Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi BİLAL HATTAB,Açılış Tarihi:  02 Ağustos 2010 (08:27), Konuya Son Cevap : 02 Ağustos 2010 (08:27). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Ağustos 2010, 08:27   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BİLAL HATTAB isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12646
Üyelik T.: 20Haziran 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 14
Konular: 12
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Neden Abdulhamid’lere Muhtacız?

Neden Abdulhamid’lere Muhtacız?

“Ya Rab, bu yüreklerdeki ses dinmeyecek mi?
Senden daha bir emr-i sükûn inmeyecek mi?

“Sendense eğer çektiğimiz bunca devâhî (felaket)
Kimden kime feryad edelim, söyle İlahî!” [1]

Allah’ın (c.c) laneti ve gazabı; elleriyle yazıp kutsal kitap gibi gördükleri Talmud’da; “Her dikiliyi yık, her temizi kirlet, her yeşili yak ki, bir Yahudi’ye bir kuruşluk faydan olsun” yazabilen ve buna iman eden Yahudilerin ve Yahudi mantığına saplanmış herkesin üzerine olsun.
Böylesi bir iflah olmaz ırkla ve böylesi din mensuplarıyla ortak paydalar arayan; ama kardeşlerinin ırzları çiğnenirken en ufak bir “diyalog” kuramayan “diyalog sevdalıları”nı da Allah (c.c) ıslah eylesin.

Onların çiğnenen namuslarının, hiçe sayılan canlarının hesabı hepimizden sorulacaktır. Dünyadaki hiçbir halk, Filistinli kardeşlerimiz kadar zulme maruz bırakılmadı. Ve dünyadaki hiçbir topluluk da, zulme uğrayan dindaşlarına (ki, bizim inancımızda bu kardeşlik akdidir) bizler kadar sessiz kalıp aciz bir şekilde oturmadı.

Tarihte; Selahaddin’ler, Zengiler, Abdulhamid’ler yetiştiren bu ümmet; artık kendini dahi yetiştirmekten aciz ve birbirlerini yemekten daha önemli bir işi olmayan sabun köpüğü misali fertler oluverdiler.

Neden Abdulhamid’lere muhtacız?

Hainlerin, dillerini “Kızıl Sultan” [2] diyerek kirlettikleri Sultan Abdulhamid’in, kendisine iletilen Yahudi tekliflerine verdiği cevabı hatırlayalım istiyorum. Bizzat Herzl’in[3] kendi hatıralarında yazdığı üzere:

“Dr. Herzl’e bu konuda pek ciddi adımlar atmamasını öğütleyin...

Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Bir gün imparatorluğum parçalanırsa, o zaman onlar Filistin’i karşılıksız da elde edebilirler. Ama ben sağ olduğum müddetçe, vücudumun parça parça edilmesi benim için Filistin’i bu topraklardan ayrılmış olarak görmekten daha ehven gelir. Bu olmayacak bir şeydir. Biz hayatta iken, vücudumuzun parçalanmasına muvafakat edemeyiz.[4]

Nitekim görüşmeden sonra kendisine; “Bu görüşmenin bedelini tahtınla ve canınla ödeyeceksin” sözlerini içeren bir telgraf gönderildi ve çok geçmeden de Sultan Abdulhamid, Jön Türkler tarafından tahttan indirildi. O’nun tahttan indirilmesiyle, İslam’ın fiilî hâkimiyeti son bulmuş ve Filistin Yahudilerin eline geçmiştir. O’nun tahttan indirilmesi, İslam’a vurulmuş en büyük darbe olmuştur. Ne yazık ki o günden beri de, İslam ve Müslümanlar izzetlerini kaybetmiş, Batı taklitçiliği ve dalkavukluğundan kurtulamayan tufeyliler olmuş, iki kelam eyleyeni “Fatih” addedecek kadar da çaresiz ve aciz bir hale gelmişlerdir. “Fetih” İslamî ve kutsî bir kavramdır. “Fatih” de, bu kutsiyeti icra eden, izzetli İslam komutanlarının sıfatıdır ancak. Şayet laf ile “Fatih” olunabiliyorsa, “one minute” demekle değil; Abdulhamid misali kelam eyleyerek olunabilir yine. 1967’de Filistin’i işgal eden Yahudi askerleri; “Muhammed öldü, geriye kızları bıraktı” çığlıkları atıyorlardı Filistin topraklarında.

Bu iğrenç çığlıklar, o günden bu yana, içi yanan, “ırzına düşkün” her Mü’minin kulaklarında yankılanmaktadır.

Kendi öz kız kardeşinizin ırzı çiğnenirken, buna “dur” diyemeyen birine de, yine “Fatih” der miydiniz? Bir sorun vicdanlarınıza.
Din bağının, kan bağından aziz olduğunu bilenler, kardeşlerinin katillerini dost edinenlere “Fatih” demekten hicap duyarlar. Söylenen “bazı” etkileyici sözlere aldanıp da, “daha ne yapsınlar?” diyenlere de, şu cevabı vermeden edemiyorum: “Zilletin kaynağını tanıdığı halde onun etrafında dönüp dolaşan kimseye, izzetin artıkları ve döküntüleri tatlı gelir.” [5]

Kusura bakmasın hiç kimse. Kimilerinin nefislerine, kimilerinin putlarına dokunmuş olabilirim; ancak Mescid-i Aksa’da olup bitenler karşısında, analarımın/kardeşlerimin can ve ırzlarının hiçe sayılması karşısında susmak da, dilsiz şeytanlığın en büyüğüdür.

“Kürt açılımı”, “Ermeni açılımı” gibi her türlü demokratik (!) açılımı yapanlar, neden bunca senedir, Müslümanların oyları ile geldikleri halde, “İslam açılımı” yapamamaktadırlar?

Mesela bizler de, “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddelerin değiştirilmesini istesek, bize de aynı genişlik gösterilecek mi? Her türlü suç sahibi bugüne kadar affedildi ve hala da affedilmeleri istenen niceleri var. Biz de, hiçbir bölücü eyleme katılmadıklarına, sadece Allah’ın (c.c) nizamını insanlara anlatma gayreti içerisinde olduklarına şahit olduklarımızın serbest bırakılmalarını istesek, onlar serbest kalır mı? Ya da bu isteğimiz, birilerinin isteği gibi müsamaha ile karşılanabilir mi? Henüz “İslam açılımı” yapılmadı bu ülkede. Müslümanların derdi ile dertlenen herkes, potansiyel terörist olarak görülmeye mahkûmlar hala...
Aslında, bunları sorduğuma da bakmayın. Vallahi gereksiz sorular (!) ve gereksiz istekler(!) olduğunun farkındayım. Zira İslam’ın ve Müslümanların çıkarlarını sadece Rasulullah’ın (sas) yönetim biçimini örnek alabilecek olanlar gözetebilir. Demokrasi ve laisizm havarileri değil. Bizim kıstasımız; Rasulullah’ın (sas) adaleti, batıl karşısındaki tutumu ve İslam’ın hamaset ve izzet dolu vahyî yapısıdır. Ve bizim örneğimiz 1400 yıl öncesinde gizlidir. Dr. Ali Şeriatî’nin dediği gibi, “Benim dine sarılmam geçmişe dönmek değil, tarihteki bu mücadeleyi devam ettirmek demektir.” [6]

Ne yazık ki biz, bırakın asr-ı saadeti, o seçilmiş ve örnek olarak bizlere sunulmuş zaman ve insanları örnek alıp birer “aslan” olarak ortaya çıkmayı; o zamanın cahiliyye müşrikleri kadar dahi izzete önem vermez olmuşuz. Onların beyitlerini okuyan, kendi İslam’ından utanır; tabi utanmaktan payı kaldıysa…

Bir şiirde şöyle diyor cahiliyye insanı:

“Zelil olarak âb-ı hayat kâsesini sunma,
Aziz olarak zehir kâsesini sun bana…”

Artık, izzetin kırıntılarıyla mesud olma zilletinden kurtulma zamanıdır. Artık bu mantığı yerle bir etme zamanıdır. Artık, “Filistin Davası”nda “taraf” olma zamanıdır. “Biz bugün, Hamas’ın elindeki taşın kurşuna dönüşeceği günü özlüyoruz. Biz, Yahudilerin ayakları altındaki yerin sarsılacağı ve bu yüzden gözlerinin dışarıya fırlayacağı günü özlüyoruz.” [7] İşte zaman, bunu özleme ve hayata geçirme zamanıdır…

Tekrar soralım: Neden Abdulhamid’lere muhtacız?

Evvela şunu iyi kavramalıyız: İsrail’in ayakta kalabilmesi, İslamî hareketlerin bastırılmasını gerektirir. Yahudi Devleti’nin kurulması için hazırlanan 10 maddelik planı inceleyenler, demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır. Bu plan yürütülürken, Mısır’daki İhvan-ı Müslimîn Cemaati’nin dağıtılması ve sırasıyla; cemaatin lideri İmam Hasan el-Bennâ’nın, Abdulkadir Udeh’in ve Seyyid Kutub gibi isimlerin ortadan kaldırılmaları ve yine sırasıyla 1956’da Udeh’in şehid edilmesinin ardından Sina ve Gazze’nin ve 1967’de Seyyid Kutub’un şehid edilmesiyle de Filistin’in tamamı ve birkaç adanın işgal edilmesi, akl-ı selîm herkes tarafından üzerinde düşünülmesi gereken bir meseledir. [8]

Filistinli kardeşlerimize ve tüm Müslümanlara, Şehid el-Bennâ dilinden sesleniyoruz:

“Beytu’l Makdîs’in koruyucuları ve Muhammed’in (sas) ordusu olan ey aslan Filistinliler!
Güzelce sabredin. Çok çalıştınız ve çok kazandınız. Yapmış olduğunuz mübarek kıyamınızın neticesi, eğer sadece Müslümanların kalplerine çekilen teslimiyet perdesini veya zillet örtüsünü kaldırmak ve İslam halklarına güzel bir ölümün sanatını göstermeye sebep olmak olsa bile, sizler; bu kıyamınızla kazanmış olanlardansınız.

Ey yeryüzünün bütün Müslümanları!
Filistin savunmanın ilk hattıdır Mallarınızla, canlarınızla gücünüzün yettiği kadar bu davaya katılın. Bu hususta hiçbir mazeret geçerli olamaz. Bu alandaki çalışmada, İman zayıflığından başka hiçbir şey engel değildir. Helak olmayı hak etmeyeni, Allah helak etmez!” [9]

Ve son olarak, tekrar soralım: Neden Abdulhamid’lere muhtacız?

İslam beldelerindeki kan ve gözyaşının durması için.

İffeti çiğnenen analarımızın, kardeşlerimizin telafisi zor olan bu yıkımlarını bir nebze de olsa imar edebilmek ve yeni yıkımları durdurabilmek için.

Bırakın gemi baskını gibi aşağılayıcı ve müstekbir edalara misli ile karşılık vermeyi; bacısının örtüsüne uzanan bir harekete dahi aziz bir şekilde karşılık verebilmek için. [10]

Sermaye ve güç odaklarına, Ebu Zerr’ce haykırabilmek için.

Kapitalist sistemin çarkında ezilmiş, işsizlikten gözü dönmüş insanımızı, İslam’ın sosyal adaleti ile doğrultabilmek için,

Her türlü hortum, soygun ve “katl”den tükenmişlere, “KISAS” ile hayat vermek için. [11]

“Evlenecek kız/erkek kalmadı” düşüncesini, İslam ahlakı ile yok edebilmek için.

Her kafadan çıkan, farklı farklı İslam anlayışlarını susturabilmek ve ümmetin birliğini temin edebilmek için.

Çeşit çeşit “İslam” pazarlayan din tacirlerini durdurabilmek için.

Kardeşliği İslam merkezli değil, cemaat ya da ırk merkezli algılayan ve kendinden olmayanı türlü itham ve iftira ve hatta tekfir ile yargılayan din mafyalarına dur diyebilmek için.

Kur’an’ı batınî yorumlarla aslından, felsefî yorumlarla da özünden saptıran kendini bilmezlere hadlerini bildirmek için.

Her türlü sözü hadis diye yutturan kıssacı ve hadisleri usulsüzce reddeden kan (din) emici zihniyetleri yıldırmak için.

Peygamber’i (sas) ulaşılmaz yapıp örnekliğini unutturan “ifrat” zihniyeti ve Peygamber’i (sas) bir posta görevlisi konumuna düşüren “tefrit” zihniyeti, “Ehl-i Sünnet” tokmağı ile “orta yol”a sevk etmek için...


DİPNOTLAR

1- M. Akif Ersoy, Safahat, 14
2- Piyer Kiyar adlı bir Fransız, Abdulhamid Han için “bete rouge / kızıl hayvan” unvanını(!) bulmuştu. Fransız basını ise bu deyimi türevlendirerek, bu ünvanın(!) müteradifini icat etti: “Le sultan reuge / Kızıl Sultan”. Bu söz oldukça meşhur olur ve sadece Batılıların dilinde değil, Batılıların bu topraklar üzerindeki uzantıları da bu kelimeyi kullanmaktan haz duyarlar! Bilgi için, bkz: Mustafa İslamoğlu, İslamî Hareketler ve Kıyamlar Tarihi, 303
3- Theodor Herzl: Siyonizm’in öncüsü. 1897’de Basel’de Birinci Siyonist Kongresi’ni topladı ve bu kongre, Dünya Siyonist Örgütü’nün kurulmasıyla sonuçlandı. Filistin Toprakları’nı almak için Ulusal Yahudi Fonu’nu kurdu. Bilgi için bkz: Dictionnaire Larousse, 3/1057; Büyük Larousse, 9/5210]
4- Dr. Abdullah Azzam, İslamî Direniş Hareketi Hamas, 22; Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Saraydaki Casus, 234; Mustafa İslamoğlu, İslamî Hareketler ve Kıyamlar Tarihi, 299
5- İmam Muhammed b. İbrahim’in(rh.a) sözü. Bkz: Zemahşerî, Makalat’tan naklen: Sıddık Hasan Han el-Kannûcî(el-Kınnevcî), el-Iklîd li Edilleti’l-İctihad ve’t-Taklîd; Şükrü Özen, Mezheplerin Doğuşu ve İctihad Tartışması, 339]
6- Dr. Ali Şeriatî, Dine Karşı Din, 66
7- Dr. Abdullah Azzam, İslamî Direniş Hareketi Hamas, 69
8- Prof. Seyyid Kutub ve benzeri alim ve mücahidlere, “sapık vb.” ithamlar savuran din tacirlerine karşı, kardeşlerimizi, – o tacirlerin içerisinden çıkmış biri olarak – uyarmak isteriz.
9- Hasan el-Bennâ, Haftalık Nezir Dergisi, yıl:1938, sayı:18
10- Benî Kaynuka meselesinde olduğu gibi… Müslüman bir kadın Beni Kaynuka pazarında örtülü bir halde zaruri alışverişini yaparken Yahudilerden biri kadının örtüsü ile alay ederek yüzünü açmaya çalıştı. Kadın yüzünü açmayınca elbisesinin eteğini bir yere tutturdular ve avretini açtılar. “Yüzünü örtüyor, avretini açıyor” diye alay ettiler. Duruma şahit olan bir müslüman o yahudiyi öldürdü. Yahudiler de toplanıp bu müslüman’ı öldürdüler. Bu olay üzerine Beni Kaynuka savaşı çıkmıştır. Bu konuda detaylı bilgi için, bkz: İbni İshak, 295; İbni Hişam, 2/47; Taberi, Tarih, 2/480; Belazuri, Ensab, 309; İbni Kesir, Bidaye, 4/11; İbni Sa’d, 8/321; Vakıdi, 3/67; Süheyli, Ravdu’l Ünf, 5/392; İbni Esir, Kamil, 2/65; Kastalani, Mevahibu Ledüniye, 1/102; Kettani, Teratibu’l İdariye, 2/4; Mahmud Şakir, Siyer, 264; Zehebi, Tarihü’l İslam, 3/184-190; Prof. Dr. M. Said Ramazan el-Bûtî, Fıkhu’s-Sîre, 250-258; Celaleddin Vatandaş, Hz. Muhammed’in(sas) Hayatı ve İslam Daveti, 2/128-132]
11- Bkz: Bakara /179



Bilal Hattab
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
vuslat.denge@hotmail.com
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi BİLAL HATTAB 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Rasulullah ve Sahabe Dönemindeki Tefsir... Makale ve Köşe Yazıları YaŞuHa 3 3754 13 Mart 2011 20:14
Hadis Istılahları, Hadis Tedvini ve... Makale ve Köşe Yazıları BİLAL HATTAB 0 2365 11 Mart 2011 22:26
Tekfir Psikolojisi Makale ve Köşe Yazıları Zemahşeri 5 2267 11 Mart 2011 22:18
Ve Nihayet Olan Oldu: İleri Demokrasi(!) "LÂ"yı... Makale ve Köşe Yazıları kamer34 5 1730 07 Mart 2011 21:00
Ne Oldu Bize ??? Makale ve Köşe Yazıları BİLAL HATTAB 0 1449 26 Şubat 2011 20:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK Mustafa İslamoğlu sevginin_bedeli Serbest Kürsü 1 19 Nisan 2014 00:34
‘Abi’lere başkaldırın!... enderhafızım Serbest Kürsü 3 20 Ocak 2014 14:16
ATM lere Dikkat !!! MERVE DEMİR Serbest Kürsü 2 28 Nisan 2009 14:23
Sünnetin Aydınlığına Muhtacız NUR Hz.Muhammed(s.a.v) 1 20 Nisan 2009 09:19
Sana muhtacız efendim Seher Yeli Hz.Muhammed(s.a.v) 1 12Haziran 2008 19:59

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.