Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Aralık 2011, 22:26   Mesaj No:1

Milena

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Milena isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14934
Üyelik T.: 03 Aralık 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 58
Konular: 23
Beğenildi:31
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Islam inanç esasları 7. 8. 9.10. ünite özetleri

Islam inanç esasları 7. 8. 9.10. ünite özetleri

7.ÜNİTE-AHİRET İNANCI

1) Sözlükte Ahiret son yurt ve ikamet yeri demektir.
2) Evren ve insan oyun ve eğlence olsun diye değil aksine gerçek bir amaç dolayısıyla yaratılmış olmalıdır, o da ‘’Yaratıcı’yı tanıyıp O’na teşekkür etmek ve sonuçta O’nunla karşılaşmak ‘’ diye özetlenebilir
3) Ahiret yerine ölümden sonra diriliş anlamına gelen ‘’el-bas’sü’l-ahir’’e veya son gün demek olan ‘’el-yevmu’l ahir’’ e tabirleri kullanılabilir.
4) Ölümden itibaren meydana gelecek çeşitli safhalar : Ölüm ve kabir alemi – kıyamet alametleri – kıyametin kopması – evrenin yeniden inşa edilmesi – ölülerin kabirlerinden çıkıp diriltilmesi – ardından mevkıf veya Arasat adı verilen bir yere sevk edilip bir araya toplanmaları – dünyada benimsedikleri inançlar ve yaptıklarından hesaba çekilip amellerinin ölçülmesi – sırattan geçirilmeleri ve cennet,cehenneme gönderilmeleri
5) Allah’ın izni olmadıkça hiçbir insan ölmez, çünkü herkesin ölüm anı Allah tarafından belirlenip yazılmıştır.(El-Mülk 67/2 ; El-Cum’a 62/8 ; El-Enbiya 21/35 ; Al-i İmran 3/145). Ancak bunu yanlış yorumlamamalı ve ölümün kendisine gelmesini beklememelidir insan.Aksine insan, Allah’ın yazısı hakkında bilgi sahibi olmadığı için yaşamak amacıyla imkan dahilindeki bütün çarelere başvurmalı ve hastalanınca kesinlikle tedavi olmalıdır.
6) Berzah : Yaşamla ölüm arasında bekleyeceğimiz mekan.Kabir hayatı.
7) Kabir : Ölünün gömüldüğü toprak parçası.
8) Sahih hadislerde belirtildiğine göre kabre konulan insan Münker ve Nekir adlı melekler tarafından dine, Allah’a ve Hz. Peygamber’e dair inançları hakkında sorguya çekilir.
9) Hadislerde sorguya çekilmenin ardından iyi müminlerin kabirlerinin aydınlık ve geniş bir cennet bahçesi haline getirileceği ve cennetteki konumlarının da kendilerine sabah ve akşam gösterileceği bildirilmiştir.
10) Kur’an’da birden fazla kavramla ifade edilen kıyamet hakkında en çok kullanılan isim ‘’kıyametin kopma zamanı’’ anlamındaki ‘’Saat’’ tabiridir. Sarsıcı anlamına gelen ‘’Racife’’, Korkunç gürültü demek olan ‘’Karia’’, ‘’Sahha’’ ve ayrıca ‘’Tamme’’ gibi değişik adlarla anılır.
11) Kıyametin ne zaman kopacağını yalnızca Allah bilir.
12) Ku’an’da geçen kıyamet alametleri gökyüzünde siyah bir duman belirmesi (ed-Duhan) , ayrıca ye’cüc-me’cüc (El-Enbiya) fakat bunlar hakkında bilgi verilmemiştir.
13) Diğer kıyamet alameti rivayetlerine Kur’an’da yer verilmemiştir. Ör: Deccal ın çıkışı – Mehdinin yeryüzüne gelişi – Ahlaki çöküntü –Güneşin batıdan doğması – büyük depremler vs.
14) Sur a ilk defa üflenmesiyle kıyamet kopacak ve evrenin kozmik düzeni bozulacaktır. Sur ‘’ses çıkaran eğri boynuza venzeyen boru,borazan’’ anlamına gelir.
15) Sur ile eşanlamlı olan ‘’Nakur’’ tabiri de ses çıkarmak manasında kullanılarak kıyametin korkunç bir gürültüylekopacağı açıklanır.
16) Ahiret inancının delilleri : İnsanı ilk yaratan ölümden sonra tekrar diriltebilir – Evreni yaratan insanı tekrar yaratabilir – ölü topraktan canlılar yaratan topraktaki ölüleri diriltebilir – tarihte ölülerin dirildiğine ilişkin örnekler vardır.
17) İslam inancında haşir ise ahrette diriltilen insanların hesaba çekilmek üzere ‘’arasat’’ veya ‘’mevkıf’’ yahut ‘’mahşer’’ denilen yerde toplanmalarını ifade eder.
18) Kur anda ahrete verilen isimlerden biri hesap günü anlamına gelen ‘’yevmu’l-hisab’’ bir diğeri de ayırma günü manasındaki ‘’yevmu’l-fasl’’ dır.
19) İnanç ve davranışların değerlendirilmesi ise kurulacak adalet terazileriyle gerçekleşecektir. Buna dini terminolojide ‘’vezin’’ adı verilir.
20) İslam bilginlerinin çoğunluğu hesaba çekilmeye inanmanın Müslümanlara farz olduğu görüşünde ittifak etmişlerdir.
21) Kur’an’da çok açık ifadelerle yer almamakla birlikte’’ içinizden cehenneme uğramayacak kimse yoktur’’(Meryem 19/71-72) anlamındaki ayetin yorumuna ve çok sayıda hadis rivayetine dayanılarak ahirette cehennem üzerinde kurulmuş ‘’sırat’’ adı verilen bir köprüden geçileceğine inanılır. Ayette geçen ‘’Vürud’’ tabiri cehenneme girmeyi değil yakınından geçme anlamıda taşıyabilir.
22) Cennet sözlük anlamıyla sık bir şekilde bitki ve ağaçlarla dolu olan bahçe demektir.
23) Kur’an da geçen cennet bölümleri ‘’adn’’,’’Firdevs’’,’’Na’im’’ ve ‘’Me’va’’
24) Cehennem sözlük itibariyle ‘’ derin kuyu’’ demektir
25) Cehennem tabakaları : Cahim – haviye – hutame – leza – sair – sakar. Cahim alevi ve ısı derecesi en yüksek olan en derin ateş tabakasıdır.
26) Kur’an ve sahih hadislerde yapılan tasvirlerden anlaşıldığına göre cehennemde biyolojik ve piskolojik iki türlü azap vardır. Biyolojik azap vücuda eziyet edilmesidir , piskolojik azap ise dışlama ve aşağılama vs. şeklinde gerçekleşir.

8. Ünite Özeti

KADER İNANCI

1. Kader Allah’ın canlı ve cansız bütün yarattıklarına ilişkin ezeli planını, kaza da bu planını gerçekleştirmesi anlamına gelir.
2. Bütün her şeyi var olmadan önce bilmek Allah için kolaydır. Çünkü O her şeyi ilk (ana) kitapta, yani LEVH-İ MAHFUZ da sayıp dökmüş ve belirtmiştir.
3. Allah insanların kendi iradeleri olmadan iman etmelerini istememiş ve onları serbest bırakmayı tercih etmiştir.
4. Allah, iman ve inkar veya itaat ve isyan alternatiflerinden birini seçen insanları istikametlere sevk eder, insiyatifi insanların elinden alır, zihinlerini yönlendirir ve bir tabiat oluşmasını sağlar. Buna Kuran’da ‘’tab’u’l-kulub’’ denir.
5. Allah’ın yaratma sıfatı halk – icad – ibda – kevn –(tekvin) ve inşa kavramlarıyla ifade edilir.
6. Çocuk ana rahminde teşekkül ederken yüzyirmi gün geçince bir melek gönderilir ve bu melek cocuğa ruh üfleyip cinsiyetini , rızkını , fiillerini , ecelini , mümin veya kafir olacağını yazar.
7. Ana itikadi mezheplerin kader inancı üzerinde birleştiği tek husus , Allah ın bütün varlık ve olayları vuku bulmadan önce bilmesidir.
8. Mezheplerin bu ittifakına aykırı olarak Allah ‘ın varlık ve olayları vuku bulmadan önce bilmediğini iddia edenlerde olmuştur. İlk kelamcılardan Cehm b. Safvan , şia’nın öncülerinden Hişsam b. Hakem gibi az sayıda birkaç bilgin bu görüşü savunmuştur.

FARKLI MEZHEPLERDE KADER VE KAZA

CEBRİYE: 1. Cebriye insanlara ait bütün fillerin ilahi ilim, irade ve kudretin , yani kaderin zorlayıcı etkisiyle oluştuğuna inananların ortak adıdır. Cehm b. Safvan ın öncülüğünde gelişen bu mezhebi benimseyenlere göre sorumlu tutuldukları ve ahrette hesaba çekilecekleri fiiller başta olmak üzere insanın yapıp ettiklerinin yanı sıra başına gelen her şey kaderin kaçınılmaz bir sonucudur.
2.İnsanların kendi fiillerini yaratabildiklerini ileri sürmek yaratıcılıkta Allah ortak tanımak anlamına gelir
3.Cebriyeye bağlı Müslümanların görüşleri İslam bilginlerinin çoğunluğu tarafından isabet bulmamıştır.

MUTEZİLE VE ŞİA

İnanç konularında öncelikle akli bilgilere başvuran ve Kuran ı bu bilgilerin ışıgında yorumlayan İslam bilginlerinin oluşturduğu bir mezheptir.

Sünniler tarafından yanlış bir isimlendirmeyle Kaderiyye die adlandırılmışlardır.

Peygamber Kaderriye ‘ nin bu ümmetin Mecusileri olduğunu söylemiştir.

İnsanlara ait fiillerin kendileri tarafından yaratıldığını savundukları için bazı Sünni çevrelerce iki yaratıcının varlığına inanlara benzetilmişlerdir.

Halbuki Kaderiyye adını Mutezile ye verilmesi kader konusuna bakışlarıyla örtüşmemektedir.Mutezilenin 2. Kurucusu sayılan Amr b Ubeyd’ in er-Red ale’l Kaderriye adını taşıyan bir eser yazması bunu kanıtlamaktadır.Nitekim Mutezile ye mensup olan bilginler de Kaderriyye terimini Ehl-i Sünnet mezhebine mensup olanlar için kullanmışlardır.

Mutezile alimlerine göre Allah ezeli ilmiyle bütün varlık ve olayları meydana gelmeden önce bilir , ancak bu insanların fiil yapma irade ve gücünü yok etmez ve herhangi bir zorlayıcı etki meydana getirmez. Allah’ ın Levh- i Mahfuzda yazdığı olaylar sadece insanların başına gelecek olan felaketler ve musibetlerden ibarettir.İnsanların fiilleri ana kitapta yazılsa bile bu yazıya aykırı fiiller yapmak mümkündür.

Yine onlara göre ilahi irade açısından Allah insanların yalnızca iman ‘ itaat ve iyilik türünden fiiller yapmasını diler, inkar isyan ve kötülük türünden fiiller yapmasını dilemez.

Mutezileye göre insanların sorumlu oldukları fiiller Allah tarafından değil kendileri tarafından yaratılır.

Bu mezheplere mensup alimlere göre insanların tercihlerine tutum ve davranışlarına bağlı olarak Allah dilerse Levh-i Mahfuz a yazdıklarını değiştirebilir.

EHLİ SÜNNET

1. Diğer adıyla Sünnilik.Ebu Hanife ve Onun ilim geleneği içinde yetişen Maturidinin öncülüğünde kurulan Maturidiye ile Eşari nin görüşleri etrafından oluşan Eşariyye adlı 2 ana Sünni mezhep mevcuttur.Bunlar nasları öne çıkarmakla birlikte Kur an ve sahih hadislerle akli ve bilimsel bilgileri uzlaştırmayı ana ilke olarak benimsemişlerdir.
2. Selefilere göre insanların sorumlu tutuldukları fiiller dahil olmak üzere bütün varlık ve olaylar Allah ın ilim irade ve yaratma sıfatlarının kapsamı içindedir.
3. İnsanlara ait fiiller doğrudan doğruya kendileri , dolaylı olarakta Allah tarafından yaratılır. Allah ın her şeyin yaratıcısı olmasını bu şekilde anlamak gerekir.Allah ın her şeyi kaderde yazması kafirin iman müslümanında inkar etmesini engellemez. Çünkü dilediğini yapan bir varlık olarak Allah, Kuranda belirtildiği ibi Levh i Mahfuzdaki yazıyı isterse değiştirebilir.
4. Maturidi ve Eşari her şeyin Allah ın bilgisi ve iradesine uygun bir şekilde meydana geldiği görüşünde birleşmişlerdir.
5. Buna göre Allah bütün varlık ve olayları doğrudan doğruya yaratır ondan başka hiçbir yaratıcı yoktur. Bu sebeple insanların bütün fiillerini de tercihlerine göre yaratan Allahtır. İnsanların sorumluğu ise fiillerinin iman veya inkar , itaat yahut isyan şeklindeki
6. niteliklerini irade ve kudretlerini kullanarak belirlemelerine, itikadi terimle ifade etmek gerekirse ‘’ kesb ‘’ etmelerine dayanır
7. Eşariyye bağlı olan kelamcıların çoğunluğu kesb kavramını dar anlamda yorumlamış ve insanları , fiillerinde özgür gibi görünen fakat aslında mecbur olan varlıklar şeklinde tanımlamıştır.
8. Eşarilere göre iradeleride yaratılmış olduğundan insanlar fail olarak nitelendirilemezken Maturidilere göre fiillerine ilişkin cuzi iradeleri yaratılmamıştır, bundan dolayıda fail olarak nitelendirilirler . Fiilerini Allah yaratmış olsa da bunları tercih emelerinden ötürü insanlar sorumludur. İnsanların rızıkları ve ecelleri kader kapsamına dahildir. Rızık elde etmek için çalışmak ve hastalıklardan kurtulmak için tıbbi çareler aramak da bir kaderdir. Dolayısıyla insanların böyle bir çaba içine girmeleri kader inancına aykırı değildir.

9.Ünite Özeti

İNANÇ VE DAVRANIŞ İLİŞKİSİ

1. İnanç, insan iradesini harekete geçirdiği için davranış adını taşıyan eylemlerin başlangıç noktası ve kaynağını oluşturur.
2. İyi davranış, mükelleflerin dini-ahlaki sorumlulukları olan ibadetler başta olmak üzere toplum yararına gerçekleştirilen her türlü olumlu sosyal faaliyetleri ve uygulamaları içine alır.Buna inancın tezahürü diyebiliriz.
3. Kur’an-ı Kerim de inanç ve iyi davranış ilişkisi ağaç ****foruyla çok güzel tasvir edilir.(İbrahim 14/24-25)
4. Kur’an-ı Kerim de inançsızların davranışları ıssız çöllerdeki serap ve derin denizdeki karanlığa benzetilmiştir. (En-Nur 24/39,40)
5. İnsanın yaptığı herhangi bir davranış Kur’an-ı Kerim e ve Nebevi sünnete uygun düşüyorsa o iyi davranıştır.
6. Sorumluluk bilinci taşıyanlar: gündelik hayatlarında Allah a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar, gerçek anlamda inanan ve inançlarının gereğine göre iyi ve güzel davranışlarda bulunanlardır.
7. İçtenlikle hareket edenler: İnanç ve davranış güzelliğine sahip olan Muhsin yani ihsan sahibi, Alla ı görüyormuş gibi davranışlarında titizlik gösteren kimsedir.
8. Günah işleyenler: Dinde Allah ın emirlerini yerine getirmeyen veya yasaklarına uymayan kişilere günahkar veya fasık denir. Kelime olarak bir şeyden çıkan anlamına gelen fasık kavramı din dilinde iman ettiği halde bile bile Yüce Allah a ve Peygambere itaat etmeyen dini görevlerini terk eden ve günah fiillerini işleyenlere denir.
9. Riyakar davrananlar: İslam dinine göre ahret ameliyle dünya menfaati gözetmek anlamına gelen riya kötü bir davranış türüdür. Söz beden ve servet yoluyla yapılan ibadetlerde gösterişe yer veren kimseye riyakar veya mürai denir. İslam inancında bunun adı gizli şirktir.
10. İmanın temel rüknünün kalple tasdik olması iç boyutu ilgilendirirken, tasdikin organlarla yansıması olan davranışlarda dış boyutu ilgilendirmektedir.
11. İç ve dış boyut ayrılırsa her ikisi arasındaki ilişki kopacağı için Kur’an-ı Kerim de iç ve dış arasındaki tutarsızlık adı verilen nifak durumu ortaya çıkar.Nifak bir kimsenin dille inançlı olduğunu dışa vurup içindeki gerçek inkarı gizlemesidir.
12. İnanç konularında dengeli bir bakış açısı benimseyen ekoller İslam ın asgarisinin kalbi tasdik olduğunu söylemekle birlikte olabildiğince davranışın gerekliliğine kuvvetli bir şekide vurgu yapmışlardır.
13. Ehli Sünnet mensupları ‘’ davranış inancın değil inanç davranışın şartıdır’’ kuralını koymuşlar davranışı inancın bir sonucu olarak görmüşlerdir.
14. Tasdikin özel yeri kalptir dil onun tercümandır.
15. İnanç ile davranış ayrı ayrı şeylerdir. Elbette inançla davranış arasında sıkı bir irtibat vardır ama kendi anlamlar dünyasında her birisi farklı şeylerdir.
16. Bir kimse İslam’ın bütün esaslarına iman ettiği halde tembelliğinden heva ve nefsani arzularının ihtiraslarından dolayı iyi davranışları terk ederse inanç dairesinin dışına çıkmaz ama günahkar bir insan oluşundan dolayı cehennem azabına uğratılabilir. Ancak Kur’an-ı Kerim de tövbe ve pişmanlık kapısı açık tutulmuştur.
10 Ünite Özeti

İNANÇSIZLIK

1. İnançsızlığın felsefi karşılığı ateizmdir. İnsanın doğal yapısında potansiyel olarak bulunan inanç duygusunu örtmeye küfür ve inkar herhangi birini inançsızlığa nispet etmeye tekfir, kalbindeki inancı gizleyen kimseye de kafir denir.
2. İmanın zıddı anlamına gelen inkar Allah ın birliğini ve yüceliğini peygamberin getirdiklerini inkar etmek manasında kullanılmaktadır.
3. İkinci tür küfür dediğimiz nankörlüktür.Allah ın verdiği sayısız nimetleri inkar manasına taşır ve insanı dinden çıkarmaz.
4. İslami öğretide iman asıl, küfür ise , eğretidir. Her insanda inanma yeteneği ve ibadet etme eğilimi vardır.
5. Bir rivayette fıtrat şöyle geçer: Her insanı annesi, fıtrat üzere dünyaya getirir. Bundan sonra ebeveyni onu Yahudi Hıristiyan ve Mecusi yapar. Eğer ane ve babası müslümansa çocuk da Müslüman olur.
6. İnsanda din duygusu doğuştandır.
7. İnkar sözcüğü Kur’an-ı Kerim de 36 yerde geçer.
8. Dini anlamda şirk Allah ın uluhiyet sıfat ve fiillerinde eşi ve ortağı olduğunu kabul etmek ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir.
9. Küfür Allah’a şirkten daha umumi(genel) olup, şirki de içine alır. Bu manada her müşrik kafirdir ama her kafir müşrik değildir.
10. Allah tan başka herhangi bir varlığı Allah statüsünde bir sevgiyle sevmek insanı ortak koşmaya götürme sebebidir.
11. Hıristiyanların Hz İsa yı tanrılaştırmalarına sebep olarak aşırı hürmettir.
12. Nifak dıştan Müslüman görünmek içten ise Allah ı Resulünü ve onun ilettiklerini yalanlamaktır.
13. Sözlükte irtidat ve ridde gelinen yola tekrar gerisin geri dönmek anlamına gelir. Dini bir terim olarak da İslma’a girdikten sonra tekrar İslam dan çıkarak küfre geri dönmektir .Dinden dönen kimseye mürted adı verilir.
14. İtikadi irtidat Allah ı , Resulünü ve Onun getirdiklerini inkar ederek bir başka deyişle dine ya da anlayışa dönmektir.
15. Ameli irtidat ise şuursuzca dini uygulamalardan bir kısmını dine aykırı uygulamalara değişmektir.Bir Müslüman ister itikadi , isterse ameli planda olsun yaptıklarına çok dikkat etmesi gerekir.
16. İnançsızlık hastalığı daha çok vesvese ve kuşkuculuğa dayanır. Buna Kur’an-ı Kerim de Maraz denir.
17. Tekebbür insanın hakkı kabulden kaçınarak Allah a karşı böbürlenmesi ve büyüklük taslamasıdır.
18. Kur’an-ı Kerim de kibir hastalığının tedavisi için insanın kendi yaratılış nesnesine bakması önerilir.
19. Kur’an-ı Kerim de geçen mütref kavramı ferdilikten daha çok toplumsallığı ifade de kullanılan bir kavramdır.
20. Taassup muhalife karşı itidal ve hoşgörüden uzak, sert tutumlar ve aşırı dini görüşleri tetikler. Taassup ve bir inanca körü körüne bağlı kalma yada şartlanma hali , hoşgörü , tahammül gösterme ve ötekine saygı gibi değerleri ortadan kaldırır.
21. Ehl i sünnet mensuplarının tekfir konusuna yaklaşımı ve iman-amel konusunda dengeli bir çizgi izlemesi bu soru çözmede katkı sağlayabilir. Nitekim onların ehl i kıble tekfir edilemez ilkesi çok açıklayıcıdır.
22. İslam hoşgörü dinidir. Ötekini kabullenme ve ikna bu dinde esastır bu bakış açısı sadece gayr-ı Müslimlere değil , İslam toplumunda yaşayan ama farklı İslam yorumlarını benimseyen kimseler içinde geçerlidir.
23. Materyalizm : Materyalizm maddeyi varlığım temeli ve ezeli sayan madde aleminin ötesinde herhangi bir varlık alanı tanımayan ve Allah , ruh ve ahreti inkar eden felsefi bir akımdır. Materyalistler zihni ve ruhi hadiseleri beynin fonksiyonları, tabiattaki düzen ve işleyişi de tesadüf çevresinde izah eder. Madde üzerinde ilk tartışmayı başlatanlar antik çağ Yunan düşünürlerinden Demokrit ve Epikür dür.
24. Batıda din karşıtı inkarcı akımların gelişme kaydetmesinde kilise mensuplarının baskıcı din anlayışının da etkili olduğu unutulmamalıdır. Materyalistlerin yaratıcı bir kuvvet olan Allah yerine koydukları maddenin günümüzde bir enerjiden ibaret olduğu açığa çıkmıştır.
25. Darvinizm : Evrim teorisi diye anılan İngiliz biyoloji bilgini Charles Darvin tarafından geliştirilen bu görüş de maddenin yaratıcı kudret olan Allah tarafından yaratılmadığına inanmış bir akımdır. Evrim teorisinin iki temel görüşü vardır. Bunlardan biri doğal seleksiyon adı verilen tabiatta kuvvetli olanın zayıfı elemesi fikri , diğeride türler arasında geçişin varlığı iddiasıdır.
26. Pozitivizm : olguculuk duyu ötesi alanı tamamen dışlayan gerçekliğin bilgisini deney ve gözlemin sonuçlarına bağlayan bir akımdır. Fransız düşünür Auguste Comte tarafından kurulmuştur. Gerçekte Hakikat sadece mikroskoplu bilim adamlarının yöntemleriyle değil , şair , ressam ve peygambelerin dile getirdikleri yöntemlerle açıklanabilir.
27. Feudizm: İnsan şuurunu ****fizik boyuttan kopararak salt akli araştırma alanıyla sınırlandıran Sigmund Freud tarafından temelleri atılmıştır. Ona göre insana hakim olan ve onu yönelten iki içgüdü korku ve cinsiyet duygularıdır. Freud a göre insan psikolojisinde Allah a inanma eğilimi yoktur. İnsan bir yandan sayısız korkuların diğer yandan çeşitli engeller karşısında tatmin edilemeyen cinsel duyguların baskısı altındadır. Şuur altındaki bu rahatsızlık şeklini değiştirerek vatan sevgisi , insanlık sevgisi , Allah sevgisi tarzından kendini gösterir.

Hazırlayan= Rumuz Rad
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Milena 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Yeterlilik Sınavı Stajer Vaiz İçin 2011 Çıkmış... Vaiz - Vaize Yeterlilik Sınavı Milena 0 2739 02 Şubat 2012 22:36
Yeterlilik Sınavı Müezzin Kayyım İçin 2011 Çıkmış... İmam-Hatip/Müezzin DHBT Sınavı Milena 0 3194 02 Şubat 2012 22:33
Yeterlilik Sınavı İmam Hatip İçin 2011 Çıkmış... İmam-Hatip/Müezzin DHBT Sınavı Milena 0 3260 02 Şubat 2012 22:31
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Yaşayan Dünya Dinleri... Yaşayan Dünya Dinleri nurşen35 4 10136 02 Şubat 2012 11:20
İlahiyat Önlisans 2.Sınıf Yaşayan Dünya Dinleri... Yaşayan Dünya Dinleri sahra123 20 23545 02 Şubat 2012 10:47