Konu Başlıkları: Kuran ve Sünnette Zikir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Şubat 2008, 23:37   Mesaj No:9

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Zikir


[B]Kur’an ve Sünnete Göre Zikir / Süleyman RAMAZANOĞLU


Zikrin Tarifi:


Şanı yüce olan Allah’ı zikretmenin hakikatı onu tesbih etmek, ona hamdetmek, onun şanını yücelten kelimeleri telaffuz etmek, Kur’an okumak, Nebisi Muhammed (s.a.v)’e salât ve selamda bulunmak, gerek din gerek dünya ve gerekse âhiretle ilgili bütün ihtiyaçlarını ondan istemek, Nebimiz Muhammed (s.a.v)’in, Allah’a sığındığı her şeyden ona sığınmaktır.



Zikir Organları:

Allah’u taalayı zikretmek dil ile olur ve Allah’ın adını telaffuz eden kişi bundan dolayı ecir alır. Ayrıca kalb ile olur, akılla olur, organlarla olur.

Dil ile zikrederken manasını düşünmek şart değildir. Şart olan o zikirle Allah’tan başkasını kasdetmemektir. Ancak manasını akılda tutarak dil ile Allah’ı zikretmek, zikrin en mükemmelidir.

Zikrin en sevabı ise farz bir ibadetin içinde veya onun arkasından yapılanıdır.

Mükemmelikte en zirvesi ise;

Dille telaffuz ederek, akılla tefekkür ederek, kalb ile huşu, ihlas ve sadakat göstererek, Allah’ın farz kıldığı ve onu razi edecek salih amelin içinde, resûlüllahtan bize intikal eden kelime ve cümlelerle Allah’ı zikretmektir.

Allah’u taalayı dille zikretmek şart değildir. Resûlüllah (s.a.v)’den intikal eden kelimeleri telaffuz ederek zikredilebildiği gibi, bu kelimeleri telaffuz etmeden de zikredilebilir.

Allah’u taalanın bütün emir ve hükümlerini ikrar etmek ve bunlara kesinkes iman etmekle de olur, onu bilmek ve ona itaat etmekle olur.

Resûlüllah (s.a.v)’dan intikal eden kelimeleri telaffuz etmek zikir dır. Allah’ın yaratmasını ve onun kudretini tefekkür etmek zikirdir. Ilim öğrenmek zikirdir. Helalından rızık için koşuşturmak zikirdir.

Emr-i bilmaruf ve nehyi anil münker yapmak zikirdir. Allah yolunda cihad etmek zikirdir. Allah için oruç tutmak zikirdir. Helal kazancından sadaka vermek zikirdir. Allah’a itaat sayılacak her türlü işi yapmak zikirdir.(el-iktida fil-zikri ved dûa, 10-11)

Zikir;Başka hiçbir şeyden elde edilemeyen, seyr-i sülük ehlinin bütün gayretleriyle koşup elde etmek istediklri hertürlü MARIFET hallerini, kalbin uyanmasından TEVHID’e varıncaya kadar bütün makamları kazandıran bir ibadettir.

Bu zikir ağacının gövdesi nekadar iri, kökleri nekadar kalbin derinliklerine inerse meyvası ve faydası o nisbette büyük olur.

Binanın duvarı temel üzerine, çatısı da duvar üzerine kurulduğu gibi, bütün makamlar ve kaideler Allah’ü taalayı zikir üzerine kurulmuştur.

Zira insan, içinde bulunduğu gafletten uyanmazsa, yaratılışının hikmeti olan MARIFETULLAH’a götüren yolun mesafesini katedip maksada ulaşması mümkün olmaz.

Yaratılışın hikmeti Allah’ı bilmektir. Allah’u taâlâ: “ben cinleri ve insanları, ancak (beni bilsinler) bana ibadet etsinler diye yarattım.”buyuruyor. (Zarıyat Süresi.56)

İnsan ancak Allah’ı zikretmekle gafletten uyanır. Gaflet ise, kalbin ya uykusu veya ölümüdür. (Hakaik an-it-Tasavvuf:130-131)

“Bunlar, Allah’ın zikri ile kalbleri huzura kavuşarak iman edenlerdir. Iyi bilin ki, ancak Allah’ı anmakla kalbler yatışır ve huzur bulur.(Ra’d Süresi:28)

Tasavvuf ehlinin, Aziz ve celil olan Mevlalarını çok zikrederek onun emirlerine sımsıkı bağlanmaları, onların yaşantılarını meleklerin hayatına dönüştürdü, kalblerinden dünya zevkleri geçmez, sevdikleri Rablerinden onları meşgul etmez oldu. Rableriyle beraber olmaları onlara kendi nefislerini unutturdu. Ondan başka herşey yabancı oldular ve onu bulunca (ona vasıl olunca) vecde geldiler.

Allahı bilen ARIF kişi, Allahı zikretmeye devam eden, dünyanın rezilliklerinden kalbiyle birlikte yüz çeviren insandır. Insan bu mertebeye yükselince Allah’u taala onun bütün işlerini üstlenir. Bunda şaşılacak bir şey de yoktur. Kim sabrederse başarır, kim bir kapıyı devamlı çalarsa, o kapı ona birgün açılr.(Hakaik an-it- Tasavvuf 130-131)
Alıntı ile Cevapla