Konu Başlıkları: "Seyyid Kutub kimidir...?"
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Şubat 2012, 01:39   Mesaj No:30

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Seyyid Kutub kimidir...?"

(Haftada iki konu işlemeyi düşünüyordum fakat fizilal.in akıcılıcılığı zaman buldukça konu işlemeye sevk etti beni...

İslam dini nasıl rabbani bir din ise, onun hareket metodu da rabbanidir.... Bunun yetkisini peygambere dahi vermeyen yüce mevlamız,tebliğ ediş şeklinden tutundan davetin yeryüzüne hakim kılınmasının nasıllığı hususunda da hiç bir kimseye yetki tanımamıştır...

İslam dini sosyal devlet düzeninin çakıl taşlarını döşerken muhakkak suretle bu çakıl taşlarının sağlam bir zemin ve sağlam malzemeden inşa etmeyi ön görmüştür.... Bu sebeple islam toplumunu oluşturacak ferdlerin sağlam bir akide ve sağlam bir karaktere sahip olana kadar bu hazırlama dönemi uzayıp gider....

Bu durum 13 sene olabileceği gibi belki 100 sene daha belki de daha fazlasıda olabilir.... Burada önemli olan islam toplumunu oluşturacak bireylerin akidelerinde bir sıkıntının olmamasıdır...

Çünkü yüce Allah onları birbirlerine din bağıyla bağlayacak ve kardeş olduklarını, birbirlerine karşı farklı bir hukuk belirlemelerini isteyecektir....

Bu hususa islam dini çok ehemiyet vermiştir... İşte bu yüzden Kuran dini insanları sınıflandırmıştır.... Bu sınıflandırmanın bir aktörü müminlerdir... okuyoruz.....)

MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ


Daha sonraki ayetlerde takva sahiplerinin nitelikleri anlatılıyor. Bu nitelikler o günün Medine'sinde yaşayan öncü müminlerin olduğu kadar, bu ümmetin her dönemindeki samimi müminlerin de nitelikleridir.

3- Onlar görmediklerine inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkalarına verirler.

4-Yine onlar gerek sana ve gerekse senden önce indirilen kitaplara inanırlar ve Ahiretten hiç kuşku duymazlar.
5- İşte onlar Rabblerinden gelen hidayet yolundadırlar ve kurtuluşa erenlerdir.

İşte onlar böylece hidayete kavuştular ve böylece kurtuluşa erdiler. Hidayete ve kurtuluşa ermenin yolu, işte bu ana hatları belirtilen yoldur.

İNATÇI KÂFİR TİPİ

Surenin devamında gözlerimiz önünde canlandırılan ikinci tablo, kâfirlerin oluşturduğu tablo anlatılıyor. Bu tablo bütün yer ve zamanlarda görülen kâfirliğin temel özelliklerini yansıtır.

(Üçüncü karakter sahnede kafir tipi.... Kafir hem münafıklar hem müşrikler hem ehli kitap hemde mürtedler için kullanılan genel bir sıfattır... Kişi kafir olmayıp müşrik olabilir aynı zaman kişi hem kafir hemde müşrikde olabilir....İslam dininde kavramların o kadar önemi vardırki bunları muhakkak Kuran’ın vasıflandırdığı şekliyle bilmek zorunluluğu vardır..... Bu yüzden tasavvufi kavramlara karşı şiddetle karşı çıkıyorum... Çünkü tasavvufta kavaramların içlerini insanlar doldurmuş Kuran’i kavaramların muhtevası, kavramlara yüklenen anlam ve mahiyeti yüce yaratıcının eseridir...

Bakın Mekke’deki putperestler hergün tarlada evde işte günlük hayatlarında kullandıkları bu kavramların islam dininin anlamlar yüklediğini görünce şaşkınlıklarından hayretler içerisinde kaldılar..... Buralar çok önemli....

Örneğin peygambere şöyle dediler: Bizler tarlalarda çiftçilik yapan çiftçilerimize kafir deriz,fakat sen bu kavrama inkar etme, nankörlük,büyüklük taslama,kibir daha bir çok anlam yükledin bu nasıl bir iştir diye feryat ettiler.....okuyoruz....)

6/7) Kâfirlere gelince onları uyarsan da uyarmasan da farketmez; onlar iman etmezler. Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözlerinde perde vardır. Onları büyük bir azap beklemektedir.

Bu ayetlerde takva sahiplerinin tablosu ile kâfirlerin tablosu arasında tam bir karşıtlık, kesin bir bağdaşmazlık olduğunu görüyoruz. Sebebine gelince, Allah'ın kitabı takva sahipleri için hidayet kaynağı iken, kâfirler için onları uyarmak ya da uyarmamak bir oluyor.

Bunun yanında takva sahiplerinin ruhlarında açık olan pencereler, kafirler için kapalıdır. Gerek kendileri ile varlık bütünü ve bu varlığın yaratıcısı arasında ve gerekse kendileri ile görünen ve görünmeyen arasında ilişki kuran bağlar... Müslüman için bitişik olan bu bağ kafirler için bütünüyle kesiktir.

(Müslüman ile kafir arasındaki fark açık ve nettir...Bunlar ne düşüncede nede günlük hayatta birbirine karışmaz...Müslümanlar için kafirlerle muamelat ancak dünyalık diyaloğun ötesine geçemez..) .....okuyoruz....

"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir."

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlediği için ne kalplerine hidayet gerçeği ve ne de kulaklarına gerçeğin sesi ulaşabilir.

"Gözlerinde perde vardır."

Bu yüzden onların gözlerine ne ışık ve ne de hidayet sızabilir.
Yüce Allah'ın onların kalpleri ile kulaklarını mühürlemesi ve gözlerine perde çekmesi, uyarıyı umursamamalarına, uyarılmanın ya da uyarılmamanın kendileri için aynı şey haline gelmesine uygun düşen bir ceza türüdür.

Sebebine gelince burada sabit ve kesin bir eylemin, yani kalpleri ve kulakları mühürleme ile gözlere perde çekme eyleminin gerisinde beliren katı, karanlık ve donmuş bir tablo ile karşılaşıyoruz.

"Onları büyük bir azap beklemektedir."

Bu kötü akibet; onların uyarıya kulak tıkamaları, uyarılma ile uyarılmama arasında hiçbir fark bırakmayan, inatçı-katı tutumlarının doğal bir sonucudur. Her şeyi eksiksiz bilen Allah da (kalplerindeki bu hastalığı) biliyordu zaten.

( Mevlüd abim bu konuyu halen senden bekliyoruz inşallah.....
Üçüncü karakteri yani insan tiplemesini göreceğiz şimdi......Bakın arkadaşlar Kuran bu insan tipi yada ideoloji şeklini tanımlarken ileridede ayetlerden okuyacağımız gibi eğlence olsun diye değil ......haşa....

Bu insan gruplarına karşı nasıl bir tavır almamız gerektiğini ve islam devletinin bu sınıflara karşı nasıl bir hukuk içerisinde olması gerektiğini okuyacağız inşallah..... Bizler şöyle mantıklar geliştiremeyiz, ben şimdilik tağuti sistemin çatısı altına gireyim,onların her dediğine evet diyeyim ,daha sonra fırsat bulabilirsem islamı hakim kılayım .....Ya islamı hakim kılmadan ölürsen....ki... öldün....Rabbine nasıl hesap vereceksin....? Orasını düşünmek lazım....

Müslüman her anını müslümanca yaşamak zorundadır...Ben şimdilik kafir olayım daha sonra tekrar müslüman olurum gibi bir zihniyet islam dininin kabul etmeyeceği gün gibi ortadadır..

Yada şöyle bir mantık, ben bunlara siz müslüman değilsiniz dersem benden kaçar kaybolurlar .....

Rasulullah (sav) çok hararetli bir tartışmanın tam ortasında idi müşriklerin önde gelenleri ile cihad ediyordu... Tam o sırada biri Rasulullahın kolundan tutup çekmeye başladı şöyle diyordu..... Ey Allah’ın Rasulu onlar istemiyorlar sen bana anlat bana....

Hem konuşması kesildiği için,hemde Mmekke ileri gelenlerden bazıları islama tabi olursa müslümanlar çok rahat edecekler hesapları yapan Rasulullah (sav) .... Bu gariban ama ‘ya dönerek suratını ekşitti ve onu azarladı...Melaen yüce Allah “Sanane kimin iman edip kimin etmeyeceği...Diye başayarak Rasulallahı azarlamıştır...bunları ileride işleyeceğiz...inşAllah...

Arkadaşlar ben diyorumki biz müslümanız nufus memuru değil...Kaç kişinin müslüman kaç kişinin kafir kaldığının hesabını yapmaya kalkışmamız yanlış bir harekettir.... Allah bizden hakkı dosdoğru bir şekilde, ağzımızı eğip bükürek ,yada,kemkümlerle değil karşı tarafın anlayacağı bir dille anlatmamızı istiyor...Tebliği açık söylemekle tebliği güzel bir dille anlatmayı bazı arkadaşlarımız birbirine karıştıyor... Bakın rabbimiz elçilerini firavuna gönderirken onların nasıl davranmalarını istiyor...

Taha suresi

43- Firavun'a gidiniz. Çünkü o gerçekten azıttı.

44- Ona yumuşak sözler söyleyiniz. Belki aklı başına gelir ya da kötü akıbete uğramaktan korkar.

Bu iki ayettede firavuna gidiniz ona takke yapınız, onu müslüman görünüz,ona Allah razı olsun deyiniz yada firavun ey din kardeşimiz deyiniz demiyor,böyle bir ibare yok.... Ona gidiniz sözü en güzel şekilde anlatınız,hakkı gizleyiniz demiyor...Bu emir üzerine hz. Musa ey rabbim benim dilimde pelteklik vardır, engel vardır, sen Harun kardeşimide yanımda gönder anlatım gücümüz kuvvetlensin dedi cenabi Allah bu isteği kabul etti ve hz. Musa kardeşi hz. Harun ile firavuna vardılar gerisini ayetlerden okuyoruz...

47- "Ona varınız ve deyiniz ki; 'Biz Rabbi'inin sana gönderdiği elçileriz. İsrailoğullarının bizimle birlikte Mısır'dan ayrılmalarına izin ver. Onlara işkence etme. Sana Rabbi'inden, doğru söylediğimizi kanıtlayacak mucizeler ile geldik. Doğru yola girenler esenliğe ereceklerdir."

48- "Bize gelen vahye göre Allah'ın ayetlerini yalanlayarak gerçeğe sırt çevirenler azaba uğrayacaklarda."

Bakalım firavun bu tebliğie nasıl bir cevap verdi...

49- Firavun "Ey Musa, sizin Rabb'iniz kimdir? "dedi.

50- Musa "Bizim Rabb'imiz, her varlığı farklı niteliklerle donatarak yaratan, sonra da bu varlıkları nitelikleri doğrultusunda yönlendiren Allah'dır."

Burada konu kısa ve öz cümlerle ifade edildiği için detaylarını bazı arkadaşlarımız gözden kaçırmış olabilirler... hz.Musa firavuna kendisinin ve geçmiş atalarının kafir olduğunu çok açık ve firavunun anlayabileceği bir dille tebliğ etmiştir... Belki siz diyeceksinizki bu ayetlerin neresinden bu anlamı çıkarıyorsunuzuz...

Arkadaşlar ayetleri işlerken iki temel kuralı unutmamak lazım...

1-) İşleyeciğiniz ayetin siyakına ve sibakına bakılır...

2-) Konu Kuranın bütünlüğünde bakılır.. şimdi 51. Ayete bakalım...

51- Firavun "Peki, bizden önceki kuşakların durumu ne olacak?" dedi.

Burasını şehidden okuyalım....

Bizden önce yaşamış insan kuşaklarının durumu nedir? Bunlar nereye gittiler? Rabb'leri kimdi? Sözünü ettiğiniz ilahlarını tanımadan öldülerse durumları nasıl olacak? Devam ediyoruz:

Şehidinde ifade ettiği gibi firavun kendisinin ve atalarının kafir olduğunu çok net bir şekilde anlamıştır....

52- Musa dedi ki; "Onlara ilişkin bilgi Rabb'imin katındaki kitapta yazılıdır Benim Rabb'im ne yanılır ne de unutur"

Biz dersimize kaldığımız yerden devam ediyoruz...

MÜNAFIKLARIN ÖZELLİKLERİ

Daha sonra devamla, üçüncü tip insanın anlatımına geçiliyor. Bu tablo ne ilki gibi şeffaf ve alımlı ne de ikincisi kadar karanlık ve çirkindir. Bunun yerine yanar-döner bir görüntü verir. Yâni bazan algılanır, bazan algılanmaz. Kimi zaman görünür, kimi zaman görünmez. Bazan saklànır, bazan meydana çıkar. Bu tablo münafıkların tablosudur.


Devam edecek inşallah.....
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla