tesbit ve önemli sözleri:
- Rabi' bin Enes der ki: Kim yüce Allah'tan sakınarak korkmazsa alim değildir.
- Mücahid der ki: Alim o kimse ki Allah (c.c)'dan sakınarak korkan kimsedir.
- İnb-i Mesud'tan şöyle rivayet edilir: Yüce Allah'tan sakınarak kormak için ilim, böbürlenmek için ise cehalet yeter.*
- Sa'ad bin İbrahim'e ‘Medine halkının en fakih/alim olanı kimdir' diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: Allah (c.c)'dan sakınarak korkan olanıdır.
- Yine Mücahid'ten rivayetle: Fakih o kimse ki Allah (c.c)'dan sakınarak korkan kimsedir.
- Ali (r.a)'tan rivayetle: Gerçek fakih o kimse ki insanları Allah'ın rahmetindan uzaklaştırarak ümitsizliğe sürüklemiyen, Allah'ın masiyetlerinde (nehy ettiği şeylerde) rühsat vermiyen, insanları Allah'ın azabından emin ettirmiyen, Kur'an-ı bırakıp da başkasına meyl etmiyen kimsedir. İlimsiz ibadetlerde, fıkıhsız ilimlerde ve tefekkürsüz (Kur'an-ı) okumakta hayır yoktur.


SAAT: 11:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320