Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi tevhid_,Açılış Tarihi:  03 Eylül 2013 (15:30), Konuya Son Cevap : 03 Eylül 2013 (15:30). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 03 Eylül 2013, 15:30   Mesaj No:1
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
tevhid_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:tevhid_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 19457
Üyelik T.: 19Haziran 2012
Arkadaşları:24
Cinsiyet:byn
Memleket:Kubbetü`l–İslâm
Yaş:27
Mesaj: 378
Konular: 84
Beğenildi:146
Beğendi:141
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Mısır'daki Katliam Ümmetin Günahlarının kefaretidir...

Mısır'daki Katliam Ümmetin Günahlarının kefaretidir...

MISIR'DAKİ KATLİAM ÜMMETİN GÜNAHLARININ KEFARETİDİR..((Fikri BOZKURT))



Mısır’da askeri cunta tarafından gerçekleştirilen darbe 14. 08 2013 tarihi itibari ile kanlı bir katliama dönüşmüştür. Adeviye, Nahda ve Mısır’ın değişik yerlerinde darbeye silahsız bir şekilde direnen halkın üzerine tankların eşliğinde keskin nişancılar, devletin paramiliter güçleri sivil, silahsız, çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmaksızın binlerce insanı katletmiş on binlerce kişiyi de yaralamıştır ve katliam ülke çapında halen devam etmektedir.

Mısır’da meydana gelen bu vahşete karşı sesiz kalan BM, Suud gerici rejiminin kuklası İslam Konferansı Teşkilatı, insan hakları, demokrasi, eşitlik ve özgürlük yalanının mucidi Siyonist- Haçlı ittifakı bir kez daha üç maymunları oynayarak kör, sağır ve dilsiz olduklarını ispatlamışlardır. İnsan hakları ve demokrasi yalanını ağızlarından düşürmeyen uluslararası şer ittifakı demokrasi ve eşitlik yalanını mazlum halkları sömürmek, topraklarını işgal etmek ve insanlarını zihnen ve bedenen köleleştirmek için kullandıkları sinsi bir silahtan başka bir amaç taşımadığını göstermiştir. Neticede kendi icatları olan demokrasi putlarını yine kendileri ayaklar altına alarak söylem ve iddialarının hiç bir değer ifade etmediğini bize alenen göstermişlerdir.

Fakat kafirlerin ve zalimlerin göremediği veya görmek istemedikleri İhvan-ı Muslimin hareketinin her saldırı, yok etme ve imha hareketine karşı yeniden küllerinden savrulup güçlenerek çıktığıdır. İhvan-ı Müslimin hareketinin binası şehitlerin kanı, dul ve yetim kalmış kadın ve çocukların gözyaşı, anne ve babaların feryadı salih insanların dua ve yakarışlarının üzerinde yükseldiği bir binadır. İhvan-ı Müslimin, tarihi yolculuğunun her aşamasını şehitlerin pak kanları ile taçlandırmıştır. Hareketin lider kadrosu bu uğurda canlarını feda ederek Hem Mısır halkına hem de İslam Ümmetine ihlas ve samimiyet ile yoğrulmuş bir miras bırakmışlardır.

Bundan binlerce yıl önce yine aynı topraklarda Firavun Allah’ın hür yarattığı mazlum insanları köleleştirerek erkek çocuklarını öldürüyor kızlarını da sağ bırakıyordu. Allah onun sarayında onun gözünün önünde Musa’yı çıkararak saltanatını başına yıkmış askerleri ile beraber Kızıl denizde insanlığa ibret olsun diye suda boğmuştu.

Çağdaş Firavun Sisi ve Efendileri ABD, Siyonist rejim ve cehalet karanlığının dehlizlerinde yüzen gerici Arap rejimleri tarihten ders çıkarmamış olacaklar ki tarih yeniden tekerrür etmektedir. Darbeciler Şah’ın, Saddam’ın, Ali Bin Zeynelabidin’in, Muammer Kaddafî’nin ve Mübarek’in akıbetinden ders çıkarmadıklarından katliam ve vahşetlerinde ısrar etmektedirler. Sisi ve efendileri Mısır’da döktükleri Müslüman kanının içinde boğulacak, çocukların ve kadınların döktükleri gözyaşının hesabını er geç vereceklerdir.

Mısır’ın dört bir yanında insanlar sadece “Rabbim Allah’tır” dediği için katledilmektedir. Günlerdir bütün provokasyon ve kışkırtmalara rağmen Mısır’ın direnişçi halkı silah kullanmayarak barışçıl gösterilerinde ısrar etmişlerdir. Buna rağmen darbeciler buna da tahammül edemeyerek halkın masum kanlarını akıtmış kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlamışlardır.

Mısır’da dökülen Müslüman kanı, onlarca yıldır ümmette meydana gelen zihinsel sapmanın bir sonucudur. Yıllardır Müslümanlar burunlarının dibinde hem laik seküler liderlerin hem de İslam adına ortaya çıkmış sözde İslami hareket, cemaat ve grupların günahlarını, sapma ve zulümlerini görmek istemediler, onları savundular yada bu zulümlerine fıkhi deliler bulmaya çalıştılar. Kendilerine yakın gördükleri lider ve hareketlerin faaliyet ve eylemlerine bir haklılık payı sağlamak için bin bir dereden deliller bulmaya çalıştılar. Böylece zulüm sıradanlaştı ve meşrulaştı. Dolayısı ile uluslararası küfür cephesi bu utanmazlık ve pervasızlıklarının cesaretini Müslüman halkların içinde bulunduğu koyu cehalet ve gafletlerinden almaktadır. İslam için İslam adına yola çıkanların bizzat kendilerinin hiç bir değer tanımayan kinleri, nefretleri, tavır ve davranışlarıdır bugün Müslümanları bu duruma düşüren.

Bu fitne ve fesat döneminde dökülen kanlar, kirletilen değerler Müslümanları uyandırmalıdır artık. mezhep fitnesinin her gün yüzlerce Müslüman’ın hayatına mal olduğu bir dönemde; Müslümanların Kim olursa olsun insanların canına kast eden, kanlarını döken, mabetleri bombalayan, Pazar yerlerinde, kalabalık ortamlarda katliam gerçekleştiren herkese ama herkese mezhebi, etnik kimliği, milliyeti ne olursa olsun açıkça tavır almalıdır ki bizim üzerimizden oynanmak istenen oyun rahat bir şekilde oynanmasın.

Mısır üzerinden katliama gösterilen tepkiler gerçekten anlamlıdır. Başta Türkiye de olmak üzere dünyanın birçok yerinde haklı olarak katliama karşı Müslümanlar kardeşlerini yalnız bırakmadılar. Katliamları protesto ettiler. Fakat batı artık bu tür protesto ve kınamalara karşı bağışıklık kazanmıştır. Kendilerinin İslam alemine serpiştirdikleri fitne ve fesat tohumlarına ne yazık ki Müslümanlar daha çok rağbet etmektedir. Bugün İslami hareketler, cemaatler ve partiler birbirlerine karşı yaptıkları düşmanlıkları ABD’ye, Siyonist rejime ve batı uşağı sistem ve yönetimlere karşı göstermemektedir.

Batının on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Ortadoğu için çizdiği yapay sınırlar en çok da İslami gruplar tarafından kutsanmaktadır. Herkes elindeki parçaya uyduruk anlamlar yükleyerek kutsamaktadır. Emperyalist devletlerin ilerde kullanmak amacıyla bıraktığı problemli sınırlar ve toprak parçaları İslami kesim için nerdeyse kutsal mekan hüviyetine büründürülmüştür. İslami kesim batı uşağı mevcut iktidarlar tarafından dillendirilen bölünme korkusu üzerinden ülkelerindeki azınlık Müslüman halkların her türlü milli haklarını inkar etmektedir. Emperyalist oyunu ağzından düşürmeyen Müslümanlar bizzat kendileri bu suni ve yapay sınırlara, emperyalist dünyanın ilerde üzerinde kavga edilmesi için bıraktıkları sınırlara, zulüm ve haksızlık üzerinde yükselen küfür düzenlerine, batı uşağı lider ve düzenlerine sahip çıkarak buna dört elle sarılarak hizmet etmektedir.

Mezhep gibi tamamı ile rahmet ve kolaylık olması gereken farklı yorum ve anlayışların din yerine konulması, dinin aslının terk edilerek teferruatlar üzerinde kavga edilmesi birbirlerinin kanını dökmesi de Müslümanlara özgü bir hastalıktır. Koca koca sözde alimciklerin birbirleri aleyhinde verdikleri fetvalar havalarda uçuşmaktadır. Eğitim kurumları ve medreseler fanatik holiganlar yetiştirme alanlarına dönüşmüştür.

Bırakın farklı mezhep ve etnik gruba ait olmayı aynı mezhep ve etnik gruba ait olup farklı cemaat ve hareketlere mensubiyet bile birbirlerini öldürmek için bir neden olabilmektedir. Bulundukları mevki ve makamları terk etmek istemeyen, kendilerine farklı anlamlar yükleyen, cemaatlerin sırtında birer kambura dönüşmüş olan sözde alimlerin, abilerin, liderlerin, muhteremlerin yanlış yönlendirme ve iftira kampanyaları Müslümanlar arasında kavganın ve çekişmenin başlıca sebebi olabilmektedir.

Kendilerinden farklı düşünen, farklı yoldan ama meşru sınırlardan hedefine ulaşmak isteyen grup ve cemaatler, asılsız iftira kampanyalarına, eleştirilerine, kurban edilebilmekte hedef gösterilebilmektedir. Sadece kendilerinden olmadıkları ve kendileri gibi düşünmedikleri için bu cemaatlerin tu kaka olması yeterlidir.

Kendi zalimini korumak, hatalarını günahlarını görmemek, kötülüklerine karartma uygulamak Müslümanlar arasında nerede ise sıradanlaşmış bir vakadır. Mısır için haklı olarak bütün Müslümanlar ayaktadır. Olması gereken de budur. Bu durum mümin olmamızın gereğidir. Fakat bütün Ramazan boyunca Irak’ta, Suriye’de insanın kanını donduracak, İnsanım diyen her Müslüman’ın tepki göstermesi, isyan etmesi, lanetlenmesi gereken olaylar yaşandı. Sadece Irak’ta Ramazan ayında 900 kişiden fazla insan genellikle camilerde, namaz kılarken katledildi. Bombalı arabalarla sadece bir etnik gruba veya mezhebe ait oldukları için Müslümanlar yine Allah adına, şehadet aşkına, cennet uğruna katledildi. Mescitlerin hürmeti, Ramazan ayının, hürmeti, kadir gecesinin hürmeti, Ramazan ayının hürmeti ayaklar altına alındı. Aksine bu günlerde eylem yapıp daha fazla insan öldürmek için özellikle seçildi.

Kameraların önüne geçen saçı sakalı birbirine karışmış, ağızlarından kin ve nefret saçılan, korkuyu ve dehşeti sözde cihatları için bir yöntem olarak kullanan, çağdaş Cengiz Hanlar, Hulagular, Timurlengler neredeyse Müslümanlara birer idol olarak sunulmakta, eylemleri bin bir dereden getirilen uyduruk nedenlerle savunulabilmektedir. Taş devri İslamcılığını çağrıştıran, tamamı ile geleneklerin ve örfün şekillendirdiği İslami anlayış ile aralarında en ufak bir benzerlik bulunmayan kesimlerin sadece Müslüman oldukları için bunların savunuculuğunu yapmaları eylemlerini sahiplenmeleri onlar üzerinden birileri ile kavga etmeleri anlaşılır gibi değildir.

Bütün İslami değerleri ayaklar altına alan, İslam savaş hukukunun hiç bir maddesine riayet etmeyen, vahşilik ve kaba hareketleri ile İslam’ı insanların gözünde vahşet ve cehalet olarak lanse eden, İnsanın izzetini ve haysiyetini aşağılayan bu kana susamış Mücahit kılığındaki teröristlere ilk önce Müslümanların karşı durması gerekirken, amalarla fakatlarla sahip çıkılması gerçekten büyük bir sapmadır. Oysa bir cami bombalandığında, etnik kimliğinden, dininden, mezhebinden dolayı bir insan katlediğinde, sivil yerleşim alanları hedef alındığında; ilk başta Müslümanlar Sokakları doldurup bu vahşiyane hareketleri mahkum etseydi, lanetleseydi belki bugün başımıza gelenleri bu kadar yaşamazdık.

Bugün Müslümanlar ABD, Rusya, Çin ve Siyonist rejimi suçlayarak işin kolayına kaçmaktadırlar. Kendini bunlara kullandırtanlar neredeyse masum muamelesi görmektedir. Aslında en başta bu emperyalist küfür güçlerine kendilerini kullandıranlar mahkum edilmeli deşifre edilmelidir ki Kimse bir daha böyle kirli ilişkilere girme cesaretini kendinde görmesin. Tersine bugün İslam Alemi, karanlık kirli ilişkiler içerisine giren, kan döken, vahşi, tekfirci, dışlayıcı hareketlerin itibar gördüğü baş tacı edildiği bir coğrafyaya dönüşmüştür. Kim çok insan öldürüyorsa en itibarlı odur. Bu nedenle silahlı hareketler eylem eylemdir mantığı ile hiç bir hedef gözetmeksizin sadece ölü sayısına endeksli eylemlere girişmektedir. Pazar yerlerinin, mescitlerin, kalabalık alanların seçilmesinin temel nedeni budur. Kameralar karşısında kele koparmaları, insan boğazlamaları, insanları diri diri yakmalarının nedeni Müslümanların kana susamışlığının alametindedir. Bu hareketleri pirim yapmaktadır. Türkiye’de ve Kürdistan’da bu gün en büyük gruplar, hareketler ve örgütler en çok karanlık ilişki geliştiren, kan döken terörist faaliyetler içersinde bulunanlar değil midir?

Afganistan’da, ırak’ta, Pakistan’da, Suriye’de, Somalı’da, Mali’de, Kürdistan’da, Mısır’da veya top yekün bir İslam aleminde dökülen Müslüman kanının müsebbibleri fetvalarıyla bu fitneye odun taşıyan sözde alimler, bombalı arabacıların eylemlerine entelektuel katkı sağlayan aydınlar, zalim rejimlere gönüllü piyonluk yapan halklar, hak ve adalet şiarı ile organize olup hakları çiğnenen mazlum insanları sahiplenmeyen İslami hareketler, yeni bir toplum oluşturma ideali ile yola çıkıp toplumdaki adaletsizliğe sessiz kalan cemaatler, kameraların önünde infazlar gerçekleştiren, insan yakan, domuz bağları ile insanları boğanları alkışlayan halk kitlelerinin tümü bu katliamlara ortaktır. Bizler hareketlerimizle, sessizliğimizle fanatik taraftarlığımzla zulmü meşrulaştırdık, sıradanlaştırdık.

Bugün bir günde bir kaç bin insan infaz ediliyor ve bu Firavunlar hala koltuklarında oturabiliyorsa bu yıllarca bizim İslam adına bir miras ortaya koyamamamızın bir ürünüdür. Son olarak Mısır’ın yiğit halkı kendini günahlarımızın bir kefareti olarak ümmete feda etmektedir.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
"İslâm; huzur ve güven"
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi tevhid_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
40. Yil Enstrümantal İlahiler/Ezgiler tevhid_ 0 887 21 Nisan 2018 00:58
**Bir Müslümanın Haftalık programı../medineweb Kişisel Gelişim ve Psikoloji Mihrinaz 1 1135 19 Şubat 2018 23:01
Altın ve Bakır\film Videolar/Slaytlar tevhid_ 0 891 15 Şubat 2018 09:23
Şşş kızlar bağırmaz!/ film izle Videolar/Slaytlar mehmet akif2 5 1299 07 Şubat 2018 13:43
Çocuğun Oyuncak Bebek ile Oynaması Caiz mi? Çocuk Ve Gençlik Eğitimi tevhid_ 0 961 02 Şubat 2018 13:47

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Mısır'daki Facia / Manşet nurşen35 Gündem/ Manşetler 0 25 Kasım 2017 14:51
Mısır'da darbeciler sabah namazında katliam yaptı EyMeN&TaLhA İslami Haberler 0 08 Temmuz 2013 08:44
Hz. Peygamber’in, Ramazan’in İlk Gecesinde Müslümanların Günahlarının Bağışlandığına enderhafızım Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 24 Ekim 2012 23:39
Myanmar'da Müslümanlara Toplu Katliam! FECR İslami Haberler 3 22 Temmuz 2012 00:36
Katliam kurbanları defnediliyor KuM TaNeSi Serbest Kürsü 1 05 Mayıs 2009 19:36

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.