Konu Başlıkları: Sabır ve Namaz
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Şubat 2008, 23:33   Mesaj No:18

Medine-web

Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:7
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 2.988
Konular: 339
Beğenildi:1173
Beğendi:346
Takdirleri:7784
Takdir Et:
Standart Cvp: Sabır

SABR,'darlıkta kendini tutmak'demektir,'sabertü'd-dabbe',hayvanı yemsiz hapsettim;'sabertü fülânen',falanın ardından,kurtulumayacğı şekilde tutum manâsınadır. Sabr'da böyle bir hapis manâsı olup,'aklın ve Şeriat'ın gerektirdiği hallerde nefsi hapsetme,kendine hakim olma'demek olur.
Sabr, manâ ve muhtevası geniş bir kavram olup,sözgelimi,musibet anında dayanmak sabırdır,zıddı acelecilik ve dayanıksızlıktır;savaşta savaş meydanından kaçmayıp ayak direme,sabırdır,zıddı korkaklık ve firardır;gerktiğinde sır saklama,dili gereksiz sözlerden koruma sabırdır,zıddı 'boş boğazlık'tır.Bunlar gibi,sabrın çok geniş bir sahası ve çağrışımları vardır.

Hz.Ali(r.a),imanın dört direk üzerine oturduğunu ve bunlardan sabrın dört şubesi bulunduğunu belirtmiştir;bu dört şube arzu,korku,zühd ve gözetmedir:"Cennet'i arzulayan şehvetlerden soyulsun;Ateş'ten korkan haramlardan yüz çevirsin;dünyada zühd sahibi olana musibetler kolay ve hafif gelir;ölümü gözeten de hayırlarda acele eder."
Kur'ân,sabredip salih amel işlemekten,cihad edip sabretmekten,sabredip takva sahibi olmaktan söz eder.(Hud:11,Nahl:110,Âl-iİmran:120,125)Sabredenlere kafirlerin hiç bir hilesi dokunmaz.(Âl-iİmran:120)
İslâmî hareketler,her zaman sabr ister.Bütün rasûller gibi hz.Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)de gönderildiğinde Allah kendisine sabr'ı emretmiş,"dediklerine sabr et ve onlardan güzel bi uzaklaşmayla uzaklaş;Ben'i ve o nimet sahibi yalanlayıcıları başbaşa bırak ve onlara biraz süre tanı."(Müzemmil:10-11;yine "Kötülüğü en güzel olanla sav;o zamna seninle arasında düşmanlık bulunan kimse,sanki sıcak bir dost oluvermiştir.Buna ancak sabr edenler kavuşturulyr,buna ancak büyük pay sahibi olan kavuşturulur."(fussılet:34-35)buyurularak,tebliğcinin aceleci olmaması,tebliğde sabr ve sebat ettiği gibi,karşılığında gördüğü ezalara aynıyla karşılık vermeyip,kötülüğe iyilikle mukabele etmesi emr olunmakta ve bunun da kolay bir iş olmadığı,ancak sabr edebilenlerin bunu yapabileceği belitilmektedir.
Şu halde,tebliğde feverana,görülen eziyetlere aynıylakarşılık vermeye kalkıp,nefsî davranmaya yer yoktur.Her zaman için yalanlıyıcıların işkenceleri,alayları ve karşı koymaları bitmeyecektir.Rasûl-i Ekrem'in de zaman zaman gördüğü işkence ve yalanlamalardan dolayı göğsü daralıyodu ki,Cenâb-ı Allah(c.c.) yine şöyle teselli etti onu:"Andolsunki biliyoruz,onların söylediklerine göğsün daralıyor.Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol."(Hıcr:97-98)"Andolsun biliyoruz,onların dedikleri elbette seni üzüyor;gerçekte ise onlar seni yalanlamıyorlar;fakat o zalimler;bile bile Allah'ın âyetleri karşısında diretiyorlar:Senden önce de rasûller yalanlenmıştı da ,yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabr ettiler;nihayet kendilerine yardımımız yetişti.Allah'ın kelimelerini değiştirecek yoktur.Sana da rasûllerin haberinden geldi."(En'am:33-34)
[SIZE=3]İşte,her türlü ezaya,yalanlamaya,dövülmeğe ve sövülmeğeAllah için sabreden tebliğciler,sabrla olduğu gibi namazla da Allah'tan yardım isterler.(Bakara:45); birbirlerine sabrı, merhameti ve hakkı tavsiye edip(Asr:3,Beled:17) eziyet ve işkencelere sabr ettikleri gibi,Allah'a hamd,tesbih ve secde konusunda ihmalkâr olmamaya da sabr ederler,sabrda adeta yarışırlar.(Âl-iİmran:200)..sonra Allah kendilerine yapılana karşı mukabele izni verip de silahlı cihadı emrettiğinde,yine sabra devam ederler.Savaşalanından kaçmazlar,her türlü tehlike karşısında ayak direrler,düşmanlarından korkmazlar,üzerlerine sabryağdırması ve ayaklarının yere sağlam basıp,kaçmamaları için Allah'a dua ederler.Allah,sabr edenler5in ortaya çıkması için onları belâlarla,korkudan,açlıktan yana ve mallardan,canlardan ve ürünlerden yana eksiltme ile imtihan eder.(Nahl:110,Bakara:250,Tâ-Ha:130,Bakara:155,Âl-iİmran:142)
Büyük azim gerektiren bu sabrdan sonra Allah,sabredenler üzerindenimetini tamamlar,düşmanlarından intikamını alır,daha önce kendilerine işkence edenleri mü'minlerin elleriyle yer ile yeksan eder,sabredenler içinden Kendi emriyle hidayet eden imamlarvar eder:
Müstaz 'af kılınan o kavmi,içini bereketle donattığımız yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.Rabbi'nin İsrail Oğulları hakkındaki güzel sözü sabretmeleri sebebiyle tam yerine geldi,Fir'avn ve kavminin yapageldiklerini ve yükseltme olduklarını da darmadağan ettik.(A'raf:137)
Sabrettikleri ve âyetlerimize yakînen inandıkları zaman içlerinden emrimizle hidayet eden imamlar var ettik.(Secde:24)
Demek ki sabr, selâmetin ve başarını anahtarıdır.Fakat,Sabrmezellet demek değildir.Nefsî davranmaktan kaçınmak ve her durumda Allah'ın emrettiği şekilde olmak için elden gelen gayreti göstermek,gerektiğinde öfkeyi,kin ve intikam duygularını bastırmak,nefsin temayüllerine gem vurmak,Allahı'ın imtihan için gönderdiği ve O'nun yolunda gelen her türlü belâ ve musibete katlanmak ve şikâyetçi olamamak sabırdır.Ayrıca sabr,günahlardan kaçınmak ve Allah'ın emirlerini yerine getirmek konusunda nefsî zorlamaktır.
Rivayetlerde,sabrın musibet anında,Allah'a itaat üzere olmak ve günahlardan kaçınma konularında olduğu belirtilmiştir.Yine,rivayette gelmiştir ki,RasûL-İ Ekrem (s.a.s.),"İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o zamanında mülke ancak öldürmekle ve zorla erişilir:ancak gasp ve cimrilikle zengin olunur;ancak dinden çıkmak ve hevaya uymakla sevgi kazanılır.Kim bu zamana ulaşır da, zenginolmaya gücü yettiği halde fakirliğe sabreder(yani,gasp ve cimriliğr başvurmaz),sevgi kazanmaya gücü yettiği halde buğz olunmaya sabreder(yani,dinden çıkıp,hevâsına uymaz.),izzete gücü yettiği halde alçaltılmaya sabr ederse(yani,cana kıymaktan kaçınırsa),Allah,kendisine beni tasdik eden elli tasdik edici sevabı verir"buyurmuşlardır.

Ali Ünal / Kur'an'da Temel Kavramlar
Alıntı ile Cevapla