Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31 Ocak 2011, 12:17   Mesaj No:29

HALUK GÜMÜŞTABAK

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Kur'an dışından HÜKÜMLER ARAMAK doğrumudur?


Sayın Müslümanlardan bana sadece bi zavallı durumundasınız demiş. Sizin karşınızda zavallı olmaya razıyım. Yeter ki rabbimin huzurunda zavallı olmaya yayım. Allah bir sorun olduğunda onu Allah ve resulüne götürün dediği ayeti, eğer kendi nefsimizce anlarsak, önümüze konan onca hurafenin peygamberimizin sözü olduğunu kabul etmemiz gerekir ki, bunu yapmak isteyen elbette yapabilir. Ama ben bunu çok dikkatle yapmak istediğimi söylüyorum. Bugün milyonlarca hadis önümüzde seçim sizin, sonucunu hesap günü göreceğiz. Hepimiz imtihandayız.

Sayın Kamer o kadar çok şeyler söylüyorsunuz, fakat en sonunda söyledikleriniz, önce söylediklerinizi değil benim sözlerimi onaylıyor, ama bunun farkında bile değilsiniz. Bakın ne yazmışsınız.

(En doğru görüş şu olmalıdır, evet peygamber adına yalan yanlış sözler filler isnad edilmiş gelin biz bunları ayıklayalım kendimize kriter olarak da kuranı ışık tutalım.)

Bunu söyleyen benim ama söylediklerimi de uygulayan benim. Çünkü ben peygamberimizin sözleridir dedikleri tüm bilgileri kur’an ile karşılaştıralım, onay alıyorsa öyle alalım uygulayalım diyen ve peygamberimiz den bu yolla istifade edelim fikrini savunuyorum. Ama siz tüm bu kadar açık ve basit sözlerimi, açık bulmayıp net konuşmuyorsunuz diyorsunuz. Bundan daha açık ne olabilir? Peki, hangi bilgileri alacağız? İşte burada söylediğiniz gibi Rabbimin hüküm vermediği konularda vardır dersek, işte söylediğimiz ile inandığımız tutmuyor demektir. Siz bunu söylemiyorsunuz ama konuşmalarınızdan bu çıkıyor. Bunları söylediğimde, yana yakıla bana ben böylemi söyledim diye kızıyorsunuz. Allah elçisine çok açık bir yetki vermiştir. Bizler bu yetkiye ilaveler yaparak kendi nefsimizi kandırırsak, inanın Yahudi fitnelerinin çoğunu devam ettirmiş oluruz, bunu da unutmayalım.

Yine bir arkadaşımız kur’an da eksik ararcasına balıketinin durumunun kur’an da açıklanmadığını söylüyor. İşte yaptığımız yanlışlar. Bizler açıklananlara uymak yerine, açıklanmayanların peşine düşüyoruz, adeta bak işte bu yok kur’an da dercesine. Böyle yapanlara kur’an da çok dikkat çekici ayetler vardır hatırlayınız lütfen. Bu soruyu peygamberimiz devrinde ki insanlar bizzat Allah elçisine sormuş olabilir, ama onlar bugünün ilmine sahip değillerdi, onun için sormaları da çok normaldir. Peygamberimiz de Rabbimin verdiği hikmet yani ilimle bu ve benzeri sorulara elbette cevaplar vermiştir. Ayetlere baktığımızda haram olarak zikredilenlerin hepsi bizlerin teneffüs ettiği ortamda yaşayan, ****bolizmaları farklı olsa da, hepsinin ortak alanı vücutlarındaki kan akışıdır. Allah bu canlı gurupları içinde açıkça uyarısını yapmıştır haramlarını belirtmiştir. Deniz ürünlerine baktığınızda karada yaşayanlar gibi kanları akışkan değildir. Dikkat ederseniz Allah deniz canlıları ile kara canlılarını farklı zikredip bakın ne söylemiş.

Maide 96: Hem size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram edilmiştir. Huzurunuzda haşredileceğiniz Allah'tan korkun.


Ayete bakın Rabbim iki avı ayırıyor ve birbirinden farklı oluşunu nasıl anlatıyor bizlere. Deniz avının helal olduğunu söylüyor fakat içinden ayrım yapmıyor. İhramlı iken kara avının yasak olduğunu söylüyor. Demek ki ikisi çok farklı hayvanlar. Yine Nahl suresi 14. ayette bakın deniz ürünlerini nasıl yememiz gerektiğini söylüyor Allah.

(Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz.)

Demek ki deniz ürünleri taze yenmelidir diyor Rabbim. Kanlarının akıtılmasından bahsetmiyor. Deniz ürünlerinin hepsinin ****bolizmaları karada yaşayan hayvanlara göre çok farklıdır ve daha önce söylediğim gibi, kanları akışkan değildir. Bu durumda onları kesmek ile kesmemek arasında fark yoktur, onun için Rabbimde bu hayvanlar için kesilme, kan akıtma şartını getirmemiştir. Getirmediyse bunun altında başka şeyler aramak, bakın açıklama yok demek, çok büyük yanlışlara götürür bizleri. Ama bizler kur’an da eksik ararcasına hangi soruları soruyor ve gündeme getiriyoruz.

Lütfen şu soruyu soralım kendimize. Allah deniz ürünlerinin de kanının akıtılması gerekseydi, bizlere söylemez miydi? İşte bu gerçeği kabul etmediğimiz sürece asla rabbin doğru yolunu bulamayız. Deniz ürünü ile kara ürünü arasındaki farkı da anlamamız için Allah avlanma yasağı koyduğun da yalnız kara hayvanları diye de açıklama yapıyor hatırlayınız. O gün aynı soruyu peygamberimize elbette sormuşlardır, peygamberimiz Rabbin ilmiyle gereken açıklamayı yapmıştır. Ama ne yazık ki bugün inandığımız haramlar listesi kur’an da yok, peki nerede var? Günümüz Tevrat ın da var. Arzu eden inanır, kimsede soru soramaz hesabını kendisi verecek. Ama inanmayanlara da neden inanmıyorsun denemez, çünkü Rabbim hesabını soracağı rehberde, böyle bir açıklama yapmamıştır. Ben bazı arkadaşlarım gibi düşünmediğim ve inanmadığım için ZAVALLISIN SEN ithamıyla karşılaşıyorum, tabi bunun hükmünü Rabbim e bırakıyorum ve cevap vermiyorum.


Serendip arkadaşımıza da kısaca cevap vermek isterim. Aslında yazdığım tüm yazılarda cevabı var. Bizler okuma alışkanlığımızdan olsa gerek kısa cevapların peşinde koşuyoruz. Kısa cevaplarda konuyu tam anlatamıyor ne yazık ki.

Siz İslam fıkhının temeli sünnettir demişsiniz. Bunu size kim öğretti? İslam ın temeli kur’an dır. Onun ayetlerine ters düşen hiçbir bilgide peygamberimizin sözü değildir. Çünkü bu yolu ve yöntemi önerende Allah ve peygamberimizdir. Kur’an da İslam hukukunun her şeyi vardır. Allah nasıl evleneceğimizi, mirasımızı nasıl dağıtacağımızı, nasıl yönetici seçeceğimizi, söylüyorsa bizlerin uymasını istediği her konuda detay vermiştir. Bahsetmedikleri bizlerin serbest alanlarımızdır. Bunu söyleyen ben değilim Rabbim ve yine Allah resulünün hadisleridir. Ne diyordu birçok ayetinde. Sizlere her konudan değişik örnekler verdik ki anlayasınız. Bu ve buna benzer onlarca ayeti bir kenara koyup, kur’an da eksik aramak doğrumudur? Doğru diyorsanız da size saygı duyarım, ama benim düşünceme de lütfen saygı duyunuz.


Yine şu cümle sizin. Kuranın çok ayetleri beyana yani açıklanmaya muhtaçtır. Kur’anın muhkem ayetleri. Bakın muhkem diyorum çünkü bizleri ilgilendiren, dinin anası olan ayetlerin hepsinin açık ve anlaşılır olduğunu yine ben söylemiyorum, Rabbim söylüyor. Her konuda açıkça anlattık demek size yetmiyor mu? Hem de birçok kez yemin ederek bu kitabın kolaylaştırıldığını, rabbim in söylemesini nereye koyuyorsunuz? Bakın Rahmanın sözlerine uymak yerine beşerin öğretisine uyuyorsunuz. Allah o aya ulaşan oruçlu geçirsin diyecek ama açıklama yapmayacak öylemi? Lütfen birazda ha araştırınız. Kur’an dan eksik aramak yerine Rabbin ne söylediğini anlamaya çalışınız.

Allah gönderdiği kitabı, açıkça göndermeyip daha sonrada hesabını sormaz, isterseniz birde bu mantıkla ayetleri anlamaya çalışınız.

Sünnet kur’anı beyan eder sözü eğer yanlış yönlere çekilmezse elbette doğrudur. Sünnet peygamberimizin yaptıkları ve söyledikleridir. Nasıl olurda kur’anın onay vermediği bir şeyi yapar diyebiliriz? Dikkatli olmamız gereken, söylenenlerin peygamberimizin sözü olup olmadığını kur’an ile karşılaştırmamızdır. Hatırlayınız bugün dört mezhep var. Bir konuyu ele aldığınızda hepsinde çok farklı olduğunu görürüz. Bu durumda düşünebilir miyiz, peygamberimiz aynı konuda farklı fikirler söylemiş ve yapmıştır diye. İşte doğrusunu kur’an da bulacağız düşünerek aklımızı kullanarak. Hani imtihandayız diyoruz ya, imtihanda aklımızı kullanmayıp başkasının aklını kullanırda yanlış yaparsak doğru not alır mıyız? Allah hüküm yalnız benimdir diyorsa ve elçisinin bu konuda hükmümü bekle diye de ikaz ediyorsa, din ve iman adına hükümleri veren yalnız Rabbim dir, onları tebliğ etmekte elçisinin görevidir. Bu yetki ve sorumluluğu veren ve bu şekilde açıklayan Allah tır. Bunu söyledikten sonra bizler; ne yani peygamberimiz postacımıydı deme hakkını nereden buluyoruz? Bunu söyleyenlere de şöyle demek gerekmez mi? Peygamberimiz Rabbin vermediği hükümlerin tamamlayıcısı mıdır demezler mi? Allah yetkisini kimseyle paylaşmayacağını çok açık söylüyor kardeşim, lütfen kur’anı bir bütün olarak tarafsız okuyup, yine bir bütün olarak anlamaya çalışınız.

Bu yazdıklarım benim kur’an dan anladıklarımdır, onun için sizde lütfen tarafsız bir şekilde, Rabbin rehberini anlamaya çalışınız.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla