Tasavvuf Düşmanlığı Cehalettir!/Muhsin Arslan
Tasavvuf aleyhinde bazı Müslümanlar tarafından alay konusu yapılmakta, müsteşrik sitelerinden beslenerek kopyala-yapıştır usulüyle insafsız ve vicdansızca eleştirilmektedir. Acizane düşüncem:
Hiçbir düşünce ekolü, içinden çıkan birkaç saçma, salak, gayri ciddi ve kaypak kişi baz alınarak o düşüncenin geneline mal edilemez. Buna ister mezhep deyin, ister ekol deyin, ister cemaat deyin, ister tasavvuf deyin fark etmez. O düşüncenin temeli, yani akıl hocasından bir terslik görmemiz halinde, onu reddetme hakkımız doğar. O düşüncenin cahil bir bireyinden çıkan bir saçmalık, o düşüncenin hocasını ya da cemaatini bağlamamalı, bağlayamaz da.
Tasavvuf, kabul etseniz de etmeseniz de bir İslami ekoldür. Ahlakı, edebi, nefs terbiyesini, saygıyı, sevgiyi, kulluğu ve ibadetteki takvayı baz alan bir ekoldür. Bu sayılanlar İslam’ın Müslümandan istediği temel unsurlardır. Kısacası, müslümanın toplumsal boyutunu değil, bireysel eğitimini en ince ve ciddi şekilde yaşamayı amaçlayan bir düşüncenin kurumsallaşmasıdır.
Her düşüncede olduğu gibi, ikinci maddede geçenleri yozlaştıran, çirkinleştiren, aslından uzaklaştıran, şirk bataklığı haline getiren, maddi-manevi çıkar için kullanan, kendisini ilah edinen, kadın-kızları kullanan, el-etek öptüren, hayvanları bile iğrendiren, murtilerini kul köle yapan gruplar elbette vardır. Bunların dininden olmaktan Allah’a sığınırım. Bunları insan tabakasına sokmak bile insanlığa hakarettir. Yıllardır bunları eleştirdim ve eleştirmeye devam edeceğim. Eleştirenlere de destek veririm. Sanalda da reelde de ömrüm yettikçe mücadeleme devam edeceğim, inşallah.
Üçüncü maddeyi genelleştirenlere, hepsine mal edenlere, tüm tasavvuf camiasını aşağılayanlara, hakaret edenlere, ilimli-limisiz saldıranlara, mal bulmuş mağribi gibi heyecana kapılıp bilgisizce kafa sallayanlara; bu ekolün yetiştirdiği pırlanta gibi alimlerimize dil uzatanlara; ömrünü bu dava için yaşantısıyla ispat eden İslam büyüklerine (bilgisizce ya da art niyetle) yargısız infaz yapanlara, vicdansızca İslam kalesine gol atılmasına piyon olanlara, müsteşriklere prim verenlere ömrüm boyunca mücadele edeceğim, inşallah.
İslam dini “toptan redci ya da toptan kabulcü” değildir. Bir örnekle; Hasan bin Sabit (ra), Hz. Aişe’ye iftira atan, Kur’an’da azarlanan, had cezasıyla cezalandırılan bir sahabidir. Bu hatası onu Resulullah’ın şairi, ashabı kiram olmasına engel değildir. “Sen müfterisin, çık şu dinden” denilmemiştir, yani toptancılık yapılmamıştır. Farzı muhal, Hasan bin Sabit Resulullah’ın namusuna iftira attı ve biz bu hatasını affetmedik. Bunu tüm ashabı kirama mal etmek, hepsini reddetmek ne kadar akılcıdır, vicdanidir, İslamidir?
Başka bir örnek: 86 yıllık hayatı boyunca evlenmeye bile fırsat bulamayan, “Saçlarım adedince başım olsa, her gün birisini kesseniz davamdan vazgeçmem, davama feda olsun” diyen, ömür boyu ezilen, hırpalanan, hapiste çürütülen, eserleriyle milyonlarca insanın hidayetine vesile olan, Türkiye’nin o dönemdeki kabusu olmuş bir Muhammedi olmayı başaran, mezarına bile tahammül edilmeyen Said Nursî… Emsalleri tarafından ilimde, takvada, mücadelede takdir edilen Said Nursî… Eserleri yozlaştırılmışsa ki orijinali değildir, cemaatı Nurcular (ben Nurçu diyorum), Tansu Çiller’in oy deposu olmuşsa, Bediüzzaman’ın suçu ne? Yozlaşmış cemaati varsa, vicdansızca Said Nursî’ye saldırmak, ona mal etmek ne kadar vicdanidir?
Allah rızası için lütfen aklı selim.
Saygılar...
Muhsin Arslan [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] 30 kasım 2011 Malazgirt