Konu Başlıkları: Allah'a dost olmak
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Kasım 2011, 13:13   Mesaj No:6

YaŞuHa

Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:29
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Dost olarak Allah kâfidir

Dost olarak Allah kâfidir
Bismillahi Teala
Dost olarak Allah kâfidir. Yardımcı olarak da Allah kâfidir.” (Nisa 45)
Dost, söylenirken bile yüreği titreten, nefese bir içtenlik katan kelime.
Dostluk; karşılıklı sevgi ve duyguların paylaşıldığı, hayata tad ve huzur veren iki veya birkaç kişinin kalplerinin ve varlıklarının birleşmesiyle oluşan bir kavramdır.
Bizim bu konuda ele alacağımız nokta ise kul ile Rab arasında oluşan dostluk, kulun dost olarak Allah’ı seçmesi. Kul,
Bu dostluğu başlangıcıyla ele alacak olursak, dostluğun ilk anahtarı, ilk adımı, ilk kıvılcımı onunla tanışmaktır.İşte kulun Rabbı ile dostluğunu başlatabilmesi, O’nunla konuşması, O’nu tanıma girişimine adım atmayla olur.O’nu tanımak,O’nu hissetmek,O’nun derinliklerine inmek, işte dostluğun başlamasını sağlayan en önemli unsurlardır bunlar.
Pekâla, bunları nasıl yapabiliriz. Cevabı gayet açık ve ortada, Rabb ile konuşarak. O’nunla konuşmak ise Rabbin afla seslendiği ona kapılarını açtığı, ona sırlarını açıkladığı kitabı Kur’an ile olur.Rabbı tanımak onu okumak, onu anlamak ve onu yaşamakla başlar.Tıpkı insanı dostla dostluğa başlar gibi.
Kitabı okumak, tanışmaya, dostluğa ilk adım olduğunu söyledik, ancak bu okumak öyle sıradan kitap okumak gibi olmamalı her ayette, her satırda, her kelimede manaya ulaşmak ve bunları derinliklerinde hissetmek. Yüce Rabbın anlattıklarıyla.Rabbı anlamaya çalışmak.Anladıkça anlatılanı hayata geçirmek, hayatı Kur’ân’la bütünleştirmek, hayatın çizgisini Kur’ân’la çizmekte olur.Açıkçası hayatı Kur’ân yapmakla, Rabb ile dostluğun temelleri atılır.
Kişinin Allah ile dost olabilmesi için ilk aşamanın onunla tanışmak ve bunun için onunla konuşmak gerektiğini ele aldık.İkinci aşamada ise önünüze önemli bir nokta daha çıkıyor.Bu aşamayı da insanlar arasında oluşan dostluğun başlangıcına indirgeyecek olursak, nasıl ki bir insanla dost olmak için onun en yakınlarına ya da dostlarına başvurarak bilgi edinir ve bu bilgiler doğrultusunda dostluk kurmak için hareket edersek, Rabb ile dostluk kurmak içinde böyle bir yol izlememiz gerekir.Pekâla bu konuda ne yapmalıyız, tabii ki bu yolda olduğu gibi Allah’ın dostlarına başvurur, Onlardan bu konuda bilgi ediniriz. Allah’ın dostlarına baktığımız zaman ise bizim karşımıza ilk önce O’nun Rasûlleri gelmektedir.Bizim ölçü alacağımız öncü Rasûl ise Allah’ın habibi, dostu Muhammed (s.a.v.)’dir.
Allah ile dost olmak istiyorsak Rasûlu Muhammed (s.a.v.)’ini tanımalı, onun hayat çizgisini örnek almalı, onun nasıl davranıp da Allah’la dost olduğunu öğrenmeliyiz.Onun sünnetlerini en iyi sûrette incelemeli ve bunları Kur’an emirleriyle bütünleştirip, hayatımıza geçirmeliyiz.
Bir kul bunları yapabilmeye başladıysa, artık her âyette Rabbi okumaya başlar.(Arapça’da ayet işaret anlamına gelir) Doğada, yerde, gökte, her alanda Rabbı hissetmeye başlar.İşte Rabbı tanımaya, O’nun inceliklerini anlamaya başlamanın işaretleridir bunlar.
Bu aşamalardan sonra artık sıra kişinin kendisini Rabbine tanıtmasına gelmiştir.Ancak kişi kendini tanıyorsa, o zaman kendini tanıtabilir. Kişi Rabbini ve Rasûlünü tanıma aşamasını en iyi şekilde başardığı zaman, kendini de tanımaya, kendinin derinliklerine inmeye başlar.Rabbının her seslenişinde yüreğine bir darbe iner ve kendini, benliğini tanıdığı sandığı varlığı dahi tanımadığının farkına varır.Böylece Rabbının istediği benliği anlamaya ve onu kazanmaya, böylece O’nunla dostluk kapısını araladığını hisseder.Rabb ile dostluk kurmak istiyorsak, O’nu tanıyın. O’na kendinizi tanıtın.
Açıkçası Rabbinizle tanışın.
Allahû Teâla’ya dostluk bütün makamların üstünde bir makamdır.Allahû Teâla’ya dost olmak içinde onu tanımak, bilmek, anlamak ve O’na yakın olmak gerekir.Nasıl ki tanımadığın kimse hakkında bir yorum yapabilmeniz tamamen suizan olursa Allah (c.c.)’ı tanımadan da yorum yapmak, O’nu sevmek, O’na dost olmak mümkün değildir.
Yüce Rabbimiz kendisini, bize göndermiş olduğu son mucize kitap Kur’ân’ı Azimuşanla bildiriyor ve tanıtıyor, Kur’ân’ında Levlâke LevlâkLemâ Halaqtül Eflaq (Sen olmasaydın hiçbir olmayacaktı) sırrının mazharı, yol gösterici ve kurtarıcı olan Hz.Muhammed Mustafa’yı bize sunuyor ve “Ey habibim de ki; Beni sevin ve bana tabi olunki, Allah’ta sizi sevsin” ayeti kerimesiyle kendisine dostluğun sırrını açıklıyor.Evet Rabbimize dostluk tüm hikmet ve kerametin başıdır.Rabbimizi sıfatlarıyla, eserleriyle, tecellileriyle bilmek, ona dost olmak için bol Kur’ân-ı Kerim okumalıyız.Hayat anayasamız olan, tüm dertlerin dermanını bulduğumuz bu kitaptan bir an bile ayrılmamalıyız.
Ben Allah’ı çok seviyorum.O’na dost olmak, O’nun dini uğrunda canım dahil, herşeyimi vermek istiyorum.O’nun hatır ve emirleri üzerine hiçbir hatırı gözetmeyi uygun bulmuyorum.Çünkü O beni mahlukatın şereflisi, Ahseni takvim ve halife yarattı.O kadar kıymet verdi ki melekleri bile secde ettirerek onlardan üstün kıldı.Bir gün Hz.Aişe annemiz “Ya Rasûlullah; Dünya kadınlarımı yoksa Cennet hurilerimi üstündür” diye sorunca gül dudaklarından muştular sunan, Havzu Kevser’in tek sahibi, rahmet menba’ı, kılıcının ucundan şefkat damlayan, habibi Kibriya tebessümle cevap veriyordu.“Ya Aişe: Huriler Dünya kadınlarına hizmetçilik yapacaklar, yeter ki Dünya kadınları Allah’ın emir ve yasaklarını tutsun ve Allah’ı hakkıyla sevebilsinler” Demek ki Yüce Rabbim insana bu kadar kıymet verdi, Dünya’yı ve Ukba’yı onun için yarattı, sır ve tecellilerine insanı ortak eyledi.Toprağı, suyu, güneşi, ayı, hayvanatı, nebatatı insana kul eyledi de ondan yalnızca kendisine kulluk bekledi.Tüm yaratılan mahlukat Allahû Teâla’yı zikredip dururken şerefli yaratılan insan nasıl olur da Rabbini tanımaz, onunla dostluk yollarını aramaz.
Yüce Mevla’mıza dost olmanın ilk adımlarından birisi onun dostlarını dost edinmektir.“Hubbun fillah, buğzun fillah. (Allah için se, Allah için buğzet)” hadisi şerifi bize bu gerçeği hatırlatır.Saadet kapılarını bize açan, iki cihan huzurunu bize sunan, dostlar dostu sevgili Peygamberimize, sahabe-i kirama, Evliya’ullaha ve din alimlerine muhabbet duymamız, onlarla hemhal olmamız Rabbimize dostlukta ilk adımımız olacaktır.Rabbimizin katındaki kabul gören tek din,İslam’ı iyi öğrenmeli, tam yaşamalı, tüm hayatımızda yaşanılır kılmalıyız.Emirleri öğrenip eksiksiz yapmalı, yasakları öğrenip onlardan kaçmalıyız.Güzel ahlâkla donanıp hakkın rızası için halka faydalı olmalıyız.Sayısız nimetlere şükretmeli, imtihanları dostluk göstergesi olarak bilmeliyiz.
Kâinatı kalp gözü ile seyredip, bir gülün güzelliğinde, bir bebeğin masumiyetinde, bir annenin şefkatinde, sekiz cennetin var oluşunda Rabbimizin eşsizliğini görmeliyiz.
Ey Rabbimiz; Bizi sevdiğine, bizi dost kabul ettiğine tüm yüreğimizle inanıyor, bu dostluğun ebedi olması için gönülden niyaz ediyoruz.

Sev bizi Ya Rabbi!..
Sevdir bizi Ya Rabbi!..
Cennette Cemalinle,
Sevindir bizi Ya Rabbi!..
Alıntı ile Cevapla