Konu Başlıkları: Cennet ile ilgili ayetler
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Şubat 2008, 13:14   Mesaj No:4

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Cennet ile ilgili ayetler

Muttakilere gelince; muhakkak onlar güvenli bir makamdadırlar. (44/51)

Cennetlerde ve pınarlarda (44/52)

Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler karşılıklı (otururlar). (44/53)

İşte böyle; ve biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. (44/54)

Orda güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar; (44/55)

Orda ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. (44/56)

Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar tadı değişmeyen sütten ırmaklar içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi) ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? (47/15)

Cennet de muttakiler için uzakta değildir (o gün) yakınlaştırılmıştır. (50/31)

Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu ebedilik günüdür. (50/34)

Orda diledikleri herşey onlarındır; katımızda daha fazlası da var. (50/35)

Şüphesiz muttaki olanlar cennetlerde ve pınarlardadırlar; (51/15)

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı. (51/16)

Hiç şüphesiz muttakiler cennetlerde ve nimet içindedirler; (52/17)

Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar'. Rableri kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur. (52/18)

Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için. (52/19)

Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. (52/20)

Onlara istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik. (52/22)

Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki onda ne 'boş ve saçma bir söz' ne günaha sokma yoktur. (52/23)

Kendileri için (hizmet eden) civanlar etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz pırıl pırıl.' (52/24)

Kimi kimine dönüp sorarlar; (52/25)

Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık." (52/26)

"Şimdi Allah bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu." (52/27)

Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. (53/15)

Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. (55/46)

Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (55/48)

İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. (55/50)

İkisinde de her meyveden iki çift vardır. (55/52)

Astarları ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır. (55/54)

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. (55/56)

Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. (55/58)

İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? (55/60)

Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var. (55/62)

Alabildiğine yemyeşildirler. (55/64)

İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. (55/66)

İçlerinde (her türden) meyve eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. (55/68)

Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. (55/70)

Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. (55/72)

Bunlardan önce kendilerine ne bir insan ne bir cin dokunmuştur. (55/74)

Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar. (55/76)

Yarışıp öne geçenler de öne geçmiş öncülerdir. (56/10)

İşte onlar yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. (56/11)

Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; (56/12)

Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden (56/13)

Birazı da sonrakilerden. (56/14)

'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler. (56/15)

Karşılıklı yaslanmışlardır. (56/16)

Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; (56/17)

Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler (56/18)

Ki, bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. (56/19)

Arzulayıp-seçecekleri meyveler (56/20)

Canlarının çektiği kuş eti. (56/21)

Ve iri gözlü huriler (56/22)

Sanki saklı inciler gibi; (56/23)

Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); (56/24)

Orada ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler ne günaha sokma. (56/25)

Yalnızca bir söz (işitirler)Selam selam. (56/26)

Ashab-ı Yemin ne (kutludur o) Ashab-ı Yemin. (56/27)

Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları) (56/28)

Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları (56/29)

Yayılıp-uzanmış gölgeler, (56/30)

Durmaksızın akan su(lar); (56/31)

Ve (daha) birçok meyveler arasında (56/32)

Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). (56/33)

Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler). (56/34)

Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. (56/35)

Onları hep bakireler olarak kıldık (56/36)

Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt (56/37)

Ashab-ı Yemin olanlar için. (56/38)

(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden (56/39)

Birçoğu da sonrakilerdendir. (56/40)

Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise (56/88)

Bu durumda rahatlık ,güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur). (56/89)

Ve eğer, Ashab-ı Yeminden ise (56/90)

Artık, Ashab-ı Yeminden selam sana. (56/91)

O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. Bugün sizin müjdeniz içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz) altından ırmaklar akan cennetlerdir. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (57/12)

Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar ister babaları ister çocukları ister kardeşleri isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar öyle kimselerdir ki (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (58/22)

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.' (59/20)

O da sizin günahlarınızı bağışlar sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (61/12)

Sizi, toplanma günü için bir arada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur. (64/9)

İman edip salih amellerde bulunanları, karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. (65/11)

Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (66/11)

Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. (83/23)

Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi. (83/32)

Şüphesiz, iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (85/11)

O gün öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler. (88/8)

Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur. (88/9)

Yüksek bir cennettedir. (88/10)

Orda anlamsız bir söz işitmez. (88/11)

Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır. (88/12)

Orda 'yükseklerde kurulmuş tahtlar da vardır; (88/13)

Konulmuş (içecek dolu) kaplar, (88/14)

Dizi dizi yastıklar, (88/15)

Ve serilmiş yaygılar. (88/16)

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis (89/27)

Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. (89/28)

Artık, kullarımın arasına gir. (89/29)

Cennetime gir. (89/30)

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da yaratılmışların en hayırlılarıdır. (98/7)

Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut memnun) kalmışlardır. İşte bu Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir. (98/8
Alıntı ile Cevapla