Konu Başlıkları: Mukabele
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Şubat 2008, 00:02   Mesaj No:1

Şuara

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Şuara isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 686
Üyelik T.: 27 Aralık 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 90
Konular: 52
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mukabele

Mukabele

MUKABELE

Karşılaştırma, yüzleştirme, karşılık verme; aralarındaki farkı ortaya çıkarmak için metinleri mukayese etme; Ramazanda hafızların cemaat huzurunda Kur'an okumaları.
Edebiyat terimi olarak mukabele; aralarında tezat ve tekabül bulunan şeyleri bir ibarede bulundurma diye tanımlanmıştır (Tâhiru'l-Mevlevî, Edebiyat Lügatı, 102).
"Mukabele", Kur'an tarihi ile ilgili bir terimdir. Cibril (a.s)'ın her sene Ramazan ayında gelip Kur'an'ı Hz. Peygamber (s.a.s) ile karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.
Kur'an'ın Allah tarafından indirildiği şekilde muhafazası, âyet ve sûrelerin tertibinin doğru olarak tesbiti ve bunun kontrolü için Cibril (a.s) her sene Ramazan ayında, bir rivayete göre Ramazan ayının her gecesinde, Hz. Peygamber (s.a.s)'a gelirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) Kur'an âyetlerini Cibril'e okurdu. Buna "arz" denir. Aynı âyetleri, mukayese için, bir de Cibrîl (a.s) okurdu ki buna da "mukabele" denir.
Kur'an, Hz. Peygamber'e âyet âyet nazil olduğundan her âyetin yeri, hangi sûrenin neresine yazılacağı Cibril (a.s) tarafından bildirilirdi. Rasul-i Ekrem de vahiy kâtiplerine bu şekilde yazdırır, hafızlar da buna göre ezberlerdi. Kur'an böyle özel bir itina ile ezberlenir ve yazılırken; Cibril (a.s) her senenin Ramazanında Rasul-i Ekrem'e gelir, nâzil olan âyetler müdârese ve tekrar arzedilmek suretiyle takrir edilirdi (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid Terc, VII, 316).
Cibrilin Peygamber'e Kur'an'ı her sene muâraza etmesinin gayesi, Allah'dan Peygambere vahy ettiği Kur'an'ı kendisindekiyle karşılaştırmasıdır. Bunu da bakî kalanın kalması, nesholunanın gitmesi için bir pekleştirme, sabitliğini ebedî kılma ve bir koruma olarak yapıyordu. Bu maksat için Hz. Peygamber, ömrünün son yılı içinde Kur'an-ı Cibril'e iki defa arz etti. Cibril de Kur'an'ı onunla böylece iki kere mukabele etti.
"Mukabele", Kur'an'ın yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir "koruma garantisi" niteliği taşımaktadır. Bu "Zikri (Kur'ân'ı) biz indirdik, O'nun koruyucusu da elbette biziz" (el-Hicr, 15/9) âyetinin Asr-ı Saâdet'te gerçekleşmiş bugün de devam etmekte olan bir mucizesinden başka bir şey değildir.
Kur'an'ın Ramazan'da nazil olması (el-Bakara, 2/185), Kur'an okumanın özellikle Ramazan'da kat kat mükâfatlandırılacağı müjdesi, müslümanların bu ayda en çok Kur'an'la meşgul olmalarına sebep olmuştur. Bu sebeple "Kur'an ayı" olan Ramazan'da cami ve evlerde "mukabele"ler okunur, hatimler yapılır.
Aslı, Cibril (a.s)'ın Kur'an'ı Hz. Peygamber'e, doğru tesbiti ve korunması için, okuması olan "mukabele", müslümanlar arasında köklü bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiştir. Bu gelenek bugün de bütün canlılığıyla sürdürülmektedir. Kur'an okuma bilsin, bilmesin, müslümanlar dinlemek suretiyle huzur bulmakta ve sevap ummakta; okuyan hafızlar, özellikle Kur'an ezberlemeye (hıfz) çalışan genç Kur'an kursu öğrencileri de cemaat huzurunda okuyarak egzersiz yapmış olmaktadırlar. Mukabele suretiyle Kur'an okuyup dinlemenin başkalarını Kur'ân okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, sevap kazandırması gibi bir çok faydası vardır. Ancak para karşılığında okumak ve okutmak caiz değildir.
Osmanlılar zamanında da özellikle ikindi namazından sonra mukabele okunurdu.
Kur'an, hükümleri öğrenilip anlaşılmak ve tatbik edilmek için gönderilmiştir. Bu bakımdan "mukabele", okunan âyetlerin kısa açıklaması yapılarak dinleyenleri bilgilendirmek açısından iyi bir fırsattır. Ehil kişiler tarafından belli bir program dahilinde bu uygulanırsa İslâmî bilgi ve kültür düzeyinin yükselmesine önemli katkıda bulunabilir.
"Mukabele"nin İslâm hukukundaki anlamı Mecellenin "Kavaid-i Külliye, bölümündeki bazı maddelerde ifade edilmiştir.
İslâm hukukunda "zarara zararla mukabele yoktur." Buna göre kişiler arasında, meşrû müdafaa dışında, mukabele bi'l-misil yani verilen bir zarara aynıyla mukabele yoktur. Bu, ferdî intikam almaya ve kavgaya yol açar, toplum düzenini bozar. Zarar görenin dava açma ve zarar için tazminat isteme hakkı vardır.
"Uğradığı zarar izale olunur" (Mecelle Md. 20) ve tazmin ettirilir.
"Bir kimse diğerin malına kıymetçe bir gûnâ noksan getirse, noksan-ı kıymetini zâmin olur" (Mecelle, md. 917).
Ancak, tecavüz eden kâfirlere karşı mukâbele-i bi'l-misil olmak üzere müslümanlar savaş açabilirler:
"Haram ayı, haram aya karşılıktır. Hürmetler, karşılıklıdır. Kim size saldırırsa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın Allah'tan korkun, bilin ki Allah (günahlardan) korunanlarla beraberdir" (el-Bakara, 2/194).
Yani Mukabele edilmesi âyetle hangi zamanda olursa olsun saldırıya cevap verilmesi emredilmiş olmaktadır. Zaten haram ayında savaşma yasağı İslâm'da kaldırılmıştır. Saldırıya benzeri ile karşılık verilmesi, İslâm'ın izzeti için gereklidir.
Halit ÜNAL

<!-- / message --><!-- sig -->
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Şuara 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hayız Kanının Çeşitleri Kadın Mahrem Konular Şuara 0 2151 09 Ocak 2009 03:39
Kadının Zifafta Gözetilmesi Kadın Mahrem Konular Medineweb 1 2463 09 Ocak 2009 03:31
Adet döneminde hafızın kuran okuması caizmi? Kadın Mahrem Konular Şuara 0 2913 09 Ocak 2009 03:28
Hap Kullanırken Kanama Olması Özürmüdür? Kadın Mahrem Konular Şuara 0 2451 09 Ocak 2009 03:25
Adetli İken Oruç Tutmanın Hükmü Kadın Mahrem Konular mehmet akif2 1 3441 09 Ocak 2009 03:22