Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi A.LEVENT,Açılış Tarihi:  14 Eylül 2008 (16:13), Konuya Son Cevap : 06 Eylül 2017 (00:44). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 14 Eylül 2008, 16:13   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:A.LEVENT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 3128
Üyelik T.: 17 Ağustos 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 11
Konular: 10
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Deliliğe Methiye

Deliliğe Methiye

DELİLİĞE METHİYE
Merhabalar efendim….
Hepinizi selamların en güzeliyle selamlıyorum….
Allahın rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun….
…………………………………………………………………………….
Gecenin yine o muhteşem kıvamındayız efendim….
Dürr-i Yektayı elde etmek için kıvamı bulmak gerek….
Kıvamı bulmak için de geceyle hemhal olmak gerek….
Yalnız geceyle mi?....
Yüreğimizden beynimize bir tünel açıp….. Beynimizin kıvrımlarında dört nala koşturmak gerek…
Ve her zaman olduğu gibi, Canlar Canı Efendim önden teşrif ederken, bize de kemali edep ile iz sürmek gerek…


Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice...
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice… El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece...


Evet efendim… Gecenin bu müstesna anında “vücudu beşer, çayla yaşar” diyerek, çayımızı da ab-ı hayat olarak yudumlarken yolculuğumuza devam edelim….
Denir ki, varoluşun temel sebebi iletişimdir…
Hayat haberdar olmaktan ibarettir diyor Mevlana Hazretleri de.…
Peki, haberdar olmamız gereken ilk şey nedir efendim ?….


YARATICI VARLIĞININ BİLİNMESİNİ İSTEDİ….

“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.” buyurulmaktadır bir kutsi hadiste… [Acluni, II, 132])

“Ben cinleri ve insanları, yalnız beni tanıyıp kulluk etsinler diye yarattım” [Zariyat, 56]

Şimdi sormak lazım…. Böyle bir gerçeklikten; kim haberdar, kimin haberi DAR!...

“İnsanlar uykudadır, ölümle uyanırlar….”

"Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş." [Yasin Suresi, 52]


- A be ne yapcez be kızan?....

“ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ !….”

“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, bir de sadıklarla [doğrularla] beraber olun!” [Tevbe, 119]
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve Onun yolunda savaşın ta ki muradınıza eresiniz.” [Maide, 35]
“Habibim de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin, suçlarınızı örtsün.” [Al-i İmran, 31]


- Te be yapma be yaw !…. Üç günlük dünya beş günlük rızık ister….. Bağ, bahçe su ister…. Irgat, maraba aş, ekmek ister…. Çoluk çocuk kürk ister, mülk ister…..

“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” [Hadid, 20]

Haftanın herhangi bir iş günü, mesai saati başlangıcında yüksek bir yere çıkınız ve kalabalık bir meydandan gelip geçen insanları gözlemleyiniz…. Yüzlerce, binlerce insanı….
Her birinin iç dünyasına girmek mümkün olsa; acaba kaçının haleti ruhiyesi Allahın rızasına muvafık durumdadır; acaba kaçının yürek – beyin birlikteliği Rıza-i Bariye odaklanmıştır ?...


“Halk yığınlarını ilgilendiren iki şey vardır: Ekmek ve sirk…” Spangler

Hayat haberdar olmayı gerektirir dedik…. Haberi DAR olmayı değil….

“Haberdar olun!.... Dünya melundur. Dünyada olan mal, mülk de melun. Ancak Allah’ın zikri ve ona yaklaştıran şeylerle bilen ve öğreten kimse müstesna…”

Peki gerçekten HABERDAR olan kimler acaba?...
Kimler olacak efendim, bazlarımız onlara DELİ diyor….


Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!


Bir gün Hz. Ali (k v) pazardan bir gömlek satın alır… Kollarını normalden fazla kısaltmak için terziye götürür. Terzi: “Kollarını bu kadar kesersem kusurlu olur.” der. Hz. Ali : “Ayıbı kusuru benim, sen kes.” der. Hz. Ali’yi tanımayan terzi: “Bu adam mecnun olmuş. Gelin bir deli görün…” deyince, Hz. Ali “Elhamdulillah!” diye söylenir. Orada oturan ve Hz. Ali’yi tanıyanlardan biri; “Ya Ali, terzi sana deli diyor, sen de elhamdulillah diyorsun, bu ne demektir?” diye sorunca. Hz. Ali; “Ben Resulullah’dan duydum, sizden biriniz hakkında halk “delidir” demedikçe kamil mü’min olamaz…”

Eğer yıllar sonra düşer yollara,
Olur ya; ölmeden gelirsem sana,
Atarsa diyorum ‘Bir deli rüzgâr’
Sanma tevbe ettim ben ayrılığa.
Yanımda bir deli,
Bir velî ara...


Gazi Zeynel Bey, Giritin fethinde önemli rolü olan değerli ve takva sahibi bir komutandır…. Giritin fethinden az bir zaman önce, askere moral vermek amacıyla zamanın Sadrazamı Köprülü Fazıl Ahmet Paşa da Girite gelir. Ertesi gün sabah namazının ardından topyekun taarruza geçilecektir….
Sabah namazı vakti Zeynel Bey, abdestini alır, kıbleye döner ve namaza başlar. Ancak Zeynel Beyin namaza durması ile birlikte düşman şiddetli bir top ateşiyle şarapnel yağdırmaya başlar…. Bir top mermisi sabah namazını kılmakta olan Zeynel Beyin yanında patlar. Fazıl Ahmet Paşa, kumandanın sehit olduğunu zanneder. Oysa Zeynel Bey secdeden başını kaldırır ve biraz sonra da selam verir. Hemen koşarak Sadrazam Fazıl Ahmet Paşanın yanına gelir.
- Haşmetli sadrazamım bir sualim var.
- Geçmiş olsun ya Zeynel Bey, biz seni şehit düştü sandık….
- Elhamdulillah bana bir şey olmadı, yalnız bir sualim var…
- Nedir sualin?.
- Düşmanın top mermisi patlayınca başımı secdeden kaldırmayıp usulünden fazla bekledim… Namazım bozuldu mu efendim?....


İşte size bir başka deli….

Akıllı - delisi, canlı - ölüsü,
Sevginin olmuyor çarpı - bölüsü.
Varları, yoklara benlik delisi
Eklerken aklıma sevdâ geliyor.
Her yaklaşan gemi, inen uçağı
Beklerken aklıma Seydâ geliyor...


Evliya-i izamın büyüklerinden Horasan piri Ahmed bin Harb Hazretleri; haram ve şüpheli şeylerden kaçınmakta benzeri olmayan ulu bir zattır. Ömründe hiçbir gece uyumadığı söylenir. Kendisine; "bir mikdâr istirahat etseniz." denildiğinde; "Önünde Cennet ve Cehennemden başka bir yer olmayan ve hangisine gideceğini bilemeyen kimsenin uykusu gelir mi ?..." buyurmuştur.
Bizanslılar devrinde, İstanbul'da yaşayan ve hiçbir dîne inanmayan bir doktor vardır. "Her şey kendi kendine var olmuştur." diyerek Allah’ın (CC) varlığını inkâr etmektedir.
Mesleğinde son derece ileri gitmiş olan bu doktora hıristiyanlardan hiç kimse cevap veremez hâle gelmiştir. "Dünyânın bir yaratıcısı olduğunu bana ispatlayabilirseniz, ancak o zaman kendi dâvamdan vaz geçerim." demektedir.
Bu konuda tartıştığı yada münâzara ettiği herkesi mağlûb ettiği gibi, kendisini dinleyenlerin kafalarını karıştırmakta ve dinsizliği aşılamaktadır. Netice itibarıyle, dinsiz doktor karşısında hıristiyanlar âciz kalmıştır. Durum Bizans kralına intikal eder ve buna ancak müslümanların cevap verebileceği söylenir.
Bizans kralı, Abbâsî Halîfesi Me'mûn'a mektup yazarak yardım ister. Mektubunda; "Size gönderdiğimiz bu doktor dinsizdir. Bir yaratıcı olmadığına inanmaktadır. Yanınızda münâzara edecek ve bunu iknâ edip, mağlub edecek bir âlim bulunursa çok iyi olur." der.
Abbâsî halîfesi danışmanlarını toplayıp, istişare eder. Öncelikle, doktorun uzman olduğu tıp ilminden imtihan edilmesine karar verilir. Bir heyet huzurunda doktor imtihan edilir. Ancak doktor, bu imtihanı büyük bir başarıyla geçer.
Danışmanları Halifeye, dini konuda Bağdat'ta onunla münâzara edecek bir alimin olmadığını söylerler. Ancak içlerinden birisi; "Büyük âlim, evliyânın üstünlerinden olan Nişâburlu Ahmed bin Harb Hazretleri dün gece buraya geldi. Hacca gidiyor. Bununla ancak onun münâzara edebileceğini sanırım." der.
Halîfe, Ahmed bin Harb'ın yanına birini gönderip durumu ona bildirir…
Ahmed bin Harb Hazretleri, gelen kişiye;
"Siz münâzara meclisini falan saatte, halîfenin sarayında hazırlayın ve onu lafa tutun… Ben biraz geç geleceğim... Geldiğim zaman bana, niçin geç kaldınız diye sorarsınız, ben de cevap veririm…"
şeklinde tenbihte bulunur.
Dediği gibi yapılır…. Ahmed bin Harb Hazretleri gelip oturunca Halîfe ona;
"Niçin geç kaldınız" diye sorar. O da; "Abdest için Dicle Nehri kenarına gittim. Tuhaf bir şey gördüm. Ona bakarak geciktim" der. Halîfe; "Ne gördünüz ki" diye sorunca şöyle cevap verir:

"Gördüm ki topraktan bir ağaç çıktı, büyüdü, kimse kesmeden yıkıldı. Kimse müdahale etmeden de tahta şeklini aldı. Bu tahtalar kendiliğinden birleşip marangozsuz, çivisiz sandal oldu. Bir kayıkçı olmadan da suyun üzerinde gitmeye başladı. Bunu seyre dalıp geç kaldım."

Bu sözleri duyan inkârcı doktor dayanamaz:

"Bu saçma sapan konuşan ihtiyar mı bizimle münâzara etmeye geldi?... BU DELİDİR!…. Bununla münâzara etmeye değmez..."

Bunun üzerine Ahmed bin Harb şöyle cevap verir:

"Niçin saçma konuşayım ve deli olayım?.."

Doktor kendinden emin bir şekilde; "Olmayacak şeyler söylüyorsunuz. Koskoca ağaç birden bire büyür, kesilir ve tahta olur. Bu tahtalar marangozsuz birbirine bitişir ve sandal olur. Kayıkçı olmadan su üzerinde gider dediniz" der.

Nihayet, Ahmed bin Harb Hazretleri son sözünü söyler:

"Ey doğruluktan uzak insan !... Bir sandal için bu imkânsız olunca, yâni ustası, bir yapıcısı olmadan sandal olmaz, su üzerinde gidemez ise, bu güneş, ay ve yıldızlarla, ağaçlar ve çiçeklerle süslü ve intizamlı âlem, bir yapıcı olmadan, bu dünyâ bu sağlamlığı ile binlerce güzel yaratıklar, sanat erbâbını hayran bırakan eşsiz tabloları ile kendi kendine nasıl var olsunlar?... Asıl, bir yapıcı, yaratıcı yoktur diye böyle hezeyan söyleyen, saçmalayan delidir…"

Ahmed bin Harb Hazretleri, damardan girmiş ve işi bitirmiştir…. Bakmayın siz o ulu Zatın “ben deli değilim” sözüne…. O, gerçekte tam bir DELİDİR….

İnkârcı doktor, bu cevap karşısında şaşırır…. Bir an düşünür….. Başını kaldırır….

"İnsan bilgisine güvenip böbürlenmemeli ve inkârcı olmamalıdır. Şimdi inanıyorum ki, Allahü teâlâ vardır." der ve müslüman olur….

Ahmed bin Harb Hazretleri buyurmaktadır ki:

"Bizlere ne kadar şaşılır ve hayret edilir ki, gölge denilince hemen güneşin varlığı aklımıza gelir de, Cennet denilince akla Cehennem'in geleceği, ondan korunmak çâreleri düşünülmez ve ondan gâfil oluruz…"

Şimdi sormak gerekmez mi….

EY İNSAN ! KİM DELİ-VELİ ?….. VE KİM AHMAK-UL HUMAKA ?….

Görüleceği üzere, iz bırakanlar, hep “sıradışı” kişiler olmuştur…. İnsanlığın kalbinde ebedül ebed yerlerini bulmuştur…. Sıradan kişiler ise yalnızca “turab” olmuştur…. Öldükten sonra ne “esameleri” okunmuştur, ne de künyeleri sorulmuştur….

VAR MISINIZ DELİLİĞE ?.... ÜSTELİK PARAYLA DA DEĞİL ?…

Söz Ahmed bin Harb Hazretlerinden açılmışken, o büyük zatın bir güzel sözünü de buraya almadan geçemeyeceğim….. Kendisine “saliha kadından” sorulunca şöyle der, tüm annelere teberruken aşağıya kaydediyorum:

“Beş vakit namazını kılan, efendisine (kocasına) itâat eden, her işinde Allahü teâlânın rızâsını gözeten, insanları gıybetle çekiştirip dedi-kodu yapmaktan, koğuculuktan dilini koruyan, kanâat sâhibi olup dünyâ malına meyletmeyen ve musîbetlere karşı sabreden bir kadın, hakîkaten çok iyi bir kadındır…"

Burada bir pozitif ayrımcılık yok değil mi ?..... : ))

Ne diyelim efendim…. Aşkımız neyse belamız da oradan gelsin !….


AŞKINIZ CEMAL, CEMALİNİZ NUR, NURUNUZ AYN OLSUN!...
Dr. Ahmet Levent, 13 Eylül 2008, Ankara


Not: Mısralar Necip Fazıl Kısakürek ve Dr. Selçuk Bekar’a aittir.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi A.LEVENT 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Doğru, Allah'a Gider Makale ve Köşe Yazıları A.LEVENT 0 1985 19 Ekim 2008 15:27
Deliliğe Methiye Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 2 1900 14 Eylül 2008 16:13
Üç üzüm tanesi Makale ve Köşe Yazıları A.LEVENT 0 1706 01 Eylül 2008 23:36
Ruhları Doyurmak Makale ve Köşe Yazıları A.LEVENT 0 1552 28 Ağustos 2008 00:41
Çeşitleme Makale ve Köşe Yazıları A.LEVENT 0 1272 25 Ağustos 2008 12:21

Alt 17 Eylül 2008, 22:02   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
medinelii - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:medinelii isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1808
Üyelik T.: 11 Mayıs 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:42
Mesaj: 657
Konular: 89
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Deliliğe Methiye

Alıntı:
Ne diyelim efendim…. Aşkımız neyse belamız da oradan gelsin !….
hay kaLemıne saglık hocam


hayatın getırdıklerı goturdukleri bizi seyre daldırır ya kimi zaman hep ayaga kalkıp ya bı durun diyene hayran kalırız... neden kendı gıdısatımızın oynayan taslarına bı dur dıyemeyız anlamam. kalpler allahı anmakla huzuru bulurken her allah diye bilen neden aynı husuyu almıyor burada durup testıyı kırıp, parcalarına bakıp, tamirini düşünmek lazım. benliği buruyen o arayısta yokolus bir cogumuzun intiharı olmakla birlikte ölümüne risk alıp sonuna dek benliğindeki arayısın muhabbetine varmak isteyenlerımızde yok degıl..

nitekim Gazi Zeynel Bey, hz âli ve bi cok bu intihar olasılıklı muhabbet arayısında kendılerını kendılerındekı gizi o gizin sahibini bulmuslardı, ruhları bedenlerı artık o gizin sahibine dogru yol almıştı, testının tamır yolunu bulduk, korkusuz olmak! yapıstırıcıyıda veren cıkar, kaybolan parcalarıda bulup getıren cıkar...

yeterki, muhabbeti yasayacak kalp engin, bu yolda zengin olsun...

der, medineli....
Alıntı ile Cevapla
Alt 06 Eylül 2017, 00:44   Mesaj No:3
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.365
Konular: 1263
Beğenildi:11778
Beğendi:8957
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Standart

'akıl, kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin zıddı olarak tanımlayabilmektedir. öyleyse delilik toplum düzeninin varlığı için gereklidir; çünkü bu düzen kendine ancak negatifin aynasında kimlik verebilmektedir.'

tarih boyunca kralların devamlı soytarıları olmuştur. deli'si olan kral bilmeyiz. deliler sokaktadır; insanların arasındadır! çocukluğumuzdan hatırlarız; her mahallenin bir deli'si muhakkak vardır, daha eskiler derler ki her köyün bir deli'si olurmuş. işte o delilerdir ki toplum vicdanını aksettirirler akıllı çoğunluklara... sizin söyleyemediğinizi söyler, bizim gösteremediğimizi gösterirler. bir toplumun sağlıklı olması ancak o toplumun deli'lerinin olması şartı ile mümkündür. ve ancak o toplumun egemen güçleri tiksinir sağduyu diye lanse ettiği mutlak deliliğin, deli diye tecrit ettiği akıl tarafından alaya alınışından...

bir de soytarılar vardır: onlar kral izin verdiği müddetçe zeka pırıltıları gösterirler ve kral izin verdiği müddetçe vardır yaşamaya hakları... kimbilir belki de deli olabilmeyi de çok isterlerdi ama akıl onları normal kabul etmiş, heyhat!
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Deliliğe varan şarkılar dinliyorum, dünya yaratılırken tanrının dinlediği şarkılar... İBRAHİM İNECİK İbrahim İnecik 0 01 Aralık 2016 15:05

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.