Konu Başlıkları: Kuran ve Sünnette Zikir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Şubat 2008, 23:36   Mesaj No:8

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Zikir


[B]KALBİN DİRİLİŞİ İÇİN ZİKİR

Balık için su ne ise, kalp için de zikir odur. Zikirsiz kalp ölür. Kalbi ölü bir insandan hayırlı ve tatlı işler çıkmaz.
Zikir kalbi şeytanın vesvesesinden ve hakimiyetinden kurtarır. Allahu Tealâ şeytanı, “hannâs” sıfatıyla tanıtmıştır (Nas/4). Hannâs, sinsi, korkak, boş bulunca dalan, karşı durunca kaçan demektir. Şeytan kalbi boş bulunca dalar, kalp zikre geçince hemen kaçar. Zikir devam ettiği sürece şeytan kalbe yol bulamaz. Kalbe girmek ister fakat zikrin nuru onu yakar. Böylece insan en büyük düşmanından kurtulmuş olur.
Şeytanı yakan zikir, ihlâsla, edep üzere yapılan ve gafletten uzak olan zikirdir. Şeytanı kalbimizden, işimizden, evimizden, ailemizden, çocuklarımızdan, soframızdan uzaklaştırmanın tek yolu, ihlâsla yapılan zikirdir.

Zikir kötülüklere karşı en sağlam kaledir, insanı haramlardan kurtarır. Zikirle meşgul olan bir kalp ve dil, gıybet, yalan, laf taşıma, fitne yayma gibi haram ve boş işlere vakit bulamaz. Bir çeşit ibadet, hizmet ve zikir ile meşgul olmayan kimsenin boş işlerden korunması mümkün değildir. Kalbe gelen günah arzularını zikirle söndürme ve hayra yönlendirme imkanı vardır. Zikir ile desteklenen kalp, iyiyi kötüyü fark eder.

Zikir bütün zamanlarda ve mekânlarda yapılabilir. Zikrin dışındaki her ibadetin belirlenmiş bir zamanı ve şekli varken, zikir için herhangi bir zaman ve mekân sınırlaması yoktur. Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir yapılamaz ise de, kalple zikre hiçbir mani yoktur.

Zikir kalbin kapılarını açar. Allahu Tealâ'yı çokça zikreden kul, zikrin nuru ile kendisini tanır; kalbini, ruhunu ve diğer manevi cevherlerini keşfeder. Onları çalıştırır, geliştirir ve kullanır. Onlarla yepyeni ilimler elde eder, kalp gözü açılır, dünyanın ve ahiretin gerçek yönünü görür. Allahu Tealâ'nın kainattaki tecellilerini ve sanatını seyreder. Böylece Yüce Allah'a imanı ve muhabbeti artar. Ona hayran olur, sevgi ve tazimle teslim olur.

ZİKREDENİ ALLAH DA ANAR

Zikir insana rahmet kapılarını açar. Kul Yüce Rabbi’ni zikrettiği sürece O'nun nazarı ve rahmeti altında bulunur. Allahu Tealâ kendisini genişlik anında çokça zikreden kullarını dar ve zor anında yalnız bırakmaz, dua ve isteğini boş çevirmez. Onu özel olarak destekler.
Zikir kula semanın kapılarını açar. Zikir meclislerine ilâhî rahmet, nur ve feyiz iner. Melekler zikredenlerin meclisine gelir, onların affı için Allah'a yalvarır. Zikreden kimseyi, Allahu Tealâ kendi katındaki melekler arasında zikreder, melekler onu tanır ve kendisiyle dost olurlar. Böylece kulun göklerde ismi anılır, cismi tanınır, hatırı sayılır.

Zikir insana cennet kapılarını açar. Allah’ı çokça zikreden mümin erkek ve kadınlara Yüce Rabbimiz mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır (Ahzap/35). Bu mükafat cennet ve Cemalullah’tır.
Zikir mahşer günü zafer biletidir. Dünyada çok zikredenler ahirette çok gülerler. Allahu Tealâ mahşerde zikir ehlini özel himayesine alır, rahmet gölgesinde gölgelendirir. Rasulullah A.S. Efendimiz’in müjdelediği gibi, Allahu Tealâ'yı çokça zikreden erkek ve kadınların hesabı kolay olur. (Müslim, Tirmizî, Ahmed)

Zikir insanı en büyük felaket olan cehennem ateşinden korur. Rasulullah A.S. Efendimiz, insanı ateşten kurtaracak en güzel amelin zikir olduğunu beyan etmiştir (Tirmizî, Ibnu Mace). Allahu Tealâ, müminleri kalplerine yerleşen Kelime-i Tevhid ve zikir üzere dünyada ve ahirette sabit tutacağını müjdelemiştir (İbrahim/27). Kulun Yüce Rabbi’ni zikretmesi öyle büyük bir sermayedir ki, ömründe bir kere olsun samimi olarak “lâ ilâhe illallah” diyen kimse, bu zikrin bereketiyle ebedi ateşte kalmayıp cennete girecektir.

Zikre ait bu müjdeler herkes içindir. Erkek-kadın, genç-ihtiyar, fakir-zengin herkes bu nimetlere davet edilmiştir. Kul kalbi ve dili ile ne kadar zikir çeker ve buna devam ederse, o derece ilâhî ikram ve müjdelere ulaşır.
Allah dostları iman ve namazdan sonra en fazla zikrin üzerinde durmuşlardır. Çünkü onlar zikirle elde edilecek nimetleri bizzat tatmışlar, onun kalbin manevi hastalıklarına kesin ilaç olduğunu görmüşler ve zikri herkese tavsiye etmişlerdir.

Kısaca, Allahu Tealâ'yı zikir kalbin hayatıdır, tadıdır, ilacıdır, gıdasıdır. Zikirsiz kalp zayıflar, hastalanır, kararır, katılaşır ve sonunda ölür. Bu halden Allah'a sığınırız.

Dr. Dilaver Selvi
Alıntı ile Cevapla