Konu Başlıkları: Adalet
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Şubat 2008, 21:01   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Adalet


ADALET


“Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor. Zinayı, fenalıkları ve zulmetmeyi de yasaklıyor. Size dinleyip tutasınız diye böylece öğüt veriyor.”
(Nahl/90)
Hak, kutsal ve saygıdeğerdir. Bu yüzden hakkın üstünlüğü kabul edilmeden, onu bütün değerlerin üstünde mütalaa etmeden ve onu bütün kurumların en üst mevkiine yerleştirmeden, hiçbir sistemde adalet olamaz. Dolayısıyla adaletin bir neticesi olan huzur ve saadet, nizam ve intizam da tesis edilemez.
Alemlerde canlı veya cansız, her mahlukun Yaratıcısı tarafından belirlenmiş bir hakkı, bir miktarı, bir haysiyeti ve bir vazifesi vardır. Mahlukatın Yüce Rabbimiz tarafından belirlenmiş olan haklarına tecavüz edildiği an, birlik, huzur ve nizam içerisinde yaşanması imkansız hale gelir. Haklar, kuvvetli zorbaların elinde kaldığı gün, adalet artık bozulmuş ve en küçüğünden en büyüğüne kadar bütün sistemlerde ve alemlerde her ne varsa anarşinin pençesine terk edilmiş demektir.
İnsanlığın, bir birlik ve bütünlük oluşturmak üzere kurduğu devlet kavramının aslında ve teferruatında insan ve onun haklarının en mukaddes unsur olması gerekirken, tarih boyunca maalesef çoğu zaman bu böyle olmamış; evrenin en yüce varlığı ve Allah’ın halifesi olan insan, sistemlere köle yapılmıştır. Böylece önemli olan, insanın haklarının yüceliği ve devamı değil, sistemlerin hayat ve bekası olmuştur. İşte, tarih boyunca ne zaman insanın saygınlığı ve mukaddes oluşu devletin diğer kurumlarına feda edilmişse, zulüm doğmuş ve devlet kurumu çözülmüş ve çökmüştür.
Tarihin sinesinden Firavun’lar gelip geçmiş... Onlara göre kölelerin hakkı, bir ömür karın tokluğuna piramitlere taş taşımak, zilletle yaşamak olmuştur. Sonra, çeşitli toplumlarda asiller ortaya çıkmış... Onlar da paryalara, hayvanlara tanınan haklardan daha aşağı haklar tanımıştır. Beyazlar, siyahlara hep ikinci sınıf insan ya da hayvan olarak bakmışlar... İnsanlar birbirlerine hak ve ayrıcalıklar tanırken, renkler, ırklar ve sosyal sınıflar ölçü ve esas kabul edilmiş. Ta ki vahyin adaleti gelinceye, adil ve masum sıfatlı peygamberler insanlığın önderleri oluncaya kadar...
Alıntı ile Cevapla