Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi BİLAL HATTAB,Açılış Tarihi:  02 Ocak 2011 (14:01), Konuya Son Cevap : 02 Ocak 2011 (17:22). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Ocak 2011, 14:01   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BİLAL HATTAB isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12646
Üyelik T.: 20Haziran 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 14
Konular: 12
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bel’amlaşan Ulema

Bel’amlaşan Ulema

Bilindiği gibi “ulemâ” kelimesi, “âlim” kelimesinin çoğuludur. “Âlim kimdir?” diye bir soru sorulacak olsa “âlim; bilendir, bilgindir” gibi cevaplar üst sıralarda yer alır. Oysa ümmetin önderliğini yapacak, peygamber varisi âlimlerin, sadece bu basit kavramla ele alınması ya da anımsanması, hem üzücü hem de düşündürücüdür.
Âlimleri bizlere önder, peygamberlere ise mirasçı kılan özellikleri; sadece bilgileri değil, Allah (c.c.)’dan hakkıyla korkuyor olmaları, takvalarıyla, ilimleriyle âmil olmaları ve dindeki samimiyetleri gibi vasıflarıdır. Onlar, öyle bir samimiyet, takva ve ihlâs sahibi kimselerdir ki, tağutun, zulmün ve haksızlığın karşısında susup “dilsiz şeytan” olmaktansa kanlarıyla ve canlarıyla mücadeleyi tercih etmişlerdir.
Rabbimiz, yegâne rehberimiz Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:

“…O’nun durumu tıpkı KÖPEĞİN durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur…” [1]

Bu ayetin öncesi ve sonrasında haberi anlatılan kişi, müfessirlerin çoğunluğuna göre, İsrailoğullarının (yani o zamanın müslümanlarının) duası makbul büyük âlimi Bel’am b. Bâûrâ’dır. O, Allah (c.c.)’nun ayetlerini (Tevrat’ı) okuyup anladığı ve çok iyi bildiği halde, dünya menfaati uğruna ondan yüz çevirmiş, o ayetleri te’vil ve tahrif ederek aslından koparmıştı. Bel’am, sadece tarihteki bir kişinin adı değildir. Bel’am: dünyevî çıkar ve hesaplar için Allah’ın dinini tahrif eden, yöneticilere yaranmak için Allah’ın hükümlerini çiğneyen ve asıl gayesinden saptıran kimseleri temsil etmektedir.[2]

O halde ayetin anlamı umûmîdir ve dünyevî çıkarları için hakkı söylemekten korkan (korkusunu da te’vil eden), Allah’ın dinine savaş açanlara yaranmak için şirinlikler yapan, onların yasalarını onaylayan ya da bunlara sessiz kalan, onların menfaatleri doğrultusunda fetvalar vazeden her İslam âlimi Bel’amlaşmış, yani Kur’an’ın tasviriyle, KÖPEKLEŞMİŞTİR!

İşte Kur’an’ın bu örneği, başta anlatmaya çalıştığımız gibi, “âlim”in yalnızca “bilen” olmadığını bizlere açıkça göstermektedir. Bilgi/ilim yeterli olsaydı, Rabbimiz bu haberi Kitabı’nda örnek olarak zikredip, ardından; “…ola ki düşünürler!” der miydi? O halde “âlim” ölçümüz, sadece “ilim/bilgi” değil; ilmin, o âlime ne kazandırdığı olmalıdır. Zira “Kur’an’ın hayat sistemi; akideyi ilmî araştırmalar şeklinde hazırlanmış bir teori olarak ele almaz. Bu, kuru bir ilimdir; vicdan dünyasında ve hayat alanında etkili olmaz. Sahibini de keyfî arzularının peşine düşmekten korumaz. Şeytanı da kovmaz. Aksine onun yolunu açar ve insanı ona köle haline getirir.”[3] Böylesi bir âlim, Kur’an ayetlerinin kenarından tutar. İbadetleri önceler, itikadı erteler. Müslümanların kanı akarken o, “pire kanı ile namaz olur mu olmaz mı?” sorusu ile meşgul olur. Müslümanların ırzları çiğnenirken o, tartışmasız FARZ olan tesettürü gündeme taşır; tartışır da tartışır.

Oysaki “Kur’an’ın hayat sistemi, insanı, Allah’a verdiği İLK SÖZ’e döndürür. İnsanın hedef ve değerlerini yüceltir. Artık ÇAMURUN cazibesi onu asla dünya malına bağlamaz!”[4] Hz. Ömer’in(r.a.) şöyle dediği rivayet edilmektedir:

“Âlim kişinin dünyayı sevdiğini görürsen, kendisinden istifade ettiğin dinî meselelerde onu itham et ve ihtiyatlı davran. Zira kişi neyi severse, sevdiği o şeye dalar.”[5]

Gelelim bu Bel’amların; fıkhî konularda dillerinden düşürmedikleri, onların isimlerini kullanarak insanlar nezdinde mevki sahibi olmaya çalıştıkları, bu ümmetin kandilleri olan önder şahsiyetlere… Allah Subhanehû ve Tealâ da, tarih de, bizler de şahidiz ki; onlardan hiçbiri, bunlar gibi alçalmamış, âlim/önder/rehber olduklarını, her zaman ve zeminde, gerek kalemleri ve gerekse kanları ile ispatlamışlardır.

İşte Sünnet yolunun önderleri, işte dört İmam: Ebu Hanife, Şafi, Malik ve ehl-i Hadis’in İmam’ı Ahmed b. Hanbel (rahimehumullah)… “Görünüşte de olsa” bir hilafet devleti zamanında yaşamalarına rağmen, hiçbiri, yöneticilere yaranmak için en ufak bir adım atmamışlar; aksine yöneticilerin yanlışlarına, zulümlerine, haksızlıklarına keskin kılıçları, yani dil ve kalemleriyle karşı çıktıkları için, türlü aşağılama, zulüm ve işkencelere maruz kalmışlardır.

İşte İmam Âzam Ebu Hanife… Halife Mansur kendisine 30 kırbaç cezası vermiş, akabinde onu hapsetmiştir. Gerek Emevî, gerek Abbasîler döneminde birçok işkencelere maruz kalmış ve son olarak Halife Mansur’un hapse atmasının ardından, hapiste zehirletilerek şehid edilmiştir.[6]

İşte İmam eş-Şafiî… Necran’a atanan zalim vâliyi, dili ve tenkitleriyle rahat bırakmadığı için, zincire vurularak Necran’dan Bağdat’a sürülmüştür.[7]

İşte İmam Mâlik b. Enes… Mevcut saltanatı rahatsız eden, Allah Rasulu (s.a.s.)’den gelen bir hadisi gizlemediği, onu rivayet ettiği için, kırbaçlanarak işkenceye maruz bırakılmış, omuzları çıkıncaya kadar kolları asılı bırakılmış ve hatta kolu kırılmıştır.[8]

İşte İmam Ahmed b. Hanbel… Davası uğruna zincirlere vurularak memleketinden sürülmüş, 28 ay boyunca kırbaç nöbetlerine tabi tutulup bayılana kadar kırbaçlanmış, bir filin dahi katlanamayacağı işkencelere maruz kalmış, zindana atılmış, bu işkence ve sıkıntı dönemini 14 sene yaşamıştır.[9] Fudayl b. Ziyad şöyle demiştir: Ahmed b. Hanbel’in, düşmanlarının kendisine yaptıklarını anlatırken duydum. Hem ağlıyor hem şöyle diyordu: “Hiçbir hasenat/iyilik işi, o cihaddan daha değerli olamaz!”[10]

İşte İmam Sufyan es-Sevrî… Halife el-Mehdî kendisine: “Sürekli bizden kaçıyorsun. Seni yakalamaya muktedir değil miyiz sanıyorsun? Bizim senin hakkında hüküm vermemizden korkmuyor musun?” demesi üzerine, büyük İmam şu cevabı vermiştir: “Sen benim hakkımda hüküm verirsen, senin hakkında da, her şeye Kadir olup hak ile batılı birbirinden ayıran bir Hâkim hüküm verecektir!”[11]

İşte İmam Fudayl b. Iyad… Şöyle der: “Bizler, sultanların/idarecilerin kapısına yanaşmamak gerektiğini, Kur’an’dan ayet ve sure öğrenir gibi öğrenirdik.”[12]

İşte İmam Abdullah b. Mübarek… Tarsus’ta cihad amacıyla nöbet beklerken, Fudayl b. Iyad ve oradaki diğer âlimlere gönderdiği beyitlerde şunları söyler:
“Ey gözyaşlarıyla yanakları kızıla dönen kişi
Boğazlarımız kanlarımızla kınaya döndü.
Ve ey atları boşu boşuna yorgun düşen kişi,
Bizim atlarımız günün sabahında düşerler yorgun.
Saba rüzgârı sizindir; amma bizim sabamız,
Nal şakırtılarının toz bulutu ve yükselen duman…”[13]

İşte İmam el-Gazâlî… Şöyle der: “Sultanların etrafını saran teb’a ve işçilerin hepsi de, onlar gibi zalimdirler. Allah için onlara buğz etmek vaciptir…”[14]

Ve daha niceleri… Her biri, hem hakkı söylemekten, hem de bu uğurda hapse atılmaktan ya da canlarını feda etmekten çekinmediler. İşte bu ve benzeri âlimler, gerçek âlimlerdir. Eylemleri, bilgilerini yalanlamaz.
Mümkündür ki; gerçek âlimler, ya kalemleri ve kılıçlarıyla tağutla mücadele halindedirler, ya tağutun hapishanesindedirler ya da şahadet şerbetini içerek Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar. Dördüncü seçenek yoktur! Bunun dışındaki tüm alimler, Şeyh Şamil’in (rh.a.) şu sözüne muhataptırlar:

“Dünya bir leş gibidir. Onu koklayan KÖPEKTİR!”

Bir ülke düşünün ki; “âlimleri” hapsedilir ya da idarecilerin siyasetini onaylamadıkları için katledilirler. İşte o ülke, gerçeklerden korkan bir sömürü ülkesine dönüşmüştür artık! Şahsiyetlerinden arındırılmış insanlar, başlarındaki tağutlara itaat eder hale gelmişlerdir artık. Rejimle özdeşleşmiş olan çağdaş hocalar/çağın saray mollaları; rejimin bekası, ilkelerin devamı için, “aman ulu’l-emr’e itaat edin” deyip, cami kürsülerini düzenlerine alet eder dururlar. Yeter ki, işgal ettikleri makamlar berdevam olsun!”[15]

Ve “Bir memleketteki âlimler, akıl baliğ olmamış küçük çocuklar seviyesine düşmüşse, o memlekette laikliğe iman etmiş demokrat sağcı ve solcu müşrikler, müslümanlara din ve ahlak dersi verme ehliyet ve yetkisini kendilerinde görürler.”[16]

Sözün özü şudur ki; gerçek rabbanî âlimler, yüklendikleri misyonun bilincinde olarak hareket ederler. Onlar asla durmaz ve duraklamazlar. Mevcut sosyal ve siyasal yapıdaki bozukluk, azgınlık, zulümât, şirk, küfr, fitne ve fesatları, başındaki idareci HALİFE dahi olsa dile getirir, gerekirse bu uğurda mücadele eder ve asla sessiz kalmazlar. Vuheyb (rh.a.) şöyle der: “İdarecilere yaklaşanların bu ümmete verdikleri zarar, kumarcıların zararından daha çoktur.”[17] Haksızlık, zulüm ve batıl karşısında asla susmaz, dilsiz şeytanlık yapmazlar.
Yönetimin sende olmadığı, kültürün ve ahlakın senin olmadığı bir toplumda, teferruatlarla uğraşmak, sadece vakit kaybıdır ve sadece bir göz boyamadır ve müşriklere hizmetten başka da bir anlam ifade etmemektedir. Boy boy hocalar çıkıp, boylarından büyük fetvalara imza atarlarken, hiç mi düşünmüyorlar, yönetme hakkı olmayanın fetva hakkının da olamayacağını? Sözün burasında, Jansen’in şu düşündürücü sözünü hatırlamak yerinde olacaktır:

“Müslüman âlimler gerçekten korkaklar ve yönetimle ilgili ayetleri kesinlikle topluma açıklamıyorlar!”

Sözlerimizi, Hicri 2. asırda yaşamış olan büyük dil bilgini Halil b. Ahmed’in şu veciz sözleri ile noktalayalım:

Kişiler dört kısma ayrılır:
Bilir ve bildiğini de bilir. Bu kişi âlimdir. Ona tâbi olunuz.
Bilir, fakat bildiğini bilmez. Böyle bir kimse uykudadır; onu uyandırınız.
Bilmez ve bilmediğini bilir. Böyle bir kişi irşada muhtaçtır. Onları irşad ediniz.
Bilmez, fakat bilmediğini de bilmez. Böyle bir adam kara cahildir. Ondan kaçınınız.[18]



DİPNOTLAR:

1- A’raf Suresi / 176
2- Şâmil İslam Ansiklopedisi, Cilt:1, Bel’am md.
3- Şehid Seyyid Kutub, Fî Zîlâli’l-Kur’an, 4 / 463
4- Şehid Seyyid Kutub, Fî Zîlâli’l-Kur’an, 4 / 464
5- İmam el-Gazzâlî, İhyâ-i Ulûmi’d-Dîn, 1 / 318
6- Bkz: Diyarbekrî, Târihu’l-Hamis, 2 / 36-37-337; Mevdûdî, İslam’da İhyâ Hareketleri, s: 68
7- Bkz: M. Ebû Zehra, İslam’da İtikadî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, s: 429
8- Bkz: M. Ebû Zehra, İslam’da İtikadî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, s: 405; Mevdûdî, İslam’da İhyâ Hareketleri, s: 68
9- Bkz: M. Ebû Zehra, İslam’da İtikadî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, s: 480; Mevdûdî, İslam’da İhyâ Hareketleri, s: 68
10- Şehid Dr. Abdullah Azzam, Cihad Dünya Dündeminde, s: 12
11- Mes’udî, Murucu’z-Zeheb, 3 / 320
12- İmam Şa’ranî, Tenbihu’l-Muğterin, s: 198
13- Abdullah b. Mübarek, el-Cihad, s: 28
14- İmam el-Gazâlî, İhyâ-i Ulûmi’d-Dîn, 2 / 353
15- İ. Süreyya Sırma, Abbasiler Dönemi, s: 3-7. Bkz: Mustafa Çelik, Saray Mollaları, s: 34
16- Mustafa Çelik, Saray Mollaları, s: 105
17- İmam el-Gazâlî, İhyâ-i Ulûmi’d-Dîn, 2 / 353
18- İmam el-Gazâlî, İhyâ-i Ulûmi’d-Dîn, 1 / 312



Bilal HATTAB
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi BİLAL HATTAB 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Rasulullah ve Sahabe Dönemindeki Tefsir... Makale ve Köşe Yazıları YaŞuHa 3 3758 13 Mart 2011 20:14
Hadis Istılahları, Hadis Tedvini ve... Makale ve Köşe Yazıları BİLAL HATTAB 0 2367 11 Mart 2011 22:26
Tekfir Psikolojisi Makale ve Köşe Yazıları Zemahşeri 5 2271 11 Mart 2011 22:18
Ve Nihayet Olan Oldu: İleri Demokrasi(!) "LÂ"yı... Makale ve Köşe Yazıları kamer34 5 1735 07 Mart 2011 21:00
Ne Oldu Bize ??? Makale ve Köşe Yazıları BİLAL HATTAB 0 1453 26 Şubat 2011 20:16

Alt 02 Ocak 2011, 17:22   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Dünya'da İnsanın Başına Büyük Bela Açan "KELİME"
Öğrenmek istiyorsan linki açıp okumalısınız..!

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ulemâ Terâvihle İlgili Sekiz Rekât Rivayetini Neden Dikkate Almamışlardır? Seyfan23 Muhtelif Dini Konular 0 07Haziran 2016 23:15
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK Mustafa İslamoğlu sevginin_bedeli Serbest Kürsü 1 19 Nisan 2014 00:34
`Akil İnsanlar Grubunda Niye Ulema Yok` ahmetmeydani İslami Haberler 0 11 Nisan 2013 20:45
‘’ Evladı-Ekrâd’’ Değerlerini Batılılaşma Adına Yitiriyor. Yitiksevda Makale ve Köşe Yazıları 1 18 Şubat 2013 14:37
Kur’an’da Şirke Açılan Kapı: “Allah’ı Hakkıyla Takdir Edememe” bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 0 20 Ekim 2012 13:54

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.