Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2012, 13:19   Mesaj No:28

bilinmez

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin T

Alıntı:
Esadullah Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi
TARİH BOYUNCA HADİS İNKARCILIĞI
Ve
Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi Adlı Çalışmasının Tutarsızlıkları

Başlangıç ve her şeyin evveli nihayetsiz her şeyin sonu, Kadim, Kerim, Fazilet ve Cömertlik sahibi, varlığı kendinden, alemlerin yegane gerçek hükümdarı, Rabbi olan Allah’a Hamd ve Senalar olsun. Kıyamete dek salat ve selam rahmet Nebisi, Ümmetin şefaatçisi, halkın aynasında Hakkın Kainattaki tecellilerinin en mükemmeli olan Peygamberimiz, Seyidimiz, Rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) ve onun pak temiz, şerefli Alinin ve Güzide Ashabının, Salihlerin ve onlara uyanlara olsun. Amin.

Bilindiği üzere Hz. Peygamberin (s.a.v) darı bekaya göç edişin den sonra ümmeti karanlık günler sarmış ve Hz. Osman’ın Şehit edilmesiyle birlikte fitneler baş göstermeye başlamıştır. Bu çıkan fitneler den dolayı ümmet içerisin de parçalanmalar başlamış ve bir çok farklı siyasi ve itikadi (Şia, Harici , Mutezile) gibi mezhepler zuhur etmiş ve her biri kendi mezheplerinin doğru olduğunu göstermek için kurana ve sünnete farklı manalar vermiş hatta kendilerine göre hadis bile uydurmuşlardır. Bu yetmiyormuş gibi bir de Yunan felsefesinden aldıkları bir takım görüşleri de İslam’a katıp ümmete sunmuşlardır. Kuran ve sünnetin böyle aslına aykırı tevilleri, özünü Kuran ve sünnetten alan bir inanç sistemi için çok büyük tehlike arz ediyordu. Bu tehlikeye karşı elbette kayıtsız kalınamazdı. Nitekim İmamı Gazalinin de dediği gibi: “Allah, kullarına Rasulünün dilin de Din ve dünyalarının selameti bakımından hak olan bir akide vermişken şeytan, mübtedianın kalbine, sünnete muhalif şeyler ilka etmiştir. Onlar şeytanın bu telkinleriyle hak olan akideyi bozmak üzere iken Alemlerin Rabbi Allah mutekellimun taifesini halk etmiş, davalarını sünnetin zaferi için ehli Bidat’ın telbisatını çıkarıp atacak müretteb bir kelam ile harekete geçirmiştir.(Gazali El-Munkız Mined-dalal s132)
Allah İslam akaidini mübtedianın elinden korumak için kelam ehlini harekete geçirdiği gibi Peygamberin (s.a.v) sünnetini korumak için de Muhaddisun taifesini harekete geçirmiş ve bize kadar ulaşan bu muazzam külliyatı teşekkül ettirtmiştir.
Evet Tarih boyunca her dönem de hadisleri ve İslam’ı tahrife yönelik çalışmaların bulunduğunu ve günümüzde bile bu tür faaliyetlerin Kuranda ki İslam bu veya dini hurafeler den, Bidatlar dan temizleme bahanesiyle gücünü ve fikirlerini batılı oryantalistlerden alan bir takım dinde reformistler hala var ve ümmetin içine fitne sokmaktalar. Bizde samimi mümin kardeşlerimizin bu tür fikirlere kendilerini kaptırmamaları, onlara inanıp kanmamaları amacı ile emri bil maruf nehyi anil münker noktasında tarih boyunca süregelen bu sünnet inkarcılığını örneklerle göstermek ve Müslüman kardeşlerimize fayda sağlamak amacıyla kısaca bu konuya değinerek bu küçük risaleyi hazırlıyoruz. Yoksa bizim hiç kimsenin şahsiyetiyle işimiz yoktur.Allah’tan istiyorum ki; bizi bu risaleyi hazırlarken nefsani davranış ve yaklaşımlardan korusun ve bu Risaleyi faydalı kılsın. Amin. Hidayet, Güç, Kuvvet ve Tevfik Alemlerin yegane Sahibi Allah’tandır.




KURANDA HZ. PEYGAMBERİN (A.S.V) KONUMU
Bismillahirrahmanirrahim

“Besmelesiz başlanan hiç bir işte hayır yoktur” buyuruyor Aleyhissalatü vesselam biz dahi besmele ile başlarız.

Kuran-ı Kerim Rasulullah’ın durumu açısından incelendiğinde diğer peygamberlere nispeten farklı bir yapının ortaya çıktığı rahatça görülür. Böyle bir gözlem sünnetin, Kuran karşısında konumunu tespit açısından da hem zaruri hem de son derece önemlidir. Öncelikle Kuran Hz. Peygambere (s.a.v) indiği için bütünüyle Hz. Peygamberle ilgilidir. Çünkü o Kuran-ı Kerimi aldığı gibi, hiçbir noktasında değişiklik yapmadan iletmiş ve güvenirliliğine Kuran-ı şahid tutmuştur.
Kuran onun emin olma vasfını ortaya koymak için kendisini bütün yönleriyle tezkiye etmiştir.
Allah o’nun aklının her türlü eksiklikten uzak olduğunu belirtmek için: “Arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır.(Necm 2) buyurmuş; o’nun dilinin yalan ve yanlışlıktan uzak olduğunu ifade için “o kendiliğinden konuşmaz onun konuştuğu ancak bildirilen bir Vahiy iledir”(Necm 2-3) buyurmuş ve onun temiz nefsinin günah ve zelleden uzak olduğunu haber vermek için “ Allah böylece senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlar” (Fetih 29) ve nihayet bütün hayatını tezkiye için “ Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” buyurmuştur.(Enbiya 107)

Tabii Rasulullah’ın Kuranla tescil edilmiş hususiyetleri bu kadarla sınırlı değildir. Bütün Peygamberlere adlarıyla hitap edilmesine rağmen (Bakara 35-Hud 48,76,13-Araf 144-Maide 29) Rasulullah’a sadece “Ey Rasulüm veya Ey Nebim(Ahzab1-Maide 13-Ali İmran 144-Fetih 29) tarzında yani Nübüvvet Vasfını ön plana çıkarıldığı Hitap şeklinin seçilmesi; diğer Peygamberlere yapılan saldırılara Peygamberlerin kendi lisanlarıyla cevap verirken(Araf 27) Hz. Peygambere olan saldırılara bizzat Allah’ın (c.c.) cevap vermesi (Yasin 69-Hakka 42) Cenabı Hakkın Peygamberimizin hayatına Ant içmesi(Araf 67) gibi bir çok husus Peygamberimize ait özel hususiyetlerdir.

Resulullah’a İtaat Allah’a İtaattir:

Kuranı Kerim Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat ile aynı olduğunu açıkça bildiriyor. Bu da şu demektir. Hz. Peygambere İsyan Allah’a İsyandır.
Tabiî ki bu itaat sadece Kuran vahyinin içerdiği mevzularda değildir. Rasulullah’ın kendisine intikal eden mevzularda vereceği bütün kararlarına yönelik bir itaattir. O halde Kuran Rasulullah’a kayıtsız şartsız itaati farz kılmış oluyor. Nitekim ayette: “ Hayır Rabbine ant olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerin de hiçbir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar” buyrulur. (Nisa 65) bu ve bunun gibi ayetler üzerin de iyi düşünmek lazım.


Rasulullah’a Uymayı Emreden Ayetler:
Rasulullah’a uymanın gerektiği ayetlerin bazısı şunlardır.
Ayette: “Allah’a ve Onun kelimelerine gönülden inanan resulüne iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız. Buyrulur.(Araf 158)

Ayette: Rasulullah size neyi getirdiği onu alın sizi neden sakındırdıysa ondan da sakının.( Haşr 7)

Ayette : Peygamber’i kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden birini siper ederek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple onun emrine aykırı davranmalar başlarına bir bela gelmesinden ( …) sakınsınlar.( Nur 63)

Ayete: Şüphesiz sizin için Allah Rasulünde güzel bir örnek vardır..( Ahzab 21)

Ayette: Deki Allah’ı seviyorsanız bana tabi olunuz..( Ali İmran 31)


SÜNNET VAHİYDİR

Sünnetin Vahiy olduğuna dair ayetler:

Aslın da Peygambere (s.a.v) ittibayı emreden ayetler aynı zaman da sünnetin vahiy olduğunu da gösterir. Çünkü Rasulullah’a uymaktan murad; ondan sadır olan söz, fiil ve takrirleri Cenabı Hakkın yönlendirmesidir.

Ayette: Rasulün size verdiğini alın sizi sakındırdığından da sakının. (Haşr 7)
Ayette: Kim Peygambere İtaat etmişse Allaha İtaat etmiş olur.( Nisa 80)
Ayette: Peygamberin eşlerine hitap eden ayette: Evleriniz de okunan Allah’ın ayetlerini ve Hikmeti hatırlayın. (Ahzab 34)

Ayette: Allah ve Peygamberi bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yakışmaz.( Ahzab 36) gibi ayetler.

Ayette: Arkadaşınız Muhammed sapmamış ve azmamıştır.
O kendiliğinden konuşmaz onun konuştuğu ancak bildirilen bir Vahiy iledir. (Necm2,3)

Ayette: Ümmilere içlerinden kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen odur..(Cuma 2)

Sünnetin Vahiy olduğuna Sünnetten deliller:

Hz. Yala b. Ümeyyenin rivayet edip Hz. Ömerin şehadetiyle de pekiştirdiği bir olay sünnetin vahiy olduğuna hiçbir şüphe bırakmayacak kadar açıktır. Rasulullah cirane denilen yerde iken bir adam huzura geliverdi. Üzerinde bir cübbe vardı. Cübbenin üzerinde de zaferandan yapılan güzel bir koku vardı. Adam Rasulullaha Umrede nasıl yapmamı bana emredersin diye sordu. Ravi Yala der ki: o anda Rasulullaha vahiy indi. Rasulullahın üstü bir örtü ile örtüldü. Yala şöyle diyor. Ben Rasulullahı kendisine vahiy inerken görmeyi çok arzu ederdim. Orada bulunan Ömer bana Rasulullaha vahiy inerken ona bakmak seni sevindirir mi diye sordu. Yala diyor ki: Ömer Rasulullaha örtülen örtünün bir ucunu kaldırdı. Rasulullaha baktım. Rasulullah tan uyuyan insandan gelen horultu gibi bir ses çıkıyordu. Rasulullah (s.a.v) vahiy halinden çıkınca şöyle buyurdu: Umre hakkında bana soru soran nerdedir. Adam gelince de; üzerinde ki kokuyu yıkayarak gider. Cübbeni de soy. Sonra Hac yaparken ne yapıyorsan umrede de aynını yap buyurdu. (Müslim Hacc610)
Görüldüğü gibi Rasulullah vahiy haline giriyor ve hiçbir ayet nazil olmadığı halde hüküm bildiriyor. İşte bu Ahkam sünnettir ve vahiy kanalıyla bildirilmiştir.


NOT: Bu risalenin bazı bölümlerini daha önce İslamı nasıl yok edelim ve Tarih boyunca Hadis inkarcılığı gibi müstakil konular halinde sunmuştum risalenin tamamını sunmak bu güne kısmetmiş. Ve okuyucudan özellikle istediğim konunun iyi anlaşılması için sabırla baştan sona okumalarıdır.

Bu kısa bilgilerden sonra konumuza başlaya biliriz.

PROF.DR. M. Hayri Kırbaşoğlunun Hz. İsa’yı (a.s) Gökten indiren Hadislerinin Tenkidi adlı çalışmasının tutarsızlıkları.

Giriş bölümünde de bahsettiğim gibi sünnet inkârcılığı akımları tarih de her zaman vardı ve günümüzde de farklı şekillere bürünerek devam etmekte. Bu Müsteşrik veya oryantalist dediğimiz, İslâm hakkında araştırmalar yaparak yıkıcı fikirler üreten gayri müslim ilim adamlarının etkisinde kalan bu “modernist” akım, bu iddiayı hayata geçirmek için her türlü imkanı kullanarak muhtelif maskeler arkasında faaliyet göstermektedir.
“İslâm modernizmi” ana başlığı altında ifade edebileceğimiz bu bid’at akım, kimi zaman Sünnet’i müslümanların hayatından çıkarmak için “Kur’an’dan başka din kaynağı tanımayız” sloganıyla hareket etmekte, kimi zaman da “hadisleri yeni bir ayıklamaya tabi tutmalı ve Sünnet’i yeniden tanımlamalıyız” diyerek boy göstermektedir.
Müslüman halkımızın belli bir kesimi, Modernistler'in diline ve yöntemlerine yabancı olduğu için bu akımın söylemlerine kolayca çarpılabilmekte ve sonunda itikattan başlayan ve giderek diğer alanlara sirayet eden bir çürüme süreci yaşanmaktadır.
İşte bu Modernist hareketlerden biri de Hz. İsa’nın (a.s) kıyametin arefesinde tekrar geleceğini bildiren hadisleri inkar teşebbüsüdür. Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu’nun “Hz İsa’yı Gökten İndiren Hadislerin Tenkidi” başlığı altında telif ettiği makale bunun en uç örneklerinden birisidir. Bizde bu makaleden örneklerle modernist fikirde ki bu insanların uyguladıkları yöntemleri ve yaptıkları tahribatları göstermeye çalışacağız inşallah.

Hocamız diyor ki: Hz. İsa’nın inişiyle ilgili hadislerin sistematik analizine geçmeden önce, yönteme dair bazı açıklamaların yapılması son derece yararlı olacaktır. Aslında yönteme dair bu çalışmaların sadece Hz. İsa’nın nüzulüyle ilgili hadislere değil bu ve benzeri her konudaki hadislere uygulanabilecek genel nitelikteki metodolojik esaslar olduğunu da burada belirtmekte yarar var.
Bu rivayetleri yapan sahabelerden Abdullah bin Mesud ve Enes b. Malik gibi birkaç sahabe hariç büyük çoğunluğunun Hz. Peygamberin çevresindeki arkadaşları olmadıkları görülür. Şayet genel olarak iddia edildiği gibi, bu konu kesin ve dinen inanılması zorunlu bir iman esası olup reddi küfrü mucip ise o takdirde bu kadar önemli bir iman esasını Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali
Hz. Peygamberin eşleri ve diğer pek çok önde gelen sahabe özelliklede dini kavrayış bakımından temayüz eden fakih sahabeler tarafından da sonraki nesillere tebliğ edilmiş olması beklenirdi.
Hz. İsa’nın nüzulüne dair hadislerin kaynak ravilerine göre dağılımı şu şekildedir. (Parantez içi rakamlar rivayet sayısını gösterir)
1.Ebu Hureyre(21)
2.Cabir b. Abdillah(7)
3.Huzeyfe b. El Yaman(6)
4.Abdullah b. Abbas(5)
5.Abdullah b. Mesud(4)
6.Abdullah b. Ömer(3)
7.Abdulah b. Amr(3)
8.Enes b. Malik(3)
9.Aişe(2)
10.Huzeyfe b.Esid(2)
11.Abdullah b. Selam(2)
12.En-Nevvas b. Sem’an(1)
13.Sevban(1)
14.Mücemmi’ b. Cariye(1)
15.Ebu Umame(1)
16.Seleme b. Nufeyl(1)
17.Osman b. Ebi’l As(1)
18.Semura b. Cendub(1)
19.Abdurrahman n.Cübeyr b. Nüfeyr(1)
20.Vasile b.El Eska(1)
21.Amr b.Avf((1)
22.Nafi b. Keysan(1)
23.Evs b. Evs(1)
24.İmran b.Husayn(1)
25.Ebu’d Derda(1)
26.Abdullah b. Muğaffel(1)
27.Abdurrahman b. Semura(1)
28.Ebu Said El Hudri(1)
29.Ammar b. Yasir(1)
30.Keysan b. Abdillah(1)
31.Er-Rabib. Enes(1)
32.Sefine(1)
33.Hasan El Basri(1)
34.Ka’bu’l Ahbar(1)
35.Amr b. Süfyan(1)
36.Zeynül Abidin Ali b. Hüseyin b. Ali(1)
37.Urve b. Ruveym(1)

Sünnet vahiy ise,namazın,orucun, sünnetini yapmayan vahiyi yapmamış mı olur...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla