Konu Başlıkları: Sabır ve Namaz
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Ağustos 2011, 22:54   Mesaj No:37

YaŞuHa

Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:29
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
sabır acı meyvesi tatlı

sabır acı meyvesi tatlı
Sabır acı, meyvesi tatlı

İslâm büyükleri sabrı çeşitli şekilde tarif
etmişlerdir: "Sabır, acı
şeyi
yüzünü ekşitmeden içmektir. Yâni, şikâyet ve feryatta
bulunmadan,
hoşnutsuzluk göstermeden, gelen belâya katlanmaktır."

"Sabır, muhalefetten sakınmak, belâların acılığını
yudum yudum
tadarken,
sâkin olmak, geçimde fakirlik başgösterince zengin
görünmektir."

"Sabır, belâ gelince güzel edeple durmak, şikâyetsiz
olmak, belâda,
fâni,
yok olmaktır."

"Sabır, âfiyet gibi belâ ile de arkadaş ve ahbab
olmak, onunla
bulunmaktır."

Belâlara sabretmek, kurtuluşa sebep olan güzel
huylardandır. Sabır,
Peygamberlerin hasletlerindendir. Allahü teâlâ,
habîbine sabrı
buyuruyor ve
Ahkâf sûresi onbeşinci âyetinde (O halde "Ey Resûlüm,
kâfirlerin
eziyetlerine karşı," ulûl'azm peygamberlerin
sabrettikleri gibi sabret
ve
onlar hakkında azâb için acele etme!) buyuruyor.

Bir farzı yapmak veya bir günâhtan kaçınmak sabırsız
ele geçmez. Çünkü,
Peygamber aleyhisselâma (îmân nedir?) diye
sorulduğunda (Sabırdır)
buyurdu.

Sabrın büyüklüğü ve fazîleti sebebiyle Kur'ân-ı
kerîmde yetmişten fazla
yerde sabır ve sabredenlerin sevaplarının hesapsız
verileceği
bildiriliyor.
Allahü teâlâ buyuruyor ki:

(Elbette sabredenlerle beraberim.)

(Muhakkak biz, sabredenlerin mükâfatını, yapmakta
olduklarının daha
güzeliyle vereceğiz.)

(Fakr ve meşakkat külfetlerine ve kâfirlerin
eziyetlerine sabredenlerin
elbette ecir ve mükâfatını, amellerinden güzel ve çok
ederiz.)


Sabrın fazileti büyüktür

(Ey habîbim, dâima sabredici ol! Senin sabrın ancak
Allahü teâlânın
tevfik
ve yardımı iledir.)

Sabrın fazîleti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ,
sabrı çok aziz
eyledi.
Herkes sabır ni'metine kavuşamaz. Hadîs-i şerîflerde
buyuruldu ki:

(Size verilen en az şey, yakîn ve sabırdır. Bu
ikisinin kendisine
verildiği
kimse, çok nâfile namaz kılmasa da, oruç tutmasa da
korkmasın! Bugünkü
hâlinize sabredin, değişmeyin! Bu sabırlı hâlinizi,
bir kimsenin, bütün
insanların iyi amellerini yapmasından daha çok
severim. Sabreden tam
sevâb
alır.)

(Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.)

(Eğer sabır insan olsaydı, çok kerîm ve cömert
olurdu.)

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Belâ gönderdiğim kimseler
sabredip insanlara
şikâyet etmezse, onlara îmânla ölmeyi nasîb ederim.)

(Malı gitmeyen, parası bitmeyen ve hasta olmayan
kimsede hayır yoktur.
Zîrâ
Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu belâya müptelâ
kılar. Ona belâ
verdiğinde, ona sabır ihsân eder.)

Kul, her anda nefsinin hoşuna giden veya gitmiyen bir
işten ayrı
değildir.
Her iki halde de sabra muhtaçtır. Mal, ni'met, makam,
sıhhat ve buna
benzer
şeylerde kendini tutmayıp, bu ni'metlere dalar ve
kalbini bunlara
bağlarsa
ve bu halde durursa, onda ni'metlere aşırı derecede
dalmak ve haddi
aşmak
meydana gelir. (Herkes mihnete katlanır, ama sıddîklar
hariç, âfiyette
sabreden pek azdır.) demişlerdir. Eshâb-ı kiram,
"Mihnet ve sıkıntı
içerisinde bulunduğumuz zamanlar sabretmek, bugün
içerisinde
bulunduğumuz
nimet ve zenginliklere sabretmekten kolay idi."
dediler. Bunun için
Allahü
teâlâ (Mal ve çocuklarınız ancak imtihan içindir.)
buyurdu. Ni'mete
sabır,
kalbi ona bağlamamak, ona sevinmemektir.

İyi ameller işlemek gibi kendi isteği ile olan
şeylerde de sabra
ihtiyâç
vardır. Çünkü ibâdetlerin namaz gibi, bir kısmı
tembellikten, zekât
gibi,
bazısı cimrilikten, hac gibi bazısı da her ikisinden
dolayı zor gelir
ve
sabırsız yapılamaz. Her iyi amelin başında, ortasında
ve sonunda sabra
ihtiyâç vardır. Başında olan, niyyeti ihlâsla yapmak,
riyâyı kalbinden
çıkarmaktır. Bunlar ise zordur. Tâ'at esnâsında
sabretmek ise, şart ve
edeplerini hiçbir şeyle karıştırmamaktır. Meselâ
namazda ise, hiçbir
tarafına bakmamalı, hiçbir şey düşünmemelidir.
İbâdetten sonraki sabır
da,
yaptığını izhâr etmekten, söylemekten kaçınmak ve
bununla ucuptan
sabreylemektir.


Sabır günahları engeller

Günâhlara gelince, sabretmeksizin el çekmek
imkânsızdır. Şehvet ne
kadar
kuvvetli ve günâh işlemek ne kadar kolay olursa, o
günâhı işlememeye
sabretmek o kadar zor olur. Bunun için dil ile işlenen
günâhlara
sabretmek
daha zordur. Çünkü dilin hareketi kolaydır. Hele çok
konuşursa, âdet
hâline
gelir. Dil ucuna gelip, kendisini başkalarına
beğendirecek bir kelimeye
sabretmek büyük eziyet olur.

Hadîs-i Kudsîde buyuruyor ki:

(Kazâ ve kaderime râzı olmıyan, beğenmiyen ve
gönderdiğim belâlara
sabretmiyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum
olarak
bulunmasın!)

Dünya ve âhıret hayatını kazanmak istiyenin geçim
sıkıntısına,
insanların
kötülemesine ve çeşitli musîbetlere sabretmesi
lâzımdır. Kim Allah'tan
korkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden
murâdına erer.
Eyyüb
aleyhisselâmın sabrı, dillere destan olmuş ve Allahü
teâlâ onu
sabrından
dolayı övmüştür. Allahü teâlâ sabredenleri sevdiğini
ve ecirlerinin
hesapsız
ödeneceğini bildirmiştir. Sabır, erişmek istenen
şeylerin anahtarıdır.
Her
hayra sabırla ulaşılır. Ne mutlu sabredenlere...
Alıntı ile Cevapla