Konu Başlıkları: Sünnet/Sünen
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Ocak 2008, 09:11   Mesaj No:5

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Sünnet


Kur’anın Hz. Peygamber ve Sünnetine Verdiği Değer



Kur’anın Hz. Peygamber ve Sünnetine Verdiği Değer / Abdulhamit RAMAZANOĞLU



Muhammed (s.a.v),insanlık için kıyamete kadar tek hidayet kaynağı olan Kur’anı Kerîmin kendisine indirildiği bir insandır. Beşeri özellikleriyle diğer insanlardan farklı değildir. Ancak Allah (c.c)’ın, kendisini elçilik için seçmiş ve kıyamete kadar varolacak insanlığın tek peygamberi olarak görevlendirmiş olması onu normal insanlardan farklı kılmıştır. Aynı zamanda sahip olduğu günahtan korunmuşluk, güçlü hafıza, görev bilinç ve sorumluluğu vb. Sıfatlar da onun farklılığını pekiştirmektedir. Bu farklılıkların kendisini tanıyan ve risaletle görevlendirdiğini kabul eden yada etmeyen herkes tarafından takdir edildiği tarihi bir gerçektir.

Bu yazıda Kur’an’ın Hz. Muhammed (s.a.v)’e ve onun sünnetine verdiği değeri ortaya koymaya çalışacağız. Zira bu hususu anlamayan ya da anlamak istemeyen bir takım kimseler peygambersiz ve sünnetsiz din anlayışı geliştirmeye çalışmaktadırlar. Allah Rasûlü sadece tarihi şahsiyet olarak görülmekte;görevi, yalnızca Kur’an’ı insanlara tebliğle sınırlandırılmak istenmektedir. Peygamberin Kur’an’ın haricinde hiçbir düzenleme yapamayacağı, onun uygulamalarının (sünnetinin) ise bağlayıcılığı olmayan örneklemeler olduğu ileri sürülmektedir.



Halbuki ileride ortaya koyacağımız üzere Allah’u teala O’na tebliğin dışında pek çok görev yüklemiş sorumluluk sınırlarını alabildiğince geniş tutmuştur. Kur’an’ı Kerîm pek çok yönüyle Hz. Muhammed (s.a.v)’den bahseder. Bunları şu başlıklar altında guruplandırabiliriz.



1-Hz. Muhammed (s.a.v)’in beşer olduğunu ifade eden ayetler.

2-Hz. Peygamber (s.a.v)’in varlık alemi için rahmet, insanlar için lütüf olduğunu ve ümmetine düşkünlüğünü bildiren ayetler.

3-Hz. Peygamber (s.a.v)’e iman ve itaati emreden ayetler.

4-Hz. Peygamber (s.a.v)’i örnek bir insan olarak gösteren ayetler.

5-Hz. Peygamberin görev ve yetkilerini ifade eden ayetler.

a)Kur’an’ı açıklama görevi

b)Hakemlik ve kadılık görevi

c) Helal-haram koyma yetkisi

d)Tebliğ görevi

6-Hz. Peygamber (s.a.v)’e saygı ve sevgiyi emreden ayetler.

7-Hz. Peygamberi siyasi ve idarî otorite kabul eden ayetler.

Buradaki guruplandırmalarla ilgili pek çok ayeti kerîme vardır. Dolayısıyla, takdir edilir ki bu ayetlerin tümünü bu yazıda zikretmek oldukça zordur. Yani bir derginin sınırlarını aşmaktadır. Bu nedenle her başlık altında bazen tek bazen de bir kaç ayete yer verilecektir.



1-Hz. Peygamber (s.a.v)’in beşer olduğunu ifade eden ayetler.

“Deki (ey Muhammed): Ben yalnızca sizin gibi bir beşerim. Şu varki bana, ilahınızın sadece bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. Artık herkim Rabbi’ne kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve rabbi’ne ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın. (El.Kehf,110)

Bu ayeti kerimede müşriklerin peygamberlik için beşer üstü vasıfları öngörmelerine itiraz vardır. Zira onlar, peygamber (s.a.v)’in beşerî özelliklerini ve ihtiyaçlarını risalet görevine aykırı bulmuşlardır. Bir başka husus, o’nun beşer oluşunun ifade edilmesinin hemen ardından, vahiyle muhatap olduğuna vurgu yapılmasıdır.



2-Hz. Peygamber (s.a.v)’in Varlık Alemi için Rahmet, insanlar için lütuf olduğunu ve ümmetine düşkünlüğünü ifade eden Ayetler:



a) Varlık Alemi için Rahmet oluşu:

“(Ey Resûlüm!) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. (El-Enbiya,-107)

Zira onun getirdiği din, akıl sahibi varlık alemi için dünya ve ahirette kurtuluş ve huzur vesilesi, akıl sahibi varlıkların hizmetine yaratıldığı ifade olunan fiziki aleminde rahmet sebebidir. Onun yolundan gitmeyen insanlığın dünyayı -tapındıkları bilim ilahı sayesinede - nasıl yaşanmaz hale getirdiklerini düşünmek bu ayeti bir yönüyle olsa tanımaya yardımcı olabilecektir.



b)İnsanlık için lütüf oluşu:

Allah’u Teala’nın insanlara kendi içlerinden bir peygamber göndererek emirlerinin bir beşer tarafından yaşanılabilirliğinin ve nasıl yaşanması gerektiğinin örneklerini göstermesi, hakikaten büyük bir lütuftur. Nitekim Cenabu Hakk bu hususu şöyle ifade buyurmaktadır.

Içlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lutufta bulunmuştur. (Âli Imran 164)

C) Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ümmete düşkünlüğü ve sevgisi:

Hz. Peygamberin ümmetin hak din ile buluşabilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmaması, her türlü eziyete gögüs germesi, kendisine saldıranlara onun kabülüyle gelecek azabı bir gün iman ederler ümidiyle geri çevirmesi vb. hususlar, bu durumun yaşanmış örnekleridir. Kur’an’ı Kerim bunu şöyle ifade etmektedir: “Andolusun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştirki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün mü’minlere karşı çok şefkatlıdır, Merhametlidir. Eğer yüzçevirirlerse deki “Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım, O yüce arşın sahibidir.” (et-Tevbe,128-129

3- Hz. Peygamber (s.a.v)’e imanı ve itaati emreden ayetler:

a) Hz. Peygambere İman:

Bundan maksat O’nun Peygamberliğini Kur’an’ı Kerim’i “Bana Kur’an ve O’nun bir misli verildi” diyerek tarif ettiği sünnetini kabul ve tasdik etmektedir. Zira Cenab-ı Hak insanları bu hususlara imanla sorumlu tutmuştur.

“Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba tam manası ile iman ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse tam manası ile sapıtmıştır.” (en-Nisa, 136)

(Resûlum) “de ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize gelen göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim, Allah’tan başka Ilah yoktur. O yaşatır ve öldürür. Öyle ise Allah’a, Allah’a ve onun kelimelerine iman eden o ümmî Peygamber olan Resûlüne iman edin ve o’na tabi olun ki doğru yolu bulasınız.” (el-Arâf,158)

“Kim Allah’a ve Resûlu’ne iman etmezse bilsinki kafirler için tutuşturulmuş bir azap hazırladık.” (el-Fetih,13)

Ayeti kerimelerden, Peygamber’e iman etmeyenlerin mûmin olamayacakları, bu durumda ölenlerin kafir olarak ebedî cehennem azabına düçar kalacakları anlaşılmaktadır.

b) Hz. Peygambere İtaat

İman itaatı gerektirir. Itaatsız iman boş bir iddialardan ibarettir. Çünkü bu iddia Allah(c.c.) tarafından kabûl edilmemektedir.

“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlu’ne çağırıldıkları vakit mûminlerin sözü ancak:”dinledik ve itaat ettik” demeleridir. (en-Nur,51)

“Resûlum onlara deki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız; bana uyun ki, Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici ve çok merhametlidir.” (Ali Imran,31)

“Allah’a itaat edin, peygamberlere itaat edin, isyandan sakının. Eğer ki itaatten yüz çevirirseniz Rasûlumüze düşen sadece apaçık tebliğdir.” (el Maide,92)

Bu ayetlerden sözü edilen “Resûle itaat” sadece Yüce Allah’ın O’na indirdiğ Kur’an hükümlerine bağlılık şeklinde anlaşılmamalıdır. Zira pek çok ayeti kerimede Peygambere itaat Allah’a itaat emriyle birlikte zikredilmiştir. Dolayısıyla bu emir, Kur’an’ın hükümleri yanınd, Allah Resûlu’ne, yani O’nun sünnetine itaatın gerekli olduğuna açıkça işaret etmektedir.

Diğer bir kısım aytle de Allah’a ve Resûlu’ne isyan edenler cehennem azabıyla tehdit edilmektedir.

“Kim Allah’a ve O’nun elçisine karşı gelir ve onun sınırlarını (koyduğu kuralları) aşarsa Allah onu ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (en-Nisa,14)

Mirasla ilgili düzenlemelerin devamında yer alan bu ayeti kerime umum ifade etmesi sebebiyle hem mirasla alakalı düzenlemelerde, hemde hayatın bütününü içine alan hususlarda Allah’ın ve Resûlu’nun koyduğu ölçüleri göz ardı etmeyi yasaklamaktadır.

“Kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelir mû’minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir gidiş yeridir.” (En-Nisa,115)

Hırsızlık yapan ve bunun tesbit edilmesinin ardından Hz Peygamber’in verdiği hükme razı olmayıp Mekke’ye kaçan ve orada irtidat eden bir şahıs hakkında nazil olan bu ayeti kerime, Hz. Peygamber’e isyanın sonucunun -hem dünya hem ahiret için- ne olduğunu açıkça ifade etmektedir.

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azâbı çetindir. (Haşir Süresi-7)

Bu ayeti kerime fey (1) gelirlerinin dağıtımı hususunda nazil olmuştur. Ancak Elmalı ve diğer pek çok müfessirin (2) bu ayeti kerime ile ilgili değerlendirmesi, ayetin umumi manada anlaşılması yönünde olmuştur. Zira usulculerin çoğuna göre (3) ayetlerin belli bir sebebe binaen nazil olması benzer durumlara şamil olmasına engel değildir. Hatta bunu gerektirmektedir. Yani ayeti kerime Resûllullah’ın bütün emir ve yasaklarına şamil olacak şekilde anlaşılmalı, buna bağlı olarakta mû’minlerin Kur’anî emirleri kabul etmeleri nasıl imanın gereği ise Hz. Peygambere ait olanların kabulünün de aynı değerde olduğu bilinmektedir.

4) Hz. Peygamberi örnek olarak gösteren ayetler

“Andolsun Allah’ın Resûlu’nde sizin için, Allah’ı ve âhireti arzu eden ve Allah’ı çok anan kimseler için (uyulacak ) en güzel bir örnek vardır.” (el-Ahzap,21)

Ayetin ifadesinin herhangi bir hususla sınırlandırılmamış olması, Allah Resûlu’nun hemen her konuda insanlık için örnek alınması gereken bir rehber olduğuna işaret etmektedir.

Bir başka ayeti kerimede O’nun üstün bir ahlak üzere olduğu da şöyle vurgulanır: “Nun, kaleme ve yazdıklarına andolsun. Sen Rabbi’nin nimeti sayesinde mecnun değilsin. Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükafat vardır ve Sen elbette yüce bir âhlak üzeresin. Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de bileceksin onlar da.” (El-Kalem,1-6)

Allah’a emanet olun.

Dipnotlar_______________________________________

1-Haraç, cizye, ticaret verğileri vb. Gayri müslümlerden savaş etmeksizin alınan mallar.

2-Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili 7, 4837

3-Zerkeşi el, Burhan, I, 32
Alıntı ile Cevapla