Konu Başlıkları: ihlas
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Şubat 2008, 22:54   Mesaj No:21

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: İhlas


ŞEYTANIN HİLELİ TUZAKLARI
Şeytan, müminlerin ihlasını kırma yönündeki kıyamete kadar sürecek olan bu çabasına Hz. Adem ile başlamıştır. Hz. Adem'e de aynı hileli taktiklerle yaklaşmış, ona da güzel olanı çirkin, çirkin olanı da güzel gibi göstermeye çalışmıştır. Kuran'da bildirildiğine göre şeytan, Hz. Adem ve eşinin Allah'ın yasağına uymamalarını sağlamış, böylece onların cennetten çıkarılmalarına neden olmuştur. Bu olay Kuran'da bazı ayetlerde şöyle haber verilmektedir:
Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara Suresi, 35)
Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" (Taha Suresi, 120)
Şeytan Hz. Adem ve eşinin açıkça Allah'ın emirlerine karşı gelmelerini söylememiştir. Çünkü Allah'a iman eden kimselerin böyle bir emri yerine getirmeyecekleri açıktır. Bu nedenle onları ikna edebilecek başka mantıklar bulmuş ve yasaklanan ağaçtan yedikleri takdirde melek olup, ebedi yaşama imkanını elde edeceklerini söylemiştir. Söylediği bu yalanları daha da ikna edici kılabilmek için Allah adına yemin etmekten de çekinmemiştir. Kuran'da iman edenler şeytanın bu gibi sinsi tuzaklarına karşı şöyle uyarılmaktadırlar:
Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık. (A'raf Suresi, 27)
Kendilerine Kuran'ı rehber edinen insanlar, şeytandan gelebilecek boş kuruntulara, asılsız vesveselere, hileli oyunlara karşı son derece hazırlıklı olurlar.Örneğin tesettür, Müslüman kadınlar için çok önemli bir ibadet ve Allah (cc)’tan çok büyük bir nimettir. Tesettür, kadının Allah (cc) Katında ve inananlar nezdinde yücelmesini sağlayacak, onu her türlü bağımlılıktan ve sıkıntıdan kurtaracak bir vesiledir. Tesettür aynı zamanda Müslüman kadının iffetinin sembolüdür. Tesettürle ilgili ayetlerin indiği dönemde Müslüman kadınların güzel tavırlarıyla ilgili olarak şunlar rivayet edilir: Hz. Ayşe (radiyAllahu anh)'dan rivayet edilmiştir:

“Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar”ayetini inzal edince harmaniyelerini yırtarak onunla örtünmüşlerdir.” İbn-i Kesir, Hadislerle Kuran-ı Kerim Tefsiri, cilt:11, s. 5880
Peygamberimiz (sav) döneminde mümin kadınlar Allah’ın tesettür konusundaki emrini işte böylesine büyük bir şevk ve istekle karşılamışlar, hemen itaat etmişlerdi. Onlardan sonra gelen Müslümanlar da aynı şevk ve kararlılıkla bu emri yerine getirmişlerdir. Bu konuda şeytanın mümin kadınlara vermeye çalıştığı vesveler boşunadır.
Öncelikle "İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır." (Nisa Suresi, 76) ayetiyle de hatırlatıldığı gibi şeytanın hileli düzeni zayıftır ve boş bir aldatmacadan ibarettir. İman edenler "Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir." (A'raf Suresi, 200-201) ayetleriyle de bildirildiği şekilde kendilerine fısıldayan bu sesin şeytandan olduğunu anlar ve hemen Allah'a sığınırlar. Allah'a sığındıkları anda ise olayları Kuran gözüyle değerlendirip, doğruyla yanlışı birbirinden ayırt edebilecek bir anlayış elde ederler. Şeytanın bu yöndeki çabaları da müminlerin güçlü imanları sayesinde tamamen sonuçsuz kalmış olur.
Nitekim Kuran'ın "Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur." Vekil olarak Rabbin yeter." (İsra Suresi, 65) ayetiyle de şeytanın, Allah'a güvenip dayanan ve her işlerinde kendilerine O'nu vekil edinen kimseler üzerinde bir etkisinin olamayacağına dikkat çekilmiştir. Şeytanın etkisi Kuran'da "Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir." (Nahl Suresi, 99-100) ayetleriyle belirtildiği gibi ancak onu veli edinen ve Allah'a şirk koşan kimseler üzerindedir. Şeytanın Allah'ın ihlaslı ve samimi kullarına etki edemeyeceği gerçeği onun şu sözleriyle de ifade edilmiştir:
Dedi ki: "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (Sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım. "Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna." (Hicr Suresi, 39-40)
İşte bu nedenledir ki ihlas sahibi, samimi müminlerin şeytanın hileli tuzaklarından yana hiçbir korku ve endişeleri yoktur. Çünkü onlar iman edenler üzerinde şeytanın hiçbir gücü olmadığını bilir ve yalnızca Allah'tan korkarlar. Şeytandan korkanlar ise yine onu dost ve veli edinen inkarcılardır. Bu gerçek de Kuran'da şöyle vurgulanmaktadır:
İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun. (Al-i İmran Suresi, 175)
Kuran'da Allah şeytanın peygamberler de dahil olmak üzere tüm insanlara kuşku ve vesvese vermeye çalışacağını bildirmiş ve bunun kalbinde hastalık olanlarla gerçek ihlas sahiplerinin birbirlerinden ayırt edilebilmesi için yaratılan özel bir imtihan şekli olduğuna dikkat çekmiştir. İlim ve ihlas sahibi kimseler şeytanın bu vesveselerinden hiçbir şekilde etkilenmezler. Çünkü şeytanın bağımsız bir gücü olmadığını, Allah'ın yarattığı ve tamamen Allah'ın kontrolünde bir varlık olduğunu bilirler. Şeytan Allah'ın dilemesi dışında hiçbir insanı doğru yoldan saptıramaz, ihlasını zedeleyemez, kötü yola sevk edemez. Müslümanların -şeytan onlara vesvese vermeye çalıştığında- Kuran'ın hiç tartışmasız Rabbimizden gelen bir gerçek olduğu konusunda kalpleri pekişir. Bu gerçek ayetlerde şöyle haber verilmektedir:
Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah'ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler.
(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kuran'ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri için; böylelikle O'na iman etsinler ve kalpleri O'na tatmin bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola yöneltir. (Hac Suresi, 52-54)
Alıntı ile Cevapla