|  Durumu:    Medine No :  11916  Üyelik T.:
02 Mart 2010  Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:56 Mesaj :
487Konular:
102  Beğenildi:11 Beğendi:0
 Takdirleri:10 Takdir Et: 
	  Konu Bu  
				Üyemize Aittir! |   Cihad ve önemi 
   Cihad ve önemi   CİHAD VE ÖNEMİDin düşmanlarıyla cihad da beş türlü olur:Yusuf Özcan
 Cihad,  Allah rızası için İslâm uğrunda gayret sarfetmek, maddi ve manevi  düşmanlarla gereği gibi mücadele etmektir. Cihad pek üstün bir ibadettir  ve İslâm’ın altıncı şartı sayılır.
 Kur’an-ı Kerim’de toplam yüz civarında cihad ayeti vardır ki, bunlardan bir ayetin meali şöyledir:
 “De ki:  Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,  hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz  ticaret, hoşlandığınız meskenler; size Allah’tan, Rasulünden ve Allah  yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye  kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.”  (Tevbe/24)
 
 Cihad, üç ana bölümde toplanabilir:
 Nefis ve şeytanla cihad, Din düşmanlarıyla cihad, Kötülüklere karşı cihad. Bunlar da ayrıca çeşitlere ayrılır.
 Yukarıda  belirtilen cihadın birinci bölümü, her haliyle müslümanlar için ömür  boyu farzdır, yani farz-ı ayndır. İkincisi genellikle farz-ı kifayedir;  yani herkes için değil, bu cihada ehil müslümanların vazifesidir.  Üçüncüsü ise, her mükellefin hal ve imkanına göre vacib olur.
 Nefis ve şeytanla cihad beş türlü olur:
 
 1)İslâm’ı doğru öğrenmekle,
 
 2)İslâm’a uygun yaşamakla,
 
 3)İslâm’ı tebliğ edip öğretmekle,
 
 4)İmana aykırı şüpheleri defetmekle,
 
 5)Haram arzu ve heveslerden sakınmakla
 
 
 
 
 1)Elle,
 
 2)Dille,
 
 3)Kalble,
 
 4)Malî destekle,
 
 5)İlim ve kültürle
 
 Kötülüklere karşı cihad da beş türlüdür:
 
 1)Elle,
 
 2)Dille,
 
 3)Kalble,
 
 4)Sabırla,
 
 5)Güzel siyasetle
 
 
 Cihadın temel özelliği, Allah  yolunda güçlük ve zahmete katlanmaktır. İlâhî hükümlerin, hakkın ve  iyiliğin hayata hakimiyeti için farz olan cihad, kıyamete kadar  geçerlidir.(1) Nefis  ve şeytanla yapılan cihad (mücadele) bütün müslümanlar için her zaman  farzdır ve cihadın başında yer alır. İnsanın bütün hayatını kuşatan bu  cihad, İslâm’ın başlangıcında, Mekke döneminden itibaren farz olmuştur.  Buna “cihad-ı ekber” (büyük cihad)denmektedir.  Beş mertebedir: (2) 1- İslâm’ın doğru öğrenilmesi:  Denilebilir ki, hata ve günahların, İslâm dışı hallerin baş sebebi  İslâm dininin doğru olarak bilinmemesidir. Öyleyse herkesin iman ve  İslâm esaslarıyla, müslümanlığı öğrenme zahmetine katlanması farzdır. 2- İslâm’a uygun hayat:  Her müslüman, nefsine ağır gelse de Allah’ın emirlerini tutmak ve  yasaklarından kaçınmakla mükelleftir. Mesela beş vakit namazı  vakitlerinde güzelce kılmak, hatta gece teheccüd namazlarına kalkmak  önemli bir cihaddır. Gerektiğinde malî yardım için fedakârlık, güç  şartlarda örtünmeye riayet, diline hakim olup gıybet ve gevezelikten  sakınmak bir cihaddır. 3- Davet ve tebliğ cihadı:  İslâm esaslarını, ilâhî emirleri insanlara duyurup belletmeye çalışmak  mühim bir cihad görevidir. Başta en yakınları olmak üzere, sözünün  geçtiği ve gücünün yettiği kadar İslâmî davet ve tebliğ, herkese  gereklidir. 4- Şeytanî şüphelerden arınmak:  Şeytanın vesvese vermesinden geldiği anlaşılan ve sağlam inanç  esaslarına aykırı her türlü evham ve şüpheleri defetmek, bir gönül  cihadıdır. Bunun için de gerekli bilgi ve imanla kuşanmış olmak gerekir. 5- Haram arzulardan uzaklaşmak:  Baş düşmanımız şeytan, insanı zorla saptıramaz. Ancak kişi iradesini  gevşeterek bir harama meyleder ve direncinde tereddüt gösterirse, o  zaman şeytanın tuzağına düşer. Kesin bir karar ve iradeyle, haram ve  kötülüğe karşı direnen kişi, nefis ve şeytanla olan bu büyük cihadda  zafere ulaşırNefis ve Şeytanla Cihad
 
 İslâm Düşmanlarıyla CihadCihad  denilince, en çok bu kısım akla gelir. Evet, cihadın başı nefis ve  şeytanla cihad olunca, gövde ve omurgası da din düşmanlarıyla cihad  olur. Bu cihad da beş türlüdür:  1- Elle (Canla-başla) Cihad:  Güç kullanmaktır ki, silahlı ve askeri cihaddır. Devlet tarafından  gayri müslim dış düşmanlara karşı yapılan savaştır. Aslında farz-ı  kifayedir, belirlenmiş ordulara mahsustur. Ancak işgal ve topyekün  savaşta herkese gerekir. Bu savaş, müslüman ülkesiyle barış  ve antlaşma halinde olmayan yahut antlaşmayı ihlal eden ve müslümanlara  zulmeden saldırgan düşmanlara karşı, imkanlar ölçüsünde yapılır. Bundan  maksat, ülke ve halkını korumak, İslâmî tebliğin de önünü açmaktır.  Cihad gayesine uymayan savaşlarda yer alan müslüman fertler ise, İslâmî  niyet ve gayretine göre cihad sevabı kazanır ve ölünce şehid olur.  2- Dille Cihad:  Münafık veya kâfir din düşmanlarının, İslâm’a karşı yalan, iftira ve  saldırılarının etkisini kırmak ve İslâm gerçeklerini topluma sunmak için  lisanla ve yazıyla, basın-yayın, kitap-dergi televizyon ve internet  gibi araçlarla yapılır.  3- Kalple Cihad:  Başka türlü cihad ve mücadele imkanı bulamayan müslümanlar için, kalben  İslâm düşmanlarına buğz etmek, onlara tepki göstermek ve müslümanların  hak yolda galibiyeti için dua etmekle olur.  4- Malla (ekonomik) Cihad:  Cihadla meşgul olanlara her türlü malî yardımda bulunmak cihad olduğu  gibi, müslümanların güçlü ekonomileriyle içte ve dışta etkinlik sahibi  olmaya çalışmaları, hayra hizmet etmeleri cihaddır.  5- İlim ve kültür cihadı:  İslâm’ı tanıtmanın ve savunmanın en etkili yolu, zaman şartlarına göre  ilim ve kültürdür. Askeri cihad için de eğitim, bilgi ve teknik donanım  şarttır. Kültür savaşlarının öne çıktığı ve çok yaygınlaştığı, hatta  ülkeleri istila ettiği bugünkü dünyada, ilim ve kültür cihadı ve bunun  eğitimi ehli için kaçınılmaz bir görevdir. (3 
 Kötülüklere Karşı CihadKötülüklere  karşı cihadın temeli, “emru bil-ma’ruf, nehyü anil-münker” denilen,  iyiliği emretme ve kötülüğü men etme esasına dayanır. Toplum hayatında,  böyle bir yaptırım ve denetime her zaman ihtiyaç vardır. Aksi halde  sayısız kötülükler ortalığı kaplar, toplumun düzen ve huzuru kalmaz.  “Kime ne” ve “neme lazım” anlayışı, İslâm’da yoktur. Rasulullah Aleyhisselâm buyurur ki:  “Bir kötülüğe şahit olan kişi onu eliyle önlesin. Buna gücü yetmezse  diliyle engellesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu da  imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim) Bu işin mertebeleri şöyledir: (4)  1- Kötülüğü elle önleme:  Yani güç kullanarak kötülüğün önlenmesi. Genelde devlet ve emniyet  güçlerinin işidir, herkesin yapacağı iş değildir. Ancak bu iş, kişinin  aile çevresinde yahut müdahalesinin kabul göreceği yerlerde herkes için  olabilir.  2- Kötülüğü dille engelleme:  Kötülüklere sözlü ve yazılı olarak karşı çıkmadır. Esasen bu konularda  bilgi sahibi olanların işidir. Fakat kötülüğü (çirkinliği) herkesçe  bilinen söz ve işlere karşı çıkmak, bu konuda söz imkanı bulan herkesin  hak ve görevidir.  3- Kötülüğe kalple buğzetme:  Kötülüğü elle veya sözle müdahale edip önleme imkanı bulunmayınca, buna  karşı buğzetme, kalpten nefrele reddetme yahut bunun önlenmesi için dua  ve temenni, bütün müslümanların vazifesidir.  4- Güzel sabırla karşılık:  Sabrın aslı üçtür: İbadetleri yapmada, günahlardan sakınmada, musibet  ve zorluklara katlanmada sabır. Çevreden gelen kötülük ve zahmetlere  sabırla karşı koymak da buna dahildir. Bu sabırda da büyük hayır vardır.  5- Güzel siyasetle karşılık:  Bu siyasetten maksad, şartlarına uygun usullerle ve idarî tedbirlerle,  gelen kötülüğü savuşturmaktır. Ferdi olarak kötülüğe karşı iyilik de  buna dahildir. Ehline mahsus güzel siyaset, bir çeşit cihaddır.  (1) İbn Kayyum: Zâdü’l-Mead, 3/5-12; İbnu Hacer: Fethu’l-Barî, 6/77; Heyet: Nadratü’n-Naîm, 4/1481-83 (2) Zâdü’l-Mead, 3/10; Nardatü’n-Naîm, 8/3303-3307; Abdülkerim el-Kuşeyrî: er-Risaletü’l-Kuşeyriyye, 97-101.
 (3) M. Hamdi Yazır: Hak Dini Kur’an Dili, 2/28-41; Ö. Nasuhi Bilmen:  Hukuk-ı İslâmiyye Kamusu, 3/354-58; T.D.V. İslâm Ansiklopedisi,  7/527-534.
 (4) Müslim, “İman”, 20/149; Nevevî: Şerhu Sahîh-i Müslim, 2/212-16; İslâm Ansiklopedisi, 11/138-141.
 
__________________             
 
 
 |