Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi:  12 Şubat 2012 (22:49), Konuya Son Cevap : 22 Şubat 2012 (22:19). Konuya 7 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 12 Şubat 2012, 22:49   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun /Mevlüt Hönül

Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun /Mevlüt Hönül


ŞİRK, Kur’an’da 170 yerde Allah’a ortak koşmak anlamında geçen bir kavramdır. Kur’an’i esaslara uymayan itikadi bozukluk inanç hastalığıdır. Allah azze ve celleye ait olan tasarrufta ortaklık tanımaktır.

Şirk ve Küfür arasındaki fark: Küfür Allah’ı inkâr etmek değildir. Kur’anın dini esaslarından birini veya birkaçını inkâr etmektir. Hakikate karşı kör sağır ve dilsiz olmaktır. Şirk ise Allah’a inanmakla beraber yanlış Allah inancından doğan inanç sistemidir.

İslam iki tip toplum tanımlar.
Biri ‘’ İslam Toplumu’’ Diğeri ‘’ Cahiliyye Toplumu’’ İmana erişebilenlerin toplumu itikad, ibadet, şeriat sosyal nizam, ahlak sistemi olarak Kur’an ve Sünnete tabi
insanlığın temel inanç sisteminin yaşandığı ve uygulandığı toplumdur.

Cahiliyye Toplumu: İnsanlığın temel inanç sistemi İslam’ın itikad, ibadet, şeriat, sosyal nizam, ahlak gibi belli ilkelerin yaşamsal ve inançsal alanda yürürlükte olmadığı toplumdur.

Cahiliyye toplumunun belirgin özelliklerinin başında gelen. Kula kulluk esasında Allah’ı inkâr etmeyen amma yeryüzüne müdahalede kendilerine yetki verirken. Göklerin sevk ve idaresini ise Allah’a verirler. İnsanların hayat sistemini düzenli esaslar üzere yürütmek yerine kendi heva ve heveslerinin ürünü düzmece kanun ve yöntemler ile Allah’a kul olması gerekenleri kendilerine kul yaparlar.

‘’Gökteki ilah da, yerdeki ilah da O'dur. O, hâkimdir, âlimdir.
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah yücedir. Kıyametin ilmi de O'nun yanındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz.’’
(Zuhruf 84–85)

Allah’ın belirlemiş olduğu değişmez kanunlarını kendi anlayışlarınca inkâr ederek ulûhiyet sıfatını işlevsizleştirmeyi amaçlar insani yaşam ilkelerine uymayıp kanunlar ile sevk ve idare etmeye başlarlar. Kulla kulluğu Allah şu ayetle açıkça reddetmemizi emreder.

‘’Allah'ı bırakıp tapındığınız her şey gerçekte sizin ve atalarınızın kendi muhayyilenizden çıkardığınız (anlamsız) isimlerden öteye geçmemektedir; çünkü bunlar hakkında hiçbir kanıt indirmemiştir Allah. (Neyin doğru, neyin eğri olduğu konusunda) hüküm yalnızca Allah'a aittir. Ve O da kendisinden başkasına kulluk etmemenizi buyuruyor. İşte dosdoğru olan (tek) din budur; ama insanların çoğu bunu bilmez.’’
(Yusuf 40)

Yaradılıştan günümüze değin tek medeni toplum vasıflarını İslam kendi içinde barındırırken. İslam’dan başka din aramak ancak ve ancak cahilliktir. Toplumu oluşturan ve kaynaştıran temel hususlar itikadi bağlar olmadığı zaman milliyet, renk, ulus, bölge gibi öğeler ile tanımlandığı zaman insanlığa hizmet esası ortadan kalkar.

İnsanlık dini İslam’ın temeli beyazın siyaha, sarının araba, İranlının ıraklıya, kürdün türke imtiyazı üstünlüğü esasından öte ‘’Tek Ümmet’’ halinde ortak değerler üzerinde bir araya getirmesi medeniyet simsarlarının çığırtkanlıklarının ne denli boş ve anlamsız olduğuna yeterlidir. Bütün insanların rabbi yalnızca Allah’tır. Her hususta toplumları bir araya getiren esaslar Allah’ın belirlediği esaslardır.

Allah resulü Muhammed (s.a.a)

“Ümmetimde şirk, düz taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.” (İbn Mâce, 2/1408)

Firavun, Nemrut, Ebu Cehil, Hafız Esad, Ülkemiz Yöneticilerinden bazıları, Beşar esad, Rıza Şah, Yezit ve benzeri binler Allah’a inandıklarını belirtmekle beraber büyüklük taslamaktaydılar. Firavun kendini ilah ilan ederken, Ebu Cehil Putlara Allah’a yaklaştırsın diye tapmakta idi. Arap müşrikleri putlardan beklentilerine karşılık vermesi adına Kurbanlar, dualar ederek onların önünde eğilmekte idiler. Ülkemizde önünde eğilenler Allah’ın dinine en büyük zararı verenler değimli?

Yaşadığımız asırda şirk hususunda hiçte dikkatli davranmayan ve uyarı olarak ŞİRK hususunu ele aldığımızda bizlere sizler kalplerimi okuyorsunuz, her şeyi sizmi biliyorsunuz, herkes yanlışta sizmi doğrusunuz söylemleri. İnsanların özelliklede (Müslüman) ismi taşıyanların ne denli bilinçsizce dine inandıklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Tarikat Cemaat ve benzeri yapılanmalarda var olan. Toplumsal şirklerden bihaber insanlar bunlara atfettikleri kutsallık bakışı sayesinde bile-bile hatalarına devam edebilmektedirler.
Günümüzde Müslüman’ım diyenlerin hepsi Allah’a inandıklarını söylüyorlar. Ama nefislerinde var olan putlaşmalara karşı koyamıyorlar.

Örnek olarak:

Para nerden gelirse gelsin anlayışı için dinin temellerinden ödün vermek.

Ölmüş veya diri birilerine Bize Kıyamet günü Şefaat et.

Darda ve Ferahlıkta Allah’tan istemek yerine beşerden istemek yetiş ya gavs, şeyh, efendi gibi sözler.

Dünya yaşamında başkalarından bekleyenlere Ahiret hayatında kim yardım edecek?

Şeyh efendiler halimizden haberdardırlar. Gaybten haberler cennet hallerini görmeler, şefaat vaat etmeler, mülkü tekellerine almalar, Mülk yalnızca Allah’ındır derken ölmeyecekmişçesine mülkler edinme, infak yardımlaşmadan uzak durmak.

Hiç farkında olmadan düşülen şirk sözleri:

Bir hususta karşımızdakine İnşallah olur/yaparız derken karşı taraftakinin geç inşallahı demesi.

Allah’ın izni ile dediğimizde Allah’ı karıştırma demek.
Falanca şahıs olmasa idi şimdi ölmüş olacaktım.

Kabirlerdekilerin üstüne yeminler. Cansız maddelere yeminler.

Allah’ı şekillendirmek, Vahdetül Vücut anlayışı.

De ki: "O, Tek Allah'tır: Allah Samed'dir. O doğurmamıştır, doğurulmamıştır ve hiçbir şey O'na denk tutulamaz."
(İhlâs Suresi)


Allah ile kul arasına hiçbir güç konulamaz. Allah insanları başıboş bırakmamış. Akıllarını işletemedikleri ve cahiliye düzenlerine kul köle oldukları zaman dilimlerinde. Vahiy ile görevlendirdiği Peygamberler göndermiş, emir ve yasaklarını tebliğ görevi ile yalnızca Kendisine kulluk yapılmasını emretmiştir. Bütün peygamberlerin gönderiliş amacı Tevhidi hâkim kılmaktır.


Vesile hususunda düşülen en büyük yanılgı örneği Allah Resulü ile Cebrail hususundaki delildir. Cebrail asla Allah ile kul arasına girmemiş bilakis vasıta görevini yerine getirmiştir. Örneğin: Postacı mektubu gönderen ile gönderilen arasına nasıl giremiyor yalnızca vasıta görevini yerine getiriyorsa dini esasları tebliğ edenlerde yalnızca vasıta görevini ifa ediyorlardır.

Dinin hakikatlerini vaaz edenleri dinlemek, onlardan ilim tahsis etmek insanın eğitim sürecinde yapması gereken görevidir. Bu hususta yapılanlar insanın ne imanına ne de itikadına zarar vermez.

Zarar verdiği nokta onları dokunulmaz kılmak, her dediklerini araştırmadan temel kaynak Kur’an ile karşılaştırmadan kabul etmek noktasında başlar. Öğretici ne dedi ise emme basma tulumba misali kabullenmek ŞİRK’İN gece karanlığında gezen karınca misali inanç sistemine hâkim olmasına en büyük sebeplerdendir.

Bugün tahrif olmuş inanç sistemlerinde var olan Allah ile kul arasına girme inancının belirgin özelliklerinden biri, kişilere müracaat ederek tevbe etme anlayışıdır. Hıristiyanlıkta var olan inanç sisteminin temiz beyinleri yıkarcasına belli bölge ve cemaatlerde yapılmaktadır.

Hıristiyanlıkta Kul ile Allah arasına giren papazlar perde arkasından gelen kişiyi dinleyerek yapmış olduğu günahları öğrenir ve neticesinden günahkar kişiyi vaftiz ederek günahını çıkarır istediğini cennete istediğini aforoz eder.

Her daim Allah resulünün soyu olmakla övünen ve insanların bu kavramı çok iyi bilmeyip hak etmeyenlere kutsallık atfetmeleri sonucu farklı davranışlar sergilenmekte. Allah resulü Muhammed (s.a.a) hiçbir zaman etrafında bulunan Müslümanlardan farklı ilgi alaka davranış beklememiş kendisine hizmet edilmesinden ziyade kendisi etrafındakilere hizmet etmiştir.

Yabancı bir elçinin Allah resulü ile tanışmak istemesi için sorduğu şu soruya Allah resulünün cevabı:

“Efendiniz nerede?” diyen yabancı elçiye “Efendi hizmet edendir” cevabını vermiştir.

Bugün insanların her önlerine gelene efendi demesi sonucu, ruhban din sınıfı olarak kendilerine özel makam, mevki verenlerin imparatorluğuna dönüşmüş bir din anlayışı hayata hakim olmuştur.

Değeri milyarlar ile ölçülen, giyim, kuşam, araç, ev ve benzeri servetlerini Allah’ın belirttiği yolda kullanmayanlara Allah en güzel cevabı vermektedir.

Siz ey imana erişenler! Bilin ki, hahamların, rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızca yiyip yutuyor ve (onları) Allahın yolundan alıkoyuyorlar. Fakat bütün o altın ve gümüşü toplayıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, (işte) onlara (sonraki hayat için) çok çetin azabı müjdele:
(Tevbe- 34)

Ayeti kerimede Hahamlar ve Rahipler üzerinden bütün insanlığa aynı hitap geçerlidir. Ayetin Müslümanlara hitap etmediğini savunanlar kendi aymazlıklarına kılıf arayan sömürgeci insanlardır.

İslam’da Kula kulluk yoktur. İnsanları kendilerine kul köle yapan kim olursa olsun Allah’a ortak koşandır. Bugün kendi efendilerini kutsayan dokunulmaz kılan, her dediklerini doğru kabul eden görüş ve düşünce sahiplerine yine en güzel cevap Allah’tandır.

Onlar Allah dışında hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu İsa'yı ilah edindiler. Oysa onlara sadece tek ilaha, kendisinden başka ilah olmayan ve onların yakıştırma ortaklarından uzak olan Allah'a kulluk etmeleri emredilmişti.
(Tevbe 31)

Allah’a karşı sorumluluğumuzun bilincinde olmak adına. Şüphesiz temel kaynak Kur’an ve Canlı Örnekliği Sünneti çok iyi anlamalı ve Allah inancımızı Kur’an ile sorgulamamız gereklidir. Yanlış Allah inancı beraberinde her tür inancında yanlış olmasına sebeptir…

MEVLÜT HÖNÜL
Malazgirt

www.medineweb.net
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Yitiksevda 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Akılsız Bedenler Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 1 2052 20Haziran 2017 00:11
Kibir hastalığı / mevlüt hönül Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 0 2053 24 Mayıs 2016 16:24
Hainler! – Dokuzlu Çete ve Karakter(siz)leri /... Makale ve Köşe Yazıları İslaminesil 1 1817 19 Mayıs 2016 22:06
Çocuk İstismarı ve Ensest – Modern Lût Toplumu /... Makale ve Köşe Yazıları İslaminesil 1 1842 19 Mayıs 2016 22:02
Vicdanla Cüzdan Arasında / MEVLÜT HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 0 1771 19 Mayıs 2016 21:59

Alt 13 Şubat 2012, 12:57   Mesaj No:2
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

ilk başta emeğine sağlık abi,yazını keyifle okudum özellikle kendini müslüman olarak tanımlayan gibi sözlerin yazınızda bulunmasıda patinajdan arabayı çıkarıp sıratıl mustakime koyduğunuzun belirtisisidir,sizde kabul edersinizki Allahın kabul göreceği tanım halkın değil hak olan Kendisinindir,yoksa kendini müslüman olarak tanımlayan yaklaşık iki milyar insan olmasına rağmen halen yeryüzünde Allahın hükmüyle hükmedilen bi belde olmamasıda manidardır..

Örneğin türkiyedede insanların yüzde doksanının fazlası müslüman olarak kendini tanımlamasına rağmen,Allahtan başka hüküm koyucuları ve sahte ilahları kendi hayatlarındaki tasarruf etmeleri için hüküm[hükümet] olarak seçe biliyorlar,yani yazınızdada geçtiği gibi,gökyüzündeki olayları Allaha ,yeryüzündekileride kullarının kanun ,hükümlerine bırakmışlardır,yakında mecliste yapılacak yeni anayasa da bunun deliliidir,soruyorum bütün kendini müslüman olarak tanımlayanlara,YENİ YAPILACAK ANAYASA ALLAHIN KİTABI MI BAZ ALINACAK İLAH OLARAKTA ALLAH MI,YOKSA ATATÜRKÜN İLKE İNKILAPLARI VE İLAH OLARAKTA ATATÜRK MÜ...Halen bu türkiyedekilerin toplumsal bi şirkte olmadıklarını savunan varsa eskisini çöpe atacakları ve yenisini getirecekleri anayasa,yüzde doksanından fazlasının müslüman olarak tanımlanan bu ülkede insanların İLAH OLARAK ALLAHI,KAYNAK OLARAKTA KURANI BAZ ALMALARI GEREKİR VEYA SİZLERE GÖRE GEREKMZ Mİ[ŞİRK DEVLETİ DEĞİLDİR DİYENLERE VE TÜRKİYENİN MÜSLÜMAN DEVLET OLDUĞUNU VE OYLAMADAKİ TAVIRIN EHVENİ ŞER OLDUĞUNU SAVUNBANLAR İÇİNDİR SORUM],Bütün partilerin tüzüğüde ,sahada uygulamasıda Allahın kitabıyla değil Atatürkün ilke ve inkılaplarıdır..

Tekrar diyorum yazınız anlamlı ve sizin için hidayet yolu olarak gözüken bi yazı rabbimiz sebat ettirsin bu yolda size,....
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 00:25   Mesaj No:3
Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:49
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1172
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

yitik,mesela anaların en meşhur yeminlerinden bazıları;
"kabra bavı te"
"gora bavi te"
"bı seri şeyh"
"bı ceddi hazret"

vs vs ...

bu yeminler din adına,dindarlık adına yapılır durur..ebu cehilin "yücel hübel" hitabından farkı yok.gel görki birileri kuyuya bir taş atmış çıkar çıkarabilirsen..şirk nedir bile bilinmiyor.bilinsede anlaşılmıyor.anlaşılsada ezberlenmiş hurafelerden vazgeçilmiyor.bu boşluğu dolduran kırk haramiler çok malesef.
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 00:29   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

Abi mesela toplumumuzda var olan yeminlerden en meşhuru kişiyi inandırmak için Allah adına yemin ediyorum diyorsun ama karşındaki ikna olmuyor bu sefer onların meşhur söylemi hemen devreye giriyor ''Kabra Bavete'' (Türkçesi Babanın kabrine demek )dediğinde karşı taraftaki hemen babamın kabrini karıştırma tamam sana inandım diyor buna binlerce kez şahid olmuşumdur...Kürt toplumu içerisinde özellikle yemin kökenlerine baktığımda Zerdüştlükten kalma yeminler had safhada ...
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 00:38   Mesaj No:5
Medineweb Sadık Üyesi
YASEMİN ATAMAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YASEMİN ATAMAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11916
Üyelik T.: 02 Mart 2010
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:54
Mesaj: 487
Konular: 102
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

Elinize sağlık çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş. Yorum yapan kardeşlerimin düşüncesine katılıyorum.

İmanı anlayamamış benimsememiş bir toplumda tağut ve laik sistemin adamları istedikleri gibi hüküm koyuyor oynuyorlar.

Günümüz toplumunun eski arap cahiliye toplumundan çok farklı bir yanı yok sadece modern cahiller...

O gün yapılanların bu gün kat kat fazlasını hergün haberlerde sokaklarda günlük yaşantımızda görüyoruz.

O gün Ebu cehil vardıysa bu gün binlerce ebu cehil kudurmuş köpek gibi saldırıyor.

herşey aynı sadece o gün iman edenler davaları için canlarını mallarını sevdiklerini gözden çıkarıyordu hiç düşünmeden bu gün imanlar lafta... (bu cümlem herkes için geçerli değil aramızda oyle kardeşlerimiz var ki bu dava için başını koymuştur selam olsun onlara.)


__________________
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 01:45   Mesaj No:6
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

Yitik abim yazıyı asmadan önce bana biraz okumuştu... Kalemine sağlık güzel abim hep böyle ol emi....

Muhsin hocam birde şöyle birşey var.. Diyelim ki biri sizden birşey yapmanızı istedi.. Sizde bir müslüman olarak tabiki İnşAllah diyorsunuz... Bakıyorsunuzki adamın yüz şekli değişti... Ne oldu diye soruyorsunuz.. Cevap aynen şöyle... ohooo bu iş inşallah maşallahlara kalırsa yandık....

Tabiki doğal olarak sizde başlıyorsunuz bu kavramların islam dinindeki yerini anlatmaya...

Yasemin bacım şuna emin olunki müslümanlar her dönemde dinleri uğruna canlarını vermeye hazırdırlar... Fakat adları müslüman olupta içleri boş nice çoğunluklar değil din adına birşey vermeyi, hiçbirşey adına hiçbirşeylerini vermezler...

Çünkü çağımızın vebası kapitalizm insanları insan olmaktan çıkarmış değer yargılarını ayaklar altına almıştır...

Günümüz insanları artık tüm insani ilişkilerini menfaat üzere kurmuş durumdalar... Gerçi siz parantez içinde alarak dipnot olarak düşmüşsünüz ama yinede içimden geçenleri aktarayım dedim......

Selametle kalın
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Şubat 2012, 12:25   Mesaj No:7
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Kula Kulluk Edene Yazıklar Olsun

Alıntı:
Abdulmelik Üyemizden Alıntı Mesajı göster
yitik,mesela anaların en meşhur yeminlerinden bazıları;
"kabra bavı te"
"gora bavi te"
"bı seri şeyh"
"bı ceddi hazret"

vs vs ...

bu yeminler din adına,dindarlık adına yapılır durur..ebu cehilin "yücel hübel" hitabından farkı yok.gel görki birileri kuyuya bir taş atmış çıkar çıkarabilirsen..şirk nedir bile bilinmiyor.bilinsede anlaşılmıyor.anlaşılsada ezberlenmiş hurafelerden vazgeçilmiyor.bu boşluğu dolduran kırk haramiler çok malesef.
..

bizim buralardada,sere şeyh,değilde,SERE GEGGO,diye yemin ederler,geggo biraz daha şirin oluyor..
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Şubat 2012, 22:19   Mesaj No:8
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kula Kulluğu Reddedenlere İster Sosyalist İster Anarşist Desinler...

Toplum: Belli düzen üzere gelenek/ görenek ve özel kanunlar ile birbirine kenetlenmiş,toplu halde yaşayan insan gruplarının meydana getirdiği oluşumdur.Bu oluşum içerisinde toplumsal yaşam alanlarında,aynı havayı aynı inancı aynı düşünceyi,aynı suyu,aynı gıda ve besin maddeleri ile beslenmek demek değildir...

Örneğin: Bir bahçenin ağaçları yanyana yaşar ,aynı su ve toprak ile beslenirler. Fakat ağaçlar topluluğunu meydana getirmezler.Aynı şekilde afrikada ve diğer bölgelerde yaşayan birçok hayvan aynı topraktan aynı sudan beslenir göç dönemleri birlikte hareket eder ama insani manada var olan toplumu yapısını teşkil etmezler.

İnsanların toplumsal anlayışı sosyal mahiyettedir.Bir tarafta iş bölümü diğer tarafta düşünce boyutu ve en önemli boyutu olan toplumun ortak değerleri ihtiyaçları düşüncelerinin bir araya gelmesi sonucu kenetlenmedir.Bunun inanç sistemimizdeki ismi ‘’Vasat/Dengeli Ümmet’’tir.

‘’ El Emri Bil Ma’ruf Ve’n Nehyi Anil Münker ’’ İyiliği emredip kötülükten sakındırma Emri hususunu bir örnek ile açıklamaya çalışalım:

Örneğin: Bir gemide binlerce insan yolculuk etmekte ve herkese ait özel bir yer bulunmakta.Yolculardan biri kendi özel yerini delmeye çalışmakta buna müdahale olunca bu benim özel yerim siz karışamazsınız der.İşte bu noktada Toplumsal hareket metodu devreye girer çünkü onun kendine özel yeri delmesi bütün yolcuların boğulmasına neden olacak bir harekettir buna müdahale ise toplumsal bir tavır ile ortaya konur buna da inancımız gereği "İyiliği emretme kötülükten sakındırma" denir.

İnsanoğlu yaradılışı gereği kendisine bahşedilen imkan ve becerileri bakımından eşit değildir.Eğer yaratılan insanlar bu bağlamda eşit olsa idiler kimse kimseye muhtaç olmayacak herkes birbirinden bağımsız bir şekilde yaşamaya çalışacaktı. Toplumsal hayat anlayışı diye bir şey olmayacaktı.Allah’ın insanlara bahşettiği beceri,fiziksel,ruhsal,akıl,his yönü ile farklı kılmıştır.

Bu farklılık Ayeti kerime’de şöyle ifade edilmektedir:

Rabbinin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar? (Hayır, nasıl ki) bu dünyada geçim araçlarını onlar arasında bölüştüren ve onların bazısını başkalarına yardım etmeleri için diğerlerinin üstüne çıkaran Biziz; (aynı şekilde, dilediğimize manevi bağışlarda bulunan da Biziz): Rabbinin bu rahmeti, onların yığabilecekleri bütün (dünyevi servetler)den daha hayırlıdır.
(Zuhruf-32)

Ayeti kerimeden açıkça anlaşılan yaradılış gereği insanların birbirlerine muhtaç oldukları.Bu muhtaç olmanın sosyal hayat sistemi içerisinde tesadüf ve zorlama ile belirlenmemiş bilakis İlahi adalet gereği tabi kılınmıştır.

Günümüzdeki halk hareketlerinin,zalim güç odaklarına başkaldırıları neticesinde elde etmiş oldukları zaferler temelleri asırlar öncesinden atılmış emevi saltanat anlayışının devamı niteliğindeki güç odaklarıdır. Emevi saltanat anlayışına yönelik hakikatleri dillendirdiğimizde geleneksel anlayışa sahip kesimler bizlere hemen
-"sizin hayat tarzınız Muaviye’yi,Ebu Süfyan’ı, Yezit’i eleştirme üzerine midir yada siz bunlara dil uzatmadan birşey yapamaz mısınız?" gibi söylemler ile .Emevi despotizminin kendi elleri ile dokunulmaz kıldıkları anlayışlarını kutsamaktadırlar.

Emevi Krallık saltanatının, Dine ve İnsanlığa yaptığı en büyük kötülük,sadece İslamı Araplaştırması ve Sahabelere zulmetmesi değil, aynı zamanda dini kendi heva ve hevesleri uğrunda istedikleri gibi saray mollaları tarafından yozlaştırarak kendilerine hizmet ettiren bir din anlayışı icat etmişlerdir...

Ku'ran’ın getirmiş olduğu din insanı doğanın bir parçası ve mensubu olarak betimler. ’Emevinin ise İslam adı altında oluşturmak istediği Din, İnsan ve doğaya saygı duymayan hegamonik ve sömürge merkezli bir din anlayışıdır. Arapçı anlayış üzere kendi saltanatlarını dokunulmaz kılma adına dayattıkları saltanat ideolojisidir.Bu ideolojilerine dayanak ve meşrutiyet kazandırmak için, Evladı Resule ve Sahabelere karşı her tür zulmü ve katliamı reva görmüşlerdir.

Bu gerçekler ışığında İslam dinine,İnanç açısından en büyük zulümleri Emevi saltanatı yapmıştır.Bu saltanatçı zihniyeti savunanlar ve günümüzde aynı saltanat ile dincilik yapmak isteyenler,Emevici olmak anlayışı ile onların oluşturmuş oldukları din anlayışı,Zihniyeti savunmak zorundadır.Çünkü Emevi saltanatçılığını savunmadan,Saltanat dinciliği ile siyaset yürütmek imkansızdır.Günümüzde Ortadoğu’da din üzerinden siyaset yapanlar,Emevi Din anlayışından Saltanat Dinciliğinden beslenmektedirler.

Emevi Saltanatının Şehid ettikleri Sahabeleri zikredecek olursak en başta Ebu Zerr, Ammar B Yasir, Hasan, Hüseyin,Zeyd b Ali,Yahya B Zeyd, Hucr B Adi,Muhammed B Ebubekir, Ubeydullah b Adi, Abdurrahman B Adi, Kümeyl B Ziyad, Enes B Malik, Said B El Müeseyyeb,Said B Cübeyr,Abdullah B Hanzala gibi bir çok islam tarihinin Mümtaz Şahsiyetlerini Akıl almaz işkence ve Zulümler ile Şehid etmeleri kendi saltanatlarını korumak amaçlı idi.

Sahabeler Ali ve Aişe Muaviyeden söz ettikleri vakit (İbnu Akiletül Ekbad ) Çiğer yiyen karının oğlu diye söz ettikleri rivayet edilir.İslam aleminde Ehli Sünnet arasında meşhur kaynak olarak kabul edilen Sahihi Buhari kendi kitabında ‘’Muaviye’nin faziletlerine dair’’ açtığı bölüme rağmen neden Hamza gibi büyük biri olan Şehitler Serdarından hiç bir şey aktarmadığı gibi sadece Cenaze hükümleri bölümünde yer vermiştir.

Kendi saltanatlarına meşrutiyet oluşturma adına Hadis uydurmacılığı ile Kurana ilişemedikleri için Tefsirlere İsrailiyat ile şekillendirme adına yollara başvurmuşlardır.İbni Haldun Mukaddimesinde Kuran ilimleri bölümünde bu İsrailiyatın esasını şöyle vermektedir.

‘’Rivayetlere dayalı Kuran tefsirleri tutarlı-tutarsız, Makbul-Makbul olmayan,her şeyi içeriyordu.Bunun sebebi şudur:Araplar kitap ve ilimle barışık bir topluluk değillerdi. Onlara egemen olan,bedevilik ve ümmilikti.Varoluşun sebepleri,yaradılışın başlangıcı,varlık mertebelerinin incelikleri gibi konularda insan olarak meraklarını tatmin etmek istediklerinde Ehli Kitap (Yahudi ve Hristiyanlara) sorular sorar onlardan yararlanırlardı’’

‘’Müslüman Arapların andığımız konulardaki meraklarını gidermede yararlandıkları Yahudi ve Hristiyan din adamlarının ünlüleri ‘’Ka’b el-Ahbar, Vehb Bin Münebbih ve Abdullah bin Selam idi. Kuran tefsirleri bu kişilerin rivayetleri ile doldurulmuştur.Tarihçi ve Müfessirler çoğu kez, bu nakilleri tutarlı-tutarsız doğru-eğri ayrımı yapmadan ,genel mukayeseler yapmadan,rivayetleri Aklı ve Hikmet süzgecinden geçirmeden, varlığın genel kaideleri, gözlem ve basiret kıstaslarını işletmeden Ehli Kitap ulemasına güvenerek tefsirlere doldurarark vehimler ve yanlışlar içinde kalmışlardır.

(Mukaddime 407-411; Ebu Reyye İbnu Haldun 119)

İnsanların bilmesi gereken en önemli hususlardan biri olan Gerçek ve Yalan tarihin bilinmeyenlerinin ifşası halihazırda Ortadoğu'daki ve diğer batılı ülkeleri yöneten tağuti sistemi benimsemiş yönetici ve yönetimlerin her zaman kendilerine referans aldıkları zalimler vardır bu zalimlerin zulüm sistemlerini devam ettirmektedirler.

Günümüzde var olan Muaviye düzeni varlığın tabiatına aykırı bir düzendir. Adına kapitalizm dediğimiz bu düzen çağın insanlığın ve dinin hakikatlerine aykırı bir sistem olup, kula kulluğu esas almaktadır.

Kula kulluk düzenlerine karşı ‘’Yalnızca Allah’a kul’’ olma şiarını kalkan edinen kitleleri, susturmaya çalışan sömürgeciler, sahte din adamları, kalemleri ve söylemleri ile kendilerini satan yazarlar, vicdanları körelmişçesine cüzdanlarını doldurmak adına kapitalist sistemin devam etmesi adına, kula kulluğu reddedenlere ister anarşist ister sosyalist desinler asla bu gür sedayı susturmayacaklar.

Emperyalist ve kapitalist düzenlere karşı en gür ses mazlumların, açlıktan midesi kıvrananların sesi olacaktır. İnsani değerleri ayaklar altına almış adaleti, hakkı ve ahlakı, yekvücut olmayı rafa kaldırmış olan düzenleri hala yaşatmaya çalışanlara dur diyecek ses Kur’an’i hakikatleri dillendirip yaşayanların sesi olacaktır.

Günümüz kapitalist sistem mensupları, servet sahibi olan kodamanları korumak adına her alanda torpil, hatır, rüşvet, vicdansızlık gibi adam kayırma işleri ile meşgul oldukları için mazlum kitlelerin sorunlarını yaşam biçimlerini görmemekte ve görseler dahi siyasi malzeme olarak kullanmaktadırlar.

Bir insana mantık dersi verebilmek için öncelikle o insanın mantığında varolan sıkıntısını çözmek lazım, çünkü açlıktan kıvranan mide mantıktan, inkılaptan, anlamaz onun mantığı midesini nasıl doyurabileceği evine nasıl aş götürebileceği ile meşguldür.

‘’Gelecek günün yükünü bu güne yükleme, şunu bil ki kendine yetecekten fazlasını başkaları için topluyorsun. Bil ki kazandığın helal malda hesap, haram malda ceza, şüpheli malda kınanma vardır’’

‘’İnsanların çoğu dünya kuludur, din de sadece dillerinde dolaşır. Dinin sayesinde geçimlerini sağladıkları sürece onu savunurlar. Zorluklarla imtihan edildiklerinde dindarlar azalır’’
(İmam Hasan-Hüseyin)

Allah’ın emirlerine dayanan hüküm ve kanunlar asla belli bir zümrenin maslahatlarını gözetlemek için düzenlenmiş bir sistem değildir. Tam aksine bütün varlık aleminin yaratıcısı, maliki, Kadiri mutlak olan Allah tarafından her şey adalet ölçüsü içerisinde en mükemmel şekilde sistematik bir düzeni sağlayan Kuran ile bildirmiştir.

Bu nedenle herhangi bir zümrenin başka bir zümreye üstünlüğü ve egemenliği söz konusu değildir. İslam’da adaletten sapmaya asla izin yoktur. Adaletin tesisi için gerekli şart ve imkanlara sahip olan kimse belli bir grubun veya kesimin sözcüsü değildir. Halkın içinden bu vasıflara sahip olarak çıkmış olan bireydir.

Hiç bir grup veya kesimin lehine veya aleyhine işleyecek tavırlar gözetemez. Yaratılan her şeyin gerçek sahibi Allah’tır. Yarattığı her şeyi insanların hizmetine sunmuş ve toplumların ayakta durması geçimliklerini sağlaması için aracı kılmıştır.

Yegâne konun koyucu tasarruf sahibi olan Allah, mülkleri hiçbir kimsenin ferdi yetkisine bırakmamış bilakis toplumların bunlardan eşitlik, adalet üzere yararlanmaları hususunda miras, mülk edinme ve ticaret gibi ilişkileri yasaları ile belirlemiştir.

İslam’da insan ilişkileri hususunda,bağlayıcı olan unsurun aile,renk,dil,ırk, mülk vb kavramlardan ziyade İnanca (akideye) bağlı olduğunu net olarak açıklamıştır.İnsan ilişkilerinin en önemli hususunun dünya ve ahiretteki durumu belirleyen ana faktör olduğunu belirlemiştir.

İslam sadece Allah ile kul arasında bir münacat cami medrese tekke gibi yerlerde namaz kılmak ile varlığını gösterecek ise hiçbir iş göremez. Bu şekil bir İslam anlayışı ne serveti dağıtabilir, ne emek ücret eşitliğini sağlayabilir bütün insanlığa cihanşümul olarak ifade ve eylemsel olarak yansıtmak zorundayız...

İslam tarihinden Halife Ömer’den bir Örnek:

Halife Ömer Şam'a gittiği zaman Muaviye'nin orada krallara benzer bir tavıra büründüğünü biliyordu. Muaviye kendisini büyük bir kafile ile karşıladı. Atından inerek Halife Ömer'i selamladı. Ancak Halife Ömer cevap vermeden yoluna devam edince Muaviye yaya olarak takip etmek zorunda kaldı. Bu yürüyüş iyice yorulana kadar devam etti.

O sırada Abdurrahman b. Avf, Halife Ömer'e dönerek:,

“Adamı çok yordun, ey müminlerin emiri! Onunla neden konuşmadın?” de*di.

Halife Ömer, Muaviye'ye dönüp ve sordu:

“Bu gördüğüm kafilenin sahibi sen misin?”



Muaviye cevap verdi:

“Evet benim.”
Halife Ömer tekrar sordu:

“İhtiyacı olanların kapında bekleyip senin de aşırı bir şekilde evine kapan*manla mı?”

Muaviye cevap verdi:

“Evet!”

Ömer dedi ki:

“Yazıklar olsun sana!”

Ömer bir süre sus*tuktan sonra şunları söyledi:

“Sana ne söyledimse bir çıkar yolunu buldun. Eğer doğru söylüyorsan akıl*lıca bir görüşe sahipsin demektir. Yok, eğer yalan söylüyorsan, bu sözün dahice bir hiledir! Söylediklerinden ne sana emreder ne de seni alıkorum!”

İslam servetin küçük bir aristokrat veya kapitalist bir sınıfta biriktikçe birikmesi yerine geniş kitlelerin kalkınması ve eşitlenmesini sağlamak için kullanılmasına izin verir. Kazanç ve mülkiyetin temelinde emeği arar. İster bedeni olsun isterse zihni emek. Faizin yasak kılınmasında ki ana tema emeksiz kazançtır. Borç verilen gelir sahibine hiçbir emek sarf etmeden sermayesine sermaye katmakta bu sayede hakk etmediği emeksiz kazancı elde ettirmektedir.

İnsanlık dini İslam haksız kazancı reddettiği gibi, tembellik, dilencilik, başkalarının emeklerini gasp etme, yerinde kodamanlar gibi oturup sözde ilim öğrettiklerini iddia edenlerin başı boşluğunu da reddeder. Peygamberlerin ve bu davayı yüklenenlerin hiç biri emeksiz kazanç ile geçinmediler. Hepsinin bir zanaatı ve emek sarf edeceği bir alanı vardı.

Lakin onun soyundan olduklarını iddia edenler kendilerine has bir sınıfsal ayrıcalık oluşturmak adına Seyyid ve Şeriflik gibi hiçte değeri olmayan kavramlar ardına sığınarak insanların kendilerine hürmet ederek geçimliklerini elde etmeyi iyi bilmektedirler.

İslam’da sınıfsal bir ayrım olmadığı halde üstünlüğün takva olduğu açık iken halen soy, kavim gibi softa düzenleri ile tahakküm kurdukları kitleleri sömürenler emeksiz, zahmetsiz gelir elde etmektedirler.

Sadece ülkemizi ele alacak olur isek hiçbir cemaat veya benzeri yapılanma liderinin çalıştığı emeği ile geçindiği görülmemekte. Oturdukları saltanat koltuklarında krallıklarını sürdürme ile meşgul olmakta ve buna İslam diyebilmekteler.

Peygamberlerin misyonunu sürdürdüklerini sadece iddia eden, beyler, şeyhler, efendiler!
Seyyidler, hoca efendiler!


Hanginiz Ömer gibi sırtınızda çuvalları taşıyarak yoksul ve mazlumların evlerine götürdünüz, Üstad Saide Kurdi gibi sadece ölmemek için yemek yediniz? Sizler son model Jipler ile yetimin, yoksulun, miskinin hakkı olan zekat ve fitreleri toplamak ile meşgul olduğunuz ve daha nasıl sömürebileceğiniz ile meşgul olmaya devam edin...

İslam ümmetini Kur’an’a ve hakikatlerine yöneltecek muttaki kullar akıllarını kullanmaya ve insanları da buna yönelmeye teşvik etmek adına her tür karalama ve zorluğa göğüs gerecek ve geriyorlar da yeter bu ümmetin mazlumlarını, yoksullarını sömürenler dur denilmeli ve emeksiz kazananlara karşı çıkılmalı...

MEVLÜT HÖNÜL
MALAZGİRT
honul@msn.com
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Yazıklar Olsun ÂlâLeyl Serbest Kürsü 1 29 Nisan 2020 04:34
Yazıklar olsun... İslaminesil Muhtelif Konular 6 23 Nisan 2014 12:44
Kuranda allah'ın ''yazıklar olsun'' dedikleri.. AŞK'ÜL İSLAM Kur'ân-ı Kerim Genel 1 19 Mart 2013 18:58
Yazıklar Olsun O Namaz Kılanlara... AŞK'ÜL İSLAM Namaz-Abdest-Teyemmüm 2 11 Ekim 2012 11:07
Kula Kulluğu Reddedenlere İster Sosyalist İster Anarşist Desinler.../ Mevlüt Hönül Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları 0 21 Mayıs 2012 11:34

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.